UZUN bir süre bu yazıyı kaleme almayı düşündüm. Sözlerimin, bazı medya kuruluşlarını ve televizyonda her hafta pazar ve pazartesi günleri konuşan spor yorumcularını üzmesini istemedim.
Ancak hepimizin bu ülkenin spor yazarları, çizerleri, spikerleri ve de yorumcuları olarak topluma bir borcumuz var. Dünyanın en genç nüfuslarından birine sahip bir ülke olarak topluma vereceğimiz doğru, dürüst ve barışçı mesajlarımız olmalı. Şu anda futbolda büyük kaos yaşanıyor. Futbolcusu, seyircisi ile toplum gerilim içinde. Hrant Dink olayında olduğu gibi düşüncesizce toplumu gerenler bugün sporda da aynı kulvarda koşuyorlar. Bunun sonu çok trajik olaylarla sonuçlanabilir.
Sorumluluk medyanın tartışılmaz görevidir
Medyanın içinde bulunanlar yaşadıkları topluma karşı tartışılmaz şekilde sorumludurlar. Eğer "Ben paramı alır, toplumu gererim" diye düşünüyorsanız, yastığa başınızı koyarken vicdanınızın sesini duymayanlardansınız. Paradan çok önemli şeyler var. Söz ebeliği, ucuz espriler, toplum ve özellikle gençleri gerecek, kulüp taraftarlarını birbirine düşürecek demeçler ile yarın kendi çocuğunuz veya bazıları için torunlarınızın bu şiddet selinde boğulmayacağını nasıl garanti edebilirsiniz.
Medyanın sporu sadece futbol olarak görme yanlışına, sağduyulu insanlarımızın karşı çıkması ve bunu yazılı veya sözle ilgili medya yöneticilerine ifade etmesi gerekir. Bu ülkede, sporun her türlüsü ile uğraşmış milyonlarca insanlar var. Neden onlar susuyor ve üzülerek medyadaki bu futbol hegemonyasına karşı çıkmıyor. Dünyadaki bütün medya kuruluşları her spora karşı adaletli davranıyorlar. Futbol kadar olmasa da bu sporlara yer veriyor, sütunlar, sayfalar, yayın saatleri ayırıyorlar. Bakın Eurosport’a... Dünyanın en başarılı spor kanalı. Başarısını, her spora hakça yer vermekle kazandı.
Spor sadece futbol değil
Ülkemizde, sporun geneline karşı önem veren yok. Sadece futbol ile spor kültürüne sahip olduğumuzu söyleyemeyiz. Bunda da en büyük görev okuyucuda ve izleyicide. Dizilere bakamıyorum. Hepsinde; gözyaşı, ölüm, ağıt ve çeteler. Bizim kültürümüz bu değil. Barış içinde toplumsal anlayışı yaşatmalıyız. Vur, kır, öldür, intikam al zihniyeti bizi çok daha ilkel bir toplum haline getiriyor.
Hepimiz insanız. Hepimiz ülkemizi seviyoruz. Ama unuttuğumuz en önemli ilke; birbirimizi sevmememiz, ilgilenmemiz ve destek olmamız.
Sporda bu bunalımın içinde olumlu girişimlerin de yapılması gerekir. Yıl sonunda değerlendirme yaparken sporda genelde başarılı olmadık şeklinde konuşan ve yazanlara tek sözüm "Peki siz başarılı oldunuz mu?"
Herkes önce kendini değerlendirmeli ve öz eleştiri yapmalı... Spor kültürü ve insani yaklaşımı olmayan bir ülkede siz de, çocuklarınız da, aileniz de hatta torunlarınız da yaşamak zorunda. Bunu hak etmiyoruz!