Paylaş
Eğer insanlar yaşadıkları kentte karşı güçlü bir aidiyet duygusu besliyorlarsa siyasetçileri de yöneticileri de değiştirir, yönlendirir. Peki, bizler ne kadar Bandırmalıyız, Bandırma’ya ne kadar aitiz ya da Bandırmalı olmak yaşamımızın neresinde?
BANDIRMA’DA DOĞMAK BANDIRMA’DA GÖMÜLMEK
Bandırma’da yaşayan insanların Bandırma’ya karşı duydukları güçlü aidiyet duygusunu anlamak için o aidiyet duygusunun yansımalarına bakmamız gerekir. Geçtiğimiz haftalarda Bandırma Belediye Başkanı Tolga Tosun ve Eşi Seda Tosun’un Bandırma’da bebekleri dünyaya geldi. Biz doğuma her ne kadar işin magazin tarafından bakarsak bakalım, doğumun Bandırma’da olmasının aile açısından önemli bir anlamı vardı. Tolga Tosun’la doğumun adından görüştüğümde çocuklarının Bandırma doğumlu olmasını önemsediklerini ve bu nedenle doğumun Bandırma’da olduğunu anlattı. Başkan ve eşi doğumu yurt dışından tutun da birçok farklı hastanede yapacak imkâna sahiptiler ama onlar çocuklarının nüfus kağıdında Bandırma doğumlu olmasını önemsedikleri, bu kente karşı aidiyetlerinin güçlü olması dolayısıyla doğumu Bandırma’da yaptılar. Yalnızca doğum değil, Bandırma’ya gelerek burada hayat kuran insanlar da zaman içinde bu kente karşı güçlü aidiyetler oluşturdu.
*
2019 yılında kaybettiğimiz usta yönetmen Tunç Başaran da Bandırma’yı seven ve bu kentin entelektüel yaşamına önemli katkılar veren insanlardan biriydi. Dostluğumuzun da olduğu Tunç Başaran (Tunç Baba) birçok genci sinemayla buluşturdu. Teknik anlamda her zaman gençlerin yanında oldu ve öldüğünde de vasiyeti Bandırma’ya gömülmekti. İstanbul Fatih doğumlu olan Tunç Baba, Bandırma’ya duyduğu sevgi ve o aidiyet duygusuyla yaşamının son günlerini geçirdiği Bandırma’ya gömüldü. Bandırma Belediyesi ölümünün ardından sahil bandında bulunan kültür merkezine Tunç Başaran adını vererek onu ölümsüzleştirdi.
BÜTÜN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ
Belki Bandırma’da doğmadık, belki burada da ölmeyeceğiz ama şu bir gerçek ki yaşadığımız kente karşı sorumluluklarımız var. İsim babalığını Bandırma Ticaret Borsası Başkanı Halit Sezgin’in yaptığı “Bandırma partisi” söylemi aslında aidiyet ve bu kent için farklılıklarımızı bir kenara bırakarak çalışmamız gerektiğini özetliyor. Bandırma’nın il olmasının da, Bandırmaspor’un başarısının da, Bandırma’nın yatırım almasının da kısacası kentle ilgili her sorunun çözümünün birinci koşulu bu kente kendini ait hisseden insan sayısının artması ve o insanların Bandırma için talepkar olması. Unutmayın bugün bu kentte yaşayan insanlar olarak bizler yalnızca yaşadığımız dönemden değil, gelecekten de sorumluyuz…
Paylaş