Yalçın Bayer

Savaş temkinli olmayı gerektirir

1 Mart 2022
‘ANNUS horribilis’ deyimini duydunuz mu, bilemiyoruz. Latince ‘Korkunç Yıl’ anlamına geliyor. Bu yıl da belki tarihe böyle geçecek. Perşembe sabahı dünyanın, Putin’in Ukrayna’ya füze, top ateşleriyle irkilip farklı bir şekilde uyandığını söylemek abartı olmaz sanırız. Geçen günler içinde savaş giderek şiddetlendi. Her an her şey değişiyor. Askeri bir değerlendirme ancak anlık yapılabilir. Bunları yazarken, Rus birlikleri başkent Kiev’in kapısındaydı. Antik Yunan yazarı Eshilos’un sözüdür; ‘Savaşın ilk zayiatı gerçeklerdir’. Yani savaş bölgelerinden gelen bilgi akışı hep kafa karıştırıcıdır; temkinli olmak gerekir.

Savaş stratejisi üzerine yazdığı ‘Savaş Sanatı’ adlı yazılarda toplanan sohbeti dünyanın en eski strateji kuramları olarak kabul gören Çinli general ve filozof Sun Tzu, “Düşmanını, dostlarını tanıdığın gibi tanı” demiş. Geçtiğimiz günlerde Batılı bir gazetedeki yorumda, “Putin, başını belaya soktuğunda geri adım atacak bir adam değil. Şüpheye düştüğünde, kurtuluşu tırmanışta arar” diye yazıyordu. Yorumdaki gibi Putin işi tırmandırıp “Rus Nükleer Caydırıcı Kuvvetleri’ne ‘yüksek alarma’ geçme emri verdim” dedi. Emir sonrası birliğin ‘özel savaş görevi durumuna’ geçtiği söyleniyor.

Bu haberden çok kısa bir süre sonra Alman Süddeutsche Zeitung, ‘Nihai tehdit’ başlığıyla yayınladığı yorumda, “Rusya’nın Ukrayna’daki savaşından doğrudan etkilenmeyen herkes dehşete düştü. Putin, ülkenin caydırıcı cephaneliğini alarma geçirdi. Müzakere pozisyonunu korkutmak ve güçlendirmek için tasarlanmış sürpriz bir hile mi? Bu kararla ilgili korkutucu olan şey, tehdidin bir tür retorik ‘Kıtalararası Balistik Füzeler’ olması, nükleer silahların devreye girebileceği fikri, durumu değiştirmek için nihai araçtır” denildi.

PUTİN TEHDİT EDER

Putin, Ukrayna’ya fiilen savaş ilan ettiği konuşmasında da, ‘müdahale’ durumunda Batı’yı ‘tarihlerinde hiç yaşamadıkları sonuçlarla’ tehdit etmişti. Daha önce, Rusya’nın ‘dünyanın en güçlü nükleer güçlerinden biri’ olduğunu hatırlatmıştı. Rusya’nın karadan kıtalararası balistik füzelere, denizaltından fırlatılan füzelere, ağır bombardıman uçaklarına monte edilmiş 2 bin 500’den fazla stratejik nükleer başlığı olduğu söyleniyor. Ayrıca, kullanıma hazır, örneğin savaş uçakları ile, ayrıca kısa ve orta menzilli füzelerle de hedefe gönderilebilen 1500’den fazla alt-stratejik silahı olduğu da söyleniyor.

Alman Meclisi’nin, Ukrayna savaşıyla ilgili pazar günü özel bir oturumda konuşan Şansölye Olaf Scholz, Ukrayna’daki savaşı ‘kıtamızın tarihinde bir dönüm noktası’ olarak nitelendirip “Dünya artık önceki dünyayla aynı değil” dedi. Alman Şansölye, “Avrupa’da barış sağlanana kadar bize durmak, dinlenmek yok” diye konuştu. Temennimiz, Avrupa’da barışın bir an önce sağlanması!

GÜNÜN SÖZÜ
“TÜM savaşlar içsavaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir.” François Fénelon

İŞTE MAVİ VATAN VE MONTRÖ

Yazının Devamını Oku

Karşıyaka’da 3. Yaş Üniversitesi

24 Şubat 2022
Karşıyaka Belediyesi, Türkiye’de belediyeler arasında bir ilke imza atarak ilçede yaşayan ileri yaşlı vatandaşlar için “3. Yaş Üniversitesi” projesini hayata geçirdi. Ege Geriatri Derneği’nin destekleriyle sürdürülecek sosyal sorumluluk projesi ile 60 yaş ve üzeri bireylere dersler verilecek.

Sağlıklı, başarılı ve aktif yaşlanmayı desteklemek, hayat boyu öğrenmenin ileri yaşa denk gelen dönemini uygun eğitim öğretim programlarıyla desteklemek için faaliyete geçirilen 3. Yaş Üniversitesi, Bostanlı Suat Taşer Sanat Merkezi’nde düzenlenen program ile tanıtıldı. Türk Sineması’nın usta oyuncularından Salih Güney ile yönetmen, senarist ve oyuncu Müfit Can Saçıntı’nın da yer aldığı etkinliğe Karşıyakalılar büyük ilgi gösterdi.

3. Yaş Üniversitesi ile ilgili bilgi veren ve konuya bilimsel bir pencereden yaklaşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Ege Geriatri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sevnaz Şahin konuşmasında şunları kaydetti: “Çok güzel, çok keyifli ve Türkiye’de bir ilk olacak. Toplumlarda yaşlı nüfus oranı her geçen gün artıyor. Ülkemizde en son TÜİK verilerine göre 65 yaş üstü nüfusun yüzde 9.7 olduğu görülüyor. Bu oran oldukça yüksek. Çünkü yüzde 7’nin üstünde yaşlı, yüzde 10’un üzerindeyse çok yaşlı bir toplum oluyoruz. Türkiye hızla yaşlanıyor. İzmir’de bu oran yüzde 12, Karşıyaka’da ise yüzde 16. Bu oldukça yüksek bir oran. Yaşlı nüfusumuzu çeşitli etkinliklerle, bu gibi projelerle aktif yaşlı toplum haline getirebiliriz. Karşıyaka Belediyesi’nin hayata geçireceği 3. Yaş Üniversitesi, Türkiye’de bir ilk olacak. Bu projenin tüm Türkiye’de yayılması en büyük temennimiz.” Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay tanıtımda yaptığı konuşmada, projenin ne kadar 60 yaş üstü vatandaşımız varsa hepsini kapsamayı amaçlayan bir çalışma olduğunu bildirdi. Bu kişilerin nörolojik, psikolojik, ruhsal ve fiziksel olarak aktif kalması da sağlanacak. Ayrıca kuşaklar arasındaki ilişkiler de güçlendirilirken bireyin edindiği bilgileri topluma yaymasına da aracılık edilecek. Kentsel tarım ve botanik, ileri yaş almada fiziksel aktivite ve felsefe olmak üzere zorunlu teorik dersler olacak. Bunun yanı sıra psikodrama, İngilizce, İspanyolca ve öykü yazarlığı dersleri de seçmeli olarak sunulacak. 60 ve üzeri vatandaşlar hiçbir ücret ödemeden 3. Yaş Üniversitesi’ne kayıt olabilecek. (İrtibat: 0535-104 04 89)

GÜNÜN SÖZÜ
“BAZI insanları her zaman kandırabilirsiniz, herkesi bazen kandırabilirsiniz ama herkesi her zaman kandıramazsınız.” Abraham Lincoln

SAĞLIK ORDUSUNA YAZIK EDİYORUZ

ÜLKENİN neredeyse her köşesinde yaşanması adeta bir ‘gelenek olup çıkan’ sağlıkta şiddetin son mağduru, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden nöroloji uzmanı doktor Ebru Ergin Bakar olmuş. Yaşar ALTINTARTI

ULUS İLÇE OLMALI

ULUS,

Yazının Devamını Oku

Mühendis Özmen’e dikkat edin

23 Şubat 2022
Yalçın Bayer Bey, Makine Yüksek Mühendisi Aslan Özmen’in iki değerli yazısını 13 Kasım 2014 ve 18 Şubat 2022’de köşenizde yayınladınız. İlkini arşivime almıştım, son yazıyı da ekledim. Bu konuda çalışma yürüten ‘Millet İttifakı’nın ortakları CHP ve İYİ Parti’ye bu yazıları iletmek istiyorum. Aslan Özmen Bey, konunun uzmanı olduğunu yazıları ile gösteriyor. 13 Kasım 2014 tarihinde yayımlanan yazısında şöyle diyor:

1- Türkiye’nin batı illeri, Güneydoğu illerinin kayıp kaçak bedelini PKK’ya ödüyor.

2- Türkiye’deki ark ocaklarının hurda demir için elektrik kullanımı çoktur. Toplam elektriğin yüzde 30’unu ark ocakları kullanmaktadır. Erdemir gibi büyük tesisler ve benzeri inşaat demiri üreticisi tesisler kullanılmalı, ark ocakları yasaklanmalı ve elektrik sarfiyatı yüzde 30 azaltılmalıdır.

3- Yenilenebilir enerji Almanya ortalaması ile yüzde 70 seviyesinde kullanılmalıdır.

4- Doğalgaza dayalı elektrik santralları yapılmamalıdır.

5- Afşin-Elbistan düşük kalorili kömür santrallarına bel bağlanmamalıdır.

6- Yenilenebilir enerjiye tam güç asılmalıyız.

Bayer’in 18 Şubat 2022 tarihli köşesinde yer alan Aslan Özmen’in yazısını hatırlayalım:

1-

Yazının Devamını Oku

Ukrayna krizinde Godot’yu beklerken

22 Şubat 2022
Dünya siyaseti ile yakından ilgilenmeyenler Zbigniew Kazimierz Brzezinski adını duymamış olabilir; Polonya asıllı ABD’li siyaset bilimci, devlet adamı, stratejist. 2017’de 89 yaşında hayatını kaybetti. Adı dünyanın en önemli stratejistleri arasında geçer. Pek çok kitabı var; bunlardan biri de 1997’de yayınladığı ‘The Grand Chessboard: American Primacy and Its Geostrategic Imperatives’dir. Türkçeye de ‘Büyük Satranç Tahtası-Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri’ adıyla çevrilip yayınlandı. Kitabında ‘Ukrayna olmadan Rusya, Avrasya’da İmparatorluk olamaz’ der.

Avrasya, Avrupa ile Asya kelimelerinden yani ‘Avr’ ile ‘Asya’nın bileşimi. Bu kavramı ilk kez, Prusyalı doğabilimci Alexander von Humboldt 1849’da ‘Kosmos’ adlı kitabında yayımlamış. Avrupa ve Asya’nın tüm coğrafyasını tanımlamış. Dünya nüfusunun yüzde 75’i, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının çoğu burada. Hitler ve Stalin’in ‘Avrasya’ya hükmeden, dünyaya hükmeder’ dedikleri söyleniyor. Samuel Huntington’ın ‘Medeniyetler Çatışması’ adlı kitabını duymayan yoktur sanırım. Kitapta, Ukrayna’nın Avrupa ve Rusya arasında bir çatışma alanı olduğuna işaret edilir.

Bunları yazıyorum çünkü Ukrayna krizi ile Avrasya kavramının sıkı sıkıya ilişkili olduğu görünüyor. Rusya, Ukrayna’yı Batı’ya kaptırdığında kendi coğrafyasına sıkıştırılacağının farkında. Rusya, Avrupa ve Asya’da yani Avrasya’da büyük bir güç olmak istiyor. Stratejist Brzezinski’nin kitabında dediği gibi Ukrayna’nın bu konuda kilit rol oynadığı gayet açık. Bu konuya 1780’den beri yayınlanan Neue Zürcher Zeitung gazetesinin yayın yönetmeni gazeteci Eric Gujer de dikkat çekmiş. Berlin ve Moskova’da görev yapan meslektaşım, ‘Putin’in büyük bir jeopolitik planı var. Rusya, Avrupa ve Asya’da büyük bir güç olmak istiyor. Ukrayna bu konuda kilit rol oynuyor’ diyor.

HİBRİT SAVAŞ!

Gujer diyor ki: ‘Avrasya daha da önemli hale geldi. Beş milyar insan burada yaşıyor ve küresel gayrisafi hasılanın üçte ikisini üretiyor. Rusya, Polonya sınırından Sibirya’nın en uç noktasına kadar tüm Avrasya’yı kapsayan tek ülke. Putin bu gerçeği kendi yararına kullanmaya kararlı görünüyor. Putin’in Rusya’yı ABD ve Çin’in yanında büyük bir güç yapmak istediğine şüphe yok.

‘Rusya, Ukrayna’yı işgal etmese bile, temel sorun çözülmemiş durumda’ diyor meslektaşım. Buna gerekçe olarak da, Moskova’nın büyük bir Avrasya gücü olduğunu göstermek için Kiev’i nüfuz alanı içine almak istediğini öne sürüyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’in amacına ulaşmadığı sürece hibrit savaşı azaltmayacağını, Ukrayna’nın iyi ilişkiler altında vesayeti kabul edene kadar durmayacağını savunuyor.

Şu anki durum sanki İrlandalı yazar Samuel Beckett’in ünlü eseri ‘Godot’yu Beklerken’ gibi. 22 Aralık 1989’da Paris’te ölen yazarın eseri insanların ‘Godot’ adında ne olduğu bilinmeyen bir kimse veya ‘şeyi’ beklemelerini konu alır. Şimdi dünya nefesini tutmuş, Putin’in atacağı adımı bekliyor.

Halit ÇELİKBUDAK

Gazeteci-ALMANYA

Yazının Devamını Oku

Elektrikte nasıl tasarruf ederiz?

18 Şubat 2022
Elektrik ve gaz fiyatlarının hızla artırılması halkın moralini ve iş yapma mali iştahını hızla çökertmektedir. Ancak Türkiye’nin bol enerji kaynaklarına sahip olmadığı bilinsin. Petrol, gaz ve kömür gibi yakıtları ithal ediyoruz. Enerji Bakanlığı kerhen elektrik fiyatlarını düşüreceğini söylemektedir. Bu konu, parasız özel şirketlere zam vermek amacıyla yükseltilmez. Gerçek 36 şirkete Türkiye’nin elektrik işleri kutsal özelleştirme adına çoğunluğu parasız veresiye verilmiştir. 16 yılda borçlarını ödeyemedikleri gibi, dış kredileri ödeyememektedirler. Öyle ise işe yeniden koyulmalıyız.

1- Elektrik dağıtımı ‘TEK’e devredilmelidir. Ben ‘TEK’te işlemeyen bir bürokrat yapı görmedim. Ödeme güçlüğü çıkaran bazı iller özelleştirme dışında bırakılmalıdır. Çünkü siyasiler devreye girer, mahsul kuruyor diye hemen elektriği bedava verirler. Hidrolik barajların yapımı sadece Enerji Bakanlığınca yapılmalıdır.

2- Faturalardan, maliyetlere vergi dışındaki ek işletme masrafları çıkarılmalıdır. Eğer iletim maliyeti makul bir değere indirilirse elektrik fiyatları yarı yarıya düşecektir.

3- Santrallerde miktarı azaltarak doğal gaz yerine rüzgâr, güneş gibi ucuz yakıtları kullanmalıyız. Türkiyede elektrik üretiminde yüzde 24 doğal gaz, yüzde 20 linyit, yüzde 21 taş kömürü, yüzde 25 hidrolik ve yüzde 10 güneş-rüzgâr kullanılmaktadır. Türkiye 1000 elektrik santralinde 100 miliwatt elektrik üretmektedir. Gelecek yıl ilk nükleer santral 4850 miliwatt güçle Akkuyuda faaliyete geçecektir. Sanırım gaz bağımlılığımız azalacaktır.

4- Azerbaycan, İran, Özbekistandan gaz alımına yönelmeliyiz. Doğal gaz fiyatları, COVID-19’dan önce Azerbaycanda FOB 1000 metreküp’u 300 USD; diğer komşu ülkelerde 400 USD civarındadır. Başta Yunanistan olmak üzere birçok AB üyesi devletler TANAP’ı ele geçirmeye hazırlanmaktadırlar. Buna engel olmalıyız. TANAP Boru Hattı’nın 7 milyar metreküp gaz Güney Avrupa’ya akacak durumdadır. Yunanistan ancak 1 milyar metreküp gaz çeker. Türkiye TANAP’ın yapılabilirliğini ispatlamak için hattın yapımına 18 milyar USD yatırmıştır. Bu parayı hattı genişletmek için isteyen devlet, yeni projeye yapım parası koymalıdır. Hükumetin vergi gelirlerini elektrik, ısı ve doğalgazdan dolaylı vergilerle toplamasına engel olmalıyız. Ayrıca 1975 yılında Demirel hükumetleri İzmit-İGSAŞ ve Gemlik’te eş zamanlı olarak 2 adet üre fabrikası kurmuştur. Bu fabrikalarda sadece ham madde olarak 990 bin metreküp gaz kullanılır. Doğalgazı gübre ve petrokimya sanayisinde proses ham maddesi olarak kullanmalıyız.

5- Kömürle ısıtmada ısı pompası moduna geçmeliyiz.

Bu durumda enerjiden yüzde 25 tasarruf ederiz.    Aslan ÖZMEN - Makine Y. Mühendisi

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

‘Deryalar’ toprağa verildi

17 Şubat 2022
Arnavut ve Boşnak bir ailenin 1941 doğumlu oğlu Arif Şentürk ve ailesi Türkiye’ye göç ettiklerinde önce Kırklareli’nde yaşamış, daha sonra da Zeytinburnu’na yerleşmişler. Berberlik mesleğine burada başlamış. Babasının at arabasıyla taşımacılık yaptığı bilinir. Kendisi gibi Balkanlı ve müzisyen olan Rüstem Avcı ve Faruk Yılmaz ile sacayağının birer parçası olmuşlardı. Bir arada çok kaset yaptılar, dileriz bunlar bir yerden çıkar. Şentürk iyi niyetli, candan bir müzisyendi, kimseyi kıskanmazdı.

Avcı, bundan bir süre önce doğum gününü ailecek kutladıklarını söylerken, “Arif Aga’mız Türkiye’nin her yerinde sevilirdi. Sadece Balkan değil, Anadolu türkülerini, özellikle de Ege-Zeybek türkülerini çok iyi bilirdi. 400-500 türkü ezberinde vardı. Herkes sorardı, paran var mı, yok mu diye! Bir şey söyleyeyim; sanatçının parası olmaz, bugün kazanır, yarın harcar” dedi.

Şentürk’ün söylediği türkülerin başında Atatürk’ün sevdiği klasik parçalar gelirdi. ‘Alişim Kaşları Kare’, ‘Kırmızı Gül’ün adı var’, ‘Dayler dayler viran dayler’ ve ‘Vardar Ovası’nı sayardı hemen. Rüstem Avcı’nın anlatımından özetlersek, en ünlü parçaları; ‘Arda Boyları’, ‘Ramize’ ve Kosova-Prizren türküsüdür. ‘Ar Gelir Osman Aga, Safiye’me karyola dar gelir’ (Safiye), ‘Rodop Dağları’, ‘Alan çayırlarında koyun güdersin, bir donla gömleğe kurban gidersin’, ‘Drama Köprüsü’ ve ‘Drama’nın İçinde Yaparlar Pazar’. ‘Debreli Hasan’ı Yunanlılar bile kayıt yapmıştı. Bunlar bizim için eğlendirici, komik türkülerdir. ‘Kır beygiri nallatalım, bin taligaya anlatalım’, ‘Ben gidiyorum yoluma, hanım Ayşe’m’, ‘Şu karşıki dağda lambalar yanar’ (Ayletme beni söyletme beni).

“Benim ‘Ak katır dosttan gelir, yükü Burgaz’dan gelir’ türkümü çok severdi. 1992-93’te Bulgaristan’da HÖH partisinin seçim müziği olarak kullanılmıştı.”

Sosyal medyada rahmetli için ‘Keşke Deryalar Türküsü’nün Osman Aziz’e ait olduğunu TV’de söyleseydi” diye bir mesaj görünce bunu Rüstem Avcı’ya sorduk; “Böyle bir siteme gerek yok. Kırcaali’de doğup yıllarca Sofya Radyosu’nda çalışan Osman Aziz’in türkülerinin, bütün kayıtları Sofya Radyosu’nda vardır. Arda Boyları türküsü 1960’lı yıllarda Arif’ten çok önce long play yapılmıştır; bu bende mevcut. Arif Şentürk bu türküyü 1979-80 yıllarında okudu, Kumanovalı olduğu için ‘Bre (be) deryalar’ı sözcüğüne katması türküyü daha sevimli hale getirmiştir. Bulgarlara teşekkür etmemiz lazım, bu besteleri topladıkları ve kayıt altına aldıkları için” dedi.

Balkanlar’ın bu kıymetli evladı Zeytinburnu’nda Seyit Nizam Camisi’nde kılınan ikindi namazından sonra Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cemaat hayli kalabalıktı.

GÜNÜN SÖZÜ

“YAŞANMAMIŞ yaşamlar, dünyadaki bütün savaşların ve kötülüklerin temelidir.”     Doğan Cüceloğlu

MEDENİ KANUN 96 YAŞINDA

Yazının Devamını Oku

5 milyon KOAH hastamız var

16 Şubat 2022
COVID-19 pandemisi süresince kronik hastalığı olan ve düzenli kontrole gitmesi gereken birçok hasta, tedavilerini virüs tehlikesi yüzünden aksatmak zorunda kaldı.

Bu nedenle Türk TORAKS Derneği (TTD) tarafından 2020 Ekim ayında ilki düzenlenen ‘Halk İçin Akciğer Hastalıkları ve COVID-19 Kongresi’ bu yıl da 26-27 Şubat tarihlerinde düzenlenecek. 2 gün boyunca YouTube, Instagram, Facebook ve Twitter üzerinden canlı olarak yayınlanacak kongrede 50’den fazla uzman 25 konu hakkında halk sağlığı için halk ile bir araya gelecek. Kongreyi takip eden halkımız canlı olarak soru sorma imkânı yakalarken İngilizce olarak simultane tercüme de gerçekleştirilecek.

Ülkemizde 5 milyondan fazla astım, KOAH gibi kronik akciğer hastası bulunurken, akciğer hastalıkları dünyadaki tüm ölüm nedenleri arasında en ön sıralarda yer alıyor. Üzerine zatürre (pnömoni), verem (tüberküloz), akciğer damar tıkanıklığı (pulmoner emboli), akciğerde hava kaçağı (pnömotoraks), ağızdan kan gelmesi (hemoptizi) ile seyreden akciğer hastalıkları gibi ani gelişen hastalıklar da eklendiğinde bu sayı çok daha artmakta ve akciğer hastalıklarının toplumdaki önemi daha iyi anlaşılabilmektedir.

Kongreye başkanlık eden Prof. Dr. Füsun Topçu, pandeminin ikincil etkisi olan tedavi ve takiplerde gecikmeye dikkat çekti ve şöyle konuştu:

“Akciğerlerimizin koronavirüsten en yoğun etkilenen organımız olmasının yanı sıra pandemi döneminde bir ilk olan halk kongresinin mümkün olduğunca geniş kitlelere ulaşabilmesini arzu ediyoruz. Kongre, bu yıl da çok dikkat çekici konu başlıkları içeriyor. Vatandaşlarımız bir çok soruya yanıt bulabilecektir.”

GÜNÜN SÖZÜ

DOĞU’nun altı, Batı’nın üstü zengin; Doğu’nun üstü fakir, Batı’nın altı...” Ardından da ekliyor:

“PYD, FETÖ, PKK, DEAŞ’ın güneyde bir terör koridoru açmaya çalıştığını biliyoruz. Ürkecek miydik, ne yapacaktık? Gelecek nesle güneyimizde bir terör devletinin kurulduğu bir miras mı bırakacaktık!”

Yazının Devamını Oku

Ressamların yüzde 90’ı Karadenizli

15 Şubat 2022
Trabzon Araştırmalar Merkezi Vakfı’nın (TAMEV) ‘Yolu Trabzon’dan Geçen Sanatçılar III’ sergisi Beşiktaş Akatlar’da bulunan Mustafa Kemal Kültür Merkezi içerisinde yer alan Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi’nde açıldı.

Serginin açılış davetiyesinde TAMEV Başkanı Dr. Erdal Atalay ile Düzenleme Komitesi Başkanı Prof. Süleyman Saim Tekcan’ın adları yer alıyor.

Trabzon’da üç kuşaktır süregelen resim geleneğinin örneklerinde 160 sanatçının 272 eseri yer alıyor. Bazı sanatçıların isimleri şöyle: Bedri Rami Eyüboğlu, Orhan Peker, Mustafa Ayaz, Burhan Uygur, Süleyman Saim Tekcan, Salih Turan, Kayıhan Keskinoğlu, Yusuf Katipoğlu, Muzaffer Akyol, Alaettin Aksoy, Nedret Sekman, Gönül Nuhoğlu, Aydın Ayan, Ursula Selderman Katipoğlu.

Türkiye’de ilk kez bir sergide bu kadar sanatçının adı ve resimleri yer alıyor. Bunun nedenini sorduğumuzda, Trabzonlu gazeteci İdris Akyüz, “Türkiye’deki ressamların yüzde 80’inin Karadenizli, bunun da yüzde 90’ının Trabzonlu olduğunu” söyledi.

Trabzonlu sanatçıları kutluyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

NÜFUSUMUZ 85 milyon. Diyanet’in 138 bin personeline karşılık, mesleği bırakanlar ve yurtdışına gidenlerden sonra sadece 107 bin hekimimiz kalmış durumda. Yorumu sizlere bırakıyorum.” Prof. Dr. Bengi BAŞER

TİP 3. İTTİFAK YOLUNDA MI?

SİYASETÇİ

Yazının Devamını Oku