Paylaş
Türkiye, o günlerde cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemini yaşıyordu.
Kerameti kendinden menkul şeyhler, devlet binalarıyla Başbakanlık Konutu'nu mekân tutuyor, siyasi İslam, dayatmaya varan mistik yutturmacalarla, ülkeyi hızla Ortaçağ karanlıklarına sürüklemeye çalışıyordu.
Atatürk'ü, onun devrimlerini anlamak ve gereğini yapmak, cumhuriyete inanan milyonlarca insan için adeta bir umut meşalesi haline gelmişti. Geniş kitleler, karanlığın, bu meşale sayesinde aydınlanacağına inanıyordu.
Kamu kaynakları eşi görülmedik bir vurdumduymazlıkla İslami örgütlenmelere akıtılırken, iktidarın diğer ortağıyla ilgili yolsuzluk, vurgun ve usulsüzlük iddiaları, pişkinlikle örtbas ediliyordu.
BİLECİKLİ TERZİ ÇIRAĞI
Dönemin Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Bahattin Şeker'le ilgili iddialar da bunlardan biriydi.
Arena'ya yansıyan bilgilere göre, aşırı kilosu ve iri cüssesiyle sumo güreşçilerini andıran Gençlik ve Spor Bakanı Bahattin Şeker, sahte belgelerle, iki ay süreyle bedelli askerlik yaparak, vatani görevden kaytarmıştı.
Arena ekibi hemen kolları sıvadı ve Şeker'in memleketi olan Bilecik'in yolunu tuttu. Bilecik'te konuştuğumuz kişiler, iddiaları doğruluyor ve lise mezunu olan bakanın, bir yolunu bulup 32 yaşına kadar askere gitmediğini söylüyorlardı. Tanıkların ifadeleriyle yetinmeyen ekibimiz, Kahramanmaraş'ın Elbistan İlçesi'ne, oradan da Ürdün'e kadar uzayan bir yolculuk yapma gereğini duymuştu. Çünkü, askerliği daha fazla erteletme olanağı kalmayınca, Şeker Elbistan'da işçi olarak çalışıyormuş gibi belge düzenlemiş, sonra da işçi pasaportunu cebine indirip, Ürdün'e uçmuştu.
Bilecikliler, Şeker'in ‘‘işçi pasaportu fotokopisi’’ni gördüklerinde kahkahayı basıyordu. Zira mültimilyarder bakanın, ekmek parası için Ürdün'e gitmek zorunda kalmış olması, hemşehrilerinde ‘‘güldürü senaryosu’’ etkisi yaratıyordu. Arena ekibi, bu ‘‘garip ama gerçek’’ durumu aydınlatmak için Ürdün'e gitti. Arkadaşımız Hasan Cebeci için, Bahattin Şeker'in ‘‘terzi çırağı’’ olarak çalışıp(!) ülkesine döviz kazandırdığı işyerini bulmak zor olmadı. Terzihanenin sahibi Ürdün'lü işadamı, çırak Bahattin için şunları söylüyordu:
‘‘Bahattin diye birini hatırlamıyorum. Burada parayı bastıran herkes, böyle bir belgeyi alabilir. Haa, durun bakayım!.. Evet, evet şimdi hatırladım... Sizin sorduğunuz kişi, burada çok az kaldı! Yani en fazla bir ay süreyle!..’’
Ama Bahattin Şeker, askerlik şubesine başvururken gerçeği saptırmış ve kendisini, Ürdün'de uzun süre kalıp, terzi çıraklığı yapmış gibi göstermişti.
Arena, bakanın ‘‘Ürdün'deydim’’ dediği dönemde memleketi Bilecik'te yaşadığını ve birçok etkinliğe katıldığını kanıtlayan belgelere de ulaşmıştı.
Haberin yayınlanmasından sonra Şeker, kişilik haklarına saldırdığımızı iddia edip, bizi mahkemeye verdi.
Oysa kimsenin kişilik hakkına saldırmamış, sadece, göğsünü vatan toprakları için siper eden, yüz binlerce kahraman Mehmetçik'in hakkını savunup, bir gerçeği ortaya çıkarmıştık.
Aleyhimize açılan dava, beraatle sonuçlandı. Ardından Milli Savunma Bakanlığı müfettişleri, Bahattin Şeker'in sunduğu belgelerin sahte olduğunu belirlediler.
ŞEKER YARGILANIYOR
Bu haberi yapmakla, kişilik haklarına saldırdığımızı öne süren Şeker, şimdi düzenlediği sahte belgeler nedeniyle Askeri Mahkeme'de yargılanıyor.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne yaptığı başvurusu da reddedilen eski bakan, şu günlerde son savunmasını, Yüksek Seçim Kurulu huzurunda yapacak.
Asker kökenli hukukçular, bu serüvenin Şeker'in milletvekilliğinin iptali ve silah altına alınmasıyla sonuçlanacağı görüşündeler.
Yani sizin anlayacağınız ‘‘Şeker gider askere, alır gelir tezkere...’’ Hem bakarsınız vatani görevini yerine getirirken, Ürdün'de kazandığı becerisini konuşturur ve Mehmetçik'e üniformalar dikerek, yediği karavanaları da helal ettirir.
Paylaş