Trafikte, yeni doğmuş bebekleri ve çocuklarını ön koltukta kucaklarına alan anne ve babaları gördüğümde şu soruyu sormak istiyorum: ‘Çocuklarınızı seviyor musunuz?’ Hatta birkaç defa yavaşlayan trafikte, camı açıp sordum, sonrasında pişmanlık duyarak...
Verdikleri tepkili yanıtlar aşağı yukarı birbirine benzerdi: ‘Ne diyorsun sen, manyak mısın? İşine git. İnmeyeyim aşağı’. Amacım onları sinirlendirmek değil. Sadece yapılan yanlışı, kendilerinin görmelerini sağlamaktı. Çocuklarını kucaklarına alarak, onların hayatlarıyla oynadıklarına dikkat çekmekti.
Tabii bu soruyu trafikte değil de, normal bir ortamda sormuş olsaydım. Yanıtları büyük ihtimalle: ‘Seviyoruz. Hem de çok. Hayatımızı bile feda ederiz’ olacaktı.
Ama bana göre bu sevgi sadece sözde kalıyor. Sevseler, otomobilin ön koltuğunda onları kucaklarına almazlar. Ön koltuğa oturmalarına izin vermez, arka koltukta emniyet kemeri takarak oturmalarını söylerler. Ama ne yazık ki, böyle değil. Henüz yeni doğmuş bebekleri anneler kucaklarına alıyorlar. Emniyet kemeri taktıkları için kendilerini güvende yolculuk yaparken, ani bir fren halinde bebeğin kafasının cama vurup yaralanacağını ya da hayatını kaybedeceğini bilmiyorlar. Ya da umursamıyorlar. Bu cinayete teşebbüsten başka bir şey değil. Eğer bu anne babalar gerçekten çocuklarını sevseler, böyle manzaralar görmezdik sanırım. Canlarından çok sevdiklerini söyledikleri çocuklarını 12 yaşına gelene kadar, güvenli çocuk koltuğunda seyahat ettirirlerdi.
OTOYOLUN ORTASINDA BİR AİLE
Bu konuyla bağlantılı bir şey daha var. Geçenlerde TEM otoyolunda bir ailenin karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını gördüm. Baba çocuklardan birini omuzlarına almış, diğer çocuk ise annenin elinden tutuyordu. Aile, yolun ortasına kadar gelmeyi başarmışlar. Refüje tırmanmaya çalışıyorlardı. Zoru başarmışlardı, çünkü saatte 120 kilometre hızla giden araçların arasından geçebilmişlerdi. Ama önlerinde hala aşmaları gereken önemli bir engel vardı. Hafta sonu çocuklarıyla iyi vakit geçirmeyi düşünen bu anne babaya diyecek lafım yok. Kim bu anne ve babanın çocuklarını çok sevdiklerini söyleyebilir. Şansları iyi olmasaydı, gazete sayfalarında haberlerini okurduk...
Otomotivciler, ilk 5 ayda pazarın daralmasına rağmen, yılın tamamı için pazar büyüklüğü tahminlerini revize ettiler. 2004 yılı sonunda yaptıkları pazar tahminlerinde, 2005 yılında 650 bin adetlik satış öngören otomotivciler, 5 ay sonunda satış tahminlerini 750 bin adete çıkardılar. Otomotivcilerin vites büyütmelerine rağmen, yıl sonunda pazarda bir patlama yaşanması beklenmiyor. Pazar yıl sonunu, 2004’e benzer bir büyümeyle kapatacak.
Çünkü, ilk 5 aylık rakamlara göre, pazarda bir daralma yaşanıyor. Bu daralma ilk 5 ayda yüzde 15.8 gerçekleşti. Otomobil satışlarında yüzde 26.5’lik bir düşüş yaşanırken, ticari araç satışlarındaki artış yüzde 1’de kaldı. Yani otomobil satışları geçen yıla göre gerilerken, hafif ticari satışları ağırlıklı olmak üzere ticari araç satışlarında bir yükselme var. Zaten toplam pazardaki 100 bin adetlik artış beklentisinin, büyük bir kısmı ticari araçlara olan talepten kaynaklanıyor.
Yıl sonunda otomotivcilerin, az ya da çok hedefledikleri büyüklüklere ulaşacaklar gibi gözüküyor. Ancak, herkesin beklentisi, ani iniş ve çıkışların yaşanmadığı, istikrarlı ve dengeli bir pazara sahip olmak.