Her insan kendi tasavvuruna göre kendini gerçekleştirme hakkına sahiptir.
Uygar dünyada insanlar arasında kimliklerine göre ayrım yapılamaz.
İnsan olarak doğmak, temel insan haklarına istisnasız sahip olmayı gerektirir.
Bu anlamıyla; etnik, dini, cinsel, tüm kimlikler yasalar ve vicdanlar önünde eşittir.
“İstanbul Sözleşmesi” de bu yaklaşım üzerinden vücut bulmuştu.
Özellikle, başta kadınlar olmak üzere, toplumun ezilen ve hor görülen kesimlerine yönelik önleyici, koruyucu tedbirlerin alınmasını prensip mutabakatı olarak ifade ediyordu.
Pandemi nedeniyle ertelenen seçimler genel kurulların serbest bırakılması ile arka arkaya yapılmaya başlandı.
Geçen hafta ESİAD’daki değişimden söz etmiştik.
Bu defa EGİAD ve İZSİAD yönetimleri yenilenme bilgisini paylaşmak istiyoruz.
Ege Genç İş İnsanları Derneği’nde (EGİAD) Mustafa Aslan ve yönetimi, görevi Avni Yelkenbiçer ve ekibine devretti.
EGİAD, unvanında yazan “gençliği” her zaman avantaja dönüştürmüş ve olumlu anlamıyla sinerjinin, ufuk açıcı projelerin, sosyal sorumluluğun simgesi olmuş bir dernektir.
Her dönem birbirinden başarılı yönetimleri ile dernek çizgisini hep yukarıya taşımışlardır.
Gerek kanunla kurulmuş Oda’ları gerekse gönüllülük esasında çalışan dernek ya da vakıf şeklindeki örgütlenmiş yapılarıyla hemen her konuda takdir edilesi bir duyarlılıkla faaliyet gösterirler. Bugün bahse konu yapıların en başarılılarından bir tanesi “Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği”nin dört yıldan beri sürdürdüğü başkanlık görevini bu ay içerisinde devredecek olan sevgili Fadıl Sivri’den söz etmek istiyoruz. Sivri ailesi Ege Bölgesi’nin duayen nitelikteki sanayici ailelerindendir. Fadıl Bey ESİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlendiği andan itibaren bu neviden işlerin ancak büyük bir ciddiyetle yapılırsa anlamlı olabileceği mesajını vermiştir. Hakikaten sivil toplumculuk ucundan tutularak yapılacak bir iş değildir. Pek tabii bu gibi yerlerde yöneticiliğe soyunanların bulundukları ortama katkı koyabilecek birikime sahip olmaları icap eder. Fadıl Bey de bu esasa uygun olarak iki dönem yönetim kurulu üyesi sıfatıyla çalıştıktan sonra kurumun bayrağını çok daha ileriye taşıyabilecek bir zihinsel hazırlıkla başkanlık direksiyonuna geçmiştir. Başkanlık süreci boyunca ESİAD’ın geleneksel demokrat tavrını cesur söylemleriyle sürdürürken, özellikle bilgi toplumuyla dönüşen ve teknolojiyle birlikte yeniden tariflenen iş yapış şekilleri üzerine çok sayıda ufuk açıcı etkinlik ve projelerle derneği çok özel bir çizgiye taşımıştır.
KENTİN ÖNCELİKLERİ
Her yıl geniş katılımla güncellenen Ekonomik Değerlendirme raporları ile kentin önceliklerini saptamaya yönelik anket çalışmaları bu dönemde bir klasik halini almıştır. Ekonomi kurmayları ile toplantılar, tarımda sürdürülebilirlik konusu öncelikler arasında yer almıştır. Faaliyetleriyle nitelikli eğitimin gereğine dikkat çeken Sivri, genç işsizliğine cevap olarak iş garantili teknoloji eğitimi projesinin yanı sıra, ESİAD mentorlar ekibinin 2 yıl boyunca mezun öğrencilere destek olmasını sağlamıştır. Komitelerin de katkısı ile sürdürülebilirlik ve inovasyon alanında girişimcilere ilham veren Climathon fikir yarışması, sanayide dijital dönüşüm günleri, Avrupa Birliği, Brexit, Çin gibi uluslararası gündemlere ek olarak kent vizyonuna ve kent kalkınması alanında öneriler üreten “İş Dünyası Gözüyle Gelecek İzmir” dosyası yerel yönetimlerle paylaşılmıştır. “Verilerle İzmir” kitapçığı yerli yabancı yatırımcılar için referans niteliğinde bir kaynak olarak hazırlanmış, “İzmir’de Ticaret Hayati ve Çarşılar” kitabı bu dönemdeki iz bırakan yayınlar arasında yer almıştır.
KARABAĞLI DEVRALACAK
Avrupa Birliği tarafından desteklenen sivil toplumun güçlendirilmesi projesi ve bu kapsamda 18 ay boyunca faaliyet gösteren Ankara İletisim Ofisi’yle Ege’nin diğer şehirlerindeki STK’larla birlik olup kamu kurumları ile daha yakın ilişkilerin kurulmasına öncülük edilmiş oldu, çareleri yerinde aktarabilme şansını yakalamıştır. Şimdi nöbeti, tabii ki yapılacak genel kurulun onaylaması halinde, pırıl pırıl ODTÜ’lü bir mühendis ve çok başarılı bir iş insanı olan Mustafa Karabağlı’nın devralması bekleniyor. Pek tabi Sayın Sivri cephesinden, bunca edinilmiş tecrübe, bu tip görevler tamamlanınca asla boş bırakılmamalı. Sivil toplumculuk bir ömür boyu heyecan duyulabilecek ve bu sorumluluğu hissedenlerin bir biçimde kulvarını yaratabileceği bir sevdadır. Bu anlamıyla sayın Sivri’ye kent adına teşekkürlerimizi iletirken çizmelerini çıkartmasının mümkün olamayacağını hatırlatmak istiyoruz.
Ama nasıl bir adalettir ki bu insanlar bazen aramızdan çabuk ayrılırlar. Sözü birkaç gün önce kaybettiğimiz çok bir özel insana getirmek istiyorum. “Nilgül Uysal” 60’lı yaşlarının başlarında amansız bir hastalık sebebiyle yaşama veda etti. Her koşulda nezaket, her daim zarafet ve hiç tükenmeyen bir enerji ve güler yüzle erişebildiği ihtiyaç sahiplerine fedakârca kendini vakfetti. Onu yıllarca görme engellilerin eğitimi için çabalarken ve onlar için alfabeler hazırlarken hatırlıyoruz. Yine “Barış Çocuk Senfoni orkestrası”nın oluşturulmasında, “Ege Sevgi Çemberi Kulübü” ile taşın altına elini koyarak çocuklara ve gençlere yönelik pek çok projede durmaksızın çalışırken yorulmazlığına hayret ederdik...
Sevgili eşiyle birlikte kurdukları vakıfta onlarca öğrenciye burs verdiler, onların dertleriyle yakından ilgilendiler. Hayatının son demine kadar insanlara hep faydalı oldu. Ama vurguladığımız gibi, heyhat, kader onu elimizden erken koparttı.
Sevgili kardeşim rahat uyu.
Gençler, çocuklar, engelliler ve etrafında oluşturduğun sevgi haresi ile dostların seni asla unutmayacak.
-----
Çekin elinizi futboldan
İzmir bizim iftiharımız.
Kentimize ölesiye bağlıyız.
Ama gereklerini ne ölçüde yerine getiriyoruz.
Olması gerekenleri listelemeye kalksak sahifeler yetmez.
Burada, sadece bir konuya vurgu yapmak istiyoruz.
Bu şehrin, hani diğer sporlar da çok önemlidir, ama dünyayı kasıp kavuran bir futbol takımı neden yok?
Barcelona’yı marka şehir yapan, “turist kabul etmiyoruz” noktasına getiren, Nou Camp’ı bir mabede dönüştüren olgu futbol takımıdır.
2021 baharı yoğun gündemlere gebe gözüküyor.
Her ne kadar 2023 yılında yapılacak olsa da siyaset ritminin yükseldiği dönemlerde erken bir “seçim” sürpriz olmaz.
Sayın Cumhurbaşkanı yeni Anayasa çalışmalarından söz ediyor.
Bilindiği gibi Meclis’te 400 oyu bulamadıkları takdirde Anayasa değişiklikleri sadece referandumla mümkün oluyor.
Referandum, hiç kuşku yok ki, bir güven oylamasına dönüşür ve siyasal sonuçları kaçınılmaz olur.
Öte yandan, muhalefet partilerinin üsluplarının giderek sertleştiği gözleniyor.
Oysa gerçekler her zaman anlatıldığı gibi olmazlar.
Bazen yakın tarih özellikle karartılır.
Sebebi “milliyetçi kaygılardır” mesela...
Ancak, gün gelir, bilimsel bir şüphecilik “aslında doğrusu neydi”nin peşine düşer.
İzmir yangınından söz ediyoruz.
Hayır, yangını kimin çıkardığı değil aradığımız...
O konuda araştırmacıların ideolojik bir şerbetle yazdıkları zaten hepimizi ikna etti(!)
Bakan Ersoy, yaklaşık 100 dakika boyunca Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon (İEKK) üyelerini bilgilendirdi.
Projeyi kısaca hatırlayacak olursak;
Devlet, Yarımada’da 97 hektar (97 milyon m2) yeri öncelikli proje alanı ilan etmişti.
Burada, tüm Yarımada’nın makûs talihini değiştirecek dev bir turistik proje planlanıyordu.
Bu alanın sadece %6’sı özel mülkiyete ait.
Sayın Bakan, tüm dünya örneklerini incelediklerini ve proje sonunda Cannes gibi bir yeri gerçekleştirmeyi hayal ettiklerini söyleyerek şunları aktardı.