Doğada en çabuk uyumlanan, en kolay yolu bulandır; hayatta kalır ve devam eder... Dünya gezegeni ve insanlık bir dönüşüm süreci içinde. Bilirsiniz, derisini değiştirirken yılan, bedenini taşlara, çakıllara sürter. Dönüşüm, her zaman biraz sancılı ve sürtüşmeli olmuş. İyi olan bir şey de var: Gün geçtikçe daha çok insan yapısal düzende, yaşam tarzında değişim gereği hissediyor. Daha fazla insan duyarlı hale geliyor, farkındalığı artıyor. Bilinç düzeyi yüksek çocuklar dünyaya geliyor. Belli ki gelecek aydınlık. Şu yılları bir atlatalım...
Şimdi birlikte, teknolojik trendlerin 2021’e nasıl uyumlanacağına bakalım...
1. Dünyaya uzaktan bağlanmaya devam
Son yıllarda ofisler merkezi sistemden uzaklaşarak çok lokasyonlu yapıya dönüşmeye başlamıştı. Pandemi ile standart haline geldi. 2021’de dünyaya uzaktan bağlanmaya devam edeceğiz. Uzaktan eğitim, müfredatın kalıcı bir parçası olmaya başlayacak. Telesağlık ve uzaktan muayene uygulamaları artacak. Zoom gibi uygulamalar, sosyal paylaşımların odağında kalacak.
2. Yüksek düzeyde siber güvenlik
Dünyaya uzaktan bağlanırken dışarıya açılan kişisel, kurumsal ve finansal veriler ciddi oranda arttı. Tıbbi veriler, hacker’ların iştahını kabartıyor. Şirket ağlarına evden ulaşılması güvenlik açığı yaratıyor. Yeni normalde siber güvenlik her zamankinden önemli olacak.
3. 5G amacına ulaşıyor
TARİHİ GELİŞMELER: İLK 3
SpaceX - NASA işbirliği
Uzay yolculuklarının başladığı 50 yıldan bu yana ilk kez sivil bir kuruluş 2020’de uzaya kendi roketiyle insan yolladı. Elon Musk’ın adını insanlık tarihine kaydeden olay, SpaceX’in NASA astronotları Robert Behnken ile Douglas Hurley’i Uluslararası Uzay İstasyonu’na sağ salim taşıyıp geri getirmesiyle gerçekleşti.
COVID-19 Medikal Bilgi Ağı
Koronavirüs’ün insanlığı etkisi altına almasıyla birlikte tıp dünyasında küresel bir bilgi seferberliği başladı. Deneyimlerin ve bulguların hızla paylaşılması hayati önem taşıyordu. Virüsün yapısını analiz edebilmek, tedavi ve aşı geliştirebilmek için teknoloji halen son imkânlarına kadar kullanılıyor. Yeni uygulamalar, sistemler geliştiriliyor. Araştırmacılar ve sağlık çalışanları arasında kurulan Medikal Bilgi Ağı, gelecekte de insanlığa hizmet edecek.
Elektrik devrimi için ilk adım atıldı
Çağımızın en sıradışı yılbaşı kutlaması yaklaşıyor! Bu yıl sokağa çıkmak, sabahlara kadar çılgınca partilemek yok. Ne varsa evde, sanal âlemlerde! Eskiden yılbaşını kimlerle, nerede geçireceğimiz önemli bir konuydu. Günler, haftalar öncesinden plan yapılırdı. Hem herkesin gönlü olsun hem de en iyi ortam bulunsun! Şimdi, 2021’i karşılayacağımız bu yılbaşı, teknoloji marifetiyle bize hepsini birden sunuyor. İşe iyi tarafından bakın. Sevdiğimiz herkesle bir arada bulunup yeni yılı samimi ve heyecanlı bir şekilde kutlayabileceğiz. Üstelik istediğimiz kadar çok ev partisine ışınlanabilir, hatta birinde partilerken diğerinde yılbaşı oyunlarına katılabilir, uzak diyarlardaki sevdiklerimizin hediye sevinçlerine bile ortak olabiliriz.
VİDEO KONFERANS UYGULAMALARI
Zoom.us o kadar yaygınlaştı ki yakında çeyiz sandıklarına bile girecek. Son güncellemesiyle bir dizi iyileştirmeden geçen Zoom, artık farklı uygulamalara daha kolay entegre olabiliyor. Yılbaşında elinizin altında bulunması şart. Yoğunlukta Zoom yavaşlar diye düşünüyorsanız Google Meet, Skype, Cisco Webex, FreeConferenceCall.com (ücretsiz) gibi alternatifleriniz olduğunu unutmayın.
BİRLİKTE SEYRET VE DİNLE
Yılbaşını sakince geçirmek isteyecekler için uzaktaki sevdikleriyle birlikte bir şeyler izlemek keyifli bir seçenek. Watch2gether’ın kullanımı son derece kolay. YouTube, Vimeo, TikTok gibi kanalları sevdiklerinizle aynı anda izleme imkânı sunuyor. Ayrıca Instagram, Twitter, Pinterest gibi popüler mecralara birlikte bakabilir, SoundCloud ve Mixcloud üzerinden aynı anda aynı müziği dinleyebilirsiniz. W2G.tv
SIKI OYUNCULAR BİLİR
Makine zekâsının insan aklını aşıp dünyanın kontrolünü ele geçireceği çağımızın popüler kaygılarından... Bir anlamda da mantıklı. 20 yıl içinde yapay zekânın insan beyniyle eşleşeceği, ileride geçeceği öngörülüyor. Evet, o sırada dünyanın kontrolünü olmasa bile idaresini büyük oranda yapay zekâya bırakmış olacağız. Peki bu durumda bile kendisinin farkında olacak mı? Büyük olasılıkla hayır. Bilinç yaşayan varlıklara ait bir nitelik. Yapay zekâ, insandan zeki olabilir ancak ‘bilinçli’ olmayacak. Yani varlığını hissetmeyecek. Pekâlâ bilinç dijital anlamda ‘yaşayan’ bir sistemde belirebilir mi? İşte bunun için iyi bir adayımız var: İnternet.
‘Kendiliğinden oluveren güçler’
En gelişmiş teknolojimiz internet zamanla bilince sahip olabilir mi? Olursa bunu nasıl fark ederiz? Nörobilim uzmanı Christof Koch, bu sorulara geçerli bir yanıt bulduğunu düşünüyor. Koch klasik bir nörobilimci değil, Allen Beyin Bilimleri Enstitüsü’nün bilim kurulu başkanı. Microsoft’un kurucularından Paul Allen tarafından desteklenen enstitünün insan beyni ve dijital teknoloji arasındaki geniş bir köprü olduğunu düşünebilirsiniz.
Christof Koch bilgi işleyen bir sistemin içinde bilincin ortaya çıkabileceğini varsayıyor. Wired dergisine konuşan Koch insandan solucana kadar tüm hayvanların bilinçli olduğunu anlatıyor ve internetin bile bilinçli olabileceğini öne sürüyor. Koch’un öngörüsüne göre birbirine entegre olan yeterli unsurlar bir araya gelirse bilinç ortaya çıkar. Pekâlâ bilincin bir anda ortaya çıkması ne demek? Evrende bir şeyler kendiliğinden belirir mi? Koch elektronları örnek veriyor: “Taşıdıkları elektrik yükü maddesel özelliklerinden gelmez, elektrik yüklüdürler, o kadar.” Elektriğin elektrondan geldiğini biliyoruz fakat elektronlar nasıl elektriklendi? Eminim Nikola Tesla’nın yanıtı bile “Bir şekilde” olurdu.
Evrimi ele alalım... Evrim ortam koşullarına en uygun genlerin ‘doğal seçilim’ tarafından seçilip mutasyona uğratılması ve diğerlerinin geride bırakılmasıdır. Evrim aslında doğal seçilimin kendisidir. Peki doğa bu seçimi nasıl yapıyor? Seçen irade kim veya nasıl bir güç? Yaşadığımız evren işte böyle pek çok gizem ve ‘kendiliğinden oluveren’ güçler barındırıyor. Bilhassa kuantum düzeyinde...
İnterneti insan beyniyle kıyaslıyor
Öyleyse internet gibi bilgi işleyen bir sistem yeterince karmaşıklaştığında bilinç belirebilir mi? “Kendiliğinden oluverme şartları yerine gelirse neden olmasın” diyen Koch bu noktada interneti insan beyniyle kıyaslıyor. Milyarlarca nöron hücresinden oluşan insan beyni bilincin ortaya çıkması için yeterince karmaşık. Daha önemlisi entegre bir yapıya sahip. Koch, bilinci ölçebilmek adına ‘Entegre Bilgi Teorisi’ adlı bir kuramdan yararlanıyor. Teori, beyin veya herhangi bir kompleks sistemin kendisini oluşturan parçalardan daha fazlası olup olmadığıyla ilgileniyor. Tıpkı bir avuç kum tanesinin bir bütünü temsil etmediği gibi beyin hücreleri de tek başlarına bilinci ifade etmiyor. Fakat birbirleriyle entegre oldukları oranda bilinç ortaya çıkıyor. İnsan beyninde kabaca bir katrilyon sinaps (nöron bağlantısı) var. İnternete bağlı yaklaşık 10 milyar bilgisayar ve işlemcilerinde yer alan milyonlarca transistörü beyindeki sinapsler ve nöronlarla kıyaslayan Koch sonucun rakamsal açıdan tutarlı olduğunu söylüyor. Ancak bilincin ortaya çıkması için transistör sayısı değil, birbirleriyle ne kadar entegre oldukları belirleyici.
Temastan sürekli kaçındığımız pandemi günlerinde hayatımız çok zor. Düşünün, alışverişi yapıp torbalarla apartman kapısına vardınız. Poşetleri yere bırakamazsınız. Anahtarı bul, kilidi tuttur, ağır kapıyı it... Daire kapısında bir daha... Eskiden beri benzer deneyimler yaşadığımda “Şu uzvum olmasaydı ne yaparım” diye düşünürdüm. Herkes böyle şeyleri düşünür sanırım. Geçen hafta Hürriyet Pazar yazarı, sevgili Harun Sarıkaya ailesindeki COVID-19 vakası nedeniyle evde tek başına kalacağını yazdı. İzlenimlerini paylaştı. Çamaşır yıkamadan önce makinenin fazla dolu olup olmadığını anlayabilmek için fotoğrafını çekip arkadaşına yollaması, bardağın dolu olup olmadığını üfleyerek anlaması…
Yazıyı okuduktan sonra rutinlerime bir başka ‘bakar’ oldum. Ve Harun’la da konuşmak istedim. Akıllı telefon ve bilgisayarların engelli bireyler için hayati önem taşıdığını söyleyen yazarımız pahalılık yüzünden teknolojiye ulaşamamaktan şikayetçi. “Uygulamalar yenilendikçe onları çalıştırabilmek için daha güçlü cihazlar gerekiyor. İyi bir telefonun en uygunu 4-5 bin liradan başlıyor. Apple bilgisayarlar bizim için en gelişmişi ama 14 bin lira. Otomobillerde olduğu gibi teknoloji ürünlerine de engelliler için ÖTV ve KDV indirimi gelmeli. Yürüme engelli birey arabayla bir yere ulaşabiliyorsa ben de telefonla görüyorum, bilgisayarla yaşıyorum.”
Sevindirici olan, dünyanın dört bir yanından duyarlı girişimcilerin birçok yaratıcı teknoloji geliştirmek için çabalaması. Engelleri kaldıracak vicdani sorumluluk olduktan sonra hep daha iyiye ulaşmak için mücadele verilecek.
Dokunamayanlar için...
SESAME-ENABLE
Dokunmatik ekranlı akıllı telefonların pek çok marifeti var ancak ‘dokunamayanlar’ için fazla işe yaramıyorlar! Parmaklarını kullanamayanlar için tasarlanan Sesame-Enable baş hareketlerini algılıyor. Telefon, tablet ve bilgisayarların ön kamerası sayesinde çalışan uygulamayla kaydırma, tıklama gibi işlemleri yapmak mümkün. Gelişmiş bir sesle komut teknolojisi de mevcut. Uygulama ücretsiz.
Yapay zekânın hastalıklara teşhis koyması fikri size fütüristik mi geliyor? Uzak değil, yakın gelecekte “Yapay zekâ görmeden ameliyata girmem” diyen hastalarla karşılabilirsiniz. Tıpta yapay zekâ büyük bir potansiyele sahip. Özellikle tomografi, MR gibi tekniklerle ‘makine öğrenmesi’ sürecini mümkün kılıyor, yapay zekâ hızla öğreniyor. En son örneklerden biri COVID-19 teşhisiyle ilgili... Sağlık Bakanlığı tomografi tekniğinin yapay zekâyla desteklenmesini gündemine aldı.
Radyoloji alanında uzman Prof. Dr. Levent Çelik’in en iyi yardımcısı bir yapay zekâ... Birbirlerinden öğreniyor, birlikte gelişiyorlar. Dr. Çelik tıp kariyerinden önce bilgisayar eğitimi almış ve ilk işi de IBM’deymiş. Yazılımcı doktor, tıp açısından sıradışı bir nitelik... Bu özelliği sayesinde FDA’dan (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) onay alan dünyanın ilk teşhis yazılımı Transpara’nın geliştirilmesine büyük katkı sağlamış. 80 binden fazla tomografi filmini veritabanına uygun hale getiren Çelik adeta yapay zekânın hocası...
◊ Yapay zekâyla çalışan bir doktorun günlük rutini nasıl?
Ben hastaya rapor vermeden önce her mamografiyi iki yapay zekâ incelemiş oluyor. Ben onlardan sonra raporu okuyorum. Uzun yıllardır bir aradayız. Transpara ile çalışıyoruz. Ayrıca Kore menşeli bir yazılımı da test ediyoruz.
◊ Radyoloji, görüntüleme teknikleri sayesinde yapay zekâ için en uygun alan sanıyorum...
Evet, imaj işleme makine öğrenmesi teknolojisinin patlamasıyla hızla yaygınlaştı. Dünyanın en büyük radyoloji kongresinde de konuların yaklaşık yüzde 30’u yapay zekâ oluyor. Tüm doktorlar bu teknoloji kendi alanının neresine eklenecek diye bakıyor.
Televizyon kanallarında ürün tanıtımlarının yapıldığı, ilk arayanın ‘büyük indirimleri, eşsiz fırsatları’ kaptığı tele-pazarlama dönemini hatırlıyorsunuz. Tarih tekerrürden ibaret... Şimdilerde sosyal medyada yeni bir ‘telemarket altın çağı’nın başlama sinyalleri geliyor. Elbette ki influencer’lar başrolde...
Çin’de şimdiden trend olan canlı alışveriş kanalları, Batılı internet devlerinin de yakın radarına girdi. Amazon, Google ve Facebook perakende sektörünün geleceği olarak gördüğü bu yenilik için altyapı hazırlıklarını hızla sürdürüyor. Malum, internette bir yerde çok büyük paralar dönüyorsa onları da mutlaka sahnede görüyoruz.
‘Alışverişi bir eğlence yöntemi olarak düşünün’
Günümüzün popüler meslekleri arasına giren influencer’lık, canlı alışveriş konusunun odağında. Influencer, kitleleri etkileme ve fikirleri, mesajları doğrudan yayma, empoze etme gücü olan, nüfuzlu kimse demek; geçmişteki saygın tanımıyla. Bugünse çoğunlukla ürün tanıtım videolarıyla ünleniyorlar. Canlı alışveriş kanallarında işi bir adım ileri taşıyanlar, doğrudan satış yapmaya başladı. Tanıtımlar özel platformlarda yapılıyor. Ekran arayüzü, çevrimiçi satış mağazası gibi ürünü hemen sepete eklemeye imkân veriyor.
Silikon Vadisi’nin devleri yeni satış trendini kucaklamaya hazırlanırken, dünyanın öte yanında işler çoktan yerine oturmuş. Çin’de canlı satış kanallarını kullanan influencer sayısında bu yıl patlama yaşanmış. Pandemi etkisi elbette tartışılmaz. Çin halkı yeni yöntemi çok çabuk benimsemiş ve hatta eğlence aracı olarak görmeye başlamış.
The Verge’e konuşan Instagram alışveriş bölümü sorumlusu Leyla Amjadi, canlı satışın eğlenceye dönüşen bir araç olduğunu anlatıyor: “Alışverişi keyifli vakit geçirme ve eğlence yöntemi olarak düşünün. Ürünü sadece keşfetmiyorsunuz, onu duyabiliyor, hareket halinde görüyorsunuz” diyor. The Verge’ün haberine göre an itibariyle 200 milyondan fazla Çin vatandaşı canlı satış kanallarına angaje olmuş durumda.
‘Meşhur ünlü’ Kim Kardashian West ise koluna altın bileziği hemen takanlardan… Çin’in bereketli influencer’larından biriyle yaptığı ortak yayında 15 bin şişe parfümü bir çırpıda sattığı anlatılıyor. Kardashian’ın para ve şöhret odaklı yaşadığını herkes bildiği için işi daha kolay. Ancak şimdiye kadar sadece ‘tavsiye veren’ bir influencer için öyle değil. Yayın süresi boyunca “Acaba şu an satıyor mu, kaç satıyor?” diye düşünmek samimiyeti azaltabilecek bir unsur. Örneğin Google’un satış platformu Shoploop’un lansmanında ünlü influencer Helene Heath, dokuz canlı satış videosunun hiçbirinden gelir elde edememiş. Amazon Live’da iyi satışlar yapan güzellik influencer’ı Carla Stevenne ise ancak onlarca yayından sonra başarıya ulaşabilmiş...
Yaşadığımız bu dönem, 21’inci yüzyıl ‘bilgi çağı’ olarak anılıyor. Bütün devirler kendi tezatlığını da içinde barındırır ya, biz de sanki paralel evrende ‘yanlış bilgi çağı’nı yaşıyoruz. Muazzam teknolojik gelişmeler bile kulaktan kulağa oyununun dinamiklerini değiştiremedi. Halen bilginin kaynağıyla ulaştığı nokta arasında büyük sapmalar görülebiliyor. Sokağa çıkma yasağı saatleri kadar yalın bir bilginin bile ne kadar kafa karıştırabileceğine geçen hafta şahit olduk. Güncelliği bakımından üzerinde durmayı faydalı görüyorum. “10.00-20.00 saatleri dışında sokağa çıkmak yasak” ifadesinin günlük dildeki karşılığı ‘Akşam 8’den sabah 10’a kadar sokağa çıkmak yasak’tır. Resmi açıklama bağlamında ilk ifadenin tercih edilmesi anlaşılabilir; yasak ve serbest olan saatleri bir arada belirtiyor ve konuyu asıl ekseninden kaydırmıyor. Şayet mesele koronavirüs için alınan önlemler olmasaydı, kolay anlaşılabilirlik adına ikinci türden bir ifade daha açık olurdu. Çünkü insanların çoğunun ilgilendiği bilgi -kabul etmek gerekir ki- hafta sonu gece dışarı çıkılıp çıkılamayacağıdır...
İnsanların neyle ilgilendiği, yani algıda seçicilik, bilgi aktarımındaki kilit noktalardan biri. Bilginin dolaşımını hızlandıran bir unsur. Aynı zamanda bozulmasını da kolaylaştırabiliyor. Değersiz bir bilgi, daha fazla ilgi gördüğü için asıl bilginin önüne geçebiliyor. Ayrıca bilgi, aktarım sırasında deformasyona uğrayabileceği gibi art niyetli olarak da çarpıtılabiliyor. Buna dezenformasyon deniyor.
Çarpıtılmış bilgi, tahakküm gücüne dönüşebiliyor
Pandemi süreci, bilgi çağı için iyi bir etüt sahasına dönüştü. Örneğin “Hastalığa ne iyi gelir, nasıl korunurum?” herkesin ilgilendiği bir konu. İlk günlerde yayılan asılsız ‘işkembe çorbası tavsiyesi’ absürt bir dezenformasyon örneği. Benzerleri halen türetiliyor ve ilgi görüyor. İşkembenin pek kimseye zararı yok ancak kasten manipüle edilmiş bilgiler toplum sağlığı için riskli.
Yanlış ve çarpıtılmış bilgi, kötü niyetli ellerde tahakküm gücüne de dönüşebiliyor. Öyle ki spekülasyonlar ekonomiyi çökertebilecek, yalan haberler seçimleri ve ülkenin kaderini değiştirecek, hatta savaş başlatacak kudrete sahip olabiliyor.
Harvard Halk Sağlığı Okulu profesörü K. ‘Vish’ Viswanath, bilim iletişimi alanında dünyanın saygın isimlerinden. Sabri Ülker Vakfı’nın 17-18 Kasım’daki Beslenme ve Sağlık İletişimi konferansının önemli konuşmacıları arasındaydı. Konferans öncesinde e-posta yoluyla görüştük. Profesör Vish, bilgi ekosisteminin karmaşık yapısı yüzünden bilim iletişiminin zora girdiğini anlatıyor. “Doğruluğu kanıtlanmış haberi tanımlamak için birçok farklı bakış açısı var. Toplumun bilimi anlamasında sosyal ve psikolojik bariyerler bulunuyor” diyor.