İki buçuk aylık yaz maceramızın sonu

Siz bu yazıyı okurken Rüzgar ve ben iki buçuk aylık Bodrum macerasının sonuna gelmiş olacağız.

Tası tarağı toplayıp gurbetçi misali İstanbul’a kesin dönüş yapmadan önce bir özet çıkarayım dedim.
-Yüzme konusunda geçen yazı, suyun üzerinde kolluklarla yeni yeni durabilme kıvamında kapamıştı. Bu yaz yine kollukları var ama suyun üzerinde her türlü akrobasi hareketini yapıyor. Dalıyor, yüksekten atlıyor, arka arka yüzüyor… Kafa tam anlamıyla suda, gözler her daim kıpkırmızı.
-Her gün öğrendiği şeylerin sayısı beşken artık 15 oldu. “Rica ederim” demesini de öğrendi, sinirlenince “Sığır çobanı” diye küfretmesini de. Bir şeyi bir kere duyması, ikinci kere en doğru yerde kullanması için yeterli.
-İki gece önce yemek yiyoruz, derin bir nefes aldı ve şöyle dedi “Şükür Allah’a”. Klasik sorumu sordum: “Kimden öğrendin?” “Denizdeki kadından” dedi. Meğer bir kadın denizde yüzerken attığı her kulaçtan sonra “Ohh şükür Allah’a” demiş. Bizimki de hemen kapmış. Çok hoşuma gitti.
-Bu yaz ilk konserine gitti. Yalıkavak Marina’da Yalın’ı ilk bir saat gözünü bile kırpmadan izledi.
-Her türlü balığı etten daha çok sevdiğini kanıtladı. Balığın pişmişini değil çiğ olanını makbul saydı. Lakerdaya taptı.
-Oyuncak paylaşmak konusunda ancak bir arpa poyu yol kat edebildik. Hele izin almadan kovasını küreğini alanları tırmıkla kovalıyor. Bu kış okulda bu paylaşma meselesini çözeriz diye umuyorum.
-Bu yaz nur topu gibi bir korkumuz oldu: Geçen kışın havai fişek ve gök gürültüsü korkuları yerini yangın korkusuna bıraktı. Bodrum’da da yangın çıktı. Rüzgar yanan ve şimdi simsiyah olan alana bakıp bakıp “Yangını anlatsanıza” diyor. Neden yandı, kim yaktı sorularının ardı arkası kesilmiyor. Hem üzülüyor hem korkuyor.
-Bir diğer takıntılı olduğu konu da kasksız motosiklete binenler. Gördüğü an beni yemeye başlıyor. “Anne neden kask takmamış?” Cevap ver verebilirsen. Hele bir de o motosiklete çoluk çocuk ya da bebekle binmiyorlar mı o an ben de sinir krizinin eşiğine geliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları