Paylaş
Biz yine de kurala uyalım yazının bu bölümünden sonra. Evet yan yana durmamız gereken bir çağda yaşıyoruz. Aslında hep öyleydi ya. Artık daha da yakıcı oldu. Hem bireyler olarak, hem de toplumsal farklılıklarla yan yana durmamız gereken bir dönemdeyiz.
27 Mart bildiğiniz gibi Dünya Tiyatro Günü. Nilüfer Belediyesi’nin bu yıl 6.’sını düzenlediği Tiyatro Festivali’nin açılışında okunan Lübnan’lı oyuncu, yazar ve yönetmen Maya Zbib’in mesajının son bölümünde bakın neler söyleniyor:
“Uluslararası tiyatro toplumunun üstlenmesi gereken her zamankinden daha önemli bir rol var: Giderek çoğalan, elle tutulan, tutulamayan bu duvarlarla yüzleşmek. Bugün sosyal ve politik yapılarımızı dürüstlük ve cesaretle, yaratıcılıkla yeniden keşfetmek, her zamankinden daha gerekli. Yetersizliklerimizle yüzleşmek ve biçimlenmesinde rol oynadığımız dünya için sorumluluk almak adına. Bu dünyadaki tiyatro insanları olarak, bir ideoloji ya da inanç sisteminin peşinden gitmiyoruz, ama ortak özelliğimiz hakikati bütün biçimleriyle sonsuza dek aramak, statükoyu her daim sorgulamak, baskıcı iktidarlara meydan okumak ve sonuncusu ama en önemlisi, dürüstlüğümüzü korumak.
Kalabalığız, korkumuz yok ve hiçbir yere gitmiyoruz!”
BİLİM VE SANAT
Ne güzel değil mi? İşte sanatın bilimle en çok yakınlaştığı anlardan biri, hakikati aramak.
Son dönemde bilim yuvalarına karşı farklı bir bakış var. Sanki bilim sadece fiziki bilimlerden ibaretmiş gibi davranılıyor. Oysa ki yine TDK tanımında bilim; evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim olarak açıklanmış.
Yani sadece dünya, evren, madde değil olaylar da bilimin konusu. Ve bunların tamamı, insanın kendini anlama çabası. Oysa günümüz dünyasında yeni bir skolastik anlayış hakim. Tüm doğmalardan ayrılarak, analitik düşünceye yönelmek sadece fiziksel bilimlere uygulanmaya çalışılıyor. O da temelleri doğmalara bağlı insanlarla nereye kadar gidiyor?
Bilim ve sanat yan yanadır ve sorgular. Siz eğer sanatla ufkunuzu genişletemezseniz, biliminiz de ufkunuz kadar gelişir. Bilim yuvası olarak, bilim ve teknoloji merkezlerini önümüze koyarsanız vay halimize. Yanlış anlamayın, o da gerekli. Ancak, asıl olan ufku açık, özgür düşünen bireyler. Daha iyi bir teknoloji geliştirmek olarak görülen bilim, insanın kendini, yaşadığı evreni, doğayı tanıma, anlama çabalarına ne kadar hizmet edebilir?
Sanatsız bilim olmaz. Sanat da kısıtlamaları tanımaz. O halde gelin bir ay boyunca sanatın en interaktif hallerinden olan tiyatroyla coşup, yan yana durarak daha özgürce hakikatleri arama çabamızı sürdürelim.
Kalın sağlıcakla.
Hamiş: Pek azımız Nilüfer Tiyatro Festivali’nde oyun izleyebileceğiz. İşte bundan ötürü Başkan Mustafa Bozbey, bin, bin 500 kişilik salon planladıklarını söyledi. Gerçekçi olalım 7. değilse bile 8. tiyatro festivalinde bu salonda oyun izlemek umarım hepimize kısmet olur.
Paylaş