Paylaş
Bir yıllık artışı bir kenara koyalım; dışarıdan verilere bakanlar, siyasetçilerimize matematik olarak da 2015’in üçüncü çeyreğinden 2017’nin üçüncü çeyreğine, yani iki yılda toplam yüzde 10.2 büyüyen bir ekonomiden “küresel şampiyonluk” hikayesi çıkarmanın doğru olmadığını söyleyebilirler.
Verilere bakınca, tablo şöyle: Geçen yıl üçüncü çeyreğin hemen başlarında, 15 Temmuz darbe girişimi ekonomiye bir şok vermiş, bu yüzden yüzde 5’lik bir büyüme patikasındaki ekonomi üçüncü çeyrekte yüzde 0.8 küçülmüştü. Bu açıdan bakılırsa geçmişteki yüzde 5’lik ivmesini de telafi ederek bunun üzerine bu yıl da yüzde 5’lik bir büyüme daha ekleyen bir ekonominin yüzde 10’un üzerinde büyümesi mümkündü. Olan da bu; telafi tablosu.
Ancak öte yandan açıklandığı kadarıyla verilere bakınca; geçmişte de ortaya çıkan soru işaretleri hâlâ yanıtlanmış değil. Bu durum, büyüme sayıları üzerine tartışmalarla gölge düşürüyor.
TÜİK MESAFE ALAMADI
TÜİK’in milli gelir hesaplarında yeni hesaplama yöntemine geçişi tam bir yıl önce bugünlerde olmuştu. Hemen ertesinde, eleştirileri yanıtlamak için bir toplantı düzenleyen TÜİK yetkilileri ilave çalışmalar yaparak bunları paylaşacaklarını söylemişlerdi. Eleştirilerin başında, açıklanan serilerin ayrıntılarının paylaşılması, sanayi üretimi gibi önemli sektörel verilerin de milli gelir verileri ile karşılaştırılabilir nitelikte olması için yenilenmesi idi. Bu alanda mesafe alınamadı. Yatırımların kamu ve özel kesime göre ayrımını da hala bilmiyoruz.
Neredeyse bir yıldır yeni milli gelir serileri var; bunlar, diğer açıklanan ekonomik verilerle karşılaştırılabilir değil.
Pazartesi açıklanan verilere göre; yüzde 11.1’lik üçüncü çeyrek büyümesinin belirgin kaynakları var; birincisi, inşaat sektöründe yüzde 18.7 büyüme gerçekleşmiş. İkincisi de milli gelir içinde yüzde 22 ağırlığı olan “hizmetler” kesiminin katma değerindeki büyüme yüzde 20.7 olmuş. Bu, baz etkisinin de ötesinde epey yüksek bir büyüme oranı. Bu kalemin içinde, üç kesim; “Toptan ve Perakende Ticaret”, “Ulaştırma ve depolama” ve “Konaklama ve yiyecek hizmeti” kalemleri yer alıyor.
TÜİK bu üç kesimdeki katma değer artışlarını, yani büyüme oranlarını üçer aylık dönemlerde ayrı ayrı göstermiyor. “Hizmetler kesimi yüzde 20.7 büyüdü” diyerek aradan çekiliveriyor. Kaba bir hesapla bu üç kesimin hizmetler içindeki payı sırasıyla şöyle; yüzde 53, yüzde 35, yüzde 12. Hizmetler kesimine yüzde 20’lik büyümeyi sağlayan ana lokomotif sektör hangisiydi? Bunu bilmiyoruz.
Örneğin hizmetler kesiminin yüzde 12’lik ağırlığını konaklama ve yiyecek sektöründen, yani içinde turizmin bulunduğu sektörlerden geliyor. Ödemeler dengesi verilerine göre; bu yıl üçüncü çeyrekte turizm gelirleri, geçen yılki 7 milyar dolardan 9.8 milyar dolara çıkmış. Yani yüzde 40’lık bir büyüme var. Hadi buradan bir katkı geldi diyelim; ya gerisi?
ESKİ SERİ DE YAYINLANMALI
Öyleyse en azından, hizmetlerin yarısını yapan ticaret kesiminde kayda değer bir katma değer artışı olmalı. Ama iş-ticaret dünyası tersine “ağlama duvarına” dönmüş durumda. TÜİK’in perakende ticaret verileri de aynı dönemde sadece ortalama yüzde 1.5’luk büyümeyi gösterip bunu teyit etmiyor. Oysa milli gelir sayıları; harcamalar tarafında yüzde 60’ını yapan hane halkı tüketiminde yüzde 12’lik bir artış, hane halkı harcamalarının da yüzde 10’luk bir ağırlığını oluşturan dayanıklı mal harcamalarında yüzde 31’lik artış gösteriyor.
İnşaat üretimi yüzde 18.7 artarken, harcamalar tarafında yatırımlar yüzde 12.4, yatırımların içinde yer alan makine ve teçhizat yatırımları yüzde 15.3 büyüme göstermiş. Peki ne kadarını kamu ne kadarını özel yapmış? Bilmiyoruz.
Sorun şurada; derli toplu, hikayesi olan ikna edici bir büyüme tablosuna derinlemesine verilerle sahip değiliz. Uzmanları bile “tam tatmin olmuş” bir büyüme hikayesi anlatamıyor, herkes birbirine soruyor: “Nerede bu büyüme?”
Madem yaygın olan sektör verileri yeni seri ile uyumlu yayımlanmıyor; o halde 1998 bazlı eski milli gelir serisi de eş zamanlı biçimde yayımlansın ki tartışmalar yolunu bulsun.
Paylaş