VERGİDE hapis cezası son günlerde yine gündeme geldi. Asında vergi mevzuatımızda 50 yıldır var olan hapis cezası, pratikte 1998 yılına kadar hemen hemen fiili olarak hiç uygulanmamış, 1998 yılında meşhur Mali Milat düzenlemeleri sırasında, bir kelimelik değişiklik korkulu rüya haline gelmiştir.
O dönemde, o bir kelimenin aslında kötü niyeti olmayan binlerce mükellefi, kurunun yanında yaş da yanar misali, mahkumiyete iteceğini, başta sayın Şükrü Kızılot ve sayın Abdülkadir Kuşin olmak üzere hepimiz defalarca ikaz etmiştik.
Ne kanun koyucular, ne de işin tuhafı, tehlike altında olan mükellefleri temsil eden kişi ve kuruluşlar, bu tehlikenin önlenmesi için yeterince çaba göstermediler.
Herhalde, daha önceleri olduğu gibi, hapis cezaları ile ilgili hükümlerin, yine kağıt üzerinde kalacağını, fiiliyatta uygulanamayacağını zannettiler.
Şimdi Danıştay'ın kanun hükümlerini normal şekliyle uygulayarak, mükellefler aleyhine kararlar vermesi ve adli makamların da bu kararlara dayanarak yoğun bir şekilde hapis cezalarını uygulamaya başlaması üzerine kıyametler kopmaya başladı.
Yoğun bir şekilde hapis cezası uygulanan suç, naylon fatura düzenlemek veya kullanmaktır.
HABERİ OLMASA DA
Eskiden naylon faturayı ‘‘bilerek’’ kullanmak hapis cezasını gerektirirdi, işte 1998 yılında bu ‘‘bilerek’’ kelimesi kaldırıldı.
Kayıtlarına, her nasılsa bir naylon fatura girmiş olan her patron, haberi olsun veya olmasın, ya da kastı olsun veya olmasın, potansiyel hapis cezası adayıdır.
Naylon faturaların uçuştuğu şu dönemlerde, en ciddi holdinglerin bile kazaya kurban gitmeleri doğal olarak an meselesidir.
Naylon fatura düzenlemeyi meslek edinenlerin cezalandırılmasına kimsenin itirazı olamaz. Ama iyiniyetli ve dürüst mükelleflerin de kazaya kurban gitmelerine seyirci kalınmamalıdır.
Ekonomik suça ekonomik ceza ilkesiyle, karşılıksız çek yazıp, piyasayı dolandıranlarla ilgili hapis cezasını kaldırmaya çalışanların, vergi mevzuatındaki bu çarpıklığı da ele almalarında fayda vardır.
PİŞMANLIK ZAMMI
Bu arada, zatürreyi aspirinle tedavi edercesine, bizim de masum mükelleflere küçük bir önerimiz var.
İyi niyetli mükellefler, kullandıkları belgeleri dikkatle gözden geçirsinler. Naylon olduğundan şüphelendikleri belgeleri ayıklayıp bunları araştırsınlar, içlerinde gerçekten naylon olanlar varsa, bunların sebep olduğu vergi kayıplarını Vergi Usul Kanunu 371'inci madde hükmüne dayanarak ‘‘pişmanlık’’ dilekçesi ile vergi dairesine beyan edip ödesinler.
Bu durumda, vergi ile birlikte sadece gecikme zammı kadar bir ‘‘pişmanlık zammı’’ ödeyecekler, onun dışında vergi ziyaı cezası ve kaçakçılık cezası ödemeleri söz konusu olmayacak, ayrıca, hapis cesazı tehlikesi de bütünü ile ortadan kalkacaktır.