Kurtar bizi Şansal Büyüka!!

Bize bilmediğimizi söylemiyor. Futbolcu isimlerini kendine saklayıp, gördüklerimizi anlatıyor. O yaradılış mucizesini Şansal Büyüka’ya havale ediyoruz.

Buradan söyleyeceklerim, bir Lig TV abonesi olarak Sayın Şansal Büyüka’ya doğrudan mesajdır.

Hiçbir şekilde laf sokmak, kurumun canını acıtmak, birilerine hasar vermek gibi niyetim yoktur. Geçmişte Lig TV ile bazen sevişmemiz, bazen didişmemiz oldu.

Haklı şikâyetlerimizi ısrarla dile getirdiğimiz zaman da karşılığını bulduk.

Yani karşılıklı sakinleştiğimizde orta yol bulundu. Sonuca gidildi.

Misal. Maç anlatıcıları, kendi maçlarını anlatırken diğer maçların sonuçları hakkında bilgi verip, bizim daha sonra seyretmek üzere kaydettiğimiz yayınları mundar ediyorlardı.

* * *

Yüzbinlerce Lig TV abonesi teknolojinin nimetinden yararlanmak istiyor. Onun için yayınları kayda alıyor. Futbolun tadını kendine ait boş zamana yayıyor.

Bir münasebetsizlik, bir boşboğazlık, üstüne vazife olmayan işlere dalmacılık o gayretleri yok ediyor.

Lig TV bunu uzun zaman önce bitirdi. Artık kimse kimsenin yayını hakkında laf etmiyor. Bu harika!

ŞU REKLAM İŞİ

Öte yandan naklen yayınlar sırasında ekranı “reklam panolarıyla, spotlarıyla çöplüğe çevirme işinden” kurtulamadı. Artık anlıyorum ki bu Şansal Büyüka ekibinin işi değil, yayıncı kuruluşun tercihi.

Ortada bir aç gözlülük hali var. Müşteriden kesilen dünyanın parasına rağmen canlı yayına reklam konduruluyor. Federasyon da seyrediyor.

Önlerinde Şampiyonlar Ligi gibi Dünya ve Avrupa Kupaları gibi dev organizasyon örnekleri olan federasyon, kendine bir kez bile “O maçlarda niye reklam alınamıyor” diye sormuyor.

Aslında cevabı bal gibi biliyor. İçinden “Bu ülkenin tüketicisi gamsızdır” diye geçirip, yayıncı kuruluşa “bildiğini oku” mealinde işmar çakıyor.

* * *

Federasyon haklı mı? Haklı. Bu ülkenin birkaç tanesi hariç onca spor yazarı bu hak gaspını dert etmiyorsa federasyon da dert etmemekte haklıdır.

Kaldı ki o naklen yayının müşterisi de ekrana boş gözlerle bakıp, reklam kirlenmesine tepki vermiyor.

Kendi kendime karar verdim. Bundan böyle canlı yayınlardaki “reklam arsızlığından” yayın ekibini sorumlu tutmayacağım.

KİM BU ÇOCUK?

Lig TV gibi üçü açık, üçü kapalı altı kanala birden yayılan bir yayını yönetmek kolay değil. Yönetenlerin de bütün maçları “tüketici dikkati” ile tepeden tırnağa izleyebildiklerini sanmıyorum.

Tıpkı gazetelerdeki gibi. Bir gazetenin spor sayfalarını yönetenler kadar “canlı yayını” az seyreden yoktur.

Haberin, fotoğrafın peşinden sayfalar arasında koşturmaktan, canlı yayınların tadını çıkaramazlar.

O yüzden Şansal Büyüka’ya doğrudan adres verip, gereğini yapmasını bekliyorum. Gösterdiğim hedef Rizespor-Eskişehirspor maçını TV’den anlatan arkadaş.

Televizyonda maç anlatmak, radyoda maç anlatmaktan zordur. Radyoda sahneyi kafanda canlandırırsın. Onun için de spiker hem eylemi tarif eder hem de isimleri sayar.

Televizyonda ise seyreden zaten eylemi görüyordur. İsimleri eksizsiz ve hatasız söylemek yeter. Zaten aranan tek şart da budur. Rize-Eskişehir maçını anlatan arkadaş ise isimleri kendine saklıyor.

Senin zaten gözünle gördüğünü sana anlatıyor.

“Topu ortaladı... Defans kesti... Uzaktan bir şuuut. Top dışarda!!”

Kim ortaladı, kim kesti, şutu kim vurdu? Onların cevabı yok. Sadece yukarıda örneğini verdiğimiz anlatımdaki “şuuut” sözcüğündeki uzatmalar gibi sıra gelindiğinde, sesi çatlatma veya ciyaklatma hali var.

* * *

Bu iş bir defaya mahsus olsa, gülüp geçeceğim. Ancak bu spiker kardeşimiz her kimse, onun eline bir maç düştüğünde, olay izleyenler için işkenceye dönüşüyor.

Lig TV’nin elinde onca usta spiker var. Birinden biri şu oğlanı önüne oturtup işin doğrusunu öğretemez mi. Lig TV’ci abiler, gözünüzü seveyim. Bizi bu spikerin zulmünden kurtarın.

Küçük bir not: Haftanın en ilginç olayı Burak’ın transferiydi. Kendisine hayırlı olmasını diliyoruz.

Bu arada “Bize çakma mal sokan Çin’den intikam aldık” tweeti ile zekâ gösterisi yapan sporseveri de alkışlıyoruz.