Paylaş
Geçtiğimiz günlerde yazdığımız üç günlük değerlendirme yazısı sadece ilgi görmedi, kulislerin doğruluğu ortaya çıktı. Anlaşılan nisan ayına kadar aday yoklama kararı alan CHP’yi biraz daha fazla yazmaya çalışacağız.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üst üste yaptığı konuşmalarda CHP kurultayına şaibe karıştığı iddialarına ‘niye cevap verilmedi’ tespitine karşılık, Erdoğan’ın Deniz Baykal ve kumpas iddialarına cevap vermemesini gerekçe gösterdi. Yani nispet yaptı, her zamanki gibi.
Üstelik gazeteci Nuray Başaran bir TV kanalında yaptığı açıklamada konuyu Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştuğunu ve ‘Her zaman cevap verdim’ dediğini aktardıktan sonra şu tespitte fayda var:
Deniz Baykal ile ilgili iddiaları dile getirmek, hele hele CHP Genel Başkanı sıfatını taşıyan Özgür Özel’in işgal ettiği koltuğa yakışmadı. O sebeple karşı tezi hatırlatan bu sözlerin sadece Baykal’ın hatırasını değil, başta dünya beyefendisi Ataç Baykal ve Baykal ailesini de zedeleme ihtimali taşıyan bir söylem olduğunu galiba fark etmedi. Kaset skandalında yaşananlar Kılıçdaroğlu ile direkt ilgili değildir. Davalara konu oldu ve tarihe mal edildi bile.
BAYKAL: KEMAL’İ SEÇİN
Yaşananlar sırasında merhum Deniz Baykal sağdı. Bir gün bile Kılıçdaroğlu’nu suçlamadığı gibi, kaset skandalından sonra partinin başına dönmesi için kendisine başvuranlara, ‘Dönmem, gidin Kemal’i seçin’ diye net bir tavır sergiledi. Onur Öymen özü sözü doğru bir isimdir. Bu bilgiyi teyit edecektir. Kemal Bey de Baykal ile iyi ilişkiler kurdu. Çoğu bugün Özgür Özel’in yanında olan bazı isimlerin itirazlarına rağmen milletvekili adayı gösterdi. Danıştı, tartıştıkları görülmedi, duyulmadı, çağırdığında evine kadar gitti, sağlıklı bir diyalog kurdu.
Kurultayda ve İstanbul İl Kongresi’nde şaibe iddiaları ile kaset skandalı birbirine benzemez, birbirine benzemeyen tamamen zıt konular. Şaibe iddialarının muhatabı, Özgür Özel, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve bugün yönetimde olan bazı CHP’li isimlerdir. Ekrem İmamoğlu da Kurultay Başkanı sıfatıyla konunun diğer muhatabıdır.
BAYKAL’IN NİYETİ
Peki Baykal ne istiyordu? CHP Genel Başkanlığı’na dönme hayali hiç olmadı. Mutabakatla muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olmak istediği sır değil. Hatta Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterildiği seçimde çözüm ortağı MHP mesafeli durmasaydı, 2014’te, 2018’de de pıhtı atmasaydı Kemal Bey kendisini cumhurbaşkanı adayı göstermeyi ciddi ciddi planlıyordu. Yukarıda da söyledim. Hem de şu anda ‘Bu Deniz Bey merakınız niye’ diyen isimlere rağmen.
ATAÇ BAYKAL VE KILIÇDAROĞLU
Geçen salı günü Deniz Baykal’ın vefatının 2. yıldönümüydü. Özgür Özel ve arkadaşları kameralar eşliğinde beraberinde oğlu Ataç Baykal olduğu halde kurucu Deniz Baykal’ı andı, Baykal ile hatıralarını anlattı. Bu anmaya Kılıçdaroğlu’nun katılmadığı adeta ballandırılarak haberleştirildi.
Oysa Kemal Kılıçdaroğlu aynı gün öğleden sonra 1. yıldönümünde olduğu gibi Ataç Baykal ile birlikte beraberinde Baykal’ın ‘prensi’ olarak bilinen Metin Lütfi Baydar, 25 yıllık yol arkadaşı Bülent Kuşoğlu, eski Milletvekili Metin Işık’ı ve özel avukatı Celal Çelik’i alarak medyaya da haber vermeden sessizce anma görevini yaptı. Dualar edildi. Kendisini yakalayan tek TV kamerasına ‘Genel Başkanımı anmaya geldim’ diyerek şaibe ile ilgili soruya cevap vermedi. Aile anması şeklinde geçen ziyaretten sonra Ataç Baykal, iddiaları tekzip edercesine heyeti evine çaya davet etti. Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarını ağırlayan Nazife-Ataç Baykal çifti iddiaların sonlandırılmasını konunun kapanmasını canlı kanlı resimli tekzip etmiş oldu.
GÜNÜN SÖZÜ
“Size başkaları yapınca kızdığınız şeyleri siz de başkalarına yapmayın...”
Sokrates
BİLİYOR MUSUNUZ?
SUÇ DEĞİL HABER
- TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun, gazetecilerin gözaltına alınması ya da sonradan serbest bırakılmaları üzerine yaptığı açıklamada “Bu olayda ortada suç değil, haber vardır. Bu uygulama kabul edilemez. Tüm gazeteciler işinin başında ve haberinin peşindedir. Usule uygun olarak adliyeye çağrılmaları yeterlidir. Halkın haber alma hakkı en üstün kamu yararıdır” dediğini...
‘ZÜMRÜT RİZE’YE KATKI
Türkiye zor günler geçiriyor. Ekonomik kriz büyüyor. Medya da öyle! Rize’nin 73 yıllık çınarı, Faik Bakoğlu ‘Zümrüt Rize’ gazetesini kapatacağını duyurunca camia büyük üzüntüye kapıldı. Baskı malzemelerini almak için büyük ekonomik kriz geçirdiğini dostlarına mektupla duyurdu; biz de sizlere... Tel: 0464-214 33 44/ Rize (Ziraat Bankası TR73 0001 0002 48 29 35)
‘DEVLETİN DİNİ ADALETTİR’
Kayseri Baro Başkanı Murat Tolga Özsoy, CHP Kayseri İl Başkanı Feyzullah Keskin’i ziyaret etti. Heyetlerin görüşmesinde Keskin, “Atalarımızın ‘Devletin dini adalettir’ sözünü kendimize şiar edinmiş bir partiyiz. Adalet olmazsa hiçbir şey olmaz; adalet insanı hem korur hem doyurur hem de refahını sağlar. ‘Hak, hukuk, adalet’ sloganı ülkemiz için vazgeçilmezdir. Adaletin olmadığı yerde, düzmece soruşturmalarla muhalefet susturulmaya çalışılır ki, bunun son günlerde birçok örneği vardır,” derken, Özsoy ise “Var gücümüzle adaletin sağlanması için çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Avukat camiasının haklarını savunmak, barış ve refah içinde adaletli bir yaşam şekli oluşturmak için mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.
EMEKLİ ‘MUAFİYET’ İSTİYOR
Resmi Gazete’de yayımlanan “Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tebliğ”e göre, Eğitim ve Araştırma Hastaneleri muayene ücreti yüzde 542 zamla 7 TL’den 45 TL’ye yükseldi. Özel hastanelerin muayene ücreti yüzde 233 zamla 15 TL’den 50 TL’ye yükselirken, kamu hastanelerinde muayene ücreti yüzde 233 artışla 6 TL’den 20 TL’ye çıktı. Üniversite hastanelerine gidenler ise 8 TL yerine artık yüzde 462 zamla 45 TL katılım payı ödeyecek.
Tebliğ uyarınca milyonlarca dar ve sabit gelirlinin, özellikle en az kronik bir hastalığı bulunan ve sık hastanelere giden emeklinin cebinden daha fazla para çıkacak.
Muayene ücretleri az görünse bile sık sık sağlık sorunları yaşayan emekli bu artışın mali olumsuzluğunu daha çok yaşayacak. 17 milyona yakın emekli, dul ve yetimin çoğu ciddi sağlık sorunları ile boğuşurken, yetersiz aylıklarla geçinmeye çalışırken zorunlu sağlık hizmeti katkı payına gelen ‘devasa zam’ karşısında bir kez daha yoksun olacak. Sağlık hizmeti bireyler için vazgeçilmez insan hakkıdır. Bu hakkın yerine getirilmesi ve yurttaşa en kolay ve ücretsiz sunulması sosyal devletin temel görevidir.
En düşük aylığın 12 bin 500 TL’den 14 bin 469 TL’ye yükseltilmesi ile oluşan iki aylık fark 11 Şubat’tan itibaren ödenmeye başlandı. Yaklaşık 4 milyon gariban iki aylık fark alacak.
PROMOSYON BEKLENTİSİ
Gözler yeni tutarı hala saptanmayan bayram ikramiyesi ile banka promosyonlarında. İkramiyelerde beklenti en az net 5 bin TL. Hiç olmazsa bayramı neşe içinde geçirebilsinler. Siyasi irade beklentilere ne denli yanıt verecek bakalım? Şükrü KARAMAN
Paylaş