Yıllardır Mehmet Ali Erbil’in sunduğu Çarkıfelek, dün sabahtan itibaren kadınca bir formata dönüştü. 12 yıldır çok iyi dost olan Deniz Seki ve Emel Müftüoğlu artık her sabah 11.00’de atv’de çark başında. Tek problemin erken kalkmak olduğunu söyleyen Deniz Seki, ‘Artık sütümüzü içip 12’den önce yatacağız’ dedi.
Planlarımız vardı
- Emel Müftüoğlu: Deniz benim, ‘Emelce’ programıma konuk gelmişti. Oradaki performansımız, uyumumuz, doğallığımız, samimiyetimiz, neşemiz, karşılıklı esprilerimiz yapımcı firmanın dikkatini çekmiş. Zaten bir arayış içindelermiş ve akıllarına biz gelmişiz. Bugüne kadar iki sunucunun olduğu bir Çarkıfelek hiç yapılmadı. İki anlaşan kadın sanatçı olunca da hiç düşünmeden teklifi bize sunmuşlar. Biz de Deniz’le yıllardır bir arada bir şeyler yapmak istiyorduk. Düşündük ve iyi olacağına inandığımız için kabul ettik.
- Deniz Seki: Teklif ilk geldiği zaman çok heyecanlandım. Emel’le yıllardır hep böyle bir şey yapmanın planı vardı. Ben Emelce’ye katıldığım günden itibaren herkesin kafasına yeni bir ikili olarak oturmuşuz. Teklif geldiğinde de çok sıcak baktık. İkimizin yıllardan bu yana gelen dostluğu, samimiyeti gibi her şey güzel bir mozaik oluşturunca hiç düşünmeden kabul ettik.
Kadınlara yönelik olacak
- Emel Müftüoğlu: ‘Kadınca Çarkıfelek’in yıllardır yayınlanan Çarkıfelek’ten hiçbir farkı yok. Sadece kadınlara yönelik bir yarışma olarak hazırlandı. Dolayısıyla sorular çok daha matrak... Bu yarışmaya sadece kadınlar katılacak. Yarışmacıların içinde tabii ki erkek sanatçılar olacak ama her gün seyirciler arasından bir kadın konuğumuzu da yarıştıracağız. Çok keyifli, neşeli olacak. Formatı da ona göre hazırladık zaten.
- Deniz Seki: Ben televizyon camiasına çok yabancıyım. Popstar’da jüri üyesiydim. İlk kez o programla televizyon dünyasıyla tanıştım. Fakat orada çok fazla reyting kaygım yoktu. Ama bir anda reyting durumları söz konusu olduğu zaman bir anlamda televizyoncu oluyorsun. Hem Emel hem de ben bu işin samimiyetine inanarak yola çıkmak istiyoruz. Tabii ki bizi de reyting ilgilendirecek ama her şeyden önce iyi bir iş yapmak istiyoruz. Herkes çoluğuyla, çocuğuyla yüzü kızarmadan bu programı izleyebilecek. Bazı erkekler işlerine bile geç kalabilirler.
Tek sorun erken kalkmak
- Deniz Seki: İkimizin de bu programı kabul etmemizdeki amaç yarışma programı olmasıydı. Eğer bu bir sabah talk-show yapma teklifi olsaydı, ne ben ne de Emel çok sıcak bakmazdık. Bu sabah programlarına bir şeyler katmak gerekiyor. Yediden yetmişe herkese hediye vereceğiz. Yani biraz da Noel annelik gibi bir şey söz konusu. Benim için tek kötü tarafı erken uyanmak. Çünkü ben geceyi yaşamayı çok seviyorum. Bu yıl biraz kendimi okula başlıyormuşum gibi görüyorum. Gece 12’den önce sütümü içip yatacağım.
- Emel Müftüoğlu: Açıkçası bu benim için çok keyifli oldu. Çünkü ben sabahları çok erken kalktığım için acayip sıkıntı çekiyordum. Çünkü erken kalktığım için kimseyi bulamıyordum. Buraya gelince Deniz’i göreceğim, diğer sanatçı arkadaşlarımı da. Bu benim çok hoşuma gidiyor.
Mehmet Ali’yi aratmayacağız
- Emel Müftüoğlu: Mehmet Ali Erbil’in sunumundan sonra böyle bir programı almamız risk olarak görülebilir. Bu müzikte de böyledir. Bir şarkıyı ilk kimden dinlerseniz dinleyin, kötü söylese bile onun söylediğine alışırsınız. Mutlaka bir yadırgama olacaktır ama biz de farklı bir hale getiririz diye düşünüyorum.
- Deniz Seki: Evet Çarkıfelek Mehmet Ali’ye maloldu, insanlar onunla birlikte bu programı tanıdı, sevdi ama Mehmet Ali Erbil kadın kuşağında yani sabah saatlerinde bu programı sunmadı. Bizim saatimiz çok enteresan. Asıl hedef kitlemiz, kadınlar. Erbil’i görmeye alışık olsalar da halk bizi yan yana görmeye hiç alışık değil. Bu insanlara değişik gelebilir.
Hiçbir şey bizi ayıramaz
- Deniz Seki: Evet, ikili ortaklıklar çok fazla uzun ömürlü olmuyor. Ama bizim bu açıdan bir garantimiz var. Bir kere her şeyden önce dostuz, kardeşiz. Yani biz, iş için beraber olmadık.
- Emel Müftüoğlu: Her zaman şunu söylüyorum. Hiçbir şey bizim dostluğumuzun önüne geçemez. Allah böyle bir şey de göstermesin. Ne para ne başka bir şey bu dostluğumuzu engeller. Çünkü benim bir kız kardeşim yok. Kız kardeşlikten tutun da her türlü iyi duygularımı kirletmemek adına böyle düşünüyorum. Onu hiçbir zaman, hiçbir şekilde kaybetmek istemiyorum.
- Deniz Seki: Ortak olmak çok risklidir ve yakınlarıyla ortak olanlar genellikle üzülürler. En çok korktuğumuz konu buydu. İşin içinde maddesellik var, kariyer var. Ama bizler akıllı insanlar olduğumuz için, bizim aramızı böyle konular açamaz.
- Emel Müftüoğlu: 12 yıldır şunu gördüm. Deniz beni, benden daha çok düşünür. Ben de ona karşı öyleyim. Bizim birbirimize karşı sevgimiz ve saygımız çok büyük. Onun için herhangi bir şey yüzünden 12 yıllık dostluğumuzda ne kavgamız olmuştur ne de birbirimize küsmüşüzdür. Deniz beni benden daha iyi düşünür, daha iyi görür, benim iyi olmam için daha fazla çaba gösterir. Benim ona bakışım da böyle. Biz kardeş olsak, bu kadar düzgün ve güzel bir ilişkimiz olmaz.
- Deniz Seki: Bu camiada dostluk olmaz gibi bir düşüncenin üstünü karalıyoruz. Biz Emel’le arkadaşlığın, dostluğun anlamını çözdük. Samimi olmak, dikkatli olmak önemlidir. Her şeyimizi paylaşırız. Zaten dostluk adı altında sır paylaşmak en önemli unsurdur. Bunun bedelini biliyorsan karşındakine güven duygun büyüyor. Bir ilişkiyi ayakta tutan şey, güvendir.
- Emel Müftüoğlu: Gecenin kaçı olursa olsun canım sıkıldığı zaman Deniz’i ararım. Bir doktoru aramak ya da onunla konuşmak yerine Deniz’le konuşmayı tercih ederim. Zaten biz birbirimizin doktoru gibiyiz. Sırlarımızı paylaşırız.
- Deniz Seki: Şimdi insanların aklına şöyle bir şey gelebilir. ‘Beraber iş yaptıkları için birbirlerini yalayıp, yıkıyorlar.’ Böyle değil bizim dostluğumuz. Bunlar gerçek duygularımızdır. Biz samimiyiz...
Erbil’den intikam alacağız
- Emel Müftüoğlu: Çarkıfelek’e daha önce ben üç kez yarışmacı olarak katıldım. Hepsinde de birinci oldum. Ama Erbil bana hep kelek atıyordu. Mesela araba kırmızı zarftaysa ve ben kırmızı diyorsam, ne yapıp edip beni başka renge yönlendiriyordu. Ama sonradan içeride kıyamet koparıyordum. Niye böyle yapıyorsun diye sorduğumda da ‘laf olur, torpil geçtiler zannederler’ diyordu. Ben de çok kızıyordum. Hakkım olmasına rağmen arabayı alamamıştım.
- Deniz Seki: Ben de Emel gibi üç kez bu yarışmaya katıldım. Üçünde de birinci olmuştum. Bir keresinde ben de arabanın bulunduğu zarfı söylemiştim ama bildiğim halde mutfak kazanmıştım. O mutfağı da tarihi geçtiği için alamamıştım. Fakat diğer iki yarışmayla evimi döşemiştim.
- Emel Müftüoğlu: İlk katıldığımda mobilya takımı kazanmıştım ama süresini geçirdiğim için alamamıştım. Diğer iki yarışmadan kazandığımı da bağışlamıştım. Şimdi biz Mehmet Ali’yi bu programa çağıracağız. Ona araba vermeyeceğiz, çatal-kaşık vereceğiz. Arabayı da veririz ama bir yere bağışlaması koşuluyla vereceğiz.
Televizyon hilesi yok
- Emel Müftüoğlu: Biliyorsunuz bir takım televizyon hileleri var. Sizi daha zayıf ve daha uzun gösterebiliyorlar. Biz de böyle bir şey olmasını çok isteriz. Ama olamıyor. Üstelik herhangi bir defomuz varsa, o ikiye, üçe katlanarak görünüyor. Ne yazık ki canlı yayınlarda bu tarz aletler kullanılamıyor. Bunların kullanılabilmesi için, bizlerin sabit yerimizde durmamız gerek. Talk-show’larda var. Belki canlı yayınlarda da vardır ama durduğun, konuğunu ağırladığın yer belli. Ne yazık ki bizde böyle bir durum yok. Sürekli çekirgeler gibi dolaşacağımız için teknolojiden bu anlamda yararlanamıyoruz. Keşke canlı yayınlarda da bu mümkün olsa. O zaman kullanırdım. Güzel görünmek kim istemez ki?
- Deniz Seki: Bu tür hilelere başvurmak yanlış. Çünkü sokağa çıktığınız zaman insanlar, ‘aa ne kadar değişiksiniz’ diyor. Farklı görünüyorsun. Bence güzel, iyi bir ışık da sizi çok güzel gösterebilir. Bu yüzden hilelere başvurmanın bir anlamı yok...