Ünal Özüak

Şimdi masada kazanma zamanı

30 Mayıs 2020
Basketbol pot oldu evde tek başımıza kaldık. Tamam o zaman; durumdan vaziyet çıkaralım hemen...

Bu zorunlu paydos musibeti bin nasihat yerine geçsin. Yeni normalimizin, anlatacağım nedenlerle pek matah olmayan eski normalimizden daha iyi olması kendi elimizde. Tıpkı AVM açılışlarında uyulacak kuralları belirlediğimiz gibi, gelecek basketbol sezonunun şartlarını ve şekillerini yeniden tanımlayıp iyileştirelim. Yabancı oyuncu cennetine dönmüş ülke basketbolunda altyapıdan oyuncu çıkmaması, milli takımda oynatacak oyuncu bulamayışımız en büyük problemimiz değil mi? Oradan başlayalım çözüm aramaya... Ne güzel işte, tam da masada çözülecek konu bu.

Profesyonel basketbol hala Dernekler Kanunu’na tabi. Kuş mu, tavuk mu belli değil. Özerklik, şirketleşme vb. palyatif ve yetersiz çözümlerle mesele hep kadük kaldı. Günlük idareimaslahat yaptık. Ali’nin külahını Veli’ye giydirdik. Milyon Euro’luk kulüp bütçelerinin patronları Dernekler Yasasına göre fahri görevler ifa etti. Dört dörtlük şirket yapılanmaları var ama yürütenin mali sorumluluğu yoktu. Tut kelin perçeminden yani! Ezkaza, ticari veya idari denetim yapılacak olsa bir tane kulüp açık kalmaz, yönetimleri de mahkemelerde sürünürler. Büyük kitleleri ilgilendiren konu siyasi müsamaha görüyor.

'BASKETBOL ŞUBESİNE AYRI BAŞKAN' MODELİ

Çok uğraştı ama spordan elini çekemedi devlet... Gençlik ve Spor Bakanlığı profesyonel sporlarla uğraşan federasyonlarının elini, ‘özerklik yasaları’ ve ‘sponsorluk yönetmelikleri’ ile biraz rahatlattı ama mevzuatı sollamaktan öteye geçmedi bu girişimler. Kulüpler de ‘şirket’ yapılanmalarına gitti ama sonunda fahri başkana hesap verdikten sonra nafile. ‘Davul kulübün boynunda iken tokmağın federasyonlar vasıtasıyla devletin elinde olması’ ikilemi bütün yanlışlıkların sebebi... Sahaya inemediğimize göre; Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı kafa kafaya vererek, musibet virüsün tanıdığı zamanı değerlendirip, profesyonel basketbolu amatör yönetim kıskacından çekip çıkarmalı. Yönetsel topallıklar aşıldığında eşyanın tabiatı gereği su yolunu bulur. ‘Basketbol şubesine ayrı başkan’ modeli dahi masaya yatırılmalı. Bütçe tedarik, kullanım ve ita sorumluluğu uhdesinde olacak kulüp başkanı, ticari şirket CEO’su gibi hareket ederek, alt yapı üst yapı dengelerini kurar. Topbaşı yapana kadar masamızı temizleyelim. Her şey eskisi gibi değil daha güzel olsun.

Yazının Devamını Oku

Ah soyunma odalarının dili olsa!

27 Mayıs 2020
.

80’li yıllarda, tek kanal TRT’sinde her hafta bir maçını anlattığım Michael Jordan benden sorulurdu. Bu günlerde Netflix’de başlayan belgeseliyle yeniden gündem oldu ‘one man gang’ (tek adamlık çete) Jordan. ‘Last Dance’ (Son Dans) belgeselini, ESPN’e göre ilk batında 56 milyon kişi izledi. Bilgiye ulaşımın neredeyse yok olduğu günlerde, Ankara’da Su Deposu’nun karşısındaki TRT binasında NBA maçlarını, yapımcı ve sunucu olarak yayına hazırlarken; (https://twitter.com/unal444/ status/12642182020 05024768?s=03 linkinden 2.5 saatlik 1989 final serisi 4 maç potporisini izleyebilirsiniz) ilk olarak az ötedeki Amerikan kütüphanesine gider bilgi derlerdim. Öyle ki Jordan’ın uğur diye üst üste çift şort giydiği dahil olmak üzere günceli aktarırdım izleyiciye. O zamanki köşemde Jordan üzerine yazılarımla  PR’ını pekiştirirdim kahramanımın. Zamanın ruhunu sollamış, neredeyse Jordan’ı onlardan önce keşfetmişim. 33 sene önce bugünün ‘Son Dans’ına mükemmel ayak uydurmuşum. Çok yıldız oyuncu anlattım ama, o bu dünyanın Alfa adamıydı. Size tanıştırdıklarım arasında fenomen adamı tek geçerim. Anlayacağınız, hamili belgesel yakınım olur...

YÜZDE 10’U GERÇEK OLSA

BİZDE okumuşsunuzdur; kendisi de ünlü, birlikte üç şampiyonluk kazandıkları takım arkadaşı Horace Grant, “Belgeselin yüzde 90’ı yalan” diyerek kendisini ‘köstebek’ şeklinde lanse eden Jordan’a verdi veriştirdi. Onların arasına girmeyelim. Son Dans’ın yüzde 10’u dahi gerçek olsa yeter de artar. Her biri ayrı cins büyük oyuncular ve soyunma odası anıları, yaşanmışlıklarıyla sahne alıyorlar dizide. Maçların önemli, can alıcı kısmı soyunma odalarında kazanılır veya kaybedilir. ‘Soyunma odası sihirbazı’ koçlar vardır. 20 sayı geriye  düşmüş takımlar odadan geldiklerinde o farkın altından nasıl kalkarlar sanıyorsunuz. Teatral oyunun en büyük sahnesi soyunma odasıdır. Yunanlar ile kafa kafaya kapıştığımız 80’li yıllarda, milli maçların devre arasında koridor ve odada karşılıklı küfür ve takunyalar havalarda  uçuşur, gören duyan da ‘Bu takım artık iflah olmaz, bu maç gider’ sanırdı. Oysa komşu sokak çocukları Giannakis, Gallis ve arkadaşları hiçbir şey olmamışçasına döner toplarını oynardı. Odaların dilleri olsa da dinlesek diyeceğim ama onlar bile anlatmazlar kutsallarını.

Yazının Devamını Oku

Hafakanlar bastı!

12 Mayıs 2020
Ünal Özüak yazdı...

Evde Kal günlerinde sıkıntıdan boğulur gibi olup radyoyu açtığımda; Müzeyyen Senar “Şarkılar seni söyler, dillerde nağme adın, aşk gibi, sevda gibi... Huysuz ve tatlı kadın... En güzel günlerini demek bensiz yaşadın” diyor, basketbolsuzluğa efkarlanıyor, karalar bağlıyorum. Derken bizim Kadıköy Maarif Kolejli Bülent Ortaçgil alıyor gitarını eline; diyor, kafayı sıyıracak oluyorum. İstasyon değiştiriyorum Melike Demirağ;

“Şimdi İstanbul’da olmak vardı anasını satayım Püfür püfür bir vapurun yan tarafında Şu anda İstanbul’da olmak vardı anasını satayım Yeni Cami’de mısır atmak kuşlara Köprüde balık ekmek yemek Dolmuşa ‘Çek dostum’ demek Ver elini Kadıköy, ver elini Kalamış, Moda Şu anda İstanbul’da olmak vardı Şu anda İstanbul’da olmak vardı Şimdi İstanbul’da, şu anda İstanbul’da Ahh İstanbul’da” diye mırıldanıyor...

Ama ben İstanbul’da olmama rağmen melun virüs yüzünden İstanbul’u ve bizlere sunduğu güzellikleri yaşayamadığım gibi, aslında ‘Final Four için Köln’de’ olup basketbol heyecan ve coşkusunu yaşamak istediğimden içim içime sığmıyor. Sonra bir başka şarkıya kulak verip; “Sabret gönül bir gün olur, bu hasret biter Çekilen acılar acılar canım, gün olur geçer Sabret gönül bir gün olur, bu hasret biter” diyerek teselli buluyor, ‘geç olsun güç olmasın’ sloganına sarılıp, “Acele işe şeytan karışır, belki basketbolda en iyisi bu yılı yaşanmamış kabul ederek yeni seneye başlamaktır” çaresiz teslimiyetiyle Orhan Veli gibi beni de bu havalar mahvetmeden radyoyu kapatıyorum.

Yazının Devamını Oku

Basketbolun 'iyi ki'leri

6 Mayıs 2020
Ünal Özüak yazdı...

Olup biteni olumlamak için sık sık ‘iyi ki varsın’ deriz. Karabasan gibi üzerimize çöken virüslü günlerde, yerimizde patinaj yaparken, geçmişte günlerimize renk kattığı ve yarınımıza umut verdiği için basketbola teşekkür etmeliyiz. ‘Thanksgiving’ (şükran günü) bir Amerikan adetidir, hindiye ‘Turkey’ dediklerinden bizi bozar ama en nihayetinde basketbol da Amerikan icadı olduğuna göre güzelleme yapmakla, Müslüman mahallesinde salyangoz satmış olmayız. ‘Ala turca şükran günü’müzde basketbolun ‘iyi ki’lerine göz atalım...

İyİ ki, mezhepsiz, ruhban sınıfına bağlı olmayan küresel bir Hristiyan hareketi olan YMCA (Genç Hristiyan Erkekler Birliği) dershanesi pastörü Dr. James Naismith 1891 yılında basketbolu icat etmiş. · İyİ ki, grup aktiviteleri ve vatandaşlık kursları aracılığıyla Hristiyan kimliğinin geliştirilmesi yolunda çalışmalar yapan YMCA misyonerleri oyunu Avrupa’ya taşımışlar.

İyİ ki, Tarsus Amerikan ve Robert Kolej salonlarında oynanan basketbol ile tanışmış ve giderek ülkenin ikinci büyük takım sporu haline getirmişiz.  İyİ ki, rahmetli Osman Solakoğlu cengaverleri 1981’de altın devrini yaşatmışlar ve 12 Dev Adam 2001’de basketbola ülkenin gönlünde taht kurdurmuş.

NBA, SiYAHLARI SOKAKTAN KURTARDI

NAISMITH’in resmi diyebileceğimiz basketbolu, Amerikan üniversite ve liselerinde yuvalanır ve prestij sporu olarak oynanırken, uyuşturucu ve kumarın yaygın olduğu arka sokakların siyahi çocukları da düzgün ve iyi hayat simidi olarak bu spora yöneldiler. Kolejlere giremediklerinden NBA çatısına sığındılar. 1949’da son şeklini alan Ulusal Basketbol Ligi NBA, dünyanın basketbol nabzının attığı yerdir. Spordan daha ziyade gösteridir ve fakat oyun estetiği yönünden Avrupa ve bizde oynanan kolej basketboluna model olmuştur. İlk kez 1987’de TRT’de anlattım NBA maçlarını. ‘Beyaz Gölge’ dizisiyle takviye ettiğimiz paketle basketbolumuzun sıçramasına altlık yapmıştık. NBA basketbolseverlere temaşa zevki verirken Anadolu Efes ve Fenerbahçe, Euroleague zirvesine taşıdılar bayrağımızı. Teşekkürler basketbol, iyi ki varsın.

Yazının Devamını Oku

'Z Kuşağı' için alternatif basketbol

4 Mayıs 2020
Koronavirüs salgını sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tamam da, nasıl olacak? Basketbol için kırılma noktasına mı geldik? Basketbol bir temas sporudur.

Virüsle mücadelenin amentüsü ise sosyal ve fiziki sıfır temas. Peki ne olacak? En kötü senaryo; 1981 ile 1996 yılları arasında doğup bugün 23 ile 38 yaşlar arasında olan millennial kuşağı ile 1997’den sonra doğan ‘Z’ kuşağı korona virüs sonrası e-basketbol oynayacaklar! Temas takip, yüz tanıma sistemleri vb. tekniklerle dijital ayak izleri kaydediliyor insanların.

Bana göre olacak iş değil, tadı tuzu kalmaz ama evden online basketbol oynamak hayal olmaktan çıkabilir yakında. PlayStation’la sahneye çıkan sanal oyunlar, 3 büyüklerin League of Legends sahnesine resmen girişiyle birlikte e-spor ile Türkiye’de de daha büyük bir kesimin ilgisini çekmeye başladı. Öyle ki; geçen yıl yapılan finalinde Ülker Arena’da 12 bin seyirci vardı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü tarafından e-sporcu lisansı verilmekte, oyun oynayarak geçimini sağlayan kişiler ‘profesyonel oyuncu’ olarak değerlendirilmektedir. E-spor alanında en popüler oyunlar League of Legends, Dota 2, Counter Strike: Global Offensive, Overwatch ve Hearthstone olarak sıralanabilir.

ÇİN İŞİ, JAPON İŞİ!

Uzak Doğulu insanların bize ters gelen ve gizemli olduğuna kanaat getirilen bazı icraatları için kullanılan yaygın bir tekerleme vardır dilimizde: Çin işi Japon işi bunu bilen iki kişi. Çinlilerin neler yapabilecekleri konusunda fikir sahibi olmak için basketbolda yaptıklarına bakmak yeter de artar bile!.. Kısa boylu olmalarıyla bilinen Çin’in basketbolcuları 1980’li sihirli değnek değmiş gibi birden uzadılar. Çin devletinin eski milli basketbolcu ebeveynlerine sağladığı çocuk yapmayı teşvik projesi sayesinde dünyaya gelen Yao Ming, 2.31 metrelik boyuyla NBA tarihinin en uzun oyuncusu olarak sahne aldı. Yao Ming’in anne babası ülkenin en uzun evli çifti. İkisi de basketbolcu. Baba 2.08 metre, Çin Milli Takımı’nın eski kaptanı olan annesi 1.90 metre boyunda. Yao Ming tek çocuk, kardeşi yok. BZhou Qi, Sun Yue, Wang Zhizhi onu takip eden Çinli devler oldular. Adam yapıyorlar virüs ne ki?...

Yazının Devamını Oku

Teşekkürler TRT

29 Nisan 2020
Ünal Özüak yazdı...

PARKEDE ayak sesleri duyamadığımız karantina günlerinde basketbol nostaljisi yaşattı bize TRT 2... 1981 ve 2001 yılları basketbolda yıldızımızın en yukarıda olduğu yıllardır. İki kez ‘rüya takım’ yakalamıştık. Her ikisini de mükemmel değerlendirerek basketbolumuzu ülkenin ikinci büyük sporu haline getirmeyi başardık. Efe Aydan, Erman Kunter, Mehmet Döğüşken, Necati Güler, Melih Erçin efsane 5’iyle ete kemiğe bürünen müessese takımlarının yatırımı, ülkeye milli başarıyı 1981 Balkan Şampiyonluğu ile, ilk ve tek uluslararası altın madalyayı getirerek yaşattılar. Bundan tam 20 sene sonra, bu kez Efes Pilsen ve Ülker kulüplerinin büyük uğraşlarla yetiştirdikleri 12 Dev Adam ikinci büyük zaferi gerçekleştirdi. Aradaki 20 yılda Türk basketbolunun en büyük federasyon başkanı rahmetli Osman Solakoğlu’nun büyük emekleri vardır. Amerika’ya yapılan Milli Takım görgü bilgi artırma turları, TRT’de ilk kez yayınlanan NBA maçları ve ‘Beyaz Gölge’ dizisiyle tırmanışa geçen basketbol sevgisi 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda alınan gümüş madalyayla kreşendo yaptı.

ORADAYDIM...

BASKETBOLUN ‘zirveyi gördüğü’ 1981 yılında rahmetli Aydan Siyavuş’un yardımcısı olarak kenar yönetimde, güncel deyimle ‘pik yaptığımız’ 2001’de TRT yorumcusu olarak naklen yayınlardaydım. Geçen hafta TRT işte bu maçları arşivden verince bütün turnuva coşkusunu baştan yaşadım. Yedi parçaya bölünmesinden önceki son turnuvasında Yugoslavya’nın altın madalyayı elimizden aldığı, Bodiroga’nın devleştiği final maçında aynı heyecanı baştan yaşadım. Kaptan Orhun
Ene sakat olmayıp oynasa, bütün turnuvayı mükemmel yöneten Aydın Örs sakatlıktan gelen Mehmet Okur’u baştan oynatsa şampiyon olmamız işten bile değildi.

İŞ BAŞA DÜŞTÜ ÇOCUKLAR!

GÜZEL olan şu ki; pek çok ülke Sabonis (Litvanya), Kirilenko (Rusya), Divac (Sırbistan) vb. yıldız oyuncularını ileriki yıllarda basketbolun içinde değerlendirir ama biz bu konuda neredeyse bir rekora imza attık. Hidayet Türkoğlu başkanlığında, bütün devler her biri işin bir ucundan tutmuşlar, Basketbol Federasyonu’ndalar. O takımın çaylağı Ömer Onan CEO, demirbaş pivotu Hüseyin Beşok üye, altın bilek Haluk Yıldırım Milli Takımlar Koordinatörü, Kerem Tunçeri A Milli Takım Menajeri... Masa başı devi olma günleri geldi çattı. Hazır zorunlu tatildeyken yabancı oyuncu bolluğu nedeniyle kaybolmak üzere olan milli basketbolu kurtaracak formülleri bulun çıkarın.

Yazının Devamını Oku

Gri günleri aydınlatan süper proje

21 Nisan 2020
TBF herkese açık basketbol akademisini hayata geçirdi.

Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde, bir grup amatör basketbolseverin haziran ayına kadar spor salonlarına girilemeyecek olması nedeniyle basketbola yeni başlayanlara yönelik #EvdeKalBasketOyna adlı görüntülü konferans eğitim programı geliştirdiklerini müjdelemiş ve “Şimdilik sivil inisiyatifle, tabiri caizse ‘dar alanda kısa paslaşmalar’ şeklinde, evde, cepte ortalama 10 kişinin aynı anda canlı bağlanacağı bir online basketbol eğitimiyle sınırlı olan sisteme kurumsal omuz vermeler gerçekleşirse pota için çok faydalı olur. Marazdan iyilik doğmuş olur böylece” demiştim.

MEĞER BU YOLA BAŞ KOYMUŞLAR

Meraklanmayın, bizim çocuklar (12 Dev Adam Federasyonu) emir telakki ettiler, hemen uygulamaya koydular filan diye, böbürlenmeyeceğim! Çünkü, omuz vermekle kalmamış, meğerse onlar üç yıldır bu yola baş koymuşlar. Eğitimde teknolojinin gücünü kullanarak; sporda erişilebilirliğin sınırlarını ortadan kaldıracak ve bilgiyi, basketbola gönül veren herkesle buluşturacak Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF)
Akademi’yi hayata geçirmişler bile. ‘https:// akademi.tbf.org.tr’ adresli site bu karantina günlerinde basketbolu meslek olarak düşünenler için arasan bulunmaz bir fırsat.

EN iYiLER DERS VERiYOR 

TBF Akademi’de Ufuk Sarıca, ergin ataman, Zeljko Obradovic ve Orhun ene gibi birçok kıymetli antrenör yer alıyor. TBF Akademi’de 60’ın üzerinde eğitmenin hazırlamış olduğu 185 dersin yanı sıra bin 250’nin üzerinde video görüntüsü yer alıyor. Önceden Türkiye’nin 81 iline eğitmenler gönderilerek gerçekleştirilen hakemlik eğitimi ve yöneticilik eğitimi de tek merkezden sağlanacak. Yönetici Eğitim Programı katılımcıları Bahçeşehir Üniversitesi’nin de iş birliğiyle, üniversite ortamında gerçekleşecek eğitimler sonrasında sertifika sahibi olabilecek. ·

Ücretsiz sunulan bu hizmeti özetleyen TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu; “Ülkede üniversiteler dışında sporcuların kariyerlerini belirleyebilecekleri bir platform yok. Profesyonel sporcular içinse maç ve antrenman yoğunluğu nedeniyle, eş zamanlı olarak üniversite eğitimlerini sürdürebilmek kolay değil. TBF Akademi sayesinde oyuncularımız, aktif sporculuk dönemlerinin içerisinde de uzaktan eğitim olanaklarıyla kendilerini profesyonel yöneticilik için hazırlayabilecek ve bu pozisyonlar için daha donanımlı olabilecekler” derken, bütün zamanların derdine derman olmuş.

BASKETBOLUN MERAKLISI OLUN

Yazının Devamını Oku

Al benden de o kadar!

12 Nisan 2020
Türkoğlu’nun açıklamaları moralleri yerine getirdi.

Survivor programı benzeri gerilimler yaşadığımız günlerde bunları duymaya o kadar ihtiyacımız var ki tahmin edemezsiniz... Kendimizden olduğumuz kadar, belki de daha fazla basketbolun yakın geleceğinden endişeli olduğumuz günlerde moral motivasyonu yukarıda tutacak söylemlere gerçekten ihtiyacımız var. Hele bunlar en sorumludan gelince içimiz rahatlatıyor. Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, başka bir deyişle, 12 Dev Adam’ın Türkiye’yi televizyon ekranlarına yapıştırdığı günlerin başkahramanı Hido, net olarak “Her şey normalleştiği zaman ligleri haziran, temmuz, ağustos aylarında oynatıp bitirmek istiyoruz” dedi. FIBA, eylül ayında yapılması gereken 2021 EuroBasket ve Olimpiyat Oyunları elemelerini 1 yıl ertelediğine göre neden olmasın. Virüsle mücadele algoritması şunu işaret ediyor zaten; yaza çıkan sahaya çıkar. 

YABANCI BiLMECESi

Hido, tüm olumsuzluklara rağmen ligler oynandığı takdirde tam anlamıyla adaletli bir sonucun ortaya çıkacağını vurguladığı demecinde; basketbolun futboldan daha değişik olduğunu, futbolda birçok yabancı oyuncunun burada kalmasına rağmen, basketbolda ise özellikle Amerikalı oyuncuların ülkelerine dönmelerinin cevabı bulunamayan soruların başında yer aldığını söyledi. Onun kaygısı gecenin sonunda adaletli sonucunu alınması. Ben ise basketbolun oynandığını güzel heyecanlı günlerin geriye gelmesiyle ilgileniyorum. Basketbol için yaşamın süreceğini müjdeleyen her güzel lafa açık kulaklarım. Zaman sorun değil; tartışır, doğru zamanı buluruz. Yeter ki, özlemle beklenen rekabet başlasın, keyfimiz yerine gelsin. Top yere vursun, parkede ayak seslerini duyalım.

HAY AĞZINA SAĞLIK CEDi

Bakın mesela NBA’de Cleveland Cavaliers forması altında ülkemizi temsil eden Cedi Osman hiç karamsarlığa kapılıp, tarifsiz kederlere bürünmeden, yayınladığı yazıda Türkiye tarihinin en iyi 5’ini seçti. Cedi, FIBA için yaptığı değerlendirmede 2 numara pozisyonu için kendisi ile Furkan Korkmaz arasında kararsız kaldı ama ona göre ilk 5’i şöyle:

Oyun kurucu (1): Kerem Tunçeri.

Atan guard (2): Cedi Osman veya Furkan Korkmaz.

Atan forvet (3): Hidayet Türkoğlu.

Yazının Devamını Oku