Bu ne biçim Beşiktaş

HAYRET etmemek elde değil. Son üç maçında yere göğe sığdıramadığımız takım, dün akşam ‘Nasıl bu hale gelmiş?’ diye düşündürdü.

‘Yorgunduk’ mazeretinin arkasına saklanmak olmaz. Daha bir ekonomik oynarsın, ayağa topu daha çok yaparsın. Yorgunluğun da hükmü kalmaz. Kaldı ki, rakip oyunun büyük bir bölümünü 10 kişi oynadı. Ama sahaya bakıyorum, sanki Konya takımı daha kalabalık.

Konya takımının futbolcularına helal olsun. Canlarını dişlerine taktılar, kazanacak kadar oynadılar ama sondaki telaşları, penaltıdan gol yemelerine sebep oldu. Penaltı demişken, penaltı doğru karar. Beşiktaş’ın ilk yediği penaltı golünde, oturduğum yerden bana göre top ele çarptı, elle oynama yok. Ama ikincisi penaltı. Hakem de hep topun yanındaydı. Çok yakından takip etti. Çok hatalı düdük de çalmadı.

Beşiktaş, sezon başında çok kötü top oynuyordu. İnşallah oralara dönmez. Şöyle takıma bir bakıyorum. Şu da iyi oynadı diyeceğim adam bulamıyorum. Bu kadar temposuz, bu kadar yavaş top nasıl oynanır aklım ermedi. Mağlup duruma düştükten sonraki telaş, kimseyi aldatmasın.

Ruhsuz oyun

Konyaspor’un Tayfun, diye bir çocuğu var tek başına Beşiktaş’ın defansını silkeledi. Her hava topunu bu çocuk aldı. Yorulup oyundan çıkana kadar da hem takımının, hem de sahanın en iyi oyuncusuydu.

Okan’ın olmayışı, Beşiktaş orta sahasının dengesini bozdu. Okan bu takıma çok lazım olan bir adam. Neticede Beşiktaş, kayıp puanlar olarak kredisini bitirmiş bir takım. Puan kaybetme gibi lüksü olmayan bir takımın, bu kadar ruhsuz oynamasına aklım da basmış değil. Dün akşamki oyuna fazla vıdı vıdı yapmamak lazım.
Yazarın Tüm Yazıları