Paylaş
Medeniyetler Çatışması tezine Medeniyetler İttifakı yürekliliği ile karşı koymaya çalışan Türkiye, medeniyetler arası kopukluğun, kutuplaşmanın ve düşmanlığın en yoğun şekilde yaşandığı alana dönüşüyor. Türkiye artık dünya barışı için örnek toplum olabilme şansını kaybetti.
Herşeye rağmen 2017'den beklentilerim var. Acaba çok şey mi istiyorum?
Herhangi bir ayırımcılığa tabi olmaksızın, din, mezhep, ırk, cinsiyet, dil, milliyet, etnik köken, inanç, ideoloji gibi etiket ve gruplamalardan uzak, sadece insan olarak tanınmak istiyorum. Başkalarına öyle baktığım için bana da öyle bakılmasını istiyorum.
Yeni doğmuş bir bebekten ömrünün son demlerine yaklaşmış bir ileri yaşlıya varana kadar insan olarak yaşayan her varlığın sadece insan oldukları için sevgi ve saygı görmelerini istiyorum.
Özgürlüğü sadece elini kolunu sallayarak dolaşmak, başkalarının özgürlüklerini hiçe saymak ve kendi özgürlüklerini dayatmak olarak anlamayan insanların barış içinde bir arada yaşadığı bir toplumun mensubu olmak istiyorum.
Özgürlüğün sadece fiziki değil aynı zamanda ve hatta herşeyden önce fikri olduğuna inanmak, düşünce, inanç, ifade özgürlüğünün akla zarar bahanelerle "suç" olarak görülmediği gerçek bir demokratik toplum içinde tüm yurttaşlarımla birlikte eşit hak ve özgürlüklerden yararlanarak yaşamak istiyorum.
Yurdumda barış istiyorum. Yurttaşlarımın barış içinde yaşamasını mümkün kılacak bir anlayışın hayata geçirilmesi halinde yurttaşlarımın akrabalarının da başka ülkelerde barış içinde yaşayacaklarına ve Türkiye insanıyla da barış içinde olacaklarına inanıyorum.
Dış politikayı Türkiye'nin uluslararası toplumla olan ilişkilerinin bir alanı olarak görmek istiyorum. Türkiye toplumunun, halkımın ve yurttaşlarımın, dış politika uygulamaları ve söylemleri nedeniyle kendi içinde kutuplaşmasını istemiyorum.
Türkiye içinde insana insan olduğu için değer veren anlayışı nasıl özlüyor ve istiyorsam, Türkiye'nin komşularına bakarken o komşu ülkelerde yaşayan insanlara da aynı gözle bakmak istiyorum.
Aynı kendi ülkemde olduğu gibi, komşu ülkelerde yaşayan insanlara da din, mezhep, ırk, cinsiyet, dil, milliyet, etnik köken, inanç, ideoloji gibi etiketlerden arınmış bir bakışla bakılmasını istiyor, onların da önce insan olarak görülmeyi hak ettiklerine inanıyorum.
İnsanlara önce insan olarak bakarsam, o zaman farklı din, mezhep ve inançlara mensup olmalarına da insanca saygı duyulabileceğine inanıyorum.
Zira onların da benim onlardan farklı olduğum her alanın sadece beni ilgilendirdiğini görebileceklerini, bana bu farklılıklarımla saygı duyabileceklerini düşünüyorum.
O zaman onların da benden aynı anlayış ve saygıyı beklediklerini, bunu da hak ettiklerini öyle bir anlıyorum ki, sormayın...
Sözlerime güven duyulmasını istiyorum. Benim adıma verilen sözlerin mutlaka tutulması gerektiğine inanıyorum. Yapılamayacak ve tutulamayacak sözlerin verilmesini de istemiyorum.
Zira o zaman inanılırlık ve güvenilirlik sorunuyla karşılaştığımızı, bunun sonuçta beni de aynı kategoriye soktuğunu, benim de başkalarının gözünde inanılırlık ve güvenilirlik zaafına düşürüldüğümü görüyorum.
Oysa ben verdiği sözü tutan, tutamayacağı sözü vermeyen bir insanım. Öyle olmak, öyle kalmak ve bu erdemimi kaybetmemek istiyorum.
Komplo teorileri ve söylemlerinden sıkıldım. Ülkemin, yurdumun ve yurttaşlarımın başına gelen her trajedinin ve facianın ardında mutlaka dış mihrak parmağı bulmaya çalışanlardan bıktım usandım.
İnanıyorum ki, herşeyden önce bu topraklar üzerinde yaşayan insanların kendi aralarında çözmeleri gereken sorunlar var. Bu sorunları çözememekten dolayı artan bir zaafiyet içine girdiğimizi görüyorum. Bu zaafiyeti kullananların artmasına da şaşırmıyorum.
O zaman komplo teorileri ve senaryoları üretmeye gerek olmadığını anlıyorum. Kendi kendimize kurduğumuz komplonun tutsağı olmanın dayanılmaz acısını günden güne daha fazla hissediyorum.
Bu beni nasıl yıpratıyor biliyor musunuz? Anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor...
2017'ye umutla bakmak, tüm bu istediklerimin gerçekleştiğini görmek, Türkiye'nin sadece kendi yurttaşları için değil, komşuları için, yakın coğrafyası için, onu örnek alanlar, ondan ilham alanlar için de yeniden, evet yeniden umut haline geldiğini görmek istiyorum.
Bunu isterken hiç de bencil davranmıyorum. Bunu ülkem için istiyorum. Bunu Türkiyem için istiyorum. Bunu yurttaşlarım ve tüm insanlık için istiyorum.
Bunu torunlarım için istiyorum. Bunu tüm evlat ve torun sahibi insanların da istediğini düşünüyorum. Onun için bu kadar heyecanla, bu kadar tutkuyla istiyorum.
Çok şey mi istiyorum?
Paylaş