Sonunda bunu da yaptım. Rüzgar’la birlikte bir basın toplantısına katıldım. Kameramanların kablolarını birbirine karıştırdığına mı yanayım, sunum esnasında alt çenesini uzata uzata “Abiiii, abiiii” diye bağırdığına mı?
Haftanın son günü... Sabah katılmak istediğim bir basın toplantısı var. Diğer taraftan hafta yoğun geçtiği ve çok fazla vakit geçiremediğimiz için Rüzgar’ı evde bırakıp çıkmayı hiç istemiyorum. Zaten o da beni bırakmak istemiyor. Zaten bu gibi durumda anne ne mesaj verirse çocuk onu alıyor. Onu da basın toplantısına götürmeyi kafamda evirip çevirdiğimi hissetmiş olacak ki bacağıma öyle bir yapışıyor ki ayırabilene aşk olsun! Ne yaptık, anneanneyi de aldık yola koyulduk. İstikamet Ortaköy’deki Radisson Oteli. Amaç Boyner’in Türkiye’ye getirdiği doğal makyaj markası Une ile tanışmak. Evet, anladığınız üzere konunun Rüzgar’la uzaktan yakından ilgisi yok. Bu yüzdendir ki kucağımda Rüzgar’la birlikte salona girdiğimi görenler bir müddet şaşkınlıklarını gizleyemediler. Hatta kapıda duran hanım iki-üç dakika yanlış bir yere geldiğimi anlatmaya çalıştı. İlk beş dakika kucağımdan hiç inmedi. Burnunu boynuma dayadı, kokumun verdiği güvenle arkamdan sağı solu inceledi. Gelip ilgi gösterenlere son günlerde keşfettiği yeni numarasını yaptı. Omuzlarını silkerek karşılık verdi. Birkaç haftadır uyumak ve yemek istemediğinde bunu yapıp “hayır” der gibi vurguladığı tiz bir “eeee” sesi çıkarıyor.
KAHVALTI BÜFESİYLE ORTAMA ISINDI
Ortama ısınmasına her zamanki gibi yiyecekler yardımcı oldu. “Hadi gel mamalara bakalım” dedim ve kahvaltı büfesine götürdüm. Tabağımıza aldıklarımızın etkisiyle masaya döndüğümüzde kucağımdan indi ve sandalyeye oturdu. Önce sezonun ilk üzümünü yedi. Sonra incir ve kuru kayısıyla devam etti. Arada da tabağımdaki çırpılmış yumurtaya sulandı. Üç dört kaşık götürdü. Sonra sandalyeden indi kararlı adımlarla büfeye yürüdü ve kaşla göz arasında yeşil zeytin kâsesine elini daldırdı. Engellemeye çalıştığım an “Nemneeee” (mamaya bazen nemne de diyor) diye öyle bir bağırdı ki elimi hemen çektim. Her eline birer zeytin aldı ve yerine dönüp büyük bir iştahla bir sağdakini bir soldakini yemeye başladı. Rüzgar daha karnımdayken bile tatlıya değil ekşiye tepki verirdi. Çikolata değil yeşil elma yediğimde oynardı. Ekşi ve tuzlu yeşil zeytini inanılmaz seviyor. O zeytin onu 10 dakika oyaladı. Ama toplantı başlamak bilmiyordu. Tanıtımı yapacak olanlar herkesin kahvaltılarını tamamlamasını bekliyordu. İşte o vakit geldiğinde Rüzgar hafiften sıkılmaya başlamıştı. Ortalıkta koşturmaya, sadece üç-beş kelime söyleyebilse de yüksek sesle konuşmaya...
KAMERAMANIN PANTOLONUNU ÇEKİŞTİRDİ
Sunum başlamasıyla kırmızı ışıklarını yakan televizyon kameraları ve kulaklıklarını takıp çekim yapmaya başlayan kameramanlar bizimkini inanılmaz heyecanlandırdı. Sandalyesinden indi önce kablolaları karıştırdı sonra gözüne kestirdiği bir kameramanın pantolonunu “Abiii, abiii” diye çekiştirmeye başladı. Tabii o her “abiii” diye bağırdığında salondakiler gülüyor, sunumu yapan kişinin konsantrasyonu bozuluyordu. Annem çareyi eline iki yeni nemneee vererek Rüzgar’ı dışarı çıkarmakta buldu. Ben toplantıyı dinlerken o elinde zeytinleriyle otel koridorlarında çığlık atarak bir yukarı bir aşağı koşturup enerjisini boşalttı. Çok da iyi oldu eve döndüğümüzde üç dakikada uyudu. Tüm bu karmaşada duyabildiğim kadarıyla Une 2009 da Fransa’da kozmetik markası Bourjois Paris tarafından geliştirilmiş bir doğal kozmetik markası. Şimdi ilk kez Türkiye’ye geliyor ve bir tek Boyner mağazalarında satılacak. Doğal ve organik formüllerle makyaj olanağı sağlıyor. Ürünler, tarım denetim şirketi ECOCERT tarafından yüzde 98-100 oranında Doğal Kozmetik veya Organik Kozmetik Sertifikası’na sahip. Üretim aşamasında hayvanlar üzerinde test yapılmıyor. Ambalajları da çevreye saygılı olarak tasarlanıyor. Ürünlere doğal mineraller renk veriyor. Rüzgar’la birlikte bütün ürünlere güvenle dokunduğumu söylemeliyim.