Çocuklarımızın sahibi değiliz

Evet, onları dünyaya biz getirdik. Evet, büyümeleri iyi birer insan olmaları için çok emek sarf ettik ama çocuklarımız kendi malımız değil, olamazlar!

Haberin Devamı

Sezen Aksu söylemişti. Tam cümleyi hatırlamıyorum ama özetle, oğlunun her zaman tutkularının peşinden koşmasını istediğinden bahsetmişti. Bunun için dünyanın öbür ucuna gitmesine de, aylarca oğluna hasret kalmaya da hazırdı.
Aynen böyle düşünüyorum. Hiçbir zaman çocuğunu dizinin dibinde tutan annelerden olmayacağım. En azından olmamayı deneyeceğim. Rüzgar’ın tutkularını destekleyeceğim, kararlarına, seçimlerine saygı duyacağım. Aha buraya da yazıyorum ki ileride aleyhime delil kullanabilsin.
Nereden çıktı şimdi bunlar diye düşünebilirsiniz. Bu hafta bir akşam tam tersi bir örnekle karşılaştım ve hâlâ etkisindeyim.
Olay, Ystanbul’un popüler gece kulüplerinden birinin tuvaletinde yaşandı. Girdiğim anda yere çömelmiş, elleriyle yüzünü kapatmış bir kadınla karşılaştım. Hemen yanına çömelip yüzüne kapattığı ellerini açınca en fazla 25 yaşında dünyalar güzeli bir genç kız olduğunu anladım. Ağlamıyordu sanki donmuş gibiydi. “Neyin var” diye sordum. “Mutsuzum” dedi ve hızla anlatmaya başladı: “Babam, benim canım babam, aşık olduğum erkeği beğenmedi. Ondan ayrılmam için zorladı. Ayrılmazsam kendine bir şey yapacağını söyledi. Onu kaybetmek istemediğim için ayrıldım, hatta hemen arkasından başka birinin çıkma teklifini kabul ettim ki garanti olsun. Buraya da onunla geldik ama onu istemiyorum. Aşık olduğum kişi sürekli arıyor, telefonunu bile açamıyorum. Hayatın tadı tuzu kalmadı. Bütün duyu organlarım işlevini kaybetmiş gibi hissediyorum. Duyamıyorum, göremiyorum, koklayamıyorum, hissedemiyorum. Çok mutsuzum.”
Aşk da bir tutku değil mi? Gencecik bir kızı bu kadar mutsuz etmek, hayattan bu kadar soğutmak bir babaya yakışır mı? Evladını kendi canına kıymakla tehdit etmek de neyin nesi? Beğenmediği o genç küçücük bir şansı bile hak etmez mi?

Yazarın Tüm Yazıları