Paylaş
İşin kokusu da yavaş yavaş çıkmaya başlıyor. Öyle görünüyor ki; bu hamle kısa vadede Trump’ın kendini ispatlaması, orta vadede ise İran’ı hedef almak için yapıldı.
TRUMP’IN HEDEFİ İRAN VE DEAŞ
TRUMP hem içeride yerleşik düzenle mücadele ediyor. Popüleritesi de -amiyane tabirle- “yerlerde”. Hem de dünyaya güçlü bir lider imajı çizmeye çalışıyor. Özellikle de, Rusya’yla şaibeli ilişkileri olduğu iddiası ve “Yoksa Putin, Trump’ı yönetiyor mu” şüphesi sebebiyle.
İşte bunun için de acilen bir başarı hikâyesine ihtiyacı var. Bir hafta önce Suriye’de meydana gelen kimyasal saldırı da, ona bu fırsatı altın tepside sundu. Ve Esad’ın 2013’te yaptığı kimyasal saldırı sonrasında tepkisiz kalan eski ABD Başkanı Obama’nın aksine, “anında karşılık veren” lider profili çizdi. Ancak bu, Trump’ın Esad’ı hedef aldığını göstermiyor.
*
Trump’ı bir başarı hikâyesine götürebilecek iki şey var. Bunlar, başkanlık kampanyasında ve başkan olduktan sonra vurguladığı iki iddia. Biri, DEAŞ’ı bitirmek. 2’ncisi de de, İran’ı uluslararası sistemden dışlamak. Bölgedeki nüfuzunu da azaltmak.
Her ikisi için ise Rusya’nın onayına ihtiyacı var. Çünkü unutmayın ki, Suriye’de sahadaki en hakim güç, Rusya. Dolayısıyla Trump’ın DEAŞ’a karşı işbirliği yapabileceği asıl aktör Moskova. Bununla birlikte Rusya, İran’la birlikte Esad’ın baş destekçisi. Suriye’de Rusya havadan, İran da karadan muhalif gruplarla mücadele ediyor. Trump bu yüzden Rusya’yı İran’dan uzaklaştırmak, İran’ı yalnız bırakmak derdinde.
ABD’NİN KRİTİK RUSYA ZİYARETİ
MALUM ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, yarın Moskova yolcusu. Belli ki Trump hemen öncesinde Suriye’ye atakta bulunarak, buradaki pazarlıklarda elini güçlendiriyor.
Bu görüşmeden ne çıkacağı ise aşağı yukarı belli. Eğer iki lider anlaşırsa, ABD DEAŞ’a karşı daha sık operasyon düzenleyebilir. Hatta ortak operasyon kararı bile alabilirler. Kaldı ki, Rusya daha yeni St. Petersburg şehrinde bombalı bir saldırıya hedef oldu. O yüzden Putin de Suriye’de böyle bir güç gösterisinde bulunmak isteyebilir.
Bununla birlikte Trump’ın Putin’i İran’ın yanından çekilmeye razı etmesi uzun bir süre alabilir. Ama bu imkansız değil. Zira İran günün sonunda –bölgedeki etkisi bakımından- Rusya’nın rakibi. Eğer Washington ve Moskova anlaşırsa, İran’ın yavaş yavaş Suriye’den çekilmesi gündeme gelebilir.
Tüm bu sebeplerden dolayı, Washington-Moskova hattındaki gerilim bundan böyle kontrollü gidecektir. İlişkinin gidişatını ise, asıl Putin’in İran’a karşı alacağı tavır belirleyecektir.
ASIL HEDEF ESAD DEĞİL
TÜM bunların ötesinde, bu operasyonun asıl hedefinin Esad olmadığına dair çok işaret var. Öncelikle; Twitter’ı aktif kullanmasıyla nam salan Trump, füze saldırısından beri Esad hakkında tek bir tweet bile atmadı. Beyaz Saray Sözcüsü de “Esad’ın devrilmesi planlarınız arasında mı” sorusuna: “Esad’ın kimyasal silah kullanmaması en önemli hedefimiz” yanıtını verdi.
Yine Tillerson da pazar günü ABC televizyonunda, “Önceliğimiz DEAŞ’ı yenmek. Ancak daha sonra Suriye halkı Esad için kendi kararını verebilir” diye konuştu. Ve DEAŞ’a karşı hava operasyonlarını Rusya ve Esad rejimiyle koordine ettiklerini ekledi. Esad’ı devirme niyetleri olmadığını, Suriye stratejilerinin değişmediğini söyleyerek noktaladı.
Zaten ABD’nin bu füze saldırısı öncesinde Rusya’yı ve Şam rejimini bilgilendirmesi de buna delaletti.
*
ABD’nin dış politikası üzerine uzman olan Dr. Mehmet Yeğin de bu görüşte. “Zaten Trump göreve gelirken hep DEAŞ’la mücadeleyi vurguladı. Esad’ın adını ağzına bile almadı. Dolayısıyla Obama’nın aksine, Trump’ın bir Esad bagajı yok” diyor.
Kısacası; mesele hiç de Esad gibi görünmüyor.
Paylaş