Sinan Engin

Ernst-Fernandes bu takımda oynar

3 Şubat 2011
Bu maçı teknik olarak analiz etmek ölçü değil. Çünkü karşısındaki rakip senden oldukça zayıf... Muhtemelen de ilk maçta turu garantileyeceksin... Ama Beşiktaş’ta bir takım temel sorunlar var. Böylesine bir rakibe karşı bile yine takım savunmasında zaaf var. Yine pozisyonlar veriyorlar...

Rakibin net pozisyonları olmasa bile ilk yarı da Beşiktaş kalesine rahat gelen bir Gaziantep Belediyespor vardı. Beşiktaş’ta çok derin bir kadro var ve bu kadronun içinde her yetenekte oyuncu var. Yani Guti oynamıyor, onun vazifesini Ernst yapabiliyor, Fernandes de asist yapabiliyor. Defansif orta sahaymış gibi görünseler de, her ikisi de dikine oynamayı seviyorlar. Ernst’in akıl dolu pası ve Bobo’nun golü geliyor. Yani Beşiktaş’ı sınırlandırmamak lazım. Çünkü her futbolcu her rolü üstlenebilir.
Schuster’i anlamıyoruzİstanbul Büyükşehir Belediyesi maçında yapması gerekeni 4 gün sonra yaptı sevgili Schuster, ama iş işten geçti. Bazen Schuster’i anlamakta zorlanıyoruz, neden? Daha dirençli takımlara karşı tek defansif orta sahayla oynuyor. Örneğin Aurelio, ama bu maça bakıyorsun Necip, Ernst ve Fernandes var. Tamam, anladık Guti’nin görevini Ernst ve Fernandes de yapabilir; ama orta sahada zaaf olduğu zaman bu tip oyunculardan çok çabuk hamlelerle faydalanmak lazım. Fakat Schuster daha iyisini biliyor diyebiliriz. Ayrıca Ernst ve Fernandes bu takımın banko orta sahasıdır.
Bobo unutulmamalıGelelim küskün yıldız Bobo’ya... Bobo mu, Almeida mı? İkisinin de ayrı özellikleri var ama Bobo’nun gol şansı çok yüksek. Brezilyalı yıldız, Almeida’ya göre bireysel olarak topla daha etkili diyebiliriz. Fakat takımda Portekiz rüzgarı estiği için görünen ilk tercih, Simao ve Q7 ile daha iyi anlaştığı için Almeida forma giyiyor. Ama Bobo gibi bir futbolcu kenarda unutulmamalı. Brezilyalı forvet her an oynayacakmış gibi hazır tutulmalı, her maçta banko oynamasa bile oyuna girmeli ve küstürülmemeli. Beşiktaş’ın İstanbul BŞB yenilgisine aldanmamak lazım. Bu takım ligde 11’e 11 çok zor yenilir. Yenilmesi de sürpriz sayılır.

BEĞENDiM

Beşiktaş’ın oyun disiplinini.

BEĞENMEDiM

Gaziantep BŞB’nin açık oyununu.

DİKKAT

Yazının Devamını Oku

Aurelio yaktı

31 Ocak 2011
YILDIZLAR topluluğu Beşiktaş müthiş bir yara aldı. “Bu Beşiktaş’ı kim yenecek?” diyorlardı. Her zaman ters gelen Olimpiyat Stadı ve ters gelen takım İstanbul Büyükşehir Belediyesi, siyah beyazlıların umutlarını bir kez daha söndürdü.

Beşiktaş’ı hayal kırıklığına uğratan faktörlerin 1 numarasında ise Mehmet Aurelio var. Aurelio gibi tecrübeli bir futbolcunun hakemin gözü önünde böyle sorumsuzca rakibe arkadan girip kırmızı kart görmesi affedilir gibi değil. 10 kişi kaldığın bir maçı kazanman çok zordur. Özellikle de deplasmanda... Ama buna deplasman da diyemezsin, zira Olimpiyat Stadı’nda, İnönü Stadı’ndakinden daha fazla taraftar vardı. Aurelio oyunda olduğu sürece Beşiktaş tek kale oynadı. Bütün oyunun kontrolü onlardaydı. Ne var ki, Aurelio atılınca direksiyon tamamen Belediyespor’a geçti. Ama Schuster de gerekli hamleleri yapamadı...
Kulübende Fernandes ve Ernst gibi çok koşan iki orta saha oyuncun varsa ve sen bu hamleleri zamanında yapamıyorsan sevgili Schuster, ben seni tartışırım. Sen de maçı benim gibi seyrediyorsun; orta saha yol geçen hanı gibi. Bir tek Guti var, onun da fizik gücü malum. Belediyespor son vuruşları ve son pasları iyi yapabilseydi, maç çok farklı skorla bitebilirdi.
Hamle yapmayı bileceksinBeşiktaş’ın bir mantalitesi var; top kendisinde iken oynamak. Top rakipte iken oynamayı düşünmüyor. Böyle olunca da futbolun acımasızlığına yenik düşüyorsun. Tekrar Schuster’e sesleniyorum; eğer elindeki malzemeyi iyi kullanamazsan, 2-1’lik yenilgi bile sevinilecek bir sonuç olabilir. Elindeki bireysel yeteneklere fazla güvenmemelisin. Arada sırada birtakım hamlelerle maçı kurtarmak lazım. 
Beşiktaş iyi mi oynadı hayır, ama rakibe bu kadar çok gol pozisyonu verecek duruma düşmemesi lazım.
Simao sadece attığı golde vardı. Onun dışında yoktu. Almeida aynı. Bir tek Quaresma bir şeyler yapmaya çalıştı.Beşiktaş’ın yumuşak karnı orta sahası. Çünkü sadece hücumculara iyi paslar atan ve iyi atağa kaldıran bir orta saha var. Bu oyuncular, top rakipte iken zafiyet gösteriyor. Belediyespor ‘önce rakibi nasıl durdururum ondan sonra nasıl oynarım’ mantalitesiyle sahaya çıkıyor ve bunu çok iyi uyguluyor.

BEĞENDiM

Beşiktaş taraftarının maç sonuna kadar desteğini.

BEĞENMEDiM

Yazının Devamını Oku

Bu stat yetmez

27 Ocak 2011
SEVGİLİ Başkan duyduğum kadarıyla yeni stadın kapasitesi 42 bin olacakmış. Yıldırım Başkan yetmez, en az 60 bin olsun!

Bu takımı yalnız Beşiktaşlılar değil, Türkiye’deki tüm futbolseverler seyretmek ister. Ben bile maç bitmesin diye dua ediyorum; çünkü o coşku görülmeye değer.
İlk yarıda harika bir taraftar desteği ve sahada iştahlı, sanki futbola yeni başlamış gibi futbol oynamayı arzu eden bir Beşiktaş. Kanatlara bakıyorsun Simao ve İsmail atak yapmak için bir birbirleriyle yarış ediyor. Hilbert ve Q7 de diğer kanatta; Trabzon’un kanatlarını çökertiyorlar. Ortaya da bakıyorsun Almeida; Giray ile Glowacki’nin dengesini bozuyor, sağa sola deplase oluyor; gol atıyor, kaçıyor ama her pozisyonda topla buluşuyor. Ortada usta Guti kaldığı yerden devam ediyor, müthiş paslarıyla.
Beşiktaş maça konsantre olmuş defans bile fazla pozisyon hatası yapmadı. Trabzonspor’a ilk yarı pozisyon vermediler. İlk yarı adeta Trabzon ceza sahasına giremedi. Yani futbolda konsantre üst seviyede olursa, kapasiten varsa, her şeyi çok iyi yapabilirsin. Bu Quaresma’yı durdurmak çok zor, yaptığı çalımlar, dripling ortalar... Bir futbolcunun, bir takıma bu kadar katkı sağlayabilmesi çok önemli. Aynı şekilde Simao da dün akşam süratini kullanarak Almeida’ya attığırdı ustaca golde kalitesini gösterdi. Eminiz ki Schuster, “Ne şanslıyım böyle futbolcularım olduğu için” diyordur.
İkinci yarı sonucun verdiği rahatlık, özellikle hücumcuların ilk yarıda aşırı güç sarfederek oynaması ve devrenin başı olduğu için oyuncuların fizik olarak yetersiz kalması Beşiktaş’ı etkiledi. Defans bir anlık konsantre eksikliğinden golü yedi. Demek ki futbolda konsantrasyon eksikliğine yer yok. Ama ne olursa olsun, Beşiktaş oynadığı futbolla zevk, keyif veriyor.

BEĞENDiM

Skandalı önleyen Tuncay Yanık’ı.

BEĞENMEDiM

Trabzonspor’un ilk yarıdaki etkisiz oyununu.

Yazının Devamını Oku

Bursa eskisi gibi değil

24 Ocak 2011
BURSASPOR, Trabzonspor’un berabere kalmasının ardından çıktığı Konya deplasmanında kazansaydı çok önemli bir avantaj elde edecekti. Ama ev sahibi takım, Timsahların tahmin ettiği gibi çıkmadı. İlk yarı oyun tamamıyla Bursaspor’un kontrolü altındaydı. Yeşil beyazlılar istedikleri pozisyonları da buldu ama golü atamadı. Bunlara forvet oyuncularının beceriksizliği de diyebiliriz, şanssızlığı da... Ama bir gerçek var ki, Bursaspor takımı eskisi gibi agresif değil. Çok fazla pozisyon üretemiyor. Bu da Batalla’nın dün gününde olmamasından kaynaklanıyor. Çünkü Bursaspor’un bütün pas organizasyonunu Batalla yapıyordu. Ama Ertuğrul Sağlam dün onu önde oynattığı için istediği topları alamadı ve doğal olarak iyi paslar atamadı.
Ozan ve Sercan, kopuk kopuklar. Bazen iyi şeyler yapıyorlar, bazen de tanınmayacak kadar kötü hareketler yapıyorlar. Sercan, biraz son vuruşları iyi yapabilse, Bursaspor istediği golü bulacak ve Konyaspor risk alacaktı. Oyun da tamamıyla Bursaspor’un istediği şekle bürünecekti. Ama olmadı...

Savunmada iyiler

Ozan, Bursaspor’un şampiyon olduğu dönemde, takımın en iyilerinden birisiydi. Şimdi ise eski gücü ve temposu yok.
Timsahlar savunmada çok fazla pozisyon vermiyor çünkü disiplinli oynuyorlar. Ali Tandoğan’ın gelmesiyle de savunmanın hücum gücü biraz daha artmış.
İkinci yarı Konyaspor, maçın hakimiydi. İstediği pozisyonları yakaladı. Ama Bursaspor defansı başarılı hamlelerle, gole izin vermedi. Bursaspor önünde seyrettiğimiz Konyaspor, şu anki Kasımpaşa ve Bucaspor’dan daha iyi bir takım.
Düşme potasından kurtulmak için önemli transferler de yapmışlar. Bunu oyuna yansıttılar fakat aradıkları golü bulamadılar. Konyaspor, bence önemli bir puan aldı ve “ben bu ligde kalacağım” dedi.

BEĞENDİM
Konyaspor’un ikinci yarıdaki şahsiyetli oyununu.

BEĞENMEDİM
Bursaspor'un hücum oyuncularını.

DİKKAT
Ertuğrul Hoca, bu sene takımın agresif değil.
Yazının Devamını Oku

Guti şov

21 Ocak 2011
BEŞİKTAŞ taraftarını uzun zamandır bu kadar coşkulu görmemiştim.

14 puan geride olmasına rağmen, sanki takımı lidermiş gibi bu kadar destekleyen, bu kadar oyunun gidişatına katkı sağlayan ve sahadaki futbolcuyu coşturan müthiş tezahüratı, uzun zamandır ilk defa gördüm. Sahadaki futbolcular da bu coşkuya, sevgiye karşılık verdiler.Buca’nın gücü belli, Samet Hoca takımını çok adamlı savunma, kalabalık orta saha, adam markajı ve oyunu dar alanda oynatmaya çalıştı. Ama güç yetmedi. Çünkü sahada müthiş bir organitizatör vardı: Guti. Göstere göstere 30 metre, bazen 5 metre müthiş asistler yapıyor bütün oyunu yönlendiriyor. İspanyol yıldız aynı zamanda defansı da ikaz ediyor. Gecenin aktörüDün gecenen baş aktörü Guti’ydi. Ama müthiş bir Q7 vardı. Müthiş driplingleri ve çalımlarıyla Buca savunmasını allak bullak etti. Yetmez gibi öteki tarafta arkadaşı Simao da aynı şeyleri yaptı ve golünü de attı. Almeida’ya gelince bu ikili ayak uyduramıyor. Bu ikili süratli oyuncular, sıfıra inen oyuncular, bazen de kaleye kadar inebilen oyuncular. Almeida’nın istdeği tarz oyuncular değil. O havadan orta bekleyen başarılı bir oyucu ama istediği  ortaları alamıyor. Stil olarak havadan orta yapan oyuncular değiller. Sıfıra inip kısa pas ya da top kesen oyuncular; Almeida da çok çabuk olmadığı için ve gol atamadığı için strese girmiş, şu an özgüveni yok. Gizli santrfor NobrePas hataları yapan ağır bir oyuncu. “Yani bu ikilinin santrforu acaba Bobo mu olmalı?” diye düşünüyor. Bobo da onun kadar yetenekli, ondan daha hızlı. İleride Bobo bu formayı alırsa şaşırmayalım. Çünkü Bobo da Almeida’dan aşağıda kalır bir oyuncu değli. Bir de gizli santrfor Nobre orta sahaya geliyor, rakibi karşılıyor, pres yapıyor. Aynı zamanda Almeida’nın arkasında gizli santrfor rolü üstleniyor. Nitekim penaltıyı da yaptırdı.

BEĞENDİM

Çarşı’nın müthiş şovunu...

BEĞENMEDİM

Almeida’yı ilk maçında beğenmedim.

DİKKAT

Savunma pozisyon hatası yapıyor.

Yazının Devamını Oku

Hagi'nin son şansı

16 Ocak 2011
FUTBOLCULUĞUNA önümüzü ilikleriz, saygı duyarız, duyuyoruz da... Büyük bir takımın hocası olmak kolay değildir. Öncelikle lider olmak lazım, bunun yanı sıra da karizma taşımak ve örnek olmak gerekir. Bildiğim kadarıyla iyi bir insansın, aile yaşantınla ve futbolculuğunla her zaman seni izleyenlere örnek oldun.
Oldun olmasına ama bugün koskocaman Galatasaray Yönetimi’nin ve camiasının sana vermiş olduğu görevi hiç de iyi değerlendiremedin ve değerlendiremiyorsun. Neden mi? Nedeni çok basit. Ortada yüzyılı devirmiş Galatasaray takımı belki tarihinin en kötü günlerini yaşamakta da ondan.
Sayın Adnan Polat ve ekibi sana canı gönülden güvenmiş ve inanmış ki, sana bu kutsal görev tebliğ edilmiş. Hal böyle olunca Sevgili Hagi sorarım sana, geldiğin günden beri gösterdiğin performansa bizlerin yerinde olsan 10 üzerinden kaç verirdin kendine çok merak ediyorum.
Futbolcularını kişilikli olmamakla suçladın, büyük maliyetlerle transfer edilen Misimoviç’i sakız çiğniyor diye kadro dışı bıraktın ve taraftar futbolcularını yuhaladığında sen taraftarı alkışladın.
Rijkaard gittiğinden beri takıma çok önemli bir katkın olmadı ama herkes sana kredi verdi, zaman tanıdı. Sen, seni eleştiren eski bir futbolcu ve şimdinin yorumcusu olan birine cevap vererek insanlara koz vermekle “Hagi hala futbolculuktan kurtulamamış” tezini doğrulatıyorsun.
Benden sana tavsiye, kulaklarını tıka, bazı şeyleri medyanın önünde konuşma, sana güvenen bu camianın büyük futbolcu Hagi’si olgunluğunda teknik adam ol ve bu sana gelen son şansı iyi kullanmaya çalış.

Nasıl kazanacaksan öyle oynat

KARAKARTAL’ı seyretmek keyif veriyor ama top ayağındayken. Top rakipteyken bu kadar yıldızı olan bir takıma yediği goller, verdiği pozisyonlar hiç yakışmıyor.
Sevgili Schuster;
Futbol sadece hücum değildir. “Daum Türk futboluna defansif futbolu getirdi” diyorsun doğrudur. Lucescu da öyle ama o hocalar Türkiye’de sayısız şampiyonluklar yaşadılar. Ancak Beşiktaş’ın bu kadrosu şu an 14 puan gerideyse ve bu kadar üst düzey bir kadroysa bu senin oyun sisteminden kaynaklanıyor. Manisa maçındaki görüntü ligde de yaşatılırsa senin oyun sistemine isim bulmak zor olur.
Bir teknik adam, kimseye nasip olmayacak yıldız futbolculara sahipken sadece bu takıma “çıkın oynayın” desen bile bundan daha kötüsü olmaz.
Günümüz futbolunda herkes topun arkasında olmalıdır ama maalesef Beşiktaşlı futbolcular, rakip iki pas yapınca topun arkasında sadece birkaç kişi kalıyorlar yani sadece savunma. Sonra da Beşiktaş defansı kötü deniliyor. Hayır, Beşiktaş’ın savunma oyuncuları rakiplerin savunma oyuncularından kötü değil ama hücüm oyuncuları tek yönlü oynuyor. Bu oyuncuları Schuster çift yönlü oynatmaya zorlamalı.
Beşiktaş her maç gol yer ama her maçta yediğinden fazlasını atmak zorunda. İnönü’nde şov yapabilir ama deplasmanlarda aynı istikrarı ve başarıyı göremeyiz. Türkiye Ligi’ni hafife almayın, bu ligin belki kalitesi çok yüksek değil ama sert ve markajı yüksek bir lig olduğunu da artık anla. Nasıl kazanacaksan takımını öyle oynat. Beşiktaş taraftarının beklentisi büyük ona göre.

Alex’in kaderi

HER sene aynı ay, aynı tarih, aynı demeçler... Bir sene sonrasının anlaşma planları. “Şu an takımın bana ihtiyacı var. Bu bir kozdur ve bu kozu iyi kullanayım önümüzdeki sezonun imzasını atmak için...” Ancak şu an Alex’in Fenerbahçe’de kalması şampiyonlukla alakalı. Brezilyalı’nın imzası, Aykut Hoca’nın şu anda verebileceği karar değil, hatta yönetimin bile değil. Alex’in futbolculuğuna ve F.Bahçe’ye verdiği hizmetlere kimsenin lafı yok ama 5 senede sadece 1 şampiyonluk... Sizce önümüzdeki yıl F.Bahçe şampiyon olamazsa Alex kalmalı mı? Bence şampiyonlukta bile Alex’in hayatı Aykut Hoca’ya bağlı. Fenerbahçe şampiyon olursa Alex kalır. Alex, ona göre oyna durum bu sene değişik!

Forma öpmeye gerek yok Kazım

BU Kazım yetenekli oyuncu. Yetişme tarzından dolayı davranışları tuhaf, yaşantısı uygunsuz yani profesyonel anlayışı iyi değil. Fenerbahçe’ye uymadı. Aykut Hoca denedi o da başa çıkamadı ve yolladılar ama ezeli rakibi Galatasaray’a transfer oldu.
Buraya kadar tamam...
Ancak ilk maçında gol attı, G.Saray formasını yani armasını öptü ve sonra dedi ki “Ben hiç F.Bahçe formasını öpmedim.” Ama öptüğü görüntüleri çıkınca bu sefer “Armasını öpmedim” dedi.
Bu futbolcular, bu denli ucuz davranışları neden yaparlar? Sanırım Galatasaray’a yaranmak ve taraftara kendini daha çabuk sevdirmek adına ama artık büyük taraftar bunları yemiyor. Artık futbolcuların bu tip ucuz davranışları bırakmaları lazım. Transfer oldukları takıma çocukluğundan beri hayran olanlar, zaten ben bu takımın taraftarıyım diyenler türedi. Ama inanın ki sevgili futbolcular, taraftarlar bunlara gülüp geçiyorlar ve bunları birer yalakalık olarak görüyorlar.
Sevgili Kazım; İyi futbolcusun, forma öpmeye gerek yok. Sahada öpülen formaya puan vermiyorlar. Sen çık topunu oyna ve sana kucak açan Galatasaray camiasına layık ol.
Yazının Devamını Oku

Alex'siz olmaz

14 Ocak 2011
FENERBAHÇE mutlaka kazanması gereken bir maça çift santrforla başladı. Bu da Alex’in yokluğundan Aykut Hoca’nın mecbur kaldığı sistemiydi.

Saha zemininin buzlu olması, F.Bahçe’nin oyun planını bozdu. Stoch olsun, Semih olsun, Niang olsun; son hareketleri zeminin azizliğinden dolayı yapamadılar. Sarı lacivertlilerin yumuşak karnı sol tarafı. Vedat Hoca Fenerbahçe’yi iyi analiz etmiş, rakibini Mehmet Topuz’un tarafından değil; Stoch ve Caner’in olduğu bölgeden devirmeyi planlamış. Ve Malatya’nın tüm pozisyonları sol taraftan gelişti. F.Bahçe ilk 8 dakikada bu bölgeden arka arkaya aynı şekilde 3 yüzde yüzlük gol pozisyonu verdi. Sarı lacivertliler kaleci Mert’in kurtarışıyla ya da topun auta gitmesiyle atakları savuşturdu.
Stoch yeterli değilFenerbahçe yavaş bir takım, kanatları iyi işlemiyor çünkü Topuz bir kanat oyuncusu değil, Stoch da çok yeterli bir oyuncu değil. Slovak futbolcu fizik olarak güçlü değil, ikili mücadeleri kaybediyor. Ve topu aldığı zaman hep içeriye doğru kat eden Stoch, kanatları kullanamıyor. Dolayısıyla Niang istediği pozisyonları bulamıyor. Niang fizik olarak iyi duruma gelmiş ama Alex’in yokluğu Senegalli yıldızın verimini düşürmüş. Alex olduğu zaman F.Bahçe’nin oyun kalitesi ve pas yüzdesi artıyor. Sarı lacivertliler çok kolay pozisyon veriyor, Yobo, Caner’in kademesine girmekten yoruldu. Her pozisyonda isyan ediyor. Caner’in defansif kapasitesi bu, ama Stoch adam kovalamıyor ve çok çabuk oyundan düşüyor.
Ayrıca F.Bahçe’nin yediği 2. golde Lugano da yerinde değildi, Uruguaylı ilk işi olan savunma yapmaktan çok gol atmayı düşünüyor. Tamam golünü atıyor ama takımı da kademe hatasından gol yedi. Sarı lacivertliler fizik olarak çok iyi değil; ama bu maç ölçü olmaz. F.Bahçe yumuşak düz ve aynı oyunculardan kurulu. Fazla koşmuyorlar. Koşan takım Fener’e üstünlük ağlar. Malatya ise çok koşan ve rakibi bozan bir takım görüntüsü verdi. Son olarak Aykut Hoca’nın sol beke mutlaka oyuncu alması gerekiyor ve takımının daha disiplinli oynaması gerekiyor.

BEĞENDİM

Yeni Malatyaspor kalecisi Mesut’u.

BEĞENMEDİM

Fenerbahçe’nin sol tarafını.

DİKKAT

Yazının Devamını Oku

Gol yeme hastalığı

13 Ocak 2011
BEŞİKTAŞ mutlaka kazanması gereken bir maça, ofansif ağırlıklı bir kadroyla çıkmış.

Yeni transferler Simao ve Almeida, takıma tam uyum sağlayamamışlar ama tartışmasız kaliteleri çok yüksek. Özellikle Almeida’nın hücum presi ve toplara sert vuruşları dikkat çekiyor. Simao da çok hareketli, Quaresma ile kanatlarda değişerek oynuyorlar. Beşiktaş’ta sorun, top rakipteyken ortaya çıkıyor. Siyah beyazlılar bu oynadığı sistemle her zaman gol yer. Eğer yemezse bunun sebebi rakibin beceriksizliği olur. Beşiktaş’ın oyun yapısı gol yemeye çok müsait. Önde kurulan çizgi defansın ofsayt taktiği yapması, arkaya atılan toplarda her zaman tehlikeli olabilir.
Guti damga vurduSiyah beyazlıların müthiş bir hücum gücü var ama henüz form tutmamışlar. Q7’nin bireysel olarak yaptığı hareketler çok iyi ama dünkü maçta sonunu getiremedi. Beşiktaş’ta maçın yıldızı, attığı gol ve yapmış olduğu 2 asistle Guti’ydi. Beşiktaş top ayağındayken keyif verirken, top rakipteyken keyifler kaçıyor. Çünkü Beşiktaş orta sahası çok kolay geçiliyor. Dünkü maçta sadece Aurelio defansif yönü olan futbolcuydu. Diğerleri oyunu tek yönlü oynamayı seviyorlar. Dolayısıyla rakibe çok pozisyon veriliyor.
Schuster’in işi zorSchuster’in işi çok zor, şu anlamda zor: Kulübede Bobo, rakibi Almeida. Ernst’e bakıyorsun; rakibi Guti. Ersan dersen... Toraman’la tatlı bir rekabet içerisinde. En önemlisi, bu takım savunma yapmayı sevmiyor ve bilmiyor. Takım savunması, yediği gollere bakın hep aynı şekilde. Alman teknik adamın bunu düzeltmesi lazım.
Schuster, kadro kurarken zorlanıyor, işinin zor olduğu kesin. Ama bu Beşiktaş özellikle İnönü Stadı’nda bu hücum oyuncularıyla şov yapabılir. Ama hücumcular özellikle Q7, Almedia ve Simao gol ve goller atamadığı sürece agresifleşebilir ve bu Beşiktaş’a zararlı olabilir. Her maçta gol atar ama gol de yer. Schuster bu sorunu çözmeli. Çünkü beklenti çok büyük.

BEĞENDİM

Beşiktaş’ın kazanma hırsını...

BEĞENMEDİM

Beşiktaş çok kolay gol yemesini.

Yazının Devamını Oku