Jasikevicius’un akıllı seçimiyle, sert tam saha baskıyla kısaları bozmak için histerik saldırılar yaptı ev sahibi. Beaubois’nın devleştiği ve kafa kafaya geçen ilk yarıda oyuna tutunmakta zorlandık. İkinci yarıda doğru reaksiyon vererek, ‘atamıyorsak attırmayalım’ moduna geçip savunmada sertleştik. Skor yapamamasına rağmen, alıştığımız gibi ritim arttırarak maça ağırlık koyan Larkin maçı çevirdi. Son çeyrekteki mükemmel maç sonu dokunuşlarımız da faydalı ve cool oynayan Micic ve Singleton’dan geldi.
PİVOTSUZ SAADET OLMUYOR
Salon boş, cezalı Pana seyircisiz ve eski gücünün çok uzağında. Fenerbahçe’nin yenilgiler eşiğini aşmasının tam zamanı yani. Ama bir başka hüsran gecesinde kolu kanadı kırık Pana’yı da elimizden kaçırdık.
Ribaunt özürlü oluşumuzun bilinciyle koç Pitino sert savunmayla kısaları yay dışına iterek yıldırıp, Nando’yu kilitledi. Hücumda ancak Gigi Datome’nin bireysel becerisiyle vardık. Pana 2.yarıda savunmasını da sertleştirdi. Kabus 3. çeyrekte Lauvergne ile pota altında acemilikler yaşarken verdiğimiz hücum ribauntlarından bulduği sayılarla farkı açan Panamaçı aldı. Obradoviç bütün gece maçı çevirecek sistemi veya adamı aradı durdu ama koçun eski sihri kalmamış!
Canlı Bahis kaybına %10'a varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!
Hücumu sıkıntılı sarı lacivertlilerin oyun planı haliyle Anadolu Ateşi’ni söndürebilmek için ‘atamıyorsan attırma’ idi. Fener bastırdı, Efes direndi. Skor rekortmeni
Larkin’i sıfır sayıya kilitleyen agresif Fenerbahçe ‘yok öyle, burası bizim’ katılığında iken Ataman’ın adamları geri adım atmayınca ilk yarıda kafa kafaya seyreden ve nefes kesen bir mücadele çıktı ortaya.
ŞAHANE LARKING BÖYLE İSTEDi!
Anlaşılmaz şekilde pota altını kullanmayan taraflar, sıcak elleriyle dışardan atışlarla şanslarını zorlarken diğer takımların birini bile zor bulduğu keskin nişancılar bolluğu yaşayan Anadolu Efes, kadro zenginliği ve Simon’un özel performansıyla skoru lehine çevirdi. 0’dan20’ye tırmandırdığı sayılarıyla Larkin sahneye çıkarak, alışılmış Efes gibi yüksek tempo yapıp, maçı ‘koş koş at’a getirince Efes maçı kırdı, koptu kaçtı.
Obradovic, farklı beşler ve formatlarla farkın artmasını önlemeye çalıştı ama çember sevmedi ev sahibini. Cehennemi andıran maç sonu baskısından deplasman galibiyetiyle çıktı Efes.
‘Ligin çaylağı’ rakibi karşısında skor direksiyonunu ele alıp, Melih ve Datome ile yağmur olup yağdı ilk çeyrekte Fenerbahçe.
30 sayı atıp 14 fark yaptık. Ancak Obradovic dereyi rahat geçerken at değiştirerek, test etmek için Nando’yu oyuna sokunca Sloukas ona oynama tedirginliği yaşadı. Top kayıplarımız artınca sayı bulmakta sıkıntı yaşadık.
MUTLU SON
Rakibin kalibresi geri dönüş reaksiyonlarını geciktirdi ama feci oynadığımız ikinci çeyrek sonrasında oyuna ortak oldular. İkinci yarıda onlar sertleşirken bizim enerjimiz düşünce, ALBA evinde oynar gibi sıcak ellerle isabet bularak maçı elimizden kapıp gidiyorlardı ki, Williams şuta kuzu kapama blok yaparak maçı uzatmaya taşıdı. Uzatmada asistleriyle klasını konuşturan Nando tatsız geceyi mutlu sona bağladı.
Kendine atıyor... Topla fazla oynadığından takım maç kazanamıyor... diye varlığı sorgulanan Nando’suz Fenerbahçe, Colo light...
Hücum ribauntları lig lideri ev sahibinin her iki pota altı boyalı alan hakimiyeti canımızı yakarken Moskova’dan eli boş dönüş sebebimiz oldu.
Mike James’in yönlendirdiği hücum ritimleri artınca skoru erken kaptırdık. Obradovic’in şapkasından Tarık Biberovic çaylağını çıkarma mayası tutmayınca kenarda tuttuğu Westerman’la oyuna tutunduk.
Datome katkı verince devre sonuna kadar oyundan düşmedik.
UZUNSUZ OLMUYOR
Clayburn’un yokluğunda düşük skorda kalan CSKA’da geri dönmek için yardımcı oldu bize ama değerlendiremedik. Herkesi değiştirerek yaptığımız adam adama savunmayı lehlerine avantaja çeviren ev sahibi 2.yarıdan itibaren arayı açarken, Vesely var ama yok oynayınca, hücumda sayı bulmamız olanaksızlaştı.
Kalinic ve Derrick son gayretimiz olurken Strelnieks inanılmaz üçlüklerle sahne alarak rakip skorunu sürükledi.
Obradovic’in alıştığımız makine intizamındaki sistem basketbolunun başına gelen de bu; metal yorgunluk / fatigue.
RODRIGUEZ MAÇI ALDI
Tasarım devi Armani’nin havalı reklam atağıyla, Obradovic’ten sonra çok maç kazanan 2. koç Ettore Messina yönetiminde, Avrupa basketbol zirvesine geri dönüş arayan, sıfırdan kurulmuş proje takım Olimpia Milano her iki potaya hakim taraf oldu. NBA’den Obra’dan tahtı geri almak için geri gelmiş, yarı saha sete set hücum gurusu Messina pota altının efendisi olarak Obradovic’i tuş etti. Son maçtan 39 sayıyla çıkmış Nando de Colo suskun kalırken, onların oyun sürükleyicisi, saha içi koçu, Sergio Rodriguez abartmadan oynadı oynattı, maçı aldı kaçtı.
Çeşitli takımların tekne kazıntısı oyuncularında toplama Kızılyıldız fena çarptı bizi. Başta Sloukas olmak üzere, kısalarından verim alamayan Fenerbahçe, yılmadı ama attığını sokamayınca sıkıntı yaşandı. Obradovic düşük skorlu maçta rotasyonla saha içi uyumu yakalamaya çalıştı. Vesely’nin bekleneni veremediği dakikalarda Kızılyıldız, etkili James Gist’in yanına, Nijeryalı dev Ojo ile boyalı alan üstünlüğünü ele geçirip, ribauntlara yüklendi. Elleri de açılan ev sahibi ritmi yükselterek kaçıp maçı koparmaya çalışırken tek direnen eline kaldığımız Nando de Colo’ydu. Üçlüklerden geçtim, ikilik atışlarda dahi isabet bulamadığı gibi, alıştığımız akışkan hücumundan eser yoktu F.Bahçe’nin.
DÜŞÜK SKOR REKORU KIRDIK
2.yarı bizim için diriliş olacaktı ama, F.Bahçe’ye yakışmayan, telaş yüzünden hücumlardan boş döndük. İş kaos basketboluna dönünce avantaj taşkın seyircisi önünde oynayan rakibe geçti. Perperoglou devreye girince skoru elden kaçırdık. Datome ve Williams’a “yoktular” diyebileceğimiz akşamda aslanın ağzındaki sayıları bulacak düzeni kuramadık. Son çeyrek çevirme ünlüsü F.Bahçe gayretini De Colo’dan başka potaya bakacak adam kalmadığından skora dönüştüremedi ve evinde sakinliği yakalayan rakip güdük skorlu maç sonrası üzdü bizi.
Çin Seddi üzerimize yıkıldı. Son 16’ya dahi giremedik. Kulüplerinin maçlarında ancak 3-5 dakika, o da dolgu zamanlarında süre alabilen oyunculardan oluşan milli takımla olacağı budur. Yabancı oyuncu fazlalığı ‘başarısızlık virüsü oldu’ sardı basketbolumuzu. Elle yaman özünde samanız! Yok böyle bir dünya; Kulüplerimiz zirvelerde, milli takım kayıplarda. Olimpiyatlara katılma hayalimizden geçtim; şampiyona klasmanında 17’inciden geride yer alarak ‘Üçüncü Dünya Takımı’ haline geldik. Nerde 2001’in 12 Dev Adam’ı, nerede bu ekip!.. 12 Dev Adam, federasyon oldu ama devraldıkları enkaz kaldırılacak gibi değil. Parkede yaşadığımız açmazdan dolayı daha fazlası beklemek ham hayaldi zaten. Federasyon, teknik ekip ve çocuklar ellerinden geleni yaptılar.
HARÇ BİTTİ YAPI PAYDOS
Döner dönmez, Avrupa Şampiyonluğu kovalayan iki büyük takım dışındaki kulüplere ‘yabancı oyuncu sınırlaması getirme kararı almak’ bu hezimetten ilk ders çıkarımımız ve kurtuluş formülümüz olmalı yoksa böyle haybeye gider geliriz. Düzene dayalı oynayan ve iyi bir pas trafiği bulunan Çekya’yı, baskılı ve zaman zaman akıllıca tempoyu yükselterek düzenden çıkarmayı başaramadı Ufuk Sarıca. Çeklerin Bohacik ve Auda ile buldukları üçlüklerini ve takip ribaundları sonrası 2. top kullanımlarını durduramadık. Üstelik alan savunması yaparak işlerini kolaylaştırdık. Bireysel çabadan öteye gitmeyen Furkan ve Melih’in bilek sayılarıyla vardık sadece oyunda. Düzen dışına çıkıp demir dövmeye başlayınca abandone olduk. Deniz feneri gibi zaman zaman çaktık ama geri dönüşümüz saman alevi gibi söndü. Bireysel çabayla bu kadar oldu. Ersan da kayıpları oynayınca yapacak fazla bir şey kalmadı. Önümüze bakalım
Oyun planımız, 2 metre boy, 20 altı yaş ortalamalı, tüm kadro değişerek oynayan, yenilmişliği yok denecek kadar az ABD’yi, yüksek ritminin dışına atmaktı. Kariyerinin sonuna gelmişken bir madalya almayı kovalayan, bizde çok ünlü ama uluslararası bir başarısı olmayan koçları Popovich ‘açık alan koş koş atını tercih ederek’, uzun adamlarıyla aldıkları ribaundlarla fazla top kullandırdı takımına. Akıllı seçimle frenli, sete set oynayarak Amerikalılar’ın gazını dozunda tuttuk. Buldukça da atarak ilk çeyrekte maçta kaldık. Ancak biz düzen dışı oynamaya başlayınca, yüzde 60 üçlük isabetlerinin yanı sıra savunma sertliği ve alan savunması yaparak çeşitliğini de artıran Amerikalılar momentumu ele alıp farkı açtı. Kopmamak işin Wilbekin kozumuzu oyuna sürerek kaçmalarına ket vurduk.
ŞUTLARINI BOZAMADIK
Beş sayı geride girdiğimiz ikinci yarıda, tanıtım filmleri dışında pek katkı veremeyen Cedi’siz hücum eksikliğimizi gidermek için, ‘Amerikalılar Ersan’a karşı’ şekline dönüştürdük oyunu. Alan savunmamıza karşı üçlük bulurlarken, muhteşem adam Melih sıcak eliyle devreye girdi. Furkan’ın olumlu katkısıyla geri adım atmadan maçı kafa kafaya sokarak girdik karar çeyreğine. Acele atışlarla kaos basketbolu oynanmaya başlayınca 5 dakika kala 71-71 berabereye geldi maç. Kısalan takımlar gel-git oynarken nefes kesen son saniyelerde altın adam Ersan’ın tipi millilerimize tarih yazma onuru kazandıracakken, bitime12 saniye kala Jayson Tatum 3’te2 faul atarak maçı uzattı (81-81). Karşılıklı seriler attık, gerilim hiç düşmedi. Ama inanılmaz fauller kaçırarak avucumuzun içine kadar gelmiş maçı hediye ettik. Barnes tek farkla günümüzü kararttı