Paylaş
Türk dizilerindeki hayat tarzı, Suudi ülkesine ‘fazla modern’ gelmiş olmalı. Suudlar kadınların araba sürebilmesini dahi ‘reform’ ve ‘ılımlılık’ diye dünyaya takdim ediyorlar!
Siyasi tavırlar daha dikkat çekici.
TÜRKİYE KARŞITLIĞI
Veliaht Prens Muhammed bin Salman Mısır’da gazetecilerle konuşurken Türkiye, İran ve Katar’ı ‘şer ekseni’ olarak nitelemiş, ‘Osmanlılar’a yüklenmeyi de ihmal etmemiş.
Haberin kaynağı Arapça El Cezire, CBS Arap televizyonları.
Suudlar Mısır’daki darbenin de finansörüydü. Müslüman Kardeşler hükümetinin IMF’den almak istediği 5 milyar doları bir gecede darbecilere transfer etmişlerdi.
Ankara ise Mısır darbesini elbette kınadı ama bununla yetinmedi, her platformda Mısır’a karşı vaziyet aldı. Mısır, Türkiye aleyhine atıp tutmak için çok müsait bir zemindir.
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah’ın Medine Kahramanı Fahrettin Paşa ve Osmanlılar hakkındaki çirkin sözlerini, Sergey Lavrov’la birlikte düzenlediği basın toplantısında Türkiye’yi sömürgecilikle suçlamasını da hatırlıyorsunuz değil mi?
Arap Birliği’nin Türkiye’yle ilgili olumsuz kararlarını ve son olarak Afrin harekâtını nasıl suçladığını da biliyoruz.
Arap dünyasında Katar’dan başka dostumuz kim?
İDEOLOJİK ŞABLON
Bunlara bakarak ‘Araplar bize düşman’ duygusuna da kapılmamak lazım. Öyle bir duygu da Arap devletleriyle sağlıklı ilişkiler kurmamızı zorlaştırır.
Asıl lazım olan, Arap dünyasındaki karmaşık duyguları kaşımaktan sakınmak ve en önemlisi Araplar arası ihtilaflara karışmamaktır.
İlişkilerimizi diplomasinin ve ekonominin nötr ve bu sayede yapıcı diliyle geliştirmeliyiz.
Ancak, tarihe ideolojik bakış bunu zorlaştırıyor.
O ideolojik bakış; ümmet coğrafyası, Osmanlı romantizmi, emperyalist komplo kavramlarıyla özetlenebilir.
Osmanlı ne güzel devam ediyordu, emperyalist Sykes-Picot dışarıdan, İttihatçılar içeriden imparatorluğumuzu yıktı... Cumhuriyet de Araplara sırtını döndü...
Şimdi biz bu ‘yüzyıllık parantezi kapatıyoruz’.
Fakat ‘parantez’in altından Osmanlı İmparatorluğu çıkmadı. Kanlı çatışmalarıyla bugünkü tablo çıktı.
EŞİT İLİŞKİLER
Osmanlı bizim için önemli ve değerlidir: Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın dediği gibi “Bizi 20. Yüzyıla ulaştırdı” ve o birikimle Milli Mücadele’yi başardık, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk.
Ama Arapların da böyle düşünmesini bekleyebilir miyiz?
Arap milliyetçiliği daha Abdülhamid zamanında, özellikle de Mısır’da ciddi bir sorun hâline gelmişti. ‘İngiliz’e tokat atan Abdülhamid’ kurgusu tarihi anlamaya ve bugün için dersler çıkarmaya engel oluyor.
1918 yılının 19 Ekim günü Sadrazam Ahmet İzzet Paşa okuduğu hükümet programında “Arap vilayetlerine özerklik” verileceğini ilan ettiğinde Osmanlı Meclisi’ndeki Arap vekiller bunu büyük coşku ve alkışlarla karşıladı.
Misak-ı Milli’de Irak, Suriye, Filistin yoktur.
Cumhuriyet’i kuranlar, sanılanın aksine Araplara sırt dönmediler. Arapların meselelerine karışmadılar, sadece iyi ilişkiler geliştirmeye önem verdiler. Şerif Hüseyin’in oğlu Kral Abdullah, Atatürk’ün misafiriydi.
Hem tarih hem günümüz bize şunu söylüyor: Araplar arasındaki sorunlarda taraf olmadan, Osmanlı çağrışımı da yaratmadan, eşit diplomatik ve ekonomik ilişkiler...
TÜRK’ÜN ATEŞLE İMTİHANI
CNN-Türk’te yayınlanan “Türk’ün Ateşle İmtihanı” belgeselinin genişletilmiş metni kitap olarak çıktı. Milli Mücadele’yi sadece askeri değil, siyasi, diplomatik ve ekonomik yönleriyle anlatan bu kitabın günümüze de ışık tutacağına inanıyorum.
Paylaş