Araştırmalar, köpeğiyle yaşayan insanlar evden çıktıklarında evde kalan köpeklerinin onları özlediğini ve bu özlem duygusunun giderek arttığını gösteriyor. Yani siz eve döndüğünüzde köpeğinizin duyduğu heyecan, evden uzak kaldığınız süreyle doğru orantılı.
İtalya’daki Pisa ve Perugia Üniversitelerinden araştırmacılar evden çıkmadan önce köpeğinize biraz şefkat göstermeniz halinde, durumun daha iyi olacağını ortaya çıkarmış.
Bağlanma sorunu olmayan, yaşları 1-11 arasındaki 10 köpek üzerinde deney yapan araştırmacılar farklı cins köpekleri incelerken çalışmaya katılanlar tasmalı köpeklerini çitlerle çevrili bir alana götürmüşler ve burada köpeklerinin kalp atış hızı ölçülmüş.
SAHİBİNİ DAHA SAKİN BEKLİYOR
İlk testte, köpek sahipleri köpeklerini alana soktuktan sonra bir araştırmacıyla bir dakika boyunca konuşup, köpeklerine özel ilgi göstermeden oradan ayrılmış.
Birincisi kedi sahipliği, köpek sahipliğinden daha yaygın. İkincisi de erkekler arasında kedi besleyenlerin oranı, kadınlar arasındaki orandan daha yüksek.
Haberleri verdik, detaylandıralım.
Türkiye dahil 20 ülkede, 20 bin insanın katılımıyla yapılan anketten çıkan şahane veriler var karşımızda.
Katılımcıların yüzde 47’si şu anda besledikleri evcil hayvanlarının onların hayatındaki ilk olduğunu söylüyor. Bu da bize küresel ölçekte kedi-köpek sahipliğinde iyimser bir tabloya doğru yol alındığını gösteriyor.
Evcil hayvan besleyenlerin yüzde 45’i mama alırken, sürdürülebilirliği önemli bir unsur olarak gördüklerini söylüyor.
‘EN ÖNEMLİ ŞEY’ DİYENLER YÜZDE 37
Evcil hayvan ebeveynlerinin yüzde 37’si, hayvanlarını hayatlarındaki en önemli şey olarak görüyor. Z kuşağı olarak adlandırılan yaş grubunda bu yüzde 45, Y kuşağındaysa yüzde 40.
Bilim insanları yeni bir çalışmayla insanların köpeklerle konuşurken doğal olarak konuşma hızlarını yavaşlattığını ve bunun da köpeklerin komutları daha iyi anlamasına yardımcı olduğunu ortaya koymuş.
Çalışmada, 5 dilde 30 köpek ve 27 insanda konuşma hızı ve beyin tepkilerini inceleyen araştırmacılar, insanların evcil hayvanlarıyla saniyede yaklaşık üç heceyle konuşurken, diğer insanlarla konuşurken hızlarını saniyede dört heceye çıkardıklarını tespit etti.
Köpeklerin bize nazaran konuşma ritmi daha yavaş: Saniyede yaklaşık iki ses çıkarma hızıyla ‘hav’lıyorlar.
Çalışmada köpeklerin beyinlerinin, insanların kullandığı teta ritimlerinden daha yavaş olan delta ritimlerini kullanarak konuşmayı işlediği görüldü. Bu bulgulara göre köpeklerle konuşurken hızı düşürmek insan ve evcil hayvanlar arasındaki iletişimi geliştirmeye yardımcı oluyor.
PLOS Biology’de yayımlanan Cenevre Üniversitesi’nden Eloise Deaux ve meslektaşları tarafından yapılan araştırmanın bir sonucu da köpeklerin insan konuşmasını anlaması için hem konuşma içeriği hem de prozodinin önemli olduğu.
Güney Kore’deki Seul Devlet Üniversitesi Nanoparçacık Araştırma Merkezi, Gwangju Bilim ve Teknoloji Enstitüsü ve Kore Bilim ve Teknoloji Enstitüsü mühendislerinden oluşan bir ekip, doğal kedi gözlerini temel alan bir yapay göz türü geliştirdi.
Science Advances dergisinin yayımladığı çalışmaya göre araştırmacılar kedilerin karanlıkta görme ve kamufle edilmiş nesneleri tespit etme yeteneklerini kopyalamayı başardı.
Kedilerin gözleri, insansız hava araçları ve robotlara yerleştirilen, insan gözünü taklit eden, dairesel açıklıklara dayanan bu haliyle de hem ön plandaki nesnenin hem de arka planın odakta tutulduğu görüntüyle sonuçlanan kameralardan farklı bir sonuç ortaya çıkarıyor.
Kedilerin gözleri asimetrik bir alan derinliği yakalamak için dikey olarak yarılmıştır. Araştırmacılar yeni bir yaklaşımla dikey bir diyafram açıklığı tasarladı ve kameranın arkasındaki alanın bulanık kaldığı, bir hedefi odakta tutmayı kolaylaştıran bir sonuç aldı. Bu da gün boyunca bir hedefin daha iyi izlenmesini sağladı.
Bu seçimde ABD toplumunu ayrıştıran çok sayıda konu arasında bir de kedi meselesi var.
Trump’ın yardımcısı olarak açıkladığı JD Vance’in Demokratların ön plandaki siyasetçilerine yönelik kullandığı “Kendi hayatlarından ve yaptıkları seçimlerden mutsuz olan ve bu yüzden ülkenin geri kalanını da mutsuz etmek isteyen bir grup çocuksuz kedili kadın” ifadesi kediseverlerin canını sıktı.
Şimdi de hafta içinde yapılan ilk münazaranın ardından küresel fenomen şarkıcı Taylor Swift’in Harris’e desteğini açıkladığı paylaşımı ‘kedi’ meselesini tekrar gündeme getirdi.
ÇOCUKSUZ KEDİLİ KADIN
Kucağında kedisiyle fotoğrafını paylaşan Swift, açıklamasını “Çocuksuz kedili kadın” olarak imzaladı.
Swift’in 285 milyon takipçisine duyurduğu kararı, ABD seçimlerinde etkili olacağa benziyor. Çünkü bu paylaşımın ardından oy verme işlemleriyle ilgili bilgi alınan resmi sitelerde yaşanan yoğunluk, seçime olan ilginin arttığını gösteriyor. Uzmanlara göre de sandığa giden kişi sayısı arttıkça Demokratların kazanma ihtimali kuvvetleniyor.
Bunu bir de kediseverlikle teyit edelim. Araştırmaya göre Demokratların kedi sahibi olma oranı yüzde 40, Cumhuriyetçilerin yüzde 35.
Bu konuya eğilen uzmanlar, “Acaba kediler sudan nefret ediyor mu?” sorusunu araştırmışlar.
Öncelikle tüm kedilerin böyle bir davranışa sahip olduğunu kabul etmenin haksızlık olduğu belirtiliyor.
Pennsylvania Üniversitesi’nden Carlo Siracusa’ya göre bu yönden kediler, köpeklerden farklı değil: “Kedilerin sudan hoşlanmayan eşsiz bir yaratık olduğunu düşünme eğilimindeyiz, ancak sudan hoşlanmayan birçok köpek var.”
California’da hayvan davranış uzmanı olan Wailani Sung, kedi ve köpeklerin mekân farklılıklarına değiniyor: “Evcil kediler kapalı alanlarda kalma eğilimindeyken, köpekler daha sık dünyaya açılıyor ve maceralara atılıyor, bu da onlara suya alışmak ve suda olmaktan zevk almak için daha fazla fırsat veriyor olabilir. Çoğu evcil köpek de banyo yoluyla düzenli olarak suya maruz kalır, ancak kediler genellikle dilleriyle kendilerini tımar ederler - suya ihtiyaç duymazlar.”
Ancak her şey bir yana kedilerin gerçekten sudan kaçmak için haklı sebepleri var. Kedilerin vücutlarının her yerinde çevreyi daha iyi algılamalarına yardımcı olan tüyler var ve bu tüyler ıslanınca bu algıları bozulabiliyor. Bu nedenle de temkinli olabiliyorlar. Bir de tabii kedilerin öngörülemeyen durumlardan hoşlanmadıklarını da bu nedenlere ekleyelim.
Kediler için bir uyarı var ama: Özellikle de kuru mamayla beslenenlerin su içmeye teşvik edilmesi gerekebilir. Çünkü evrimsel süreçte kedilerin su ihtiyacının çoğunu, evrimleştikleri kurak ev ortamlarında bulmak yerine yedikleri yiyeceklerden elde etmeleridir. Uzmanlar, beslenme alanlarından uzakta ve tercihen ana yaşam alanında daha yüksek bir yerde bulunan en az bir su kabı da dahil olmak üzere birden fazla su kabı bulundurulmasını öneriyor.
Yaramaz kediye spreyle su sıkılmasına ise karşılar. Genellikle verilen tepkinin kedinin yanlış davranışın ne olduğunu anlaması için çok geciktiğini ve sahibinin tahmin edilemeyecek şekilde tehditkar olduğunu düşünmesine yol açıyor.
Şimdi yeni bir araştırma köpeklerin, üzerinde konuşan düğmeler olan bir paspas aracılığıyla iletişim kurulduğunda “oyun” ve “dışarı” gibi sözcükleri gerçekten anlayabildiğini ortaya koydu. Yani Mila’nın yaptıkları tesadüf değil, bunları bile isteye yapıyor.
California San Diego Üniversitesi’nden baş araştırmacı Federico Rossano, “Bu çalışma, köpeklerin düğmelerin ne anlama geldiğini gerçekten anlayıp anlamadıkları konusundaki şüpheyi gideriyor” dedi.
Yaklaşık 40 dolara satılan paspas üzerindeki her bir tuş farklı bir kelimeyi seslendiriyor. Aralarında, “merhaba, evet, hayır, seni seviyorum, yemek” gibi köpeğin hem ihtiyaçlarını ifade edebildiği hem de size sevgisini gösterebildiği kelimeler bulunuyor.
Çalışmaya göre, köpekler en uygun tepkileri oyun ve dışarı çıkma zamanıyla ilgili olarak gösterdi.
Araştırmacılar, panolarla etkileşimlerini gözlemlemek için köpekli 30 eve gittiler ve 29 köpek sahibine de uzaktan yönlendirilen bir deney yaptırdılar.
Ancak Plos One dergisinde yayınlanan çalışma farklı akademisyenlerden sert tepkiler de aldı.
Arizona Eyalet Üniversitesi’ndeki Canine Science Collaboratory’nin direktörü Clive Wynne, testlerin sadece köpeklerin sözlü ipuçlarıyla nasıl etkileşime girdiğini gösterdiğini söyleyerek çalışmayı “hiçbir şey ifade etmiyor” şeklinde tanımladı.
Bu kez de bize bakalım. Araştırmalara göre bir insanın kedi ya da köpek besliyor oluşu onun karakteri hakkında bize çok şey söyleyebilir.
Köpek insanı, kedi insanı gibi tanımlamaların yersiz olmadığını gösteren çalışmaya göre köpek sahibi olan kişilerle kedi sahibi olan kişiler farklı kişilik özelliklerine sahip.
Avustralya’daki James Cook Üniversitesi’nden psikologlar Jessica Oliva ve Lea Michelle Baines bu konuya eğilmiş ve evcil hayvan olarak kedi ya da köpek beslemek arasındaki tercihin bir kişinin kişiliğini tahmin edip edemeyeceğini sorgulayan bir çalışma yürütmüş.
Oliva diyor ki, “Köpek sahibi olmak, COVID-19’daki karantina tedbirleri gibi uzun izolasyon dönemlerinde yalnız yaşayan insanlarda yalnızlığın azalmasıyla ilişkilendirildi ve bu da köpek sahiplerinin daha dirençli olabileceğini düşündürdü.”
Bu sorudan yola çıkıp köpek ya da kedi sahibi olmanın kişinin kişilik özelliklerini ve dayanıklılığına dair ipucu verip vermediğini araştırmışlar.
KEDİ SAHİPLERİ DAHA NEVROTİK
Çalışmada, köpek sahipleri, kedi sahipleri ve sahip olmayanlar dahil olmak üzere 329 kişiyle internet üzerinden anket yapılmış, demografik ve kişilik konulu sorulara yanıt istenmiş.