Yalçın Bayer

Gençler neden Gerontoloji okumalı

15 Ağustos 2023
Gelecek için gençlerin en büyük kaygısı “Hangi mesleği seçmeliyim?” sorusu ile ortaya çıkıyor.

Çünkü teknoloji ve robotlaşma arttıkça, bazı meslekler doğal olarak önemini kaybedecek insanlar için. Pek çok işi robotlara kaptırma kaygısı, şimdiden insanları kara kara düşündürüyor! Ama bazı mesleklerin de hiç kuşkusuz yıldızı parlayacak. Çünkü onları en mükemmel robotlar bile yapamayacak! İşte bu mesleklerden biri ve bence en önemlisi de “gerontolog” yetiştiren, “Gerontoloji Anabilim Dalı” olacak! Neden derseniz:

* Gerontoloji, yaşlılık ve yaşlı sorunlarını ele alan bir bilim dalı olduğu için, giderek yaşlı nüfusu çoğalan bir dünyada, en çok ‘gerontolog’lara ihtiyaç duyulacak! Şu anda Sağlık Bakanlığı, gerontologları bakanlık bünyesinde, sağlık elemanı olarak değerlendirmeye başladı bile.

* Aslında geç bile kaldılar. Çünkü hâlâ, yaşlı bakımevlerinde, huzurevlerinde, ‘gerontolog’ yok! Olanlar da, yetersiz sayıda. Onların devletin her kurumunda, hatta özel kurumlarda da istihdam edilmeleri lazım. Çünkü bizim ülkemiz de artık yaşlı bir nüfusa sahip ve o insanlara da her kurumda hayatlarını kolaylaştıracak, yeniliklere uyumlarını sağlayacak ve en önemlisi de onları anlayacak gerontologlar gerekiyor!

* Hiçbir robot yaşlı davranışlarını, yaşlıların sınırlı güç ve becerilerini, yeni dünyaya uyumları için nasıl desteklenmeleri gerektiğini bilemez! Yaşlı psikolojisini anlayamaz. Dahası, zaten homojen bir yaşlı grubu da olmadığı için; her bir yaşlıya eğitimi, sosyal yaşamı, eğilimleri ve farklı rahatsızlıklarına göre ne yapılması gerektiğini ancak bireysel çalışmalarla, ‘gerontologlar’ bilir ve yardımcı olabilir.

* Her toplum için, o toplumsal kültüre uygun yetişmiş gerontologlar, yaşlılar için olmazsa olmaz bir meslek grubu olarak ön plana çıkacaklar. Artık yaşlı dünyamızın, giderek yaşlı insanların dünyası olmaya başlaması ile, yaşlılar için uygun şehirler, evler, yaşam alanları hızla planlanmak zorunda. Bu konuda nelerin gerekli olduğu konusunda en çok fikir sahibi insanlar “gerontologlar” olacak. Onlara danışılacak!

* Sağlıklı yaşlanmayı öğretecek olan gerontologlardır. Ama yaşlılık hastalıkları olan demans, Alzheimer, Parkinson ve başka tür unutkankanlıklar için, eğitim yoluyla hastalıkları yavaşlatmak, kişiye özel çalışmalarla, beyinde yeni sinapslar oluşturmak ve hasta yakınlarını eğitip yol göstermek de yine gerontologların işidir.

Yazının Devamını Oku

Çiftçiler zorlanıyor

11 Ağustos 2023
CHP Niğde Milletvekili, Tarım, Orman ve Köy işleri Komisyonu üyesi Ömer Fethi Gürer, bazı ürünlerde üreticinin hasat yapmaktan çekinir noktaya geldiğini söyledi.

Gürer, “Girdi maliyetleri çiftçiyi zorluyor. Üretilen ürün fiyatının oluşumunda da tüccar belirleyici oluyor ve tüccar çiftçiyi boğarak düşük fiyatlar ile ürünleri almak istiyor. Çiftçi borcu var. Çiftçi tüccara mahkûm kalıyor” diye konuştu.

Gürer, “Kuraklık farklı bölgelerde, özellikle kuru tarım alanlarında ürün veriminin düşük olmasına neden oluyor. Çok üründe benzer sorunlar var. Bazı bölgelerde değişim göstermesine karşın tarla kirası dönümü de 600-700 lira arasında. Şu anda piyasadaki ayçiçek fiyatı yüzde 43 randıman için 10 ile 11 lira arasında değişiyor. Girdi maliyetleri artmasına karşın geçen yıl 11.5 -12 lira arasında ayçiçeği tüccara veren çiftçi, bu yıl o fiyatı da görmedi. Kamu alım fiyatı da avans olarak 10.5 lira. Tüccar  alımında çekirdeğin kalitesine göre fiyat değişse de küçük çiftçinin elindeki ürünü borçlarını ödemek adına bir an önce satmak istemesi de hasat döneminde fiyatları baskılıyor” dedi.

HASAT ÖNCESİ YAPILMASI GEREKENLER

Gürer, ithalatın özellikle hasat döneminde sürmesinin piyasanın dengeli oluşumunu engellediğini ve hasat dönemi ile öncesi ithalat yapılmasının özellikle kırsalda borcu olan küçük çiftçileri tüccar karşısında dayanaksız bıraktığını da ifade etti. Çiftçinin bu yıl en az 15 TL bir fiyat beklentisi olduğunu söyleyen Gürer, bölgelere göre fiyat değişkenliğinin de olabildiğini, bu yıl Çukobirlik’in 10.3 lira ile alıma girip fiyatını ağustos ayında 11.25 liraya yükseltmesinin piyasanın değerine ermesine vesile olmadığına işaret etti.

GÜNÜN SÖZÜ
‘ŞANSSIZ NESİLİZ’

Yazının Devamını Oku

Bir pazar izlenimi… Alışveriş eden de esnaf da birbirinin yüzüne bakamıyor

10 Ağustos 2023
MARMARAEREĞLİSİ’nde önceki salı, pazara gittik.

Farklı bölgelerden gelen meyve sebze bol, Trakya bölgesinde yetişen bir tek karpuz-kavun var. O da bir göletten vali su verince 500 dönüm kadar iyi cins karpuz yetişmiş. Tanesi en az 11 kilo geliyor. Yanına da bir kavun da alırsan 400 liradan fazla veriyorsun, herkes şaşırıyor.

Fasulye türlerinin en düşük fiyatı 70 lira. Biri alışveriş ederken,-öğretmen olabilir- bizim hanıma “1000 lira bütçe ayırıyorum, ne yazık ki yetmiyor” diyor. İki çocuğu için iki soyulmuş enginar almak istedi, 100 lira olunca vazgeçti. Bamya 100 lira. Şeftali de, kiraz da alamadığını söyledi. Tekirdağ köylerinde yazlık ürün bittiği için Bursa’dan getirildiğinden fiyatı da yüksek oluyor. Aydın’dan gelen incir 120 TL idi. Domates 20 lira civarındaydı, iyi ki üretimin çokluğundan fiyatı düşük sayılabilir. Tanıdık bir sebzecimiz vardı, iki yıl önce karısı kanserden öldüğü için hayata kırgın. Hiç keyfi yok bir yıldan beri. “Nasılsın?” diye sorunca “Ne yapayım, tezgâh bu, işi bırakacağım, müşterimiz geliyor, yarım kilo ya alıyor ya da alamıyor, onlara karşı çok mahcubuz esnaf olarak. Biz satıyoruz ama bu fiyatlar hem can hem de cep yakıyor. Kazancımız mazota gidiyor” diyor.

En üzücü tarafı bu koşullarda pazara alışveriş için gelenlerin, -çoğu yazlıkçı- en az yarısı küçük oranlarda alışveriş yaparak evine dönüyor ama bir sorsan neler söylediğini burada yazamayız. Yani pazar kalabalığı her iki kesim için ‘utanç pazarı’na dönüşmüş.

GÜNÜN SÖZÜ

EMEKLİ, orta gelirli vatandaşlarımız Türkiye’nin temel direğidir. Bu temel direk kırılırsa Türkiye büyük zarar görür.”      

(Sadettin TANTAN)

AVCILARA DUYURULUR

- “

Yazının Devamını Oku

İstanbul’da üç kılıç

9 Ağustos 2023
CHP’de Kılıçdaroğlu, Toprak ve İmamoğlu ekipleri savaşıyor

CHP kaynıyor. Hangi gruplar diye sorarsanız: Ekrem İmamoğlu ile Erdoğan Toprak ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında demek gerekiyor. En sessizi Toprak çünkü Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasındaki çekişmenin sonucuna göre pozisyon alacağı biliniyor. Yani ilçe ve il seçim sonuçlarına göre tercih yapacak.

Geçen hafta dört ilçe kongresi yapıldı, bunlar Beylikdüzü, Zeytinburnu, Gaziosmanpaşa ve Tuzla. Kongreler bu hafta da sürecek. “Çekişme beklenenden de öte” diye konuşuyor üyeler.

Soru soran çok. İstanbul örgütünde gruplar kimlerden oluşuyor diye.

1- Genel Başkan (Kemal Kılıçdaroğlu)

2- Ekremgiller (İmamoğlu)

3- Toprakgiller (Erdoğan)

Böyle tabir ediyorlar.

En oynak ‘

Yazının Devamını Oku

Yaylada doğan bir aydın

8 Ağustos 2023
SON kitabı ‘Sağlık Ekseninde Köy Enstitüleri’nin basıldığını oğlundan öğrenmiş.

Çok sevinmiş. Ancak kitabı elinde tutamadan yaşlılığa bağlı nedenlerden dolayı 96 yaşında (4.8.2023) hayatını kaybetmiş. Köy enstitülü olmanın onurunu daima taşmış o güzel insanın yeri cennet olsun, diyor dostları.

Pakize Türkoğlu, 1927’de Antalya-Gazipaşa’nın Göksenir Yaylası’nın Çile köyünde doğmuş. Sağlıklı olsun diye ebe kendisini kar suyu ile yıkamış. Böylesi bir ortamda büyümüş. Okul olmadığı için Gazipaşa’da başladığı ilkokulu Alanya’da tamamlamış. 1944’te Aksu Köy Enstitüsü’nü, 1947’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirmiş. 1962’de Çapa Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’nü de bitirmiş. İlk, orta ve yüksek öğretim kademelerinde yönetici ve öğretmen olarak 35 yıl çalışmış. TÖS’te görevler üstlenmiş.

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri’nde öğretim görevlisi iken, 1985’de emekli olur. 1998’de ‘Tonguç ve Enstitüleri’ adlı yapıtıyla, Türkiye İş Bankası ‘Toplum ve İnsan Bilimleri’ büyük ödülü alır.

Örnek alınacak başarılı bir yaşam öyküsü olan Türkoğlu “Kızlar da Yanmaz”, “Kısa Süren Hasat”, “Tonguç ve Enstitüleri”, “Kimseli Kimsesiz” gibi önemli eserler bırakır. Köy enstitüleri ile ilgili çok sayıda tebliği vardır. Köy Enstitüleri içinde eli kalem tutan öncü bir Türk aydını, binlerce çocuğu ve genci yetiştiren eğitimci, yazardır. Gürcan Türkoğlu (emekli büyükelçi) ile Gürsan Türkoğlu (çevirmen) adlı iki oğul anasıdır.

Bir anısında şöyle der: “Köyümde komşu kadına ben de okula gideceğim dedim. Ancak bana ‘Sus, tövbe de. Okuyan kızlar cehennemde yanar’ dedi. Hayalimi söndürdü adeta.

Benim anam da ona çıkıştı beni kırdığı için. Gece babamın gelmesini bekledim. Babam atından inerken eğilmesini istedim ve kulağına ‘Okula giden kızlar yanar mı?’ dedim. ‘Hayır, öyle bir şey olmaz, Allah kadını erkeği ayırmaz’ dedi babam. ‘Kızlar da gider erkekler de gider. Madem çok istiyorsun, seni göndereceğiz mektebe’ dedi. Yaşımın dolmasını bekledik. O sene Cumhuriyet’in onuncu yılıymış ve köydekiler onuncu yıl törenlerine hazırlanmaya başladı. Erkekler ‘Biz gideriz kutlamaya’ deyince köydeki kadınlar ‘Biz de gideceğiz Mustafa Kemal Paşa’nın düğününe’ dediler. Onuncu yıl törenine düğün yani eğlence diyorlardı. Benim okula gitmeme daha bir sene vardı ama ben çok ağlayınca babam beni bir yıl erken yazdırdı. Cumhuriyet’in onuncu yılında Gazipaşa İlkokulu’na kayıt oldum.

O kadar farklı bir şeydi ki benim için Gazipaşa’daki okul. Bir dağ köyünde büyümüş çocuk için çok farklı şeylerdi.”

CHP’LİLERE DERSLER

Yazının Devamını Oku

‘Tanıdan Tedaviye CHP’

4 Ağustos 2023
PROF. Dr. Gazi Zorer yaptığı gözlemler ve araştırmalar sonucunda kaleme aldığı ‘Tanıdan Tedaviye CHP’ isimli kitabında diyor ki:

“Bu parti aslında seçim çalışması yapmıyor ‘muş’ gibi yapıyor.

CHP bu çalışmayan örgütleri ile eğer bir şirket olsaydı kısa zamanda iflas ederdi.

Partide temel siyasi eğitim verilmiş üye oranı yüzde 0.82.

Örgüt dinamizmini engelleyen, değişimine izin vermeyen sınırsız seçilme hakkı profesyonel siyasetçiler üretiyor.

Örgütün en alt birimlerinde kendi çıkarları ile meşgul politika esnafları türüyor.

Siyaseti tabana indirince üyelerimizle, sonra halkla buluşturmak için halkın siyasete katılımının sağlanması.

Çalışan bir örgüt yaratmak, kurumsal ve kapsayıcı bir yapı oluşturmak, iktidarı hedefleyen yeni bir örgüt kültürü geliştirmek.

Parti üyelerini dahi şaşırtacak, gerçekten yeni bir şeyler yapılmalı.

Yazının Devamını Oku

‘Evet’ midir, ‘hayır’ mıdır?

3 Ağustos 2023
İBB Meclisi eski üyeleri Sağ ve Kazanoğlu, İmamoğlu’na 2. kez dava açtılar

EKREM İmamoğlu ne demişti; “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç beklemeyeceğiz...”

Bakırköy’de geçmiş dönemde yapılan bir AVM, dönemin İBB Meclis üyeleri olan Av. Taner Kazanoğlu ile Hüseyin Sağ’ı, İmamoğlu ile karşı karşıya getirdi. Kazanoğlu (şimdi İzmir BB üyesi) ile Sağ mahkeme masraflarını cebinden ödeyerek AVM’ye karşı dava açtılar. Sonuçta yerel mahkemede davayı kazandılar. Son seçimlerde yönetim değişti, İmamoğlu başkan oldu.

Partisinin, yani beraber görev yaptığı CHP’li Belediye Meclis üyelerinin kazandığı karara itiraz ederek, dosyayı hukuksuz bir biçimde Danıştay’a taşıdı. Danıştay 6. Dairesi, yerel mahkemenin kararını onayarak plan değişikliğini iptal etti. Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB durur mu? Hemen mahkeme kararının arkasından dolanmak, aleyhteki kararı yok saymak için yeni bir plan değişikliği teklifi İBB Meclisi’ne sunuldu ve bir önceki dönem ret oyu kullanan İBB CHP Grubu meclis üyeleri iktidar olunca bu sefer ‘Evet’ oyu kullandılar. Hatta bir önceki dönem karara şerh düşen İmar Komisyonu üyesi Sedat Özkan, bu sefer ‘Evet’ oyu kullandı. İktidar olmak oyları bile değiştiriyor. Parti politikaları çöp oluyor. Halbuki her defasında ‘adalet’ten bahseden İmamoğlu’nun yargı kararına saygı göstermesi gerekmiyor muydu? Diğer belediye başkanlarına ve İstanbul halkına örnek olmak adına derhal plansız kalan binalardan İBB’nin tüm birimlerini ve kendi makam odasını taşımalıydı. İmamoğlu yönetimindeki İBB Meclisi’nin aldığı yeni imar planı meclis kararına, ‘imar rantı’na dur demek için Av. Taner Kazanoğlu ve Hüseyin Sağ ikinci kez, bu defa İmamoğlu aleyhine dava açtılar. Dava sonucu muhtemeldir ki bir önceki Danıştay kararı doğrultusunda planlar yeniden iptal olursa, o zaman İstanbul halkı kazanacak değil mi!

GÜNÜN SÖZÜ

‘TEMİZ GEÇMİŞ’

Yazının Devamını Oku

Neden öfkeliyiz

2 Ağustos 2023
Türkiye’de gündeme gelen şiddet olayları son dönemde artış gösterdi.

Peki siyasetin dili ve ekonomik sorunlar gittikçe artan şiddet olaylarını ne kadar tetikliyor ve yaşanan olaylar birbirinden bağımsız şiddet vakaları mı? Son dönemde artan şiddet olayları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Toros Üniversitesi Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu’na göre bazı şiddet olayları birbirinden bağımsız değil. Prof. Dr. Elbeyoğlu, “Ben yaşadığımız bu kadar yüksek düzeyde şiddet olaylarının ve şiddetin bu kadar artmasının siyasetteki şiddet dilinin yansıması olduğuna inanıyorum. Makro düzeydeki bağlam, mikro düzeydeki toplumsal ilişkileri büyük oranda belirler. Son birkaç yıldır giderek artan bir şiddet sarmalı içerisinde bulunduğumuzu söyleyebiliriz. Burada şiddetin yöneldiği objelere, nesnelere baktığımızda bunun öncelikle doğa, kadın ve çocuklar olduğunu görüyoruz. Fakat bu durum şimdi yaygın bir şekilde sokaktaki insanlara, gençlere yönelmeye hatta artık herhangi bir nesne gözetmeksizin yaygınlaşmaya başladı. Tabii siz doğanıza yabancılaşıp doğaya karşı şiddeti arttırdığınızda kendiniz de doğanızdan kopup o şiddet sarmanın içine giriyorsunuz. Dolayısıyla şiddet, birbirini besleyen bir şekilde bu artıyor.”

Şiddetin tırmanmasındaki bir diğer nedenin ekonomik sıkıntılar olduğuna değinen Prof. Dr. Elbeyoğlu, içinde bulunduğumuz dijital çağın imkânlarından bahsederek, “Her şey parmağının ucunda ve senin olabilir ama hiçbir şey senin olamıyor. Bu da insanlarda sürekli öfke biriktiriyor ve insanların bu öfkesi ‘reaksiyon formasyon’ dediğimiz bir mekanizmayla kendinden daha güçsüzlere ve daha çabuk yönelebileceği nesnelere yöneliyor. Dolayısıyla ekonomik sıkıntılar ve ekonomik olarak insanların içinde biriktirdiği bu öfke, toplumun daha dezavantajlı kesimlerine doğru yayılan bir öfkeyle kendini boşaltma ihtiyacını hissediyor” ifadelerini kullandı.

Toplumsal öfkenin göçmenler gibi dezavantajlı gruplara yöneldiğine dikkati çeken Prof. Dr. Elbeyoğlu, “Haberlere bakarsanız ‘Göçmenler gitsin. Bunlar bizim ülkemizi sömürüyor. Onlar yüzünden biz fakirlik çekiyoruz’ gibi öfkenin yanlış yöneldiği gittikçe artan oranda bir şiddet sarmalın içine girmiş durumdayız. Bunun yer yer patlamalar şeklinde mahallelerde ortaya çıktığını görüyoruz” dedi.

Prof. Dr. Elbeyoğlu, şiddetin tek ilacının ise adil ve demokratik bir toplumsal düzen olduğunu dile getirdi.

İKLİM İÇİN İLK KEZ MECLİS ARAŞTIRMASI İSTENDİ

AŞIRI YERALTI SUYU TÜKETİLİYOR

Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, iklim değişikliğinin Kırklareli’ne olumsuz etkilerini araştırarak, alınması gereken önlemlerin tespit edilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasını isteyerek şu görüşlerini aktardı:

Yazının Devamını Oku