“CHP’nin milletvekili listeleri toplumun geniş kesiminde karşılık bulmadı. Bu listelerin hazırlanmasında ve seçim kampanyasının iletişimi sürecinde Kılıçdaroğlu’nun yanında olanlar maalesef iyi bir sınav veremediler. Kampanya sürecinde de medya planlamasında da birtakım yerlere para aktarıldı.
Parti tabanında, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kampanya ekibinde yer alan isimlere büyük tepkiler oluştu. Elbette Kılıçdaroğlu bunu değerlendirecektir.”
ÇARPICI BİLGİLER
İzmir’den yayın yapan ‘Gazete Kritik’te CHP kulislerine dönük ilginç bilgiler yer alıyor. Kılıçdaroğlu, ikinci turun ardından demokrasi mücadelesini sürdürmeye destek isteyerek “Sizin hakkınızın yenmesine müsaade edemezdim, etmedim” dedi. Ancak başka kaynaklara göre, MYK’da revizyon hazırlığı yapacağı söylentilerinin ağırlık kazandığı belirtiliyor.
MYK’da Muharrem Erkek, Ahmet Akın, Bülent Kuşoğlu, Faik Öztrak, Veli Ağbaba ve Gülizar Biçer Karacan dışındaki isimlerden tasfiye edileceklerin olabileceğinin gündeme geldiği öne sürülüyor. Buna karşılık MYK’ya yeni girmesi beklenen isimler arasında ise Gökhan Günaydın, Gökan Zeybek, Aysu Bankoğlu, Orhan Sarıbal, Yunus Emre ve Ali Mahir Başarır’ın olabileceği belirtiliyor.
Bu gelişmelerle birlikte Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlık’a devam edeceğinin sinyalini de verdiği öne sürülüyor.
Bu arada Ekrem İmamoğlu’na yakın isimlerin yeni MYK’da yer bulabileceği bekleniyor. Mansur Yavaş’ın da değişimden yana tavır sergilediği dikkat çekiyor.
MARKETLERDE RAFLAR SİGARA DOLU
YSK Başkanı Ahmet Yener, arada bir açıklamaya yapıyor; ancak ‘tartışma’ konusu olabilecek bir tavrı görülmüyordu.
Ekranlarda ağırlıklı olarak “Nefes nefese bir yarış” veya “Başa baş yarış” yazıları dikkat çekiyordu.
Kanalların birinde “Kılıçdaroğlu her iki kişiden birinin oyunu almış gibi görünüyor” deniliyordu.
Bu arada sosyal medyada seçim ve sandık güvenliği konusunda eleştiriler ortaya atıldı; “Islak imzalı belgeler”, “milletvekilleri saldırıya uğradı”, “Sandıklar manipüle edildi” iddiaları...
Ve ilk başta Kılıçdaroğlu’nun önde görünmesi, CHP çevrelerinde ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılandı... Ama bu konuda aşırı bir heyecan yoktu.
O zaman saat 19.05’i gösteriyordu.
Ata İttifakı’ndan “Biz zor gün dostuyuz” mesajı veriliyordu.
Bize çekilen bir mesaj,
Bu konularda uzman tarımla ilgili akademisyenleri ilgi ile izledik. Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan, “İyi ki son yağışlar düştü” diye söze girerken, TUSAF’ın ne kadar güçlü olduğunun altını çizdi, Türkiye’nin sorununun ‘kuraklık, savaş ve göçler’ olduğunu vurguladı. Tezcan’ın ‘özgün’ sözleri:
- Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda tahılın dünya pazarlarına akması için ‘tahıl koridoru’nu güvenli tutmaya çalışıyor.
- Ülkemizin dokuz yıldır aralıksız dünya un ihracatında lider olduğunun çok önemli olduğunu bilmeliyiz. Ancak bu kolay değil; ağır riskleri de var. Bir de şunu görüyoruz, pazarlama yaptığımız ülkelerde ‘teşekkür’ ile karşılanmamızın yanında, ‘güvenli ülke’ olduğumuzu da bildirmek isteriz.
NERENİN BUĞDAYI DEĞERLİ
- En çok ihracatı Irak’a yapıyoruz. Kendi fabrikalarını kurmaya çalıştı ama kaliteyi yakalayamadılar. Bu iş bir sanat; değirmencilik ile biz sanat icra ediyoruz, pazarda un dendiği zaman ‘Türk unu’nun bir marka olduğunu iftiharla söyleyebiliriz.
- Üretimimizde halkın tercihlerini de dikkate alıyoruz. Buğdayın başta bulgur, ekmeklik, böreklik, baklavalık, bisküvilik olarak ve gıdada çeşitli malzemelerde kullanım yerleri çok önemlidir. Bu ürünlerimizi doğrudan tüketiciye değil ara sektörlere veriyoruz, onların istedikleri nitelikte ürün yapıyoruz. Brezilya’ya bile gönderiyoruz. Onlar makarna ağırlıklı un tüketiyorlar, biz onlara da uygun gönderiyoruz. Mardin, Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa’daki toprakların nefaseti çok farklı.
- Önceden ürettiğin yerde tesis olması önemliydi, artık ihracat tarafında limana yakınlık önem arz etmeye başladı. Piyasa şartları büyüme ve küçülmeyi sağlıyor.
GEN BANKAMIZ GÜÇLÜ
Federasyon Başkanı Haluk Tezcan’ın davetiyle katıldığımız toplantılar serisinde buğdayın Türkiye için ne kadar önemli olduğunu anladık, bir yandan da ‘yavru vatan’da neler oluyor gözlemledik.
Öncelikle, buğdayın konuşulacağı zirveye yağmuru da beraberimizde getirdik, mayıs ayında yağan yağmur bereket. Kıbrıslı çiftçiler sevinirken, ekibimiz içinde Girne’de denize girmeyi hayal edenler fena yanıldı. Giren yok mu? Var. Ukraynalı, Rus, İngiliz... Ekipten sadece bir kişi cesur çıktı, soğuk suya ayağını değdirdi Meliha Okur.
ERCAN’A KAÇINCI AÇILIŞ
Ne zaman Kıbrıs’a gelsek KKTC’nin tek havayolu kapısı, Ercan Havalimanı’nın yeni terminalinin açılışı için bir tarih verildi. Kaçıncı açılış, ben de unuttum. “Açılmıştır herhalde, bu defa yeni piste ineriz, yeni binadan geçeriz” diye düşünürken, yine eskisiyle karşılaştık. Hürriyet’in Kıbrıs Temsilcisi meslektaşımız Ömer Bilge’ye, “Yeni terminal malzemeleri ve binası üzerinde ambalajları bile duruyor, ne oldu açılış?” diye sorduk. “Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen ay açacak denildi, Kahramanmaraş depremi elektrik aksamının temin edilmesini aksattı, açılış yine ertelendi” cevabı verdi. Yani seçimden sonra ‘inşallah!’...
SEÇİM TRAFİĞİ
Kongrenin ikinci günü yollarda bir trafik curcunası, yine Ömer’e sordum: “Nereye gidiyor bu insanlar?”
Dün, yurtdışı seçmenlerin ikinci tur oy kullanmalarının son günüymüş. Resmi rakamları da aldık. 142 bin 111 kayıtlı seçmen Kuzey Kıbrıs’ta yaşıyor ve ilk turda katılım oranı yüzde 59.1 olmuş. Yurtdışı seçmenler içinde en yüksek katılım oranı. İkinci turda da benzer bir performans bekleniyor. Malum, Kıbrıs’ta toplu ulaşım yok, herkesin bir aracı var. Başka ülkelerde vatandaşlarımız temsilciliklerde oy kullanırken, KKTC’de Türkiyeli seçmenler 3 merkezde, Lefkoşa, Gazimağusa ve Güzelyurt’ta spor salonlarında oy kullandı, çünkü spor salonlarının otopark alanları geniş.
Seçim trafiği pazar gününe kadar bitmeyecek. KKTC’de adreslerini taşımamış on binlerce seçmen yaşıyor. Coğrafya yakın olunca,
DOKUZ yıldır üst üste şampiyon olan dünyanın en büyük un ithalatçısı Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan diyor ki: “Hayalim, Türkiye’nin kendi buğdayıyla un ihracat şampiyonu olması.”
Hedeflerini biraz açarak anlatmak istiyoruz.
KKTC Girne’de Türkiye’nin un sanayicileri, Türk değirmencileri demek istiyoruz. Çünkü biz, küçük yaştan beri un kuran tesislere değirmen diyoruz; ancak şimdi günde bin tondan fazla buğday kıran tesislerimiz var; artık bunlar ‘sanayi’ grubu olarak adlandırılıyor.
Federasyonun 17. Uluslararası Kongre ve Sergisi de dikkat çekti.
Son iki yılda yeni yatırımlarıyla dikkat çeken Samsunlu Eren Günhan Ulusoy’un yerine, son yapılan kongrede Egeli Haluk Tezcan seçildi. Dün yeni başkanlarıyla bir araya gelen un sanayicileri başkanları Tezcan ile tanıştılar ve yemek yediler. Yerli sanayicilerden başka, yabancı sektör temsilcileri ile 22-25 Mayıs tarihlerinde Girne’de ETS’nin Elexus Otel’inde bir araya geliyorlar. Etkinliklerin ilkinde “Üretimde Teknolojik Dönüşümler ve Küresel Riskler” konusu tartışıldı. Birçok öğretim üyesi de bu toplantılarda bulundular.
Tezcan konuşmasında, üretimde teknolojik dönüşümler ve küresel riskler üzerinde durdu ve taban fiyatın çiftçiyi mağdur etmemesinin, ama sanayiciyi de kollamasının gerektiğini söyledi.
TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal gazetecilerle yaptığı sohbette, dünya sofralarında Türk ununun önemli bir yer edindiğini belirterek “9 yıldır birinciliği kaptırmadığını” söyledi. Uncular ise buğday fiyatının piyasa şartları oluştuktan sonra açıklanması gerektiğini söylediler. 598 adet un fabrikası bulunuyor ve bu işletmeler yılda yaklaşık 30 milyon ton üretim kapasitesine sahip olunmasının büyük başarı olduğunu belirtiyorlar.
Ancak şunu da ekliyorlar:
Bu seçimde en sona kalan gazeteci biz olduk, Erzincan’a gitmeye vakit bulamadık. Onun yakın dostu, yarı hemşerisi sayılan Zekai Erdem’le dün karşılaştık. O anda oğlu Emir Sarıgül’le telefonla konuşurken, muhabbete biz de katıldık. Ona ‘Mustafa Sarıgül’ün ikizi’ diyorlarmış, baba-oğul doğuya, hem de Türkiye’de pek olmadık şekilde tam dalmışlar. Her ikisinin de ekipleri varmış; oğul köyleri, baba da ilçeleri taramış bir aylık kampanya süresince, kendilerine küçük oğul Ömer de katılmış zaman zaman. Anlattığı şeyleri not almakta zorlandık. Erzincan’da tüm okullarda öğretmen, polis, jandarma, esnaf ziyaretlerini birkaç kez taramışlar. Sarıgül’e göre, okul kütüphaneleri, taksi durakları, muhtarlıklar onarılmış, gereken camilerin halıları yenilenmiş, parti için afişler bastırılmış, kahvaltılar verilmiş. Sarıgüller ve ekipleri kentte ev tutmuşlar, hizmetlerini buradan yürütmüşler, otellerde kalmışlar. Ne kadar harcadınız deyince, Emir, “Abi böyle bir soru olmamalı, kampanyası dün olmadı ki, babamın 20 yıllık ‘siyasi yatırımı’ var. Onun dokunmadığı kişi yoktur, örnek bir çalışma yürütür. Dünyada pek örneği yoktur. Bu çalışma modelini zaten o uygulamaya başladı önce. Erzincan’dan, onu bırakın, çevre Erzurum, Van, Mardin, Diyarbakır’da, Kilis gibi kentlerden elini uzak tutmaz. Babam dün Sivas ve Erzurum’u taradı, sırada Sivas, Tokat, Yozgat ve Erzincan var sonunda. Babam dün de Diyarbakır’a hareket etti, cumartesi günü Erzincan’a dönecek. Biz bütün hareketimizi Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’na göre planlıyoruz” dedi.
CHP’de böyle, daha doğrusu siyasette böyle bir seçim çalışması görmedik.
Siyaset deyince, para, kadro ve siyasi tecrübe diye biliriz. Biliyorsunuz Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi var, doğu ve güneydoğu bölgesinde gayet iyi örgütlenmiş; bu bakımdan Genel Merkez’ce görevlendirilmiş olduğunu anlıyoruz.
Bu modeli yakından takip eden Kılıçdaroğlu, partisinde sıkı bir operasyon yaptığında nerelerde yanlışlar yaptığını daha iyi anlayacaktır.
KARAMAN YENİDEN VEKİL
Seçimde Mustafa Sarıgül 56 bin oy, AK Parti adayı eski TCDD Genel Müdürü ve YKB olan Süleyman Karaman 60 bin oy aldı. Karaman, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde 1994’de İETT Genel Müdür Yardımcılığı, İsfalt, İston, Beltur’da görevlerde bulunmuş, Türk Telekom, TTNet ve Türksat’ta Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştı. Karaman, Binali Yıldırım’ın hemşerisi diye biliniyor.
GÜNÜN SÖZÜ
14
104 yıl önce 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan doğan güneş, bir bağımsızlık simgesi olarak ülkenin her karış toprağına yayılmıştır. Biz bugün de Samsun’dan aldığımız meşaleyi taşımaya, bağımsızlığımız ve Cumhuriyetimize sahip çıkmaya devam ediyoruz.
“Ey Büyük Atatürk; açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.”
19 Mayıs hürriyetimizin, çağdaş ve laik Cumhuriyet’in temel taşlarının atıldığı şanlı bir gündür.
Bu şanlı günün 104. yılında Atatürk’ün vatan kadar kıymet verdiği Türk Gençliği; Bu ülkenin umudu sizlersiniz, bizler bu umuda sahip çıkmak, gençlere aydınlık bir gelecek yaratmak için Cumhuriyet’e ve Atatürk ilkelerine daha büyük kararlılıkla sarılacağız.
Bugün Cumhuriyet’le, laiklikle vedalaşmak isteyen zihniyete karşı en büyük güç, ulusun birlik ve beraberliğidir. Türk ulusu, Atatürk’ün önderliğinde kenetlenerek kendi kaderine el koymuş, ulusal Kurtuluş Savaşı ile var olma mücadelesi vermiştir.
19 Mayıs’ta emperyalist işgalcilere karşı başlatılan ulusal kurtuluş mücadelesi bugün, Cumhuriyet’in kazanımlarına, Atatürk adına, Atatürk ilkelerine, milli varlıklarımıza, vatan topraklarımıza, sınır kapılarımıza düşmanca yaklaşanlara karşı devam ediyor.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda Cumhuriyetimize, gençlerimizin, çocuklarımızın aydınlık geleceğine sahip çıkmaya, durmadan, yılmadan yürüyeceğimize ant içiyoruz.
Atamızın dediği gibi:
3 yıl, 3 ay, 22 gün sonra İzmir’de güneşi zapt eden bu kutlu yürüyüşün 104. yılında, yazık ki milletçe yine iç ve dış bedhahlarla boğuşuyoruz. Emperyal güçler ve işbirlikçileri ülkemizi bölme çabalarını sürdürüyorlar. Kimi zihinler işgal altında.
Evet, sorun çok belki, ama “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” diyen Mustafa Kemal’in askerleri olarak alabildiğine umutluyuz. Doğru önderlik, doğru kadrolar ve doğru yol haritası ile tüm sorunları aşacağımıza inancımız tam. Bu yolda; hiç yanılmayan ve kandırılmayan, değişmez önderimiz Atatürk’ün rehberliğine, başarısı kanıtlı Kemalizm’in doğruluğuna, ulusumuzun bağımsızlık aşkına ve laik Cumhuriyet bağlılığına, 104 yıl önceye göre daha eğitimli ve zengin insan kaynağımıza, kahraman kadınlarımıza, vatansever gençlerimize ve 342 şubesi, 55 temsilciliği, on binlerce üyesiyle Kemalizm’in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak ‘Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşma kararlılığındaki Atatürkçü Düşünce Derneği örgütümüze güveniyoruz.
Bizim 19 Mayıs 1919’dan bugüne kadar yaptıklarımız, yapmakta olduklarımız, gelecek tasavvurlarımız ve devrimlerimizin esası, Kemalizm prensipleridir.
Ulusal bağımsızlık savaşçıları için yurdun her köşesinde kurulan Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak cemiyetleri nasıl umut ışığı olmuşsa, bugün de ADD günümüz Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olma bilinci ile Atatürk’ten aldığı görevinin başında, ulusunun hizmetindedir.
Atatürkçü Düşünce Derneği
GÜNÜN SÖZÜ
“Millet İttifakı 2. turdan önce kararsız seçmenleri kendine çekebilecek bir söylem geliştirmeli, Sinan Oğan ve Muharrem İnce ile temas kurup gerekli adımları atmalıdır.” Zülal KALKANDELEN
19 MAYIS’TA, 1919 KİŞİYLE ‘TEKİRDAĞ KARŞILAMASI’