TÜRKİYE’nin ilk ve tek haftalık otomobil gazetesi Otoyaşam’ın ikinci yaşını doldurmasına çok az zaman kaldı. Bu süre içinde birçok ilke ve birçok başarılı sosyal kampanyaya imza atarken, okuyucuların takdirini toplayan yepyeni bir marka olduk.
Otoyaşam gibi haftalık bir gazetenin uzun ömürlü olması birçok nedene bağlıdır. Bunlar arasında en önemlisi gazetenin içeriği ve olaylara bakışıdır. Otoyaşam okuyucunun ihtiyaçlarına cevap veren, onlarla iletişim halinde olan bir gazetedir. Bu yüzden haftada 1.2 milyon okura ulaşır.
EN UYGUN GAZETE OLDUK
Haftada bir kez ana gazeteyle birlikte ücretsiz verilen bir gazetenin yaşaması için ilan geliri şarttır. Bu yüzden gazetenin uzun ömürlü olması için reklamverenlerin de bu gazeteyi benimsesi gereklidir. Otoyaşam, ulaştığı okuyucu sayısı, okuyucu profili açısından değerlendirildiğinde, sadece otomobil firmaları için değil birçok sektör için tüketiciye ulaşmak için en uygun gazetedir.
Bütün bunlar değerlendirildiğinde iki yaşına bir kaç sayı kala Otoyaşam’a başarılı bir gazete demek yanlış olmaz. Türk basın tarihinde, kısa ömürlü onlarca gazete denemesi vardır. Otoyaşam bizim çocuğumuz. Kimse çocuklarını kötülümez. Ama Otoyaşam’ın başarılı olduğunu sadece biz söylemiyoruz. Bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalarda bu başarıyı kanıtlıyor.
1.2 MİLYON OKURA ULAŞIYOR
Gazetemiz Otoyaşam 98’inci sayısına ulaşırken, BİAK tarafından yapılan araştırmanın sonuçları da elime ulaştı. Buna göre Hürriyet Otoyaşam, her hafta 1.2 milyon okura ulaşıyor. Okurların yüzde 61’i erkek. Aslında bu normal bir sonuç. Ancak Otoyaşam’ın okuyucularının yüzde 31’nin kadın olması, artık otomobilin erkeklerin tekelinde olmadığını gösteriyor. Her hafta 458 bin kadın Otoyaşam’ı takip ediyor.
Hürriyet Otoyaşam okurlarının yüzde 72’si yani büyük bir çoğunluğu 18-44 yaş grubunda bulunuyor. Okurların yaş grubu dağılımına göre yapılan hesaplamada okurların yaş ortalaması 35. Yani Hürriyet Otoyaşam hem kendisi genç hem de okuyucuları genç.
Okurların eğitim dağılımına baktığımızda ise yüzde 72’sinin lise ve üzeri eğitimli olduğu göze çarpıyor. Buna göre 434 bin okur üniversite, 848 bin okur ise lise mezunu. Ayrıca Otoyaşam okurlarının yüzde 52’si AB, yüzde 78’i ise A,B ve C1 olarak tanımlanan yüksek gelir grubunda...
Otoyaşam okurlarının ürün, eşya sahipliği ve hizmet kullanımına bakıldığında ise şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkıyor. Buna göre 865 bin Otoyaşam okurunun kendine ait evi var. 496 bin okurun otomobili, 991 bin okurun cep telefonu var. Otoyaşam okurlarından 537 bini internet kullanıyor, 673 bin tasarruf yapıyor, 453 bini sigorta sahibi, 764 bininin kredi kartı var. Otoyaşam okurları aynı zamanda eğlenceyi ve tatili de seviyor. Son 1 yıl içinde 583 bin otoyaşam okuru tatile çıkmış. Tatile çıkanların yüzde 20’si yurtdışını tercih etmiş.
Trafikte Alman dersi
Geçen hafta Jetta’nın test sürüşü için Berlin’deydim. Berlin’i Dresden’e bağlayan otoyolda bir kazayla karşılaştık. Polonya’ya giden bir otobüste çıkan yangın sonucu otoyolda trafik kilitlendi. Yaklaşık 45 dakikalık bu tıkanıklık sırasında Almanlardan önemli bir trafik ve insanlık dersi aldık.
Kazanın olduğu noktaya yaklaşırken, navigasyon sisteminden sesli bir mesaj bizi uyardı. Trafiğin kilitlendiğini ve dikkatli sürüş yapmamız gerektiğini söylüyordu. Ayağımızı gazdan çekerek, dikkatli bir şekilde yavaşladık. Böylece ani bir frenle yaratacağımız tehlikeyi önlemiş olduk.
Yaklaşık 45 dakika yolun trafiğe açılmasını bekledik. Bu süre içinde hiçbir araç şeridinden çıkmadı. Açıkgözlük yapıp emniyet şeridini kullanmadı. Bu manzarayı görünce aynı durum İstanbul’da yaşansaydı ne olurdu diye düşündüm. Büyük ihtimalle açıkgözlüler emniyet şeridine geçip, kurtarma araçlarının olay yerine ulaşmasını engellerdi. Ya da iki şeritli yol bir anda dört şeride çıkardı. Birçok sürücü, araçların arasındaki boşlukları, bir yere gidemeyeceklerini bilmelerine rağmen doldururdu. Bütün bunlar sonucunda, normalde 30-45 dakika içinde açılacak yol, saatlerce açılmazdı.
Sonuçta hayatı zorlaştırıyor gibi görünen trafik kuralları, aslında hayatı kolaylaştırıyor. Bizler ise kuralları hiçe sayarak ya da esneterek, yaşamı çekilmez hale getiriyoruz.