“Antalya’da 32 yıldır dünyada barış adına faaliyet gösteren bir sivil toplum hareketi olarak, 11-13 Mart’taki Antalya Diplomasi Forumu (ADF) çerçevesinde yapılacak toplantıyla 10 Mart Perşembe günü Antalya’da bir araya gelecek olan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitriy Kuleba’nın buluşacağı tek yerin Antalya Demre olduğunu söylemek ve davet etmek istiyoruz!
Çünkü her ülkenin Ortodoks Hıristiyan olmasında önceliği olan, en büyük manevi destekçileri Aziz Nikolaus Antalya’da yaşamıştır ve mezarı da Demre’dedir. Ve dünya adına barış etkinliği yapılan, milyonlarca Rus ve Ukrayna vatandaşının ziyaret ettiği yer de Aziz Nikolaus Kilisesi’dir. Her iki halkın da evlerinde, araçlarında ve denize açılan bütün gemilerinde Aziz Nikolaus’un ikonu vardır.
Eğer bu iki lider biraz olsun acı yaşayan vatandaşlarını düşünüyorlarsa Demre’de Aziz Nikolaus’un mezarının başında tokalaşırlar. Bu tokalaşma önce barışa ihtiyacı olan kendi halkları, sonra da dünya halkları ve dünya barışı için büyük umut olacaktır!” (Hatırlatmamız gerekirse Aziz Nikolaus aynı zamanda Moskova hatta Bütün Rusya’nın koruyucu azizi olarak da biliniyor.)
İki ulus için bu fırsatı kaçırmayın!
YETMİŞİNDE BİLE
EMEKLİ tarih profesörü Salih Özbaran diyor ki:
“Homeros’un ‘altın sıvı’, Cevat Şakir’in ‘eritilmiş güneş’, Eren Akçiçek’in ‘sağlık dostu ve fonksiyonel gıda’ olarak tanımladığı, Asaf Koçman’ın bitkiler içinde en mütevazı koşullarlda yetiştiğini söylediği zeytin için Nâzım’in şiirinden iki satır:
“Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamı, / Yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin.”
Teknede kadınlar tarafından ilgiyle izlenen ve sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında Ali Kılıç, bu fuar projesini 8 yıl önce kamuoyuna açıkladığında kimsenin kendisine inanmadığını ancak Yaradana inandığını anlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sayın Cumhurbaşkanımıza, Bakanlarımıza teker teker gittim, Savunma Bakanımızın, Genelkurmay Başkanımızın kapılarını aşındırdım. Sınırları Maltepe’den başlayıp Kartal’a uzanan Fuar Bölgesi için 530.000 bin metrekarelik alanın tahsisini Maltepe’ye tahsis ettirdim. Proje, eski Genelkurmay Başkanı ‘Orgeneral Nurettin Baransel Kışlası’nın olduğu askeri alanda gerçekleştirilecek. ‘Milli ve ayakları yere basan bir proje’ olacak. Fuar alanlarının (CNR ve TÜYAP) tamamı Avrupa yakasında, Anadolu yakasında ilk olacak bu proje. Yaklaşık 10.000 kişilik kongre merkezi, 250.000 metrekarelik kapalı fuar alanı. Yanında golf sahası yapıyoruz. Yaklaşık 25.000 kişi çalışacak.”
Demek ki AK Parti hükümeti projelere engel değil, karşılıklı anlayışla askeri alanlar dahi tahsis edilebilip projeler üretilebiliyor. Diğer CHP’li belediye başkanlarına örnek olması dileği ile.
GÜNÜN SÖZÜ
“EN büyük hata, hatalarımızdan ders çıkarmamaktır.” Konfüçyüs
ATIL ARAZİLER TARIMA NASIL KAZANDIRILACAK
“TÜRKİYE coğrafyası etrafında, 3 bin kilometrekarelik daire içinde 40’tan fazla ülke var. Önümüzdeki 5 yıllık süreçte bu ülkelerin gıda taleplerini karşılayabilecek bir planlama yapmamız halinde, gelecek 10-15 yıl içinde dünyanın en güçlü ilk 5 ülkesi arasında oluruz. Aynı zamanda gıda enflasyonunu düşürmek, yeni istihdam üretmek için tek kaynağımızın tarımsal faaliyetler olduğunu düşünmekteyiz.”
Uluslararası Tarım ve Gıda Konfederasyonu (TARIMKON) Başkanı
Kadınlar, yaşamlarının bir döneminde ailesi, çevresi ya da hiç tanımadığı kişiler tarafından şiddete uğrayabiliyor. Okulda, evde, işyerinde ya da bulundukları her alanda psikolojik, fiziksel ve cinsel istismara maruz bırakılabiliyor.
Cinsiyet ayrımcılığı yüzünden eğitim, çalışma ve kişi özgürlüğü hakkından mahrum edilebiliyor. Irk, din, dil, yaş, cinsiyet ve sosyoekonomik nedenler üzerinden uygulanan ayrımcılığın meşrulaştırılmasından dolayı mağdur olabiliyor. Sürekli baskı ve korku altında yaşamını sürdürmek zorunda kalabiliyor. Yaşam hakkı tehdit edilebiliyor. Namus, aldatma-aldatılma, kıskançlık gibi gerekçelerin yanı sıra sadece kadın olduğu için katledilebiliyor.
120 şubemizle ilerleyen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak, üreten, düşünen ve özgür olmaktan vazgeçmeyen kadınlarımızın yanında olmaya devam ediyoruz! 33 yıllık çağdaşlık yolculuğumuzda, Cumhuriyet’in kazanımları ve değerlerini koruyarak yürüttüğümüz eğitim çalışmalarımız ile her alanda eşitsizliğe karşı çıkıyor; özellikle kız çocuklarının eğitim hakkından eşit şekilde yararlanarak özgür ve çağdaş bireyler olarak yaşamlarını sürdürmeleri için var gücümüzle çalışıyoruz. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi yineliyoruz!
Bugüne kadar 91 bin kız öğrencinin eğitim hayallerine destek olmanın ve gelecekte kendi ayakları üzerinde durabilecek nice güçlü kadınla bir arada olacağımızı bilmenin gururu içerisindeyiz. Hep birlikte daha özgürüz, eşitiz ve güçlüyüz!
Hiçbir zaman susan, unutan ya da görmezden gelen taraf olmayacağız! ÇYDD olarak kadınların güçlenmesi ve özgürleşmesi için yorulmadan çalışmaya; eşitsizliğin, şiddetin ve adaletsizliğin karşında durmaya devam edeceğiz!
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açmış olduğumuz 4 ayrı davamız devam etmektedir. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz, mutlaka geri alacağız! Demokrasiye ve özgürlüğe yönelik haklı davamızı sürdüreceğiz!
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun!
GÜNÜN MESAJI
Beğeni ile karşılanan ve umut uyandıran sistemdeki mutabakat metninde, laikliğe, aydınlanma devrimlerine, iç cephe birliğinin nasıl sağlanacağına pek değinilmemiş, Anayasa’nın ilk 4 maddesi ve uluslaşma gibi önemli konulardaki duyarlığın vurgulanmamış ve özellikle Atatürk’ten söz edilmemiş olmasının önemli eksiklikler olarak dikkat çektiğini anımsatırken, ‘dostça bir uyarı’ yapma gereği duyulduğu vurgulanıyor.
Bu arada yaşanan Anayasa değişiklikleri üzerinde şu değerlendirmeler yapılıyor:
İLGİNÇ ELEŞTİRİLER
“Mutabakat metninin ‘asıl endişe verici’ yanının 1959 CHP Kurultayı ‘İlk Hedefler Beyannamesi’nin esas alarak, kurucu Genel Başkan, devrim şehidi Prof. Dr. Muammer Aksoy’un sözcüsü olduğu komisyonca hazırlanmış, ülkemizin gördüğü en demokratik, en özgürlükçü Anayasa olan 1961 Anayasası’na değil de (üstelik darbe sonrası yapıldığı ve vesayetçi olduğu gerekçesiyle reddediliyor), 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’na atıfta bulunması ve bu bağlamda kimilerinin ‘federasyon özlemlerini’ besleyebilecek örtülü bir içerikle malul olması olmuş.”
- İki askeri darbe ile yok edilmiş 1961 Anayasası’na; ilk günden itibaren hangi kesimlerin karşı çıktığı, kimlerin “Bu Anayasa ile memleket idare edilmez” dediği, kimlerin üzerine şal örttüğü, kimlerin “Toplumsal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı” diyerek katlettiği, yok edildiğinde kimlerin “Bugüne kadar siz güldünüz artık biz güleceğiz” dediği bilinirken ne talihsiz bir değerlendirme.
Her ne kadar Anayasa denilmişse de Anayasa olarak nitelenmesi olanaksız, tamamı 23 madde ve 1 ayrık maddeden oluşan bu yasa için metinde “1921 Anayasası’nın nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sonraki anayasalarında (yani 1961 Anayasası’nda da) daha dar kalıplara girmiştir” denilmiş...
1921 Anayasası’nın Meclis hükümetini öngördüğü başbakanlık, cumhurbaşkanlığı ile bakanlar kurulu makamlarının olmadığı, bağımsızlığına yer verilmediği, ‘devletinin dininin islam’ olduğu, ‘federatif bir düzeni’ çağrıştırdığı, Osmanlı vilayet düzenin geçerli olduğu belirtildikten sonra “Bir Anayasa olmadığı gibi Üniter Ulus Devlet yasası da değildir” deniliyor ve şunlar ekleniyor:
FEDERASYON HAYALLERİ
Bu durumda Azerbaycan, Rusya’nın tutumunu destekleyecektir. İyi incelendiğinde Rusya, Türk Devletleri Topluluğu’nun gelişimini baltalamak için Azerbaycan’ın taraf olduğu bu beyannameye ilgili madde ekleyerek Azerbaycan’ın Türk Devletler Teşkilatı’ndaki konumunu olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca, Ermenilerin Azerbaycan’a yönelik bir saldırısı karşısında Rusya’nın Azerbaycan’ın yanında yer alacağı görünmektedir.
Rusya-Azerbaycan beyannamesinin 28. maddesinde, Azerbaycan ve Rusya, her türlü ticaret, banka vs. ilişkilerde para birimi olarak Manat kullanacaktır, başka bir para birimi, dolar vs. kullanılması belirtilmemiştir. Rusya ise Azerbaycan’a kendi para birimi ile ticaret yapacaktır.
SWIFT ÖNGÖRÜSÜ
27 Şubat 2022 tarihinde Rusya, resmi olarak Swift’ten çıktı. Putin, Ukrayna ile savaşacağını önceden planlamış olduğundan ve Swift’ten çıkacağını öngördüğünden, her iki ülkenin kendi para birimini kullanacağını beyannameye madde olarak eklemiştir. Savaşın ilk fişek işareti de denilebilir. Akıllı ve planlı bir hamledir. Zira Rusya, Ukrayna savaşı sürecinde ABD ve AB’nin yapacağı yaptırımları öngörmüştür.
Azerbaycan için ise ülkesinin toprak bütünlüğünü korumak ve güvence altına almak adımı önemlidir. Ukrayna savaşı sonrasında Rusya ile sorun yaşamamayı ve Ermeni saldırısından ülkesini korumayı hedeflediği açık gözükmektedir. Rusya için de önemli olan, Azerbaycan’ın yanında yer almasıdır.
Savaşın uzamaması Türkiye’nin yararınadır. (Bunu derken savaşa karşı olduğumu ifade edeyim.) Anlatmak istediğim farklı konulardır.
Savaşın uzaması durumunda Türkiye olarak NATO–ABD–AB ve Rusya dörtgeninde sorun yaşamamız kaçınılmazdır.
‘Yurtta sulh, cihanda sulh’
Her türlü baskı ve tehdide rağmen TBMM, ülkesini işgalden, kanlı bir savaşın parçası olmaktan kurtarmıştı. Ukrayna ise emperyalizmin vaatlerine kanarak ülkesinin işgaline adeta davetiye çıkardı.
Oyunun senaryosu hep ‘bölge ülkelerine insan hakları ve demokrasi getirmektir”.. Afganistan, Irak, Gürcistan, Suriye ve Libya’ya demokrasi ve insan hakları değil kan gözyaşı, bölünme ve işgal getirildi. Son olarak da NATO ve AB üyeliği havucuyla Ukrayna oyuna getirilerek işgal ettirilip, uzaktan seyredilmektedir.
Baykal’a yakın bir isim olan CHP eski milletvekili Yılmaz Ateş dün uzun bir açıklama yaptı: “BOP uğruna, Türkiye’yi bölme, parçalama oyunu tutmadı. 2003’de ‘Irak elindeki kimyasal silahları kullanacak’ yalanına TBMM kanmadı. Kansaydık ne olurdu. Uzatmayalım, konuşulanlar malum; tezkere hayır diyen, 5’i çekimser kalan CHP’li, AKP’li 269 milletvekili diğerleri parlamento dışında bırakıldı.
Baykal istifa etmek zorunda bırakıldı. MHP bölündü, 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olamayınca AKP içinden de iki parti çıkarıldı.”
Terörle, işgalle, darbe girişimleri ile diz çökertilemeyen Türkiye, muhalefetle ele geçirilmek isteniyor. Biden daha aday adayı iken Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına çomak soktuğu için Türkiye’de iktidarı değiştireceklerini ama bu kez darbe ile değil, seçimle açıktan muhalefeti destekleyeceklerini taahhüt etmişti. Kılıçdaroğlu’nun şu sözlerini unutmayın;
“Biden Türkiye’ye demokrasi getirecek, NATO da demokrasinin güvencesi olacak.”
Muhalefetin önceki gün açıkladığı güvenliksiz ve dış politikasız ‘gelecek’ programında ABD’yi rahatsız edecek tek kelime var mı diye CHP içindeki muhalefet soru soruyor.
Sözü CHP’ye getiriyor
Savaş stratejisi üzerine yazdığı ‘Savaş Sanatı’ adlı yazılarda toplanan sohbeti dünyanın en eski strateji kuramları olarak kabul gören Çinli general ve filozof Sun Tzu, “Düşmanını, dostlarını tanıdığın gibi tanı” demiş. Geçtiğimiz günlerde Batılı bir gazetedeki yorumda, “Putin, başını belaya soktuğunda geri adım atacak bir adam değil. Şüpheye düştüğünde, kurtuluşu tırmanışta arar” diye yazıyordu. Yorumdaki gibi Putin işi tırmandırıp “Rus Nükleer Caydırıcı Kuvvetleri’ne ‘yüksek alarma’ geçme emri verdim” dedi. Emir sonrası birliğin ‘özel savaş görevi durumuna’ geçtiği söyleniyor.
Bu haberden çok kısa bir süre sonra Alman Süddeutsche Zeitung, ‘Nihai tehdit’ başlığıyla yayınladığı yorumda, “Rusya’nın Ukrayna’daki savaşından doğrudan etkilenmeyen herkes dehşete düştü. Putin, ülkenin caydırıcı cephaneliğini alarma geçirdi. Müzakere pozisyonunu korkutmak ve güçlendirmek için tasarlanmış sürpriz bir hile mi? Bu kararla ilgili korkutucu olan şey, tehdidin bir tür retorik ‘Kıtalararası Balistik Füzeler’ olması, nükleer silahların devreye girebileceği fikri, durumu değiştirmek için nihai araçtır” denildi.
PUTİN TEHDİT EDER
Putin, Ukrayna’ya fiilen savaş ilan ettiği konuşmasında da, ‘müdahale’ durumunda Batı’yı ‘tarihlerinde hiç yaşamadıkları sonuçlarla’ tehdit etmişti. Daha önce, Rusya’nın ‘dünyanın en güçlü nükleer güçlerinden biri’ olduğunu hatırlatmıştı. Rusya’nın karadan kıtalararası balistik füzelere, denizaltından fırlatılan füzelere, ağır bombardıman uçaklarına monte edilmiş 2 bin 500’den fazla stratejik nükleer başlığı olduğu söyleniyor. Ayrıca, kullanıma hazır, örneğin savaş uçakları ile, ayrıca kısa ve orta menzilli füzelerle de hedefe gönderilebilen 1500’den fazla alt-stratejik silahı olduğu da söyleniyor.
Alman Meclisi’nin, Ukrayna savaşıyla ilgili pazar günü özel bir oturumda konuşan Şansölye Olaf Scholz, Ukrayna’daki savaşı ‘kıtamızın tarihinde bir dönüm noktası’ olarak nitelendirip “Dünya artık önceki dünyayla aynı değil” dedi. Alman Şansölye, “Avrupa’da barış sağlanana kadar bize durmak, dinlenmek yok” diye konuştu. Temennimiz, Avrupa’da barışın bir an önce sağlanması!
GÜNÜN SÖZÜ
“TÜM savaşlar içsavaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir.” François Fénelon
İŞTE MAVİ VATAN VE MONTRÖ
Sağlıklı, başarılı ve aktif yaşlanmayı desteklemek, hayat boyu öğrenmenin ileri yaşa denk gelen dönemini uygun eğitim öğretim programlarıyla desteklemek için faaliyete geçirilen 3. Yaş Üniversitesi, Bostanlı Suat Taşer Sanat Merkezi’nde düzenlenen program ile tanıtıldı. Türk Sineması’nın usta oyuncularından Salih Güney ile yönetmen, senarist ve oyuncu Müfit Can Saçıntı’nın da yer aldığı etkinliğe Karşıyakalılar büyük ilgi gösterdi.
3. Yaş Üniversitesi ile ilgili bilgi veren ve konuya bilimsel bir pencereden yaklaşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Ege Geriatri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sevnaz Şahin konuşmasında şunları kaydetti: “Çok güzel, çok keyifli ve Türkiye’de bir ilk olacak. Toplumlarda yaşlı nüfus oranı her geçen gün artıyor. Ülkemizde en son TÜİK verilerine göre 65 yaş üstü nüfusun yüzde 9.7 olduğu görülüyor. Bu oran oldukça yüksek. Çünkü yüzde 7’nin üstünde yaşlı, yüzde 10’un üzerindeyse çok yaşlı bir toplum oluyoruz. Türkiye hızla yaşlanıyor. İzmir’de bu oran yüzde 12, Karşıyaka’da ise yüzde 16. Bu oldukça yüksek bir oran. Yaşlı nüfusumuzu çeşitli etkinliklerle, bu gibi projelerle aktif yaşlı toplum haline getirebiliriz. Karşıyaka Belediyesi’nin hayata geçireceği 3. Yaş Üniversitesi, Türkiye’de bir ilk olacak. Bu projenin tüm Türkiye’de yayılması en büyük temennimiz.” Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay tanıtımda yaptığı konuşmada, projenin ne kadar 60 yaş üstü vatandaşımız varsa hepsini kapsamayı amaçlayan bir çalışma olduğunu bildirdi. Bu kişilerin nörolojik, psikolojik, ruhsal ve fiziksel olarak aktif kalması da sağlanacak. Ayrıca kuşaklar arasındaki ilişkiler de güçlendirilirken bireyin edindiği bilgileri topluma yaymasına da aracılık edilecek. Kentsel tarım ve botanik, ileri yaş almada fiziksel aktivite ve felsefe olmak üzere zorunlu teorik dersler olacak. Bunun yanı sıra psikodrama, İngilizce, İspanyolca ve öykü yazarlığı dersleri de seçmeli olarak sunulacak. 60 ve üzeri vatandaşlar hiçbir ücret ödemeden 3. Yaş Üniversitesi’ne kayıt olabilecek. (İrtibat: 0535-104 04 89)
GÜNÜN SÖZÜ
“BAZI insanları her zaman kandırabilirsiniz, herkesi bazen kandırabilirsiniz ama herkesi her zaman kandıramazsınız.” Abraham Lincoln
SAĞLIK ORDUSUNA YAZIK EDİYORUZ
ÜLKENİN neredeyse her köşesinde yaşanması adeta bir ‘gelenek olup çıkan’ sağlıkta şiddetin son mağduru, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden nöroloji uzmanı doktor Ebru Ergin Bakar olmuş. Yaşar ALTINTARTI
ULUS İLÇE OLMALI
ULUS,