TASARRUF araçlarına yapılan yatırımlardan elde edilen gelirlerin beyanıyla ilgili bilgilendirme yazımıza noktayı özel sektör tahvilleri ve borsa kazançları konusunu irdeleyerek koyuyoruz.
ÖZEL SEKTÖR TAHVİL FAİZLERİ: Özel sektör tahvil faizleri % 12 (ve % 1.2 fon) gelir vergisi ve fon stopajına tabidir. 2001 yılında elde edilen tahvil faizinin enflasyondan arındırıldıktan sonra kalan tutarı 4.900.000.000 TL.'yı aşarsa, bu ay beyan edilecektir. Bu sınır 2002 yılı kazançları için 6.650.000.000 TL. olarak uygulanacaktır. Bu sınırlar stopaja tabi tutulmuş diğer menkul kıymet gelirleri ile vergi alacağı dahil şirket kár payları ile birlikte hesaplanacak, eğer toplam sınırı aşarsa beyan sözkonusu olacaktır. Beyan edilecek gelir üzerinden hesaplanan vergiden, stopaj yoluyla kesilmiş vergiler mahsup edilecektir.
YABANCI ÜLKE TAHVİL FAİZLERİ: Yabancı ülke hazinelerine ait tahvillerin faizleri, 2001 ve 2002 yıllarında miktarları ne kadar olursa olsun beyana tabi olacaktır.
A.Ş. ve LTD ŞİRKET KÁR PAYLARI: Borsaya kayıtlı olsun ya da olmasın anonim şirketlerden veya limited şirketlerden 2001 yılında elde edilmiş kár paylarının vergi alacağı dahil, toplam 4.900.000.000 TL.'yı geçmez ise, (başka stopaja tabi menkul kıymet geliri varsa toplamı), herhangi bir beyan sözkonusu olmayacaktır. Bu sınır geçilirse tamamı beyan edilecektir. 2002 yılında 4.9 milyar liralık sınır 6.650 milyar lira olarak uygulanacaktır. Burada vergi alacağı ele geçen net tutarın 1/5'i olarak hesaplanacaktır. Yani 2 milyar lira kár payı alınırsa, bunun 1/5'i olan 400 milyon lira vergi alacağı sayılacak ve sınır hesaplamalarında 2.400.000.000 liralık tutar dikkate alınacaktır. Bir nevi kesilmiş vergi sayılan bu tutar beyanname verilmesi halinde, hesaplanacak gelir vergisinden mahsup edilebilecektir. Kár paylarında, sınır hesaplanırken veya beyan edilecek tutar tespit edilirken enflasyondan arındırma işlemi yapılmayacaktır.
BORSA KAZANÇLARI: Borsada esas kazanç alım satım işlemlerinden doğar. Ancak, bu arada elde bulundurulan hisse senetlerine bedelsiz hisse senedi veya nakit kár payı verilebilir. Alım satım kárı, bedelsiz hisse senedi alımı ve nakit kár payı alımı vergileme açıısından ayrı ayrı hükümlere tabidir. Şöyle ki;
Borsaya kayıtlı olsun veya olmasın bir şirketin, yeniden değerleme fonları, maliyet artış fonları, serbest yedek akçeleri veya dağıtılmayan kárları gibi iç kaynaklarının sermayeye eklemesi sonucunda ortaklarına artan sermaye karşılığı bedelsiz hisse senedi vermesi halinde bunların miktarı ve değeri ne olursa olsun, vergilendirilmesi sözkonusu olmayacaktır.
Eğer böyle bir şirket, nakit kár dağıtımı yaparsa, o takdirde hisse senetleri sahipleri, temettü elde etmiş olurlar. Temettü şeklinde elde edilen kár paylarının 2001 yılında 4.900.000.000 TL. ve 2002 yılında ise 6.650.000.000 TL.'lık sınırı geçmesi halinde nasıl vergilendirileceği bir önceki bölümde açıklanmıştı.
Borsada alım-satım suretiyle sağlanan kazançların vergilendirilmesine gelince: Bu suretle elde edilen kazançlar menkul sermaye iradı değil, değer artış kazancı veya ticari kazanç addolunur. Değer artış kazancı, bir işlemin arızı olarak yapılması, örneğin yılda bir kere yapılması halinde teşekkül eden kazançtır. Bir işlem daha çok yapılırsa, yani yılda birkaç kez yapılırsa, o takdirde elde edilen kazanç ticari kazanç statüsüne girer.
Borsada alım-satım yılda bir kere yapılmaz. Değil yılda, bir günde defalarca yapılır. Ancak bu işlemler banka veya bir aracı kurum bünyesinde yapıldığından buradaki işlemlerin çokluğu, elde edilen kazancın değer artış kazancı olma mahiyetini değiştirmemektedir. Eğer hisse senedi alım-satım işi müstakilen ticari bir organizasyon içinde yürütülürse o zaman elde edilen kazanç ticari kazanç olur. Aslında, bu konuda mevzuatta açık bir hüküm olmamakla birlikte, uygulama ve Maliye Bakanlığı'nın görüşü bu yöndedir. Bu konunun bir kanun hükmüne bağlanmasında fayda vardır.
Borsada alım-satım işlerinden 2001 ve 2002 yıllarında sağlanan değer artış kazançlarının vergilendirilmesi şöyle olacaktır: Bir hisse senedi, alış tarihinden itibaren 3 ay geçtikten sonra satılırsa, bu satıştan sağlanacak kazanç miktarı ne olursa olsun vergiye tabi olmayacaktır. Eğer hisse senedi, alınışından itibaren 3 ay içinde satılırsa o takdirde, bu satıştan sağlanan kazanç gelir vergisine tabi tutulacaktır.
Bu şekilde, bir yıl içinde sağlanan, vergiye tabi kazançlar toplanarak enflasyondan arındırma işlemine tabi tutulacak (istenirse endeksleme yolu seçilebilir, ancak bu yol cazip olmaz) ve hesaplanacak net tutardan, 3.5 milyar liralık istisna düşüldükten sonra kalan miktar değer artış kazancı olarak yıllık gelir vergisi beyannamesine dahil edilecektir.