BÖYLE bir öyküyü üzülerek yazıyorum. İnanın içim kan ağlıyor. Ama bu ülkede, bu çağda, bu şekilde bir olayı yaşatan kişileri kamuoyu önüne çıkarmamız gerektiğine inanıyorum.
Beş yıl önce bir yangın geçiren ve spor tesisleri harabe halinde acıklı bir görünüm içinde olan Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO), atanan Müdür Prof. Dr. Sami Mengütay’ın çabaları ile bugün Türkiye’nin en iyi spor okullarından biri haline geldi. Giriş puanı en yüksek olan Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Yüksek Okulu’nun fakülte yapılması için YÖK’e başvuruda bulunuldu.
Üniversitelerin spor kulübü kurmak için teşvik edilmesi üzerine Prof. Dr. Mengütay, o zamanki rektörün onayı ile spor kulübünü kurdu. Her hafta sonu bu okulun kampüsünü ziyaret eden biri olarak, gençlerin, çocukların hevesle ve şevkle mühtelif spor müsabakalarını heyecanla yaptıklarını izliyorum, mutlu oluyorum. Biri sentetik çim olan iki sahada, 10 yaşından 18 yaşına kadar genç erkek yıldızların, cimnastik, yüzme, basketbol, voleybol ve tenis müsabakalarını Olimpiyat Komitesi Başkanı olarak mutlulukla izledim.
Prof. Dr. Sami Mengütay kendi girişimleri ve ilişkileri ile hem o zamanki rektörü hem de başta Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, İstanbul Valisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Gençlik ve Spor Genel Müdürü ve Gençlik ve Spor İl Müdürü’nü bu konuda ikna ederek tesislerin yeniden yaptırılmasını sağladı.
Rektör, müdürünü savcılığa şikayet etti
Ama sayın yeni Rektör Prof. Dr. Necla Pul, önce "Kulübü kapatacaksınız" şeklinde talimat verdi. Ve sonra hiç beklemeden Prof. Dr. Sami Mengütay’ı, kulübün fakülte içindeki yeri işgal ettiği gerekçesi ile savcılığa şikayet etti.
Bununla da yetinmedi, önce üniversitenin ambleminin izinsiz kullanıldığı gerekçesi ile tahkikat açtırdı, izin alındığı ispat edilince bu kez kulüp faaliyeti yaptığı için görevden alınmasına karar verdi ve görevden aldı.
Gülelim mi, ağlayalım mı?
Bir tarafta bütün beden eğitimi ve spor yüksek okullarında, kulüp kurulması teşvik edilirken, sayın rektör neden bu konu sebebiyle haksız bir şekilde okulun müdürünü görevden aldı?
Yıllarca Amerika’da kolejler ve üniversiteler spor kulüpleri kurarak sporcu gelişmesini sağladıkları gibi, elde ettikleri gelirlerle okullarına destek oluyorlar. Prof. Dr. Sami Mengütay’a ve arkadaşlarına göre, rektörün öfkesinin asıl nedeni seçimler sırasında kendisine oy verilmemesi. Prof. Dr. Mengütay diyor ki: "Ben oy vermeyelim demedim ama bir siyasi parti ile yakın ilişkisinin bulunması oyunu azaltabilirşeklinde bir yorumda bulundum."
Okul karıştı hocalar, rektöre gitti
Prof.Dr. Mengütay’ın görevden alınması üzerine ve yerine getirilmesini düşündükleri kişi için dedikodular alıp, yürüyor. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nun 20 kadar eden öğretim görevlisi rektöre gitti. Düşüncelerini anlattılar ve sonunda rektör kararından dönmedi ama atamayı düşündüğü kişiden vazgeçti. Bunları bana, yapılan girişimleri onaylamayan hocalar anlattı.
Şimdi Marmara Üniversitesi kaynıyor. Suskun hocalar, suskun öğrenciler. Bu spor karşıtı bir rektörün çelişkili uygulamaları ve kararları nedeniyle üzgünler.
Demokrasiyi, insani yaklaşımı, hakça yargılanmayı, insan haklarını bize öğreten o büyük eğitim yuvalarında bu çelişkiler nasıl oluyor? Acaba YÖK bu konuda ne gibi bir tavır alacak?
Prof. Dr. Sami Mengütay, yurt dışında eğitim gören bir sporcu ve öğretim görevlisi, Türkiye Kano-Rafting Federasyonu Başkanı, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Eğitim Komisyonu Başkanı, saygınlığı, efendiliği ve bilgi birikimi ile öyle kolayca yetişecek ve kolayca harcanacak bir insan değil. Üzülüyorum, üniversite üzülüyor. Yazık çok yazık...