İstanbul’daki baraj doluluk oranları son dönemde artarken, Ankara’nın barajları boşalıyor. Önce başkan Mansur Yavaş, sonra Aydın Valisi uyardı, “Aman dikkat sularımız tehlikede” diye!
İki hafta önce ASKİ Genel Müdürü açıklama yaptı. “Yağışlar çok etkili olmadı, suyu tasarruflu kullanalım” dedi. Birkaç damla yağış bizi rahatlatıyor. Ama durum ciddi. Ankara’da barajlarda geçen yıldan 45 milyon metreküp daha az su var. Kullanılabilir doluluk oranı yüzde 9’a düşmüş durumda. Önümüz bahar ve yaz. Yağışları tahmin etmek zorlaştı. Ankara’nın suyunun yüzde 35’i mecburen Kızılırmak’tan sağlanıyor. ASKİ bu suyun kalitesi düşük olduğu için bu oranı arttırmak istemiyor. Bunun için de tasarruf çağrısı yapıyor. Gerede’den gelen su doğrudan Ankara’ya veriliyor ama oradan da gelen su beklenen kadar değil.
Tarımdan içme suyuna alarm zilleri çalıyor.
Kuraklık vahim noktaya doğru gidiyor, hem de her bölgede!
GÜNÜN SÖZÜ
“TÜRK olmanın, çalışmanın, ülkesini sevmenin ve Atatürk’e bağlılığın nesine karşısınız? Kuşkusuz tarih hepinizi, alınan bu kararları ve sonuçlarını zamanı gelince yargılayacaktır. Ama ben duyarlı bir eğitimci ve sivil toplum çalışanı olarak sizleri şimdi yargılıyorum.”
Gülseven Güven Yaşer, Çağdaş Eğitim Vakfı Kurucu BaşkanıANDIMIZ HUKUKUN ANDIDIR
ANAYASA
Çanakkale Zaferi olmasaydı Kurtuluş Savaşı olamazdı, Cumhuriyetimiz kurulamazdı, TBMM kurulamazdı ve bugün TBMM’nin 100. kuruluş yıldönümünü kutlayamazdık. Ancak 100 yıldır gerçekleştirilemeyen ‘Çanakkale Madalyası’ konusu var. İstiklâl Savaşı madalyasını şehit ve gazi torunları göğüslerine onurla takarlar, bayramlara katılırlar. Bu bizlerden esirgenmiştir. Nedeninin “İstiklâl Savaşına katılanlar Türk askerleri, Çanakkale Savaşı’na katılanlar Osmanlı askerleri idi” gibi bir ayırımdan kaynaklandığını düşünmek bile istemem. Biz Osmanlı’nın devamı olduğumuzu kabul etmiş, borçlarını dahi ödemiş bir milletiz. Dileğim, 100. yılında, yüce meclisimizin Çanakkale şehit ve gazileri için de madalya verilmesini sağlayacak bir yasa çıkarmasıdır. Hizmet bedeli dışında bunun önemli bir maddi külfeti de yoktur. Şehit ve gazilerin anne-babaları ve çocuklarından sağ kalan artık yoktur. Ama madalyanın manevî değeri büyük olacaktır.
KANUN TEKLİFİ VAR
Bu konuda CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan 2013’te, Çanakkale savaşlarına katılanlara ‘şeref madalyası’ verilmesini istemiş, Meclis’e bir kanun teklifi yapmıştı. Şimdi Milli Savunma Komisyonu’nda. TBMM’nin 100. kuruluş yıldönümünde yasalaşması çok anlamlı olacaktır. Erdal KABATEPE
OKUYUNUZİLGİNÇ KİTAPLAR
MURAT Bardakçı ‘Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlik Ettim!’ (İş Bankası Kültür), Barış Doster ‘Milli Mücadele Işığında Türkiye’ (Halk Kitabevi), R. Bülend Kırmacı ‘Atatürk Sen Ne Yaptın-Devrimlerden Demokrasiye Türkiye’ (Gece Kitaplığı), Yasemin Yazıcı ‘Tek Çocuklar Atlası’ (Bilgi), Samet Öztürk ‘Kitapların Dünyası-Kitaba Dair Bir Monografi (Mana), Tevfik Serhan Bora ‘Hatırla’ (Yazardan Direkt), Barış Saydam (Editör) ‘Karagöz’den Günümüze Temaşa’ (Küre), Adil Yasin Özben ‘Dedektif’ (Bilgi), Lütfiye Pekcan ‘İmtihan-2020 (Alfa), Naz Öyken ‘Sarnıçtaki Kelebek’ (Yeni İnsan), Emre Şimşek ‘Pibalu Gezegeni’ne Dönüş’ (Redhouse Kidz-SEV), Salim Taşçı ‘Küs Topraklar’ (Yade).
GÜNÜN SÖZÜ
“ARHAVİ Pilarget Vadisi’nde HES projesine karşı Rize İdare Mahkemesi’nde açılan davanın hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı kararı ne yerel, ne de ulusaldır; evrensel bir zaferin ta kendisidir.” Şevket ÇORBACIOĞLU
ÖDÜLÜ HAK EDİYOR MU!
Kefelerin dengede durmasını ancak aşı ile maske, mesafe ve hijyen kurallarına riayet sağlayabilir. Maalesef kurallara riayet disiplini kaçtı ama aşıda iyi gidiyoruz. 10 milyon dozu geçtik. Kurallara da riayet edebilsek... Almanya 73 gündür aşı kampanyası yapıyor, ama dün itibarıyla ancak 7.8 milyon doz aşı yapılabilmiş. Bugüne kadar BionTech, Moderna ve AstraZeneca aşılarından ancak 10.5 milyon doz tedarik edilebilmiş. Dördüncü aşı ABD’li Johnson&Johnson’un AB’de onay alması el kulağında. AB 200 milyon doz ısmarladı, sözleşmeyi yaptı çoktan ama şirket dün birdenbire “Sıkıntı var, yetiştiremem” dedi. Bir tuhaflık var. AB, aşı şirketlerinin oyuncağı oldu sanki.
AŞI PASAPORTU
Avrupa’da aşı pasaportu da konuşuluyor. Merkel, şimdilik sıcak bakmıyor. “Olabilir ama aciliyeti yok” diyor. Daha çok Yunanistan, İspanya istekli bu konuda. “Turizmde Türkiye’nin önüne geçebilir miyiz” çabası. Turizmci Hüseyin Baraner, “Aşılama ağır aksak gidince tatil planını engelliyor. Almanlar bunaldı. Türkiye’de her şey dahil tatil bir rehabilitasyon gibi olacak onlar için. Almanya aşıyı hızlandırsa sanırım eylülden itibaren canlanma başlar. 2015’teki gibi 5.6 milyon Alman turist rekoru olmayacak ama yaz sonuna doğru ve sonbaharda 3-3.5 milyon Alman gelebilir” diyor.
Avrupa’daki tek tur operatörü BenTour’un yönetim kurulu başkanı Kadir Uğur da benzer şeyler söylüyor... “Alman turistin bir bölümü şimdi bile gelecek ama PCR testi pahalı. Her şey dahil sistemiyle gelen aileler zaten orta halli. Düşünüyor. Gelmiyor. Ama aşı pasaportu olsa hemen gösterip gelecek. Almanlar tatil şampiyonu. Nasıl bir Japon’a fotoğraf çekmeyi yasaklamak ‘Harakiri yap’ demek gibi şeyse Almanlara da ‘Bu yıl tatil yapma, boş ver’ demek hayal dünyasını yıkmak gibi bir şey” diyor.
Turizm krizden en fazla etkilenen, ağır bedeller ödeyen sektörlerden biri. 2019’da 34.5 milyar dolar olan turizm gelirimiz geçen yıl 12 milyara kadar geriledi. 1-1.5 milyon kişi bu sektörde çalışıyordu. Haydi Almanya, elini çabuk tut diyelim mi!
GÜNÜN SÖZÜ
Ekonomik olarak zorda olan işveren, emekçinin işine 17 Mayıs’a değin son veremeyecek ancak ücretsiz izne gönderebilecek. Devlet, işçiye İşsizlik Sigortası Fonu’ndan günlük 47.70, aylık 1431 lira tutarda yardımda bulunacak.
Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile emekçi işten çıkarma kaygısından 2 ay uzaklaşırken, günlük 47.70 liralık ödeneğe talim edecek olmasından umutsuz. Yılbaşında günlük 39.24 liradan 47.70 liraya yükseltilen ücretsiz izin ödeneğinin resmi enflasyonun yüzde 15.61, çarşı enflasyonunun yüzde 50’ye yaklaştığı günümüzde temel gereksinimleri karşılamayacağı aşikâr. Ekmek fiyatının 1.5-2 lira arasında değiştiği dikkate alınırsa 1431 lira kalabalık ailenin aylık ekmek harcamasını bile karşılamaz. İzne gönderilen işçiye ödenen paranın brüt asgari ücret düzeyine çıkarılması şart.
Nisan 2020-Ocak 2021 arasında 2 milyon 471 bin emekçi ücretsiz izne gönderilirken, fondan bu işçilere toplam 8.2 milyar lira ödendi. Bir yıllık salgın sürecinde İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere çeşitli teşviklerle emekçiye verilen 8.2 milyar liranın 2.9 katı kadar, toplam 23.7 milyar lira ödeme yapıldı. Fonun emekçiden çok işverene yaradığı salgın döneminde bir kez daha görüldü.
İşten çıkarma yasağının uzatılmasına karşın, işverenlerin büyük beklentisi olan kısa çalışma ödeneğinden ses yok. Şükrü KARAMAN
GÜNÜN SÖZÜ
“KONTROLLÜ olarak normalleşme dönemi fiilen başladı. Bunun konforunu yaşarken tedbiri elden bırakmayalım. Umutla beklediğimiz günlere sosyal hareketliliğimiz içinde de virüsün yayılmasını engelleyerek ulaşacağız.” Dr. Fahrettin KOCA
ÇİN, TÜRKİYE’DEKİ 50 BİN UYGUR’U İZLİYOR
HOLLANDA
George Bass deyince, biz de kendisini Bodrum Yassıada’da küçük bir denizaltıda (Virazon adlı araştırma gemisi) çalışırken tanışmıştık.
Pulak’ın yazısını özetlersek: Onlara rehberlik eden Bodrum Kalesi’nin eski müdürü Oğuz Alpözen ile şimdi bu görevi sürdüren sualtı arkeoloğu, Can Pulak’ın kardeşi Boğaziçili Cemal ile Tufan Turanlı’nın da fedakârca görev yaptıklarını ve denizin ortasına kurulan petrol sondaj platformu benzeri bir alanda yıllarca çalıştıklarını biliriz.
SUALTI ARKEOLOJİSİNİN BABASI
Prof. Bass, dünya sualtı arkeolojisinin babası sayılıyordu. Ülkemizde ilk sualtı kazılarını başlatmakla kalmamış, Bodrum Kalesi’nin sualtı arkeoloji müzesi olmasını da sağlamıştı.
1932’de Güney Carolina’da (ABD) doğmuş, 1953’te geldiği Türkiye’de eşi ile birlikte, 20 yılı aşkın sualtı arkeolojik kazı ve araştırması yaparak Ege ve Akdeniz’deki pek çok batığı su yüzüne çıkarmıştı. Merkezi Teksas’ta olan Uluslararası Sualtı Merkezi’nin (INA) Bodrum şubesini açtı ve burada onlarca öğrenci yetiştirdi, staj yaptırdı.
Gerçek bir Türk dostu idi. Türk vatandaşlığına başvurmuş, Bodrum Kaymakamlığı’nca 1985’te fahri hemşeri seçilmiş, 2004 yılında ise dönemin ABD Başkanı Bush’tan, dünyanın en üstün madalyalarından sayılan ‘Ulusal Bilim Nişanı’nı almıştı. En ünlü batıkların bulunmasında ve çıkarılmasında büyük emeği vardı.
1961-64’te Turgutreis açıklarındaki Yassıada (benim gittiğim yer) yakınlarında bulunan bir Bizans batığını çalışıyordu.
Bass
İmamoğlu, İstanbul’un sadece kendisini değil çevresini de etkileyen bir konumda olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Trakya’nın ve Marmara’nın iyi bir tasarrufu, iyi bir planlaması olması halinde Türkiye’nin soluk alacağını hepimiz biliyoruz. Trakya ile birlikte bölgemizde şu an resmi nüfusu ile 26-27 milyonluk bir bölgeden bahsediyoruz. Türkiye’nin neredeyse üçte biri. Ekonomik anlamda çok daha fazlası. Bu anlamda biz süreci yönetiyoruz. Buraya gelişimizdeki temel amaç da bu. Karşılıklı işbirliği içerisinde neler yapabiliriz noktasında değerlendirmelerimiz olacak. Başkanımızın koordinasyonu ve sizlerin katılımı ile süreci toparlarız diye düşünüyorum.”
İmamoğlu, Tekirdağ ziyaret programı çerçevesinde gün içerisinde TBB ile İBB’nin işbirliği anlamında yapılabilecek çalışmaların ele alınacağı değerlendirme ve koordinasyon toplantısına da katıldı.
Görüşmede İstanbul’a sınırı olan Çorlu, Ereğli ve Çerkezköy belediye başkanları da bulundu.
GÜNÜN SÖZÜ
“ÜLKEMDE kendimi rehine gibi hissediyorum.” Enis BERBEROĞLU
CHP’de parti içi demokrasi grupları tüzük hazırladı! ‘DEMOKRATİK DİJİTAL DEVRİM’
ESKİ
İstanbul’dan bazı sanayiciler bir araya gelerek ‘Plastik Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi’ni kurarak İstanbul’daki sanayii buraya taşımak istiyorlar esasında. 2.8 milyon metrekarelik tarım alanında projeyi uygulamak için büyük mücadele veren plastikçiler, engelleri aşabilmek için uzmanlara tarlaları inceletiyorlar. Yeni bir raporda da tarlalarda sınır değerin 2.1 katı nikel ve 17.6 katı krom olmak üzere ağır metal tespit edildiği ortaya atılıyor!
ÇEVRECİLER KARŞI
Marmaracık köyünün arazilerinde böyle bir tesis kurmak isteyenler iddialarını sürdürerek Trakya’nın orta yerine dev bir plastik sanayi kurmak istiyorlar. Çevreciler “Buraya sanayi sitesi kurulamaz” diye karşı çıkıyorlar.
Projenin en önemli aşamalarından biri olana ÇED süreci ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından askıya çıkarılıyor.
Toplantı Çorlu-Çerkezköy yolundaki Velimeşe’de bir otelde bugün 11.00’de yapılacak. Trakya Platformu Yürütme Kurulu üyesi Murat Sevgi bize şu açıklamayı yaptı:
“Toprak Koruma Kurulu olarak, Trakya topraklarının tarımsal sit alanı olarak tescil edilmesini isteyen çiftçinin yanında olacağını düşünüyoruz.”
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Beslenme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aydın Adiloğlu, eşi öğretim üyesi Sevinç Adiloğlu ve araştırma görevlisi Yusuf Solmaz tarafından hazırlanan zirai bilirkişi teknik raporu tartışma konusu oldu. Bu arazi tarımsal niteliğini nasıl kaybeder gibi sorular gündeme geliyor. Evli bir çiftin böyle bir rapor hazırlamayacağı konusunda da eleştiriler var.
GÜNÜN SÖZÜ
Yurttaşların din bilgilerini doğru öğrenmesine özen gösterilmiş ve Tevhidi Tedrisat Kanunu 4. maddesinde “Milli Eğitim Bakanlığı dini bilgiler bakımından yüksek uzmanlar yetiştirmek üzere üniversitede bir ilahiyat fakültesi kuracak, ayrıca imamlık ve hatiplik gibi dini görevlerin yerine getirilmesiyle görevli memurların yetişmesi için de ayrı okullar açacaktır” hükmüne yer verilmiştir. Böylece dinin siyasete alet edilmesi önlenmek istenmiştir.
3 Mart tarihli üçüncü kanunla hilafetin kaldırılması kabul edilmiştir. Bu nedenle, 3 Mart tarihli 3 devrim yasası ‘Türkiye’yi laikleştiren yasalar’ olarak anılmaktadır.
İKKB olarak, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkıyor, laik ve bilimsel eğitimden ödün verilmesine, kadını birey olarak görmeyen zihniyete, gerici, bölücü girişimlerle Türkiye’nin geleceğinin karartılmasına, kayıtsız şartsız millete ait olan ulusal egemenliğimizin her kim olursa olsun bir kişiye bırakılmasına hayır diyoruz.
GÜNÜN SÖZÜ
“İSLAMCI seçmene şirin görünmek için Erbakan’a yapılan güzellemeler utanç vericidir, çiğlik ve samimiyetsizliktir. Kimseyi inandıramazsınız. Komik olmayın. Hatırlamıyor musunuz ‘Kanlı mı olacak, kansız mı’ sözlerini?” Mustafa SÖNMEZTHY VE AFRİKACA!
SALGIN sonrasında Avrupa’da en agresif büyüyen havayollarının başında THY geliyor. Türkiye ve Rusya, Avrupa sıralamasında en çok yolcu ile ilk sırada. Rakamlar toparlanıyor ama Türk yolculardan hep şu şikâyet geliyor:
Özellikle Afrika hatlarında havalimanında kontuarda Türkçe bilen personel olmuyor. Sorun çözülemiyor. Türk yolcu, terminalde İngilizceyi bile doğru dürüst konuşamayan yer hizmetleri personelinin eline kalıyor.
Koronavirüste THY de haklı. Yurtdışındaki personel sayısı azaltılmaya çalışıldı. Herkes Ankara’daki akrabasını aradı. Maaşlar dolar ve euro ile. Çok sayıdaki yurtdışı personel ücretsiz izinde.