CHP’nin kargaşa içinde olduğunu belirten Bedri Baykam, “Atatürkçülerle ne zaman helalleşecek?” diye soruyor.
-Bugün CHP, cumhuriyetçilik, milliyetçilik (ulusculuk), devletçilik (kamuculuk), halkçılık, laiklik, devrimcilik gibi vazgeçilmez ilkelerin yeniden hayata geçirildiği, yeni bir örgütlenme anlayışıyla siyaseti yeniden biçimlendirmelidir; yani kuruluş ayarlarına dönmelidir. Zafer ancak bu şekilde gelecektir, yoksa değişimin ardına sığınarak yeni yenilgiler kaçınılmazdır.
Suay KARAMAN
-CHP üst yönetimi seçimi faturasını örgütlere, örgütler de seçmene kesmiş. “Anlatamadık kendimizi” diyorlar. Ama biz onları tüzüklerinden ve taslak parti programlarındaki “Kemalist 6 Oka” yeni anlamlar biçmelerinden çok iyi anlıyoruz.
Tahir ÇALGÜNER
ÖYMEN’İN ÇAĞRISI
-CHP eski Milletvekili ve yetkili organlarda görev yapan Örsan K. Öymen öncülüğü ve girişimi ile kurulan ‘CHP İlke ve Demokrasi Hareketi’ ilk bildiri ve çağrı metnini yayınladı; imzalar: Öymen ile birlikte A. Hacaloğlu, N. Arat, N. Serter, D.A. Yılmaz, T. Yalman, T. Ertürk, U. Güneş... Yaklaşık 250 satıra yakın bildiride, partinin başarısızlıkları anlatılıyor; K.K.’ya CHP’nin oyunu arttıramadığı ve 12 yılda 13 seçim kaybettiği bildiriliyor. Metnin, change.org üzerinden tüm CHP üyelerine ve CHP’ye gönderilmesi ve Türkiye’ye sahip çıkılması isteniyor.
‘AŞKIM EREĞLİ’
Bence bu bile kronikleşen, kangrene dönüşen sorunları çözmeyecektir hatta sorunun başka mecralara taşınmasına neden olur. Herkesin partili olmayan akrabasını, hemşehrisini, belediye başkanlarının da tüm çalışanlarını partiye üye kaydederek sorunun daha farklı mecralara taşınmasına neden olacağı gibi, buradan da iyi sonuç çıkmaz. Sadece parti üyeleriyle değil, içinde halkın olduğu bir ön seçim gerçekçi olur.
Örneğin; Karşıyaka’da belediye başkanlığı için ön seçim yapalım. Parti üyeleri başkan adayları için oy kullandıklarında bu kullanılan oylar, yüzde 50 parti üyesi olmayan, parti üyesi ile aynı sayıda Karşıyaka’da yaşayan vatandaşların kullanacağı oyları yüzde 25, ilçede bulunan içindeki parti üyesi olmayan STK üyelerinin kullanacağı oyları yüzde 15, Genel Merkez’in oyu da yüzde 10 kabul edilecek bir sistemle başkan seçilirse gerçek halkın seçtiği belediye başkanı seçilmiş olur.
Bugün sevinçle karşılanan önseçim ile aday belirleme yöntemi bu haliyle bile iyi sonuçlar vermemektedir ancak değişim olarak adlandırılabilir. Yetkin belediye başkan adayının seçimi, ilçenin değişik yerlerinde kurulacak sandıklarla bayram havasında gerçekleşirse hiçbir zaman halka rağmen belediye yönetiminde başarılı olmayacak Başkan adayları seçilemez. Halk da daha iyi bir belediyecilikte mutlu ve mesut yaşar. CHP bunu milletvekilliği ve genel başkanlık seçimlerinde de uygulayarak Türkiye’ye örnek olma şansını yakalayabilir. Demokrasi önce partilerde yaşama geçmeli ki sonra ülkede yaşama geçirilmesi daha kolay olsun. Basri KOYUNCUOĞLU
GÜNÜN SÖZÜ
“23 Haziran bu şehir için demokrasinin zaferidir. Vakti gelmiş bir değişimin önünde durulamaz.” Ekrem İMAMOĞLU
5. LEVENT DE ADAY
İktidar kanadından il sayısının 100’e çıkartılacağı söylentilerinden sonra aday olmak isteyenlerin sayısı artıyor. Dünkü aday adaylarından sonra okurlarımızdan gelen bazı önerileri de şöyle: İstanbul: 5. Levent, Hadımköy, Kıraç, Kurtköy; diğer ilçeler Ege’den Fethiye, Edremit, Akhisar ve Nazilli. İlçe isimleri geldikçe listeyi yayınlayacağız.
BATI ÜLKELERİNİ GEÇİYOR
TEKİRDAĞ’ın Ergene İlçesi, Karamehmet Mahallesi (köyü), Marmaracık Mevkisi’nde bulunan 2530 dekar tarım arazisi üzerinde PAKOP Plastik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına ilişkin işlemin iptali için TMMOB ZMO tarafından açılan davayı gören Tekirdağ 1. İdare Mahkemesi; İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere yürütmeyi durdurma kararı aldı.
Uzun süredir bölge halkı, çevreciler, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin çevresel etkilerini dile getirerek itiraz ettiği proje için Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci ile ilgili ve Çevre Düzeni Planı’nda (ÇDP) yapılan plan değişikliği ile ilgili davalar da devam ediyor.
Trakya Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Sevgi, “Türkiye’nin önemli bir tarım havzası olan Trakya’da katma değeri yüksek, çevresel zararı düşük projeler yerine kirletici özellikleri olan, su tüketimi yüksek sektörlerin yoğunlaşması çevreciler tarafından planlama çelişkisi olarak görülüyor” dedi.
Sevgi, açıklamasında “İklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunların etkileri görülmeye başlanmışken meralar, tarım alanları, su havzaları gibi kaynaklar mutlaka koruma altına alınmalı” diye belirtti. Geçtiğimiz yıllarda “Trakya Tarım Toprakları Tarımsal SİT Alanı Olsun” denilerek başlatılan kampanyayı bölge milletvekilleri imzalamış ve TBMM’ye sunmuştu ama bir sonuç alınamamıştı.
GÜNÜN SÖZÜ
DEVLET MÜFETTİŞİNİ KAPTIRIYOR
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun üçlü uzlaşma ile aldığı karar uyarınca, brüt 10 bin 8 lira, net 8 bin 506 lira olan mevcut ücret, refah payı eklenerek yüzde 34 artışla brüt 13 bin 414 liraya, net 11 bin 402 liraya yükseldi. Böylece asgari ücret 483 dolara eşitlendi.
Yeni ücretin saptanmasında 13 Haziran’daki yazımızda vurguladığımız gibi TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay etkili oldu. Önceki akşam Cumhurbaşkanı ile görüşen Atalay, emekçinin talebini ileterek onayını aldı. Kararın üçlü uzlaşma ile çıkmasında bu görüşme rol oynadı.
Patronlara ödenen 400 lira tutarındaki asgari ücret desteği 500 liraya çıkarıldı. Emekçilerin işten atılmamasına yönelik işverenlere verilecek 500 liralık destek, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. 2022 yılı başından itibaren uygulanan asgari ücretin vergi dışı bırakılması sürecek. Böylelikle asgari ücretlinin yanı sıra diğer çalışanların ücretinin asgari ücret kadar olan tutarından vergi kesintisi yapılmayacak.
Can yakan hayat pahalılığı karşısında emekçinin ücretine yansıtılan yüzde 34 zam sevindirici ancak cüzdan boşaltan fiyat artışlarını önler mi? Yoksa bir-iki ay sonra yapılan zam da anlamını yitirir mi?
Sıra milyonlarca memur ve emekliye geldi. Temmuz zammını sabırsızlıkla bekleyen alt gelir grubu, seçim vaatleri doğrultusunda aylık ve maaşlarına yüksek oranlı zam umuyor. En düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılması ve emekli zammına yönelik yasa teklifi bayram sonrası TBMM’de görüşülecek. Yasaya bir madde eklenerek mağduriyet giderilebilir mi? Aylıkları ve zamsız ikramiyelerini yeni almaya başlayan İşçi ve Bağ-Kur emeklisi düşük aylıkların göreceli yükseltilmesini talep ediyor. Nisanda en düşük emekli aylığı 7500 liraya çıkarılırken, yüz binlerce dul ve yetim kapsam dışı bırakılmıştı.
Şükrü KARAMAN
BİR ŞART, BİR RET
GÜRBÜZ Çapan:
Yıkım ve hasar ciddi boyutlarda. Resmi makamlar olarak; Vali Ömer Faruk Coşkun, Sanayi Odası Başkanı Mustafa Buluntu, Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Narlı, ünlü tekstilci Ali Kısakürek ve kızı Ayşegül Kısakürek (ihracatçı Piserro firması), Amerika’ya kadar dondurma ihraç eden Alpedo-Kervan’ın YK Başkanı Sami Kervancıoğlu ve YK Üyesi ve Genel Müdür Mustafa Pekel, Maraş’ın yerli ailelerinden mimar ve hukukçu Serdar Erdoğanyılmaz ile kaplıca oteli Orkis’in Genel Müdürü Mustafa Sağlam’ın bulunduğu çok sayıda sanayici ve esnafla konuştuk. Afşin Belediye Başkanı Mehmet Fatih Güven, başarılı bir başkan. 600 dönümlük lavanta bahçesi ve arıcılık okulu bölgede takdir ediliyor, UNESCO’nun geçici listesine alınması konusunda Eshab-ı Kehf’e sahip çıkması ayrı bir övgü yaratıyor.
Verilen bilgileri tek ağızdan şöyle özetliyoruz:
“Yıkım ve hasarın en büyük olduğu illerden biri Kahramanmaraş... Hatay yapısal olarak Kahramanmaraş’tan daha fazla yıkım yaşadı ama Kahramanmaraş’ın bir sanayi kenti oluşu ve burada çok büyük üretim tesislerinin olması, Türkiye’deki tekstil ürünlerinin yüzde 55’inin, çelik mutfak eşyalarının da yaklaşık yüzde 70’inin burada üretilmesi dolayısıyla, birçok sektörde öncü kent olan şehrimiz ekonomik olarak diğer bölgelerimizden çok daha büyük bir yıkım yaşadı.
DEVLETE TEŞEKKÜR
Kahramanmaraş’ta 11’e yakın OSB bulunuyor ve bu OSB’lerden 5’i aktif. Aktif olan OSB’lerin hemen hemen hepsinde çok ciddi hasarlar mevcut. Tabii iş dünyası olarak ayağa kalkmaya çalışıyoruz. Sadece OSB’lerimiz de değil, depremden etkilenen 29 bin esnafımız var. 2 bin 500’e yakın işyerinin bulunduğu Küçük Sanayi Sitemizin de yaklaşık bin 200 tanesi yıkıldı ve ağır hasarlı. Bu noktada nitelikli işgücümüzü kaybettik. Bunun haricinde yaklaşık 29 bin esnafımızdan 5 bin tanesinin işyeri yıkıldı veya ağır hasarlı. Bunların içerisinde Kahramanmaraş’ın markası olan dondurma ve kırmızı biber sektörleri çok ciddi etkilendi. Kahramanmaraş’taki ekonomik büyüklük Türkiye’nin yüzde 10’una bedel.”
‘DEVLETİMİZE TEŞEKKÜR’
EXPO’YU BEĞENECEKSİNİZ
"DEVLETİMİZE
Maraş çünkü geçiş yolları üzerinde kurulmuş bir kent değildir. Onun coğrafya olarak özgün bir konumu var. Haritada her ne kadar ana geçiş yollarının üzerinde imiş gibi görünse de bu görünüş aldatıcıdır. Gerçekten de haritaya bakıldığında Maraş’ın doğusunda Malatya ve Adıyaman, batısında Kayseri ve Adana, kuzeyinde Sivas, güneyinde Gaziantep yer almaktadır. Bütün bu geçiş yollarının tam orta yerinde konumlanmış olan Maraş’ın kendisinin güzergâh üzerinde bulunmayışı ilginç bir olay sayılmalıdır.”
12’NCİ BÜYÜK İL
Cumhuriyet döneminin önemli hikâyecilerinden Rasim Özdenören’in, başlıkta kullandığımız ‘Benim Maraşım’ başlıklı yazısının yer aldığı ‘Akdeniz’in Altın Kenti Kahramanmaraş’ kitabında okuduk yukarıdaki satırları...
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nü 21 yıldır yürüten Seydihan Küçükdağlı’nın hazırladığı 500 sayfalık doğa, tarih ve insan fotoğraflarıyla düzenlenmiş kitabında, ‘dışarıya kapalı’ sayılan kentin Maraşlıların bağlardaki yaşamını, ne yiyip içtiklerini, Türkiye’nin en önemli yaylacıklarını, dere, nehir ve baraj suları ile Türkiye’nin üçüncü, dünyanın en zengin ‘su kaynaklarına’ sahip olduğunu öğrendik... 14.525 kilometrekare yüzölçümü ile alan bakımından Türkiye’nin 12. ili olduğunu... 1980’lerden sonra tarım sektörünün önemi düşerken, Özal’ın teşvikleriyle birlikte sanayi ve hizmet sektörünün öneminin arttığını... Buna karşılık termal kaynaklarının hâlâ ilgi beklediğini... Turizmde ilk önce yayla turizminin öne çıktığını...
DEPREM AĞIR ZARAR VERDİ
Ama o Hatay’tan sonra en çok kendi coğrafyasını mahveden deprem yok mu... Maraş’ın jeolojik ve jeoformolojik özellikleri bakımından çok karmaşık ve çeşitlilik arz eden aktif fay hatları üzerinde olduğunu, buna karşılık bir belediye başkanı döneminde 4 katlı evlere 8-10 kat imar durumu verildiğini, sadece müteahhit tutuklamasıyla sorunun geçiştirildiğini de öğrendik... Asıl siyasetçilerin ceza görmesi gerekmiyor mu?
1960’larda 35 bin olan nüfusun, Özal’ın sanayi teşvikleriyle 400 bine ulaştığını ve tekstil ile pamuk sektörlerinin inanılmaz gelişimini... Şehrin İstanbul’dan sonra neredeyse ikinci sıraya yerleşen kuyumculuk ve mücevherat sektöründe, iç piyasaya ve ihracata dayalı üretim ve pazarlaması ‘patlamışken’...
Evet,
Geçmişte CHP’yi baraj altında bırakan Baykalcılar ne yapmak istiyor? Hayatı boyunca CHP ile en küçük bir örgütsel bağı olmayan, bir kez olsun CHP’ye oy bile vermeyen o yazar-çizer-akademisyenlere ne oluyor?
Deprem bölgesinde hâlâ çadır bulamayan vatandaşları niye gündeme almazlar?
Can Atalay’a yapılan haksızlığa, hukuk dışılığa karşı niye tek söz etmezler?
Önümüzde en az cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemli yerel seçimler var iken parti içi tartışmaları bu kadar öne çıkarmak yerine, kaybedilen seçimlerle ilgili parti yönetiminin hazırladığı raporun kamuoyuna açıklanmasıyla birlikte başlatılan kurultay sürecine odaklanıp parti tabanını yeniden motive edici projelere yönelmek gerekir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yeniden kazanabilmek için İmamoğlu yeniden belediye başkanlığına aday olmalı, Belediye Meclisi’nde çoğunluğu elde edecek bir sonucun ardından İmamoğlu güvendiği bir meclis üyesine görevi bırakarak yerel seçimler sonrası yapılacak kurultayda CHP Genel Başkanlığı’na aday olabilir.
Bu arada belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri mutlaka önseçimle belirlenmelidir. Ayhan ONGUN - Gazeteci-Yazar
TÜRK DÜNYASI’NA ‘ORTAK ÖĞRETİM ALANI’ ÖNERİSİ
Prof. Dr. Aziz Sancar
Fikri hür, vicdanı hür bir gençlik; bilimin, aklın kılavuzluğunda olur. Bu toprakları çok seven bir nesil, yurt sevgisiyle yetişir.
Eğitim sistemimizin nesil yetiştirmek için hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Bunu ‘bin yıllık eğitim sistemimiz’ müfredatıyla kendisi yapar.
Geçmiş ülke deneyimleri gösterdi ki bu bize çok şey kaybettirdi. Bunu en iyi siz içeriden biliyorsunuz. Çocuk ilkokuldan itibaren hem yerel değerlerimizi alsın hem de evrensel değerleri kazansın. Yunus’u tanıyan çocuk Kant’ı da bilsin. Necip Fazıl’ın Sakarya Türküsü’nü bilen çocuk Nâzım Hikmet’in ‘Bu Memleket Bizim’ dizelerini de tanısın. Paket program yüklemek eğitimde verimi hiçbir zaman artırmıyor. Ürün de vermiyor. Daha özgürlükçü; düşünen, tartışan bir eğitim sistemi ideal olmalı. Din öğretimi de akıl ve bilim çizgisinden çıkmadan tabii her zaman öğretilsin ama ehil ellerde. Öğretmenliğim sırasında ders kitaplarında yanlışlar çok gördüm. Örneğin 7. sınıf Türkçe ders kitabında “abartma” konusuna örnek olarak ülkenin kurucusu ile ilgili metinlerin örnek verildiğini gördüm. Bu yetmedi, İstiklal Marşı’nın dizelerini de gördüm. Bunların hazırlanmasında, incelenmesinde metin araması yapılmadığına, kolaya kaçıldığına inanıyorum. Öğretmenler kurulu ve şube öğretmenler kurulu işlevini yitirmiş. Bunun yerine daha verimli çalışma olmalıdır.
Öğretmen odalarını bilimin, müziğin, sanatın ve edebiyatın konuşulduğu yerler haline getirmeliyiz.
Bu eğitim için bir şanstır. Tarih tekerrür etmesin, havanda su dövmeyelim. Umut ÖZKAN
GÜNÜN SÖZÜ
“İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludur.” Uğur MUMCU
‘RUSYA GÜNÜ’ KUTLANDI