Paylaş
Yanı başımızda neredeyse sonsuz bir enerji kaynağı duruyorken gezegendeki büyük çatışmaların ve uzak olmayan bir gelecekte felaket boyutunu alabilecek doğa olaylarının sınırlı enerji kaynaklarıyla ilgili olması ne büyük bir paradoks değil mi? Medeniyetlerin gelişmişlik seviyesini belirleyen faktörlerin başında enerjiyi nasıl kullandığı geliyor. Daha doğrusu enerjiyi nasıl ürettiği veya nereden temin ettiği... En az maliyetle, doğaya en az hasarı bırakarak en fazla enerjiyi üretebilen ve dönüştürebilen bir medeniyetin diğerlerinin önüne geçmesi kaçınılmaz. Hatta yalnızca Dünya medeniyetleri değil, ünlü Sovyet astrofizikçi Nikolai Kardashev’in 1964’te öne sürdüğü hipoteze göre kâinattaki diğer olası medeniyetlerin gelişmişlik seviyesinide yine enerjiyi nasıl kullandığı belirliyor.
Kardashev’in teorisine göre Tip 1 medeniyetler enerjiyi kendi gezegenlerinden alabilecek teknoloji seviyesinde.
Tip 2 yörüngesindeki yıldızın, yani güneşinin tüm enerjisini toplayıp kullanabilen gelişmiş medeniyetleri ifade ediyor. Tip 3 ise bütün bir galaksinin enerjisini kullanabilen çok ileri düzey uygarlıkları tanımlıyor. Ünlü astrofizikçi Carl Sagan, Dünya uygarlığının 1 üzerinden
0.72 medeniyet seviyesinde olduğunu hesaplamıştı.
Antene aktarılıyor
Şimdilerde, bu oranı birkaç tık arttırabilecek bir proje için ilk adımlar atılmak üzere. Dünyanın en kalabalık nüfusuyla birlikte gezegenin de en büyük hidroelektrik santralına sahip olan Çin’in sıradaki hedefi enerjiyi doğrudan Güneş’ten alıp Dünya’ya aktarmak. Uzay tabanlı güneş enerjisi (Space based solar power/SBSP) istasyonlarının çalışma mantığı çok büyük ölçekte, en az 1 km uzunluğunda sıralı bir sisteme yerleştirilen aynalarla güneş ışığını yoğunlaştırarak güneş panellerine yansıtma esasına dayanıyor. Elde edilen elektrik, mikrodalga radyasyonuna dönüştürülerek Dünya üzerindeki sabit bir antene aktarılıyor.
Yörüngede sabit noktaya konumlanacak olan SBSP panelleri hayata geçirilirse Dünya’daki güneş panellerinden çok daha verimli olacak. Mevsim geçişlerinden ve gece gündüz değişimlerinden asla etkilenmeyecek, atmosferden süzülmediği için çok daha yoğun olan güneş ışınlarını tam verimli halde kullanabilecek. Uzay bazlı güneş enerjisi panelleri, Çin dışında ABD, Rusya ve Japonya’nın da araştırdığı bir teknoloji.
İlk adım 2028’de
NASA’nın yaptığı güncel bir değerlendirmeye göre SBSP panelleri yılın yüzde 99’unda kesintisiz güç üretme potansiyeli taşıyor. Şimdi sıkı durun, araştırmalara göre doğrudan Güneş’ten sadece 1 yılda alınabilecek enerji Dünya’da kalan tüm petrol rezervlerinin üretebileceği toplam enerjiye eşit. Yani sadece 1 km uzunluğundaki uzay paneliyle tüm gezegenin fosil yakıt problemini ve onunla gelen savaşları ve iklim krizini büyük ölçüde çözmek mümkün olabilir.
Ütopik bir hayal gibi görünse de çalışmalar çoktan başlamış bile. Çinli biliminsanları söz konusu paneli yörüngeye parça parça taşıyacak olan yeniden kullanılabilir Long March-9 roketi üzerinde çalışıyorlar. Ancak işleri hiç kolay değil çünkü aşağı yukarı Boğaz Köprüsü ebatlarında bir kütleyi uzaya taşımak söz konusu. Popular Mechanics dergisindeki habere göre Uluslararası Uzay İstasyonu’nun (ISS) yapımı için bile onlarca fırlatma gerçekleşmişti. 109 metre uzunluğundaki ISS’in büyüklüğüyse Boğaz Köprüsü’ne kıyasla hemen hemen bir futbol sahası kadar ve ağırlığı 450 ton. Öte yandan geçmişe kıyasla roket fırlatma maliyetlerinin dünya çapında giderek düşüyor olması projenin gerçekleşebilmesi için iyi bir avantaj. Çin’in önümüzdeki 25 yıl içinde gerçekleştirmeyi hedeflediği projenin ilk adımı 2028’de atılacak ve düşük yörüngeden enerji aktarımı denenecek. Japonya ise aynı adımı gelecek yıl atmayı planlıyor.
Dünyanın en zenginleri küresel ısınmanın üçte ikisine sebep oluyor
İsviçreli biliminsanlarının araştırmalarına göre dünyadaki en zengin yüzde 10’un tüketim tercihleri küresel ısınmanın üçte ikisine sebep oluyor. Yıllık ortalama 46 bin dolar (1.776 milyonTL) gelir kazananlar yüzde10’luk dilimde kabul ediliyor (Dünya Eşitsizlik Veritabanı’nın 2023 tarihli çalışmasından). Yüksek gelirlilerin araç kullanımı, seyahat sıklığı, konut fazlalığı ve diğer yakıt sarfiyatı neticesinde küresel ısınmaya katkılarının toplumun geri kalanından 7 kat fazla olduğu belirtiliyor.
Paylaş