Paylaş
Konumuza dönersek, Çalıkuşu Feride’yi izlerken gerçekten Reşat Nuri’nin bu eseri baleye ne kadar “uymuş” diye düşünmeden edemedim.
Kültür sanat eleştirmeni değilim.
Hele hele bale sanatını eleştirecek düzeyle bir geçmişim de yok.
Ukalalık edersem affola.
İki perdelik bu oyun sanırım uzun süredir sahnede kaldı. Daha da kalacağa benziyor.
Çünkü hâlâ kapalı gişe oynuyor.
Bilet bulmak zormuş.
Bu iyi haber. Eser tutmuş demek ki.
Esere gelince...
Tüm sanatçılar zor olan, üstelik yerli bir romanı, üstelik anlatımı zor olan bu oyunu son derece doğal oynuyorlar. Hatta harikalar yaratmışlar denebilir. Çok ama çok zor bir eser olsa gerek. Klasik bale için daha da zor. Zaten modern oynanmaz sanırım.
Tabii Erkan Yüksel’in Türk Sanat Müziğinden uyarladığı eserler bir harika.
Bu eserlere insan oturduğu yerden katılma ihtiyacı hissediyor.
Bu demek, müzik oyuna yakışmış.
Gelelim reji ve koreografiye.
Yılların sanatcısı, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde başdansçısı ve artistik direktör olarak görev yapan ve kendisini kanıtlayan Merih Çimenciler bu eserde de bir başka başarıya imza atmış.
Çimenciler adına filmi biraz geriye sararsak şöyle bir tablo çıkıyor ortaya.
1992 yılında Berlin duvarının yıkılması ardından demokrasi adına yaptığı, müziği W.A. Mozart’a ait olan “Duvarlar” adlı projesi 1994 Varna Uluslararası Bale Yarışması’nda Kirov Balesi danscıları tarafından sahnelenmiş ve eser “En İyi Çift” ödülüne layık görülmüş.
Bitmedi. 1996’da Unesco Bale İhtisas Komitesi Başkanı olarak Uluslararası Balkan Bale Festivali’na davet edilen Çimenciler, “Fırat’a Ağıt” Tradisyonel Türk Müziği Balesinin koreografisini gerçekleştirmiş. 1999’da Varna Uluslararası Bale Yarışması’nda bir öğrencisi için yaptığı “Scorpion” adlı koreografisi ise de
Türkiye’ye bronz madalya kazandırmış.
Devlet sanatçısı olan Çimenciler’in başarıları yine bitmedi.
Koreografi dalındaki uluslararası başarıları dikkate alınarak Kültür ve Dışişleri Bakanlıklarının isteği doğrultusunda Osmanlı Devleti’nin 700. Yılı Kültür Etkinlikleri çerçevesinde “Harem” adlı iki perdelik bale eserini de Çimenciler hazırlamış.
Son olarak da Çanakkale Şahitleri adlı bale eserinin koreografisini yapan
Çimenciler’in Çalıkuşu’ndaki başarısı da inkar edilemez boyutta.
Zaten bale denince balet ve balerinlerin oyundaki performansları ile gösteri sanatını rengarenk hale getirmeleri akla gelir. Tabii buna ek olarak müziğin etkili olması gerekiyor.
Bir diğer önemli unsur dekor ve kostüm. Bunları görmeden edemeyiz.
Evet bu eserde Rus tasarımcı Alexandre Vassiliev’in dekor-kostümdeki başarısı inkar kaldırmaz. Üstelik Türkiye’yi, hele hele Çalıkuşu dönemi Türkiye’sini de bu kadar iyi algılamasını da kutlamak gerek.
Işıkta Tahsin Çetin, eserin sorumlusu Zeynep Sunal Odabaşı’nı da alkışlamak lazım.
Neticede yerli bir eser, ama Devlet Opera ve Balesinin eserde rol alan tüm sanatçıları tarafından öylesine içten benimsenerek oynanmış ki, Çalıkuşu gibi ağır ve dramatik yanı ağır basan bir öykü ancak bu kadar güzel ifade edilebilir.
Tabii klasik balenin tüm unsurlarını aramazsanız. Yani dans ama teatral yanı ağır basan bir eser.
Ama sıkılmadan izlenebilen bir eser...
Çimenciler ve eserde sorumluluk alanlar tek kelimeyle ifade edilmek istenirse alkışlanmalı.. Hem de uzun uzun... Zaman zaman da ayakta...
Ben kültür ve sanat eleştirisini galiba sevdim.
İlerde de yeni eserlere (âlemlere değil) akabilmek umuduyla hoşcakalın.
Paylaş