Paylaş
Silivri yazıları
Silivri İstanbul’un en büyük yazlığı. Eskiden Silivri’ye gidebilmek için uzun bir yolu göze almak gerekiyordu. Otoyol yapıldıktan sonra mesafe kısaldı. Daha doğrusu yol belki fazla kısalmadı, ama süre ciddi oranda azaldı. İstanbullular Silivri’ye daha çok rağbet eder oldu.
Ben Silivri’nin eski halini çok severim. Daha doğrusu 'severdim' demek zorundayım. Çünkü bu eski doku neredeyse artık yok oldu. Yeni Silivri bir beton yığını halinde gelişiyor. Benim bu ikiz villalı ya da burun buruna apartmanlı, elindeki köfteyi balkondan aşırtarak komşusuna ikram etme alışkanlığı oluşturan betonarme -ki, tercümesi pekala 'betonla silahlandırılmış' olarak verilebilir- sitelere pek sıcak baktığım söylenemez. Ama hem zevkler ve renkler tartışılamaz sözü hálá ortalıkta durduk yerde duruyor, hem de orada oturanlar bizim
insanlarımız. Bu köşe de aslında bu insanlara ait olduğuna göre dertlerini dile getirelim...
Silivri’de su yok, vergi var!
Okuyucum Nevin Poyraz Parkköy Saraçoğlu Sitesi’nde bir yazlık sahibi.
1997 yılında belediyeden bir yazıyla kanalizasyon vergisi istenmiş. 'Hatta' diyor okuyucum, 'bir Pazar günü (belediye başkanı) sitenin çay bahçesine iki memurunu gönderip parayı tahsil ettirdi.'
1998 yılında Silivri Belediyesi vergiyi yüzde 100 arttırarak yine almış.
Okurumun takıldığı vergiden çok isteme tarzı.
'Saraçoğlu Sitesi 350 daire' diyor ve ekliyor, 'bu vergi sadece 200 dairede oturanlardan tahsil ediliyor. Diğer daire sakinlerinin haberi yok. Zira hiç istenmemiş. Çünkü bilgisayara isimleri hiç geçmemiş.' Nevin Poyraz mektubunda bu durumu örnekleriyle anlatıyor.
Bir başka ilgi çekici nokta da, okuyucumun iddiasına göre, bitişik sitelerin böyle bir vergi ödemediklerini söylemesi.
Bunun üzerine Nevin Paksoy, şu haklı soruyu soruyor: Belediyelerin böyle keyfi vergi koymak, toplamak için yetkileri var mı?
Verilmeyen hizmete vergi olur mu?
Okuyucum Nevin Poyraz’ın mektubunda bir ayrıntı da dikkatimi çekti. Ayrıntı diyorsam da bakmayın, çok ciddi bir itham var ortada.
Nevin Poyraz, Silivri Belediyesi’nin sitelerine 'bir damla bile su vermediği' konusunda ısrarlı. Kanalizasyonlarını da kendilerinin yaptırdıklarını söylüyor. 'Suyumuzu da yıllardır tankerlerle getirtip depolarımıza doldurtuyoruz' diye yazmış.
Okuyucum merak ediyor: Su vermeyen bir belediyenin atıksu veya kanalizasyon adı altında vergi toplamaya, hem de böyle adilane olmayan şekilde hakkı var mı?
Sayın Belediye Başkanı Selami Değirmenci, bütün bunlara siz ne dersiniz?
Garip bir savcı-patron ilişkisi
Silivri ile ilgili bir okuyucu mektubu da Emniyet’ten.
Bu mektupta Volkan Tuğla ile ilgili yazdığım yazıya atıfta bulunuluyor. Okuyucum, bu konudaki bütün yayınlara rağmen Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Hayrullah Eke’nin hiç bir işlem yapmadığını belirtiyor.
Ama İçişleri Bakanlığı Ankara’dan bir müfettiş gönderiyor. Müfettiş 74 avukat, gazeteci ve vatandaşı dinliyor. Okuyucumun deyimiyle sonuçta Silivri’de zelzele oluyor! Başsavcı Eke Karabük, yardımcısı Ercan Altunca ise Bilecik’e tayin ediliyor.
Buna karşılık savcılar emri tebellüğ etmiyorlar. (Türkçesi almıyorlar.) Her ikisi de kavgalı oldukları halde Silivri Devlet Hastanesi’nden 20 günlük izin alıyor. Okuyucum, 'şimdi torpil işindeler' diye yazmış ve 'Ama, müfettişin araştırmasının dört dörtlük olduğu bütün Silivri halkı tarafından bilinmekte' diye eklemiş.
Ağır bir suçlama
Beni bu konuda asıl rahatsız eden, okuyucum tarafından getirilen bir suçlama. Ben buna inanmak istemiyorum. Ancak inanmak istemiyorum diye gözardı edilemeyecek kadar önemli bu suçlamayı da dile getirmeden geçemem.
Söylenen aynen şu: 'Kanal D’de yayınlanan haberden (Ahmet Hamoğlu’na ait Silivri’deki Volkan Tuğla’da çalıştırılan çocuklar haberi söz konusu ediliyor) biraz önce, 21 Ekim gecesi, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Hayrullah Eke, Klassis Hotel’de 500 kişilik yemekli ve müzik programlı bir düğün yapmıştı. Düğün Hamoğlu’nca hediye idi. Para alınmadı. Savcı da tuğla fabrikasında çalışan çocuklar için bir işlem yapmadı.'
Tekzip bekliyorum
Ben bu söylenenlere inanmak istemiyorum. Suçlanan savcının, 'müddei iddiasını ispatla mükelleftir' savına sığınmadan, hemen faturasını yollamasını temenni ediyorum.
Ayrıca bu fatura kayıtları mutlaka adı geçen müessesede de bulunuyor olmalı. Onlar da suçlanan taraflardan biri olarak aynı işlemi yapabilirler.
Böyle olması halinde bu mektubu yazanı o zaman açıkça adı ve sanıyla müfteri ilan edeceğim.
Paylaş