Hızlı nüfus artışı ve göç: İş ve aş için yoğun göç geliyor, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si Trakya’da yaşıyor.
Amaç dışı arazi kullanımı ve düzensiz yapılaşma: Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, Çatalca, Silivri, Marmara Ereğlisi, Çorlu-Lüleburgaz hattı, Çerkezköy-Saray hattı, köylünün elinden çıkıp, sanayici, politikacı, sanatçı vb. yatırımcının eline geçmiştir.
Endüstri: Aşırı yeraltı suyu kullanımı ve atıksuların arıtılmadan su kaynaklarına iletilmesi.
Tarım: Düşük sulama randımanı, yoğun gübre ve ilaç kullanımı.
İklimsel değişiklikler: Küresel ısınma, bozulan yağış rejimi, kuraklık ve sel.
Verimli tarım arazileri, su üretim ve su toplama havzaları üzerinde oluşturulan yerleşim, sanayi ve maden ocakları.
GÜNÜN SÖZÜ
“Keşke herkes futbol kadar ülke sorunlarına da kafa yorsa. Yalan, talan, takım sevgimizden fazlasını çalıyor bizlerden. Renk de ayırt etmiyor!”
Sitemizin önünde üçgen bir arsa bulunmaktadır. Tamamen yeşil ve ağaçlarla kaplı bir alandır. Özellikle pandemi döneminde 22 aileden oluşan sitemiz ve komşu sitelerle birlikte yaklaşık 50 ailenin kullandığı bir alandır. Bu alan ile ilgili bugüne kadar inşaat ile ilgili bir girişim olmadı çünkü müteahhit firmalara cazip gelmemişti. Ancak Darıca Belediyesi İmar Müdürlüğü (Özellikle Başkan yardımcısı Abdüllatif Özkan) müteahhit firmanın bu bölgeye istediği şekilde ev yapması ve daire sayısını arttırması yönünde İmar Kanununu hiçe sayarak tamamen müteahhit firma lehine inisiyatif hakkını kullanarak ‘imar izni’ vermiştir.
CİMER ve AKİM’e yazmamıza rağmen herhangi bir sonuç alamadık.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 27 Ocak 2017’de ‘kot durumu’ ile ilgili sözleri yaşadığımız mağduriyetin çarpıcı bir ifadesidir:
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ
“Kot denilen bir olay var. Bununla ne yazık ki müteahhitler acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyor. Kot olayında kesinlikle kotu denizden verme diye bir anlayışı bizim getirmemiz lazım. Meyilli bir arazide beyefendi inşaatı en yüksek noktadan alıyor. Bu işi kökünden kazımamız lazım. Her taraftan bakıldığında ortaya bir güzellik çıkması lazım. Bu konularda belediyelerimizin hassas davranması lazım. Bodrum, güneş görmeyen yerdir. Toprağın altındadır. Kalkıp, etrafını açmak suretiyle bodrumu zemine dönüştüren anlayış da bana göre, ihanet içerisindedir. Kazanmak istiyorum, derken şehre ihanet ediyorsun. Geç o işleri. İnsanın şehirler üzerinden hakkı olduğu gibi şehrin de insanlar üzerinde hakkı vardır.”
Darıca Belediyesi imar durumunu düzenlerken bölgedeki komşu taşınmazların menfaatleri, mevzuat ve sokağın siluetini dikkate alarak hareket etmesi gerekirken 1829/2 parseldeki çekme mesafelerini yönetmeliğe aykırı düzenlemiştir. Baran SABAZ
GÜNÜN SÖZÜ
10 yıllık sözleşme sonunda idare ile aramızda sözleşmenin yenilenmesi konusunda çıkan ihtilaf nedeniyle mahkeme lehimize tedbir kararı verdi ve işletmemiz 9 Temmuz 2019’a kadar faaliyetine devam etti. 5 yıl süresince işletmemiz mahkeme kararına dayanarak, kira bedelini Gebze Belediyesi’ne yıllık enflasyon oranında artırarak ödedi. Daha sonra ise ‘haksız nedenlerle’ işletme zorla tahliye ettirildi. Gebze Belediyesi tahliye sonrasında ihtilafa düştüğümüz 2014 yılından, zorla tahliye edildiğimiz 9 Temmuz 2019 tarihine kadar olan dönemde, mahkemenin ‘tedbir kararını’ yok sayarak, işletmemizi ‘işgalci’ gibi gösterdi ve ecrimisil tahakkuk ettirdi. Oysaki işletmemizin faaliyetine devam etmesinin nedeni yargının verdiği karardır. Aksi halde 5 yıl süresince faaliyette bulunmamız mümkün olamazdı.
SAYIN ERDOĞAN BİLMELİ
‘İşgalci’ gibi gösterilerek ecrimisil tahakkuk ettirilmesi tam bir haksız uygulamadır. Firmamız 10 yıllık süre zarfında çeşitli engellemelere karşın son derece başarılı bir yönetim gösterdi. 10 yıl sonunda da 5 yıl süresince mahkeme kararı ile aynı koşularda düzenli kira ödenerek işletildi. Bu 5 yıl sonunda ise zorla davanın sonuçlanmasıyla tahliye edildi. (Davanın aleyhimize sonuçlanmasının gayri hukuki nedenlerini, işinsanlarının karşılaşabilecekleri olası engelleri detaylı bir şekilde tarafınıza arz etmek isterim. Bunları Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da bilmesini arzu ederim.)
Gebze Belediyesi bir yıl sonra ne yapmıştır? 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un kamu kurumlarına verdiği yetkiye dayanarak, şirket ortağı Muhammet Akif Kaymak (yani ben) hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı ve borç bulunmamasına rağmen bankadaki hesaplarına, taşınmazlarına ve araçlarına haciz tatbik ettirdi.
Gebze Sultan Orhan Mahallesi (Barış Mahallesi) 1805. sokaktaki kamyon-TIR parkımızı işleten şirketimizin (Avrasya İşletmecilik), Kocaeli İdare Mahkemesi’nde açmış olduğu davalarda lehimize kararlar ve yürütmeyi durdurma kararı verilmesine rağmen, şirket ortağına ait taşınmazların bir kısmındaki ve araçlar üzerindeki hacizleri kaldırmasına rağmen, hesaplarında ve çoğu taşınmazlarda bulunan hacizleri kaldırmamıştır.
Gebze Belediyesi’nin hukuk işlerini arka planda yöneten ve hakkında FETÖ’den hüküm bulunan Av. İrfan Öge (Google’dan bakın) idaresinde belediye hukuksuz işlerine devam etmekte; hiçbir dayanağı olmayan, tarafımıza tebliğ edilmeyen, ödeme süresi verilmeyen yalan yanlış belgelerle ve bankanın genel müdürlüğünü baskı altına almaya çalışarak, banka hesabımızdaki parayı almaya ve bizi mağdur etmeye çalışmaktadır.”
Muhammed Akif Kaymak isyanını şöyle özetliyor: “Bir belediyenin haksız nedenlerle bir yatırımcının işini elinden alması adalet midir? Yapılanlar hangi vicdana sığar? Bu koşullar altında hangi girişimci yatırım yapmaya cesaret edebilir?”
GÜNÜN SÖZÜ
HSK’nın iki doğal üyesi Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısı. Kalan 11 üyeden dördünü cumhurbaşkanı, yedisini TBMM seçiyor. TBMM’nin seçeceği yedi üyenin üçü Yargıtay, biri Danıştay üyeleri, üçü de yüksek öğretim kurumlarının hukuk dalında görev yapan öğretim üyeleri ile meslekte 15 yılını doldurmuş avukatlar arasından seçiliyor. TBMM’de Adalet ve Anayasa komisyonlarından oluşan Karma Komisyon, yedi üyeliğin her biri için aday adayları arasından üçer aday belirleyecek. Genel Kurul bunlardan yedisini seçecek.
Karma Komisyon ve Genel Kurul’da yapılacak oylamalarda ilk turda 2/3, ikinci turda 3/5 çoğunluk aranıyor. İktidar bu çoğunluğu, Karma Komisyon ve Genel Kurul’da sağlayamıyor. Karma Komisyon’da iktidar 30, muhalefet 22 oya sahip. 3/5 çoğunluk için 31 oy gerekiyor.
Genel Kurul’da iktidarın 337, muhalefetin 227 milletvekili var. 20 milletvekili de diğer partilerden ve bağımsızlardan oluşuyor. 3/5 çoğunluk için 360 oy lazım. İki turda bu çoğunluk sağlanamazsa, ikinci turda en çok oy alan iki aday arasında kura çekilecek.
Bu durumda partilerin anlaşması gerekiyor. Bu noktada kıdem, liyakat ve hukuk insanı olma özellikleri ortaya çıkıyor. Ancak seçimlerde bu kriterler maalesef gözetilmiyor. Son yıllarda HSK’ya yöneltilen en büyük eleştiri, iktidarın talimatlarına göre hareket ettiği iddiası.
HSK’nın altı üyesi iktidar kanadına mensup olacağına göre, yedi üyenin hukuk insanı olan, kıdemli ve liyakatli kişilerden seçilmesi çok önemli. Anayasamız da bunun için nitelikli çoğunluk arıyor. Temennimiz hak edenlerin seçilmesi ve tartışmaların sona ermesidir. Anlaşma olmazsa muhalefet için en uygun yol, kuraya gidilmesidir. Kurada muhalefetin desteklediği adaylar çıkarsa, HSK’da arzulanan denge sağlanmış olur.
Burada önemli olan bir konu da, her üyelik için yapılacak seçimde milletvekillerinin toplu değil, tek oy kullanmaları gerektiğidir. 2017 yılında yapılan ve iktidarın gerekli nitelikli çoğunluğu sağlaması nedeniyle sorunsuz geçen geçimlerde toplu oy kullanılması hukuka aykırıdır. Toplu oy kullanılırsa idari yargıya gidilmesi mümkündür.
GÜNÜN SÖZÜ
Trakya bölgesinde yaklaşık 1 milyon hektar verimli tarım alanlarının yüzde 22’si sanayinin eline geçmiştir. Tüm tarım arazileri enerji iletim hatları ile (elektrik, doğalgaz) bölünüp parçalanıyor. 15 sene önce ortalama derinliği 180 metre olan yeraltı suları bugün 450–500 metreye düşmüştür.
Doğaya, insana ve bilime saygı azalmış, para ve paralı insanlar popüler hale gelmiştir. Çorlu-Karatepe katı atık bertaraf tesisi kuruldu.
Muratlı-Aşağı Sevindikli Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali ÇED aldı, ancak dava süreci devam ediyor. Istranca’da taşocakları sayısı her gün artıyor.
Çerkezköy–Çorlu–Muratlı–Lüleburgaz dörtgeni sanayi ve nüfus açısından doygunluk noktasını aşmıştır. Anılan yörede kurulacak ilave tek bir sanayi bile bölgenin yaşanmazlık sürecini geometrik biçimde arttıracaktır.
Trakya’da birçok santral planlanıyor. Bunlardan en önemlileri “İğneada Nükleer Santrali” ve “Marmara Ereğlisi Termik Santrali”.
Doğaya olumsuz etkisi olan taş ve maden ocakları baskısı her gün artıyor. RES, termik santral ve nükleer santral çalışmaları ekosistemi huzursuz ediyor. ÇED’lerin tamamına yakınının olumlu çıkması halkın güvenini azaltıyor.
Yeraltı suyu besleme alanları olan Istranca Dağları etekleri, Vize–Pınarhisar–Kaynarca-Kırklareli hattındaki geçirgen kireçtaşları olumsuz etkileniyor.
Herkes kendi coğrafyasını sevmelidir.
Hukuk Birimi Bürosu daha sonra, “Avukatlık mesleğinin anlam ve önemini idrak edememiş Çiçek’in gündeme getirdiği tamamen yalan ve iftira kapsamındaki açıklamaları için her iddia yönünden ayrı açıklama yapılmasını doğru bulduğumuzdan, her bir iddiası sonrasında doğru bilgiler sunulması yoluna gidilecektir” diye devam ediyor.
İddia 1: Hazineden 2019, 2020 ve 2021 yıllarında alınan toplam 650 milyon TL, anket ve TV harcamaları adı altında birilerine aktarıldı!
Yanıt 1: 2019, 2020 ve 2021 yıllarında alınan toplam Hazine yardımı 386.764.039 TL’dir. 650 milyon yardım alındığı iddiası tamamen yalandır! Üstelik bu 3 yıllık dönemde de il ve ilçe örgütlerinin tüm masrafları karşılanmış, il ve ilçe binası olarak onlarca yeni taşınmaz satın alınmış, araçlar alınmış, yüzlerce çalışanın ödemeleri karşılanmış, seçim çalışmaları yapılmıştır. Dahası, tüm harcamaların denetimleri de ‘eksiksiz’ olarak yerine getirilmiştir.
İddia 2: İstanbul seçimleri için Genel Merkez’den 100 milyon TL gönderildi!
Yanıt 2: 100 milyon iddiası yalan kapsamında bulunmaktadır.
İddia 3: Parti ile ilgili bildiklerim yüzünden beni gönderemediler, Parti’den atamadılar!
Yanıt 3: Bu iddia ve değerlendirme de doğru değildir. Adı geçen avukatın ekonomik ve sosyal durumundan ötürü zarar görmemesi hassasiyeti çerçevesinde önceden Parti ile ilişiğinin kesilmesi yoluna gidilmemiştir. Zira Parti avukatlığını yapmasından ötürü kendisine her ay düzenli ödemeler yapılmıştır!
İddia 4:
“2019-21 yılları arasında hazine yardımı olan 650 milyonu kimlere dağıttınız. Çok şey bildiğim için beni tasfiye edemediler” iddiasında bulundu. Daha sonra televizyona çıktı ve bazı CHP’li isimleri ve yöneticilerle İstanbul kampanyasını yönetenleri suçladı. “2019 seçimlerinde yaklaşık 35 milyon lira bağış yapıldı. 55 milyon da ayrıca gönderildi. CHP Genel Merkezi, İstanbul seçimlerine 100 milyon katkı sağlamış sonuçta. Bu paralar kime gitti? Kılıçdaroğlu’nun yerine göz dikenler var, Kılıçdaroğlu’nu aday yapıp kurtulmak istiyorlar.”
CHP Genel Merkezi’nin, Avukat Çiçek hakkında suç duyurusunda bulunacağı ve tazminat davası açacağı söylendi. Bundan öte Çiçek’in iddialarında adı geçen bireysel isimlerin açıklama yapması gerekmiyor mu? CHP’nin bugünlerde ciddi olması ve sorumluluk konusunda titizlik göstermesi gerekmiyor mu?
GÜNÜN SÖZÜ
“DÜNYADA sosyal eşitsizlik son 40 yıldır yükseliyor, pandemi ile daha da arttı. Bir yandan yoksullar ve prekarya, diğer yanda güçlü siyasetçiler, yandaşlar ve zenginler giderek büyüyor. Prekarya için ayrıca ‘yarı vatandaş’ tabiri de kullanılıyor. Giderek haklarını kaybeden ve ikinci sınıf vatandaşlığa düşen bir grup bu. Bu sınıf giderek dünyada büyüyor, eğer ne olduklarının ve birbirlerinin farkına varır da bir araya gelirlerse, dünün tehlikeli işçi sınıfı bugünün prekaryası olacaktır.” Alphan TELEK
ORMANIN İKİ DÜŞMANI TAŞOCAĞI VE YANGINDIR
“ORMANLARDA açılacak bir taşocağı en az orman yangınları kadar zararlıdır. Sadece ormanı ve içinde yaşayan binlerce canı yok etmekle kalmıyor, doğaya da geri dönüşü olmayan çok büyük zararlar verebiliyor. Trilyonlar harcayarak ve canlarımızı da tehlikeye atarak yangınlardan koruduğumuz ormanları birileri daha fazla kazansın diye taşocaklarına heba edemeyiz, etmemeliyiz de.
Ot bitmeyen taşlık alanların bolca olduğu ülkemizde tüm doğal afetlerin panzehiri olan ormanların taşocaklarıyla tahrip edilmesinin makul hiçbir gerekçesi yoktur ve bu sürdürülemez bir durumdur.
20.yüzyılın demode olmuş sistemleriyle 21. yüzyılda hizmet üretebilmek mümkün değildir.
Mevcut durumu özetlersek:
13 araştırma kuyusu, 400 sulama kuyusu, 3000 özel kuyu (sadece kayıtlı olanlar)...
Büyükşehirlerin içme suyu ihtiyacı havzadan karşılanıyor.
Her bir kişi veya şirket kuyu açarak dilediği kadar su pompalayabiliyor.
Yeraltı su seviyesi hızla düşüyor.
Ne yapılmalı?
Yeni yasalar ve düzenlemeler getirilmeli.
Yeraltı suyunun yıllık yenilenebilen miktarından daha fazla çekime izin verilmemeli.