Paylaş
El Kaide’nin para taşıyan kuryeleri için kullanılan tabir. Kuveyt güvenlik birimleri teker teker isimler belirledi. Bunları takibe aldı.
Ve çalışma sonrası, 10 kişilik bir grup ağa takıldı. Aralarında Kuveyt vatandaşı olmayanların da bulunduğu bir hücre. Sonrasında gözaltılar oldu. Ve sık sık ülke dışına çıktıkları belirlenen bu isimler, Kuveyt’e giriş yaptıkları sırada bir bir yakalandı.
9 Şubat 2015’te Kuveyt gazetelerine düşen olayın iç yüzü ise bir süre sonra ortaya çıktı.
Grup, Kuveyt’te para topluyor, sonra da bu paraları Türkiye üzerinden IŞİD’e aktarıyordu.
*
İKİNCİ olay geçen hafta Lübnan basınında çıktı. Kuveytlilerin yakaladıkları isimler, iddiaya göre IŞİD fonlarını Türkiye’ye yasadışı giriş yaparak Suriye’ye geçiriyordu.
Ancak bu seferki hikâyede, bu iş için doğrudan bir banka seçilmişti. Türkiye’de de bir iştiraki bulunan yabancı bir kurum.
Ve iddiaya göre bu konuda da yine Amerikalılar devreye girmiş ve para trafiğini finansal istihbarat tespit etmişti.
Meseleyi öğrendikten sonra adı geçen bankanın Türkiye sorumlularıyla görüştüm ben de. Yazılı bir açıklama yolladılar.
Ve iddiaları reddettiler.
Ben de elimde henüz bu ağır suçlamaya dayanak olacak yeterince somut delil bulunmadığını düşündüğümden, olayı bankanın adını anmadan size aktarmaya karar verdim.
*
BU iki hikâyeyi şu yüzden anlattım. IŞİD’e karşı Amerikalıların başını çektikleri bir savaş yürüyor.
Ve Türkiye, sadece IŞİD’e katılmak isteyen yabancı savaşçıların Suriye’ye geçiş üssü olması açısından değil, IŞİD’e aktarılan fonlar açısından da çok kritik bir yerde duruyor.
İstihbaratın başındaki James Clapper gibi Amerikalılar, IŞİD’e karşı mücadelede Türkiye ile daha fazla işbirliği yürütme konusunda umutlu olmadıklarını söylüyorlar ya.
İşte bu yüzden. IŞİD’in ortaya çıkması Suriye’deki iç savaş ve ona neden olan Esad Rejimi’nin zulmünden olsa bile, IŞİD’in Türkiye üzerinden sağladığı adam ve para desteğinin ömrünü uzattığını düşünüyorlar.
Ve bu iş uzadıkça, oluşan bu kanalların yerleşik bir hal almasından endişe ediyorlar.
O yüzden Ankara’nın şimdiden her alanda IŞİD’i boğacak adımlar atması gerektiğini düşünüyorlar.
*
YABANCI savaşçılar konusundaki ilerleme müspet. Nitekim Başkan Obama ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 26 Mart 2015’te yapılan telefon konuşmasına da yansıdı bu.
Ve Beyaz Saray, bu konudaki çabalarından dolayı Obama’nın Erdoğan’a minnettarlığını ilettiğini aktardı.
Ayrıca hafta içi Ürdün’de yapılan IŞİD karşıtı koalisyon toplantısında da Türkiye ve Hollanda’nın, yabancı savaşçıların akışını durdurmak için oluşturulan çalışma grubuna eş başkan oldukları açıklandı.
Ancak anlatmaya çalıştığım, iş orada bitmiyor. Obama’nın 10 Eylül 2014’te yaptığı konuşmayla çerçevesini çizdiği IŞİD’le mücadele stratejisi beş ayaktan oluşuyor.
Aralarında yabancı savaşçı konusu da olan beş bölüm.
Ve bunlar, Amerikan Dışişleri’nin 8 Nisan 2015’te yayınladığı Ürdün notuna da yansıyan, askeri çabalar (Irak ve ABD eşbaşkan), finans kaynaklarını kurutma (İtalya, Suudi Arabistan ve ABD eşbaşkan), insani yardım (Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri) ve IŞİD ideolojisine karşı koyma (BAE, İngiltere ve ABD eşbaşkan).
İşte Washington, bu mücadelede tartışmasız en kritik konumdaki ülke olarak Türkiye’yi görüyor.
Bu yüzden sadece yabancı savaşçılar için değil, IŞİD’in finans kaynaklarının kurutulmasında da Türkiye’nin hayati bir rol oynadığı düşünülüyor.
*
EVET bir işbirliği var. Ama Türkiye’nin IŞİD’e karşı atabileceği adımlar düşünüldüğünde bu işbirliği halen çok eksik.
Bu çelişkiyi Ankara ve Washington’ın üzerinde anlaştıkları söylenen Suriyeli muhaliflerin eğitilip donatılması işinde de görebiliyorsunuz.
6 Nisan 2015’te üst düzey bir Pentagon yetkilisi, Türkiye ile bu programda düşmanın kim olacağı konusunda halen bir mutabakat sağlayamadıklarını söyledi.
Ankara biliyorsunuz epey acele ediyor bu işte. Önce “Mart’ta başlayacak” demişlerdi. Şimdi Mayıs oldu.
Amerikalılar Mayıs’ı bile teyit etmiyorlar. “Önümüzdeki haftalarda” deyip geçiştiriyorlar. “Hiç değilse eğitime alınacak grup belli mi” dedim.
Suriye’deki tek bir silahlı gruba mensup birkaç yüz kişilik küçük bir grup belirlenmiş, evet.
Ve altı haftalık eğitim sonunda bu gruba HiLux kamyonetler, ufak silahlar (Kalaşnikof dahil), havan topları ve telsiz verilmesinde mutabık alınmış.
Ama ne zaman başlayacak? Kesin cevap yok. Türkler bu işe tek başlarına girişmesinler diye, “Başlamıyoruz” da diyemiyorlar.
İki taraf arasındaki Suriye anlaşmazlığı gibi sürüncemede ilerliyor.
İşbirliği yok değil.
Ama iki tarafın istediği gibi de değil. Öyle gidiyor. Bakalım nerede patlayacak?
Paylaş