Sefer Levent

Kombi kullanımında tasarruf tüyoları

24 Ekim 2022
Geçtiğimiz hafta DemirDöküm CEO’su Alper Avdel ile bir araya geldik. Verdiği rakamlar ilgi çekiciydi. İklimlendirme sektörünün 2021 yılı ihracatı 6.2 milyar dolara ulaşmış, 2020 yılına göre yaklaşık yüzde 33 artmış. Bu yıl hedef 7 milyar dolar. ‘Avrupa’nın üretim üssü haline geldik’ diyen Avdel’in söyledikleri gelecek için önemli:

Türkiye’den 200’ü aşkın ülkeye iklimlendirme ürünü satılıyor. Sektör olarak en çok ihracat yaptığımız ülkeler Almanya, Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa. DemirDöküm olarak da 2021 yılında yüzde 50 büyüme elde ettik. Kombinin yanı sıra en güçlü olduğumuz panel radyatörde satışlarımızı 2 kat artırdık. Geçen yıl şofbende yüzde 40, termosifonda ise yüzde 66 büyüme elde ettik. DemirDöküm olarak 39 ülkeye ihracat yapıyoruz.  İhracatın ciro içerisindeki payını yüzde 34’e ulaştırdık. Hedefimiz önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu rakamı yüzde 50’ye taşımak.

Özetle Advel Türkiye’de üretilen kombilerin dünyaya yayıldığını anlattı. Ancak sohbetimizin en ilgi çekici tarafı kombi kullanımıyla ilgi verdiği tüyolar oldu. Malum enerji fiyatları zıpladı, doğalgaz fiyatları da nasibini aldı. Bu yüzden kombileri doğru kullanmak çok önemli. Avdel’in aktardığı bilgilere göre hem hane halkının giderlerini bir nebze olsun rahatlatmak, hem ülkemizin doğalgaz ithalatını düşürmek için yoğuşmalı kombiler büyük önem taşıyor. Yoğuşmalı kombilerin ortalama fiyatı 10 bin TL düzeyinde.

YOĞUŞMALI KOMBİ İLE YILDA 2 BİN TL TASARRUF

Yoğuşmalı kombi neden önemli açıklamaya çalışalım. 150 metrekare bir dairenin 6 ay süresince günde 10 saat kombi çalıştırdığını ele alalım. Metreküp fiyatı 5,28 TL + KDV’den hesapladığımızda, yoğuşmasız kombi kullanan bir hane sezon süresince 10 bin 735 TL’lik bir harcama gerçekleştiriyor.  Aynı özelliklerde bir dairede yoğuşmalı kombi kullanan başka bir tüketicinin sezonluk fatura gideri ise toplam 8 bin 677 TL olarak gerçekleşiyor. Yine aynı büyüklük ve özelliğe sahip bir evde ek modülasyonlu ve dış hava kompanzasyonlu oda termostatı kullanan bir tüketici ise 8 bin 343 TL’ye sezonu geçiriyor. Yoğuşmalı kombi 6 aylık kış sezonunda 2 bin TL’nin üzerinde aile bütçesine destek olurken, daire başına yüzde 28 oranında kazanç sağlayan oda termostatlı bir sistem ile bir sezonda 2 bin 392 TL kazanç elde ediliyor. Bu açıdan bakacak olursak minimum 4,5 yıl maksimumda ise 5 yılda yoğuşmalı kombi kendini amorti ediyor. Daha yoğun doğal gaz kullanımlarında da bu amorti süresi daha da kısalıyor. Not: Hesaplama 150 m2, 6 ay günde 10 saat çalışan, m2 başına 80 W ısı kaybı olan bir ev için, 0,75 sezonsallık tüketim katsayısı kullanılarak yapılmıştır.

RADYATÖRÜ KAPATMAYIN

* Kış mevsiminde kombinizden yüksek verim alabilmek ve dengeli bir ısınma elde etmek için radyatörlerinizin bir kısmı açık, bir kısmı kapalı olmamalı. Örneğin salondaki radyatör açıkken, misafir odasındaki radyatör kapalı olursa ve tek radyatörün evin tamamını ısıtılması beklenirse bu ısıtma gücü yeterli olmayacaktır, enerji maliyeti artacaktır.

Yazının Devamını Oku

İşte ekonomiye 10 milyar dolar katkı sağlayacak veri! Meclis’e gelmesi beklenen düzenlemenin katkısı araştırıldı

17 Ekim 2022
Dünyanın yeni düzeninde global ekonomiden kapılacak her bir kuruşun önemi büyük. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ayşem Sargın bazı yasal düzenlemeleri hayata geçirmemiz halinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da yaklaşık 10 milyar dolarlık artış sağlayabilmemizin mümkün olduğunu söylüyor. Bakın nasıl...

YASED, eylül ayında Türkiye’de Kişisel Veri Yerelleştirme Uygulamaları’nın Ekonomik Etki Analizi Çalışması’nın lansmanını bir webinar ile gerçekleştirdi. Webinarda YASED’in en önemli gündem maddelerinden birinin yurt dışına veri aktarımının sağlıklı şekilde gerçekleştirilmesinin sağlanması olduğu ve ülkelerin yatırım rekabetçiliği, küresel tedarik zincirlerine entegrasyonu ve Ar-Ge kapasitesi artırılması için veri kullanımının ve hareketliliğinin etkin bir şekilde sağlanması gerektiği aktarıldı.

YASED Başkanı Ayşem Sargın konun önemine şu sözlerle dikkat çekiyor:

- Söz konusu çalışmanın sonuçlarına göre, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (KVKK) 9. maddesinin Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü’ne (GDPR) uyumunun ekonominin genelinde yıllık olarak reel GSYH’de yüzde 0.38’lik bir artış sağlayacağı hesaplanıyor. Bu artışın etkisi 2021 yılı verilerine göre, GSYH’a 3.1 milyar dolar ve sermaye stokuna ise yaklaşık 6.5 milyar dolar ilave katkı sunuyor.

SORUNLAR ARAŞTIRILDI

YASED’in niye böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyduğunu aslında ortaya çıkan sonuçlar özetliyor. Sargın, en büyük hedeflerinin uluslararası yatırım kararlarında belirleyici hale gelen veri alanında Türkiye’nin rekabetçiliğini belirlemek ve yükseltmek olduğunu söylüyor. Bir yandan Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetlerini göz önünde bulundururken, diğer yandan da veri ekonomisinin getirdiği fırsatlardan yararlanabilmesini sağlamanın önemli olduğuna inandıklarını belirten Sargın neler yaptıklarını ise şöyle özetliyor:

- 2018 yılından bu yana Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) mevzuatı ile uyumu önceliklendiren yoğun çalışmalarda bulunduk. Üyelerimiz ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yakın çalışarak Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve ikincil mevzuatın geliştirilmesine katkı verdik. ‘Kişisel Veri Yerelleştirme Uygulamalarının Ekonomik Etki Analizi’ çalışmamıza, Deloitte ve Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisinden değerli hocalarımız ve YASED üyeleri de aktif katkı sağladı.Bu çalışmayı temel alarak ülkemiz mevzuatının geliştirilmesine yönelik somut öneriler de geliştirdik ve ilgili kurumlarla paylaştık.

KONU MECLİS’E GELECEK

Yazının Devamını Oku

Michelin yıldızlı restoran zam yapar mı?

15 Ekim 2022
12 Ekim akşamı için gelen davet ilginç bir buluşmayı işaret ediyordu. Türkiye’de ilk kez Michelin yıldızı kazanan restoranlar açıklanacak hemen sonrasında bu restoranlardan birinde Mastercard Türkiye ev sahipliğinde akşam yemeği yenecekti. Mastercard, bu yıl ilk kez Türkiye’de restoran seçimi sunan “Michelin Guide İstanbul”un resmi partneri olmuştu. 

11 Ekim 2022 gecesi Michelin’in İstanbul’u radara almasında büyük emeği olduğu ifade edilen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla yıldızlı liste şu şekilde açıklandı:

İKİ MICHELIN YILDIZI

Turk (Şef Fatih Tutak)

Bir Michelin Yıldızı ve Yeşil Yıldız

- Neolokal (Şef Maksut Aşkar)

BİR MICHELIN YILDIZI

- Araka (Şef Pınar Taşdemir)

- Mikla (Şef Mehmet Gürs)

Yazının Devamını Oku

Türk mühendisler BASF’a ben onlara hayran oldum

13 Ekim 2022
Geçtiğimiz hafta sonu Polisan Holding’in davetlisi olarak Almanya’daydık.

Aslında daveti aldığımda çok şaşırdığımı belirtmeliyim. Polisan Holding’in Almanya’da bir yatırımı yoktu. Yeni bir iş anlaşması vs. de gündemde değildi. Davetin nedeni sonradan öğrendim. Polisan Holding, kurucusu rahmetli Necmettin Bitlis’in “Her şey hayal etmekle başlar” sözünden ilham alarak başlattığı “Hayal Mühendisliği Proje Yarışması’nın” ikincisini düzenlenmişti. Beş kategoride gerçekleşen yarışmada dereceye giren projeleri, Polisan Holding destekleyerek hayata geçmesi noktasında finanse etme kararı almış ayrıca yarışma kapsamında dereceye girenleri üç günlüğüne Almanya’ya götüreceklerdi.

Polisan Holding CEO’su Mehmet Hacıkamiloğlu ve dereceye giren proje sahipleriyle Almanya’da buluştuk. Ancak bu seyahat ödülü öyle vur patlasın çal oynasın bir turistik seyahat olmadı. Polisan çalışanların aldığı en büyük ödül Ludwigshafen’de bulunan dünyanın en ünlü kimya fabrikalarından biri BASF’ı gezmek ve kullandıkları teknolojiyi yakından incelemekti. BASF deyince öyle aklınıza sıradan bir fabrika veya üretim tesisi gelmesin. BASF bildiğiniz bir şehir büyüklüğünde. Kapladığı alan tamı tamına 10 kilometrekare. 200 fabrikanın bulunduğu ve 39 bin kişinin istihdam edildiği dünyanın en büyük entegre kimya tesisi. Bütün fabrikalar birbirine boru hatlarıyla, tren raylarıyla, caddelerle sokaklarla bağlı. Yanı başındaki nehirde kocaman bir limanı var. Yüzlerce araç, gemiler, trenler tesis içinde vızır vızır dolaşıyor. Petrolü alıyorlar, naftaya (ham petrolün destilasyonu ile elde edilen alifatik ve aromatik hidrokarbonların bir karışımı), binbir ürüne çeviriyorlar. Çatı izalasyon maddesinden ayakkabı tabanına, aromalardan sıvı emici süngerlere kadar binlerce ürünün granüllerini üretiyorlar. O fabrikadan çıkan ürün burada başka bir ürüne ötekinden çıkan atık bir diğerinde bambaşka bir ürüne dönüşüyor.

Açık söylemem gerekirse Polisan çalışanları BASF’ı ben de Polisan çalışanlarını hayranlıkla izledim. Her biri kendi alanında müthiş başarılı genç mühendisler, sunum yapan yetkililere, BASF ile ilgili merak ettikleri konuları sordu, görüş alışverişinde bulundu. Ufuk geliştiren bir seyahat olduğunu söyleyebilirim.

BASF ziyareti sonrasında CEO Mehmet Hacıkamiloğlu’na düşüncelerini sorduk, söze bizdeki organize sanayi bölgelerinin (OSB) yeniden ele alınabileceğine dikkat çekerek girdi:

- Bizde de entegre OSB düşünülebilir. Planlamada sadece altyapı değiş fabrikaların bir birine hammade ürettiği dev bir organizasyon ele alınabilir. Almanlarda da petrol yok. Ama faydalanmışlar, planlamışlar. Yüzde 99.9’unu nihai ürüne dönüştürüyor. Yakıt falan yapmıyorlar. Granül hale getiriyor, ürünü üretenlere veriyorlar. Şimdi o anlamda Türkiye’de ciddi bir açık var. Bizim bu ithal ikamesine bir çözüm bulmamız gerekiyor. Bu kadar ithalata dayalı olmaması gerekiyor. Tonajı, hacimi çok seviyoruz ama katma değerli ürünlerle bunu değiştirme kırmamız gerekiyor.

Hacıkamiloğlu bu değişimin de ancak çok iyi fikirlerle yapılabileceğine dikkat çekip sözü hayal mühendislerine getirdi:

- Holdingin kurucusu merhum Necmettin Bitlis’in, ‘Her şey hayal etmekle başlar. Hayal etmek yetmez, kafanızda tecessüm edeceksiniz’ sözü her zaman holdinge ve çalışanlarımıza ilham ve cesaret kaynağı oldu. İki yıl önce bu duruşumuzu yarışmayla destekleme kararı aldık ve kurum içine yönelik olarak ‘Hayal Mühendisliği Proje Yarışması’nı başlattık. Bu yıl ikincisini, çalışanlarımızdan büyük bir katılım görerek gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Tıpkı geçen sene olduğu gibi dereceye giren projelerin hayata geçmesi için gerekli tüm desteği sağlayacağız.

Yazının Devamını Oku

İstanbul Havalimanı rakiplerine fark attı

26 Eylül 2022
Pandemiden en hızlı sıyrılan havalimanı İstanbul oldu. Salgın döneminde işten çıkarttıkları personelin dönmemesi nedeniyle ağır yara alan büyük havalimanları uzun kuyruklar, geciken uçaklarla anılırken, İstanbul Havalimanı salgın öncesi yoğunluğunu yakalamak üzere.

İstanbul’un rakiplerinden nasıl, neden sıyrılabildiğini Avrupa Havalimanları Konseyi (ACI Europe) Genel Müdürü Olivier Jankovec’ten dinledik. ACI, havalimanları için kriterler belirleyen, tavsiyelerden bulunan bir kurum. Havalimanlarını sürekli mercek altında tutan kurum en son istatistiklere de hakim. Jankovec geçtiğimiz hafta İGA Havalimanı CEO’su Kadri Samsunlu ile birlikte ekonomi gazetecileri bir araya gelip bir sohbet toplantısı düzenledi.

Jankovec’in İstanbul Havalimanı için paylaştığı veriler son turist akını, THY ve diğer havayollarının seferleri ve doluluk oranları düşünüldüğünde aslında çok da şaşırtıcı değil. Ancak Paris, Amsterdam, Londra gibi diğer metropollerin havalimanları ile ilgi veriler oldukça enterasan.

Jankovec açıkladığı fark kısa sürede kapanacak gibi değil:

“İstanbul Havalimanı’nın ocak-temmuz arasında yolcu sayısının 34.2 milyona çıktı. 2019’a göre İstanbul Havalimanı’nda düşüş yüzde 11.5’te. Bu oran Londra, Paris, Amsterdam ve Madrid havalimanlarında neredeyse iki katı.”

Jankovec ayrıntılarıyla paylaşmaya devam etti:

“Londra Heathrow Havalimanı’nda yolcu sayısı ocak-temmuzda 32.2 milyon oldu. 2019’a göre küçülme yüzde 30.4. Paris-Charles de Gaulle Havalimanı’na 30.8 milyon yolcu geldi. 2019’a göre hala yüzde 29.5 küçülme var. Amsterdam Schiphol Havalimanı’nı 28.9 milyon yolcu kullandı. Küçülme yüzde 29.8. Madrid Barajas Uluslararası Havalimanı’na da ocak-temmuzda 27 milyon yolcu geldi, 2019’a göre yolcu sayısında küçülme yüzde 23.2’i buldu.”

Frankfurt Havalimanı ilk beşte dahi yok. Peki ama neden? İstanbul bu kadar kısa sürede toparlanırken Avrupa devleri neden aynı performansı gösteremedi. Jankovec’in anlatılarını şöyle özetleyebilirim.

Yazının Devamını Oku

Türk sebze meyvesi Avrupa’da baştacı haline geldi: ‘Ulaşamadığımız marketler şimdi peşimizde koşuyor’

19 Eylül 2022
Pandemi sonrasında patlayan Rusya-Ukrayna savaşı dünyanın dengesini değiştirmeye devam ediyor. Avrupa’dan gelen haberler birbiri ardına sıralanmış durumda. “Işığı açık bırakana hapis cezası, çimentocular zorda, marketler karartmaya gitti, gübreciler üretim kısmaya hazırlanıyor.” Rusya’nın gazı kısmasıyla birlikte Avrupa sanayisini kıskaca alan enerji krizi tarıma da sıçramış durumda: “Avrupalı çiftçiler üretimi durdurdu, seralar kapanıyor.”

Gıda en temel ihtiyaçlardan biri... Pandemi döneminde gıda ürünlerinin nasıl birden silah haline geldiğini görmüştük. Bazı ürünlerde ardı ardına ihracatı yasaklayan ülkeler, koruma kalkanlarını kuşanıvermişti. Rusya-Ukrayna savaşı ile bu durum daha da keskinleşti. İşte böyle bir dönemde Türkiye adeta çölde bir vaha gibi... Enerji krizimizin olmayışı, üretimimizin kesintisiz sürmesi, Rusya-Ukrayna savaşındaki tutumumuz özellikle Avrupa pazarında konunumuzu güçlendiriyor. Peki ama bu sürdürülebilir bir tablo mu? Savaş bitip, ticaret normale dönmeye başladığında bu konumumuzu yitirecek miyiz? Mevcut konumumuzu sağlama almak hatta daha da kuvvetlendirme için neler yapabiliriz.

ULAŞAMAZDIK ONLAR ARIYOR

Geçtiğimiz günlerde bir grup ekonomi gazetecisiyle bir araya gelen Alanya Ziraat Odası Başkanı Tahir Göktepe, tropikal meyve üreticisi Mustafa Ezici ve Almanya’ya yaklaşık 40 yıldır yaş sebze-meyve ihracatı yapan işinsanı Mirbey Adam, son dönemde yaşanan durumu ve Türkiye’nin potansiyelini nasıl avantaja çevirebileceğini anlattı.



Savaşın etkilerinin en çok hissedildiği ülkelerden birinin Almanya olduğuna dikkat çeken Mirbey Adam’ın verdiği bilgiler çok önemli: “Hollanda, İspanya ve Belçika’da yüzde 30-40’lık üretim kaybı var. Avrupa’da üretim düşünce zincir marketler açığı kapatmak için Türkiye’deki üreticilere yöneldi. Şimdiden kontratlar dahi imzalandı. 1 yıldır ulaşamadığımız market sahibi şimdi bizden ürün istiyor. ‘Sakın kimseye mal verme, başka firma da bul’ diyor. Türkiye’nin elinde müthiş bir fırsat var. Bu kışı iyi değerlendirirsek 3.5 milyar dolarlık sebze-meyve ihracatımızı rahatlıkla 10 milyar dolara çıkarabiliriz. 2 yıl içerisinde sadece bu iki kalemde 35 milyar dolarık ihratı yakalamamız hiç de zor değil.”

RAKİPLERDEN AVANTAJLIYIZ

Son

Yazının Devamını Oku

Bakan Kurum kaynağı açıkladı

15 Eylül 2022
Tam da dikkatlerin gayrimenkule yöneldiği, konut fiyatlarının, kiraların havada uçuştuğu bir dönemde geldi yeni sosyal konut projesi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum sinyalini daha önce vermişti vermesine ama dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı konut sayısı, fiyat ve ödeme koşulları sürpriz olmuştu. Dün projenin detaylarını bizzat Bakan Murat Kurum’dan dinleme fırsatı bulduk. Ayrıntılarını Hürriyet Gazetesi Emlak Editörü Gülistan Alagöz’ün haberinde bulabilirsiniz. Ben birkaç ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum

PROJEDEN MÜLK ALMAK CAZİP Mİ?

Açıklanan koşulları taşıyanlar için projeden mülk almak kesinlikle cazip. ‘Alırken kazanmak lazım’ denir ya tam o cinsten. Bizim son zamanda tespit ettiğimiz rakamı dün Murat Kurum bizzat teyit etti. Bugünkü fiyatlarla bir inşaat yapacak olsanız metrekaresini 10 bin TL’den aşağıya yapabilmeniz mümkün değil. TOKİ’nin dün düzenlediği bir ihalede metrekare inşaat için verilen en iyi teklif 8.129 TL olmuş. Bakan Kurum, “KDV’yi de dahil etseniz 10 bin TL rakamını bulacaksanız. Bugün siz herhangi bir köyde inşaat yapsanız maliyeti 10 bin TL’den ucuza olmaz. Arsayı işin içine katarsanız konumuna göre 12 bin liradan başlar artar gider” dedi.

TOKİ’nin yüzde 40 iskontoyla satacağını açıkladığı 2+1 evler 75-85 m2, 3+1 evler ise 105 m2 olacak. Yani kabaca arsamız olsa bizzat kendimiz bir müteahhit ile anlaşsak 2+1 evi 850 bin TL’ye 3+1 evi ise 1 milyon 50 bin liraya ancak yaptırabileceğiz. Oysa TOKİ’nin açıklamasına göre en ucuz 2+1 ev 608 bin lira olacak. En pahalısı olarak gözüken İstanbul’dakiler ise yaklaşık 770 bin TL’ye satılacak. Yani İstanbul’da satılacak 2+1 ev inşaat maliyetinden bile yüzde 10 ucuz durumda. İşin içine arsa ve diğer maliyetler girince avantaj yüzde 40’ı buluyor. 3+1 evlerde de benzer bir cazibe olduğunu söyleyebilirim. Fiyatlar özel sektörle kıyaslandığında ise avantaj çok da fazla.

PEŞİNAT VE TAKSİTLER UYGUN MU?

Proje kapsamında ödenecek toplam bedel kadar peşinat ve taksitlerin de avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Değeri 850 bin lira olan 3+1 evler için yüzde 10 yani 85 bin 120 lira peşinat alınacak. Geri kalan 764 bin 880 bin lira liralık kısım aylık 3 bin 187 liralık taksitlerle 240 ay vadeyle ödenecek. Değeri 608 bin lira olan 2+1 evler için de yine yüzde 10 yani 60 bin 800 lira peşinat alınacak. Geri kalan 547 bin 200 liralık kısım aylık 2 bin 280 liralık taksitlerle 240 ay vadeyle ödenecek. Tabii bu taksitlerin bugün için geçerli olduğunu söylememiz gerekiyor. Taksitler memur zammına göre artacak. Zamlar 6 ayda bir arttığı için taksitler de 6 ayda bir artabilecek. Bakan Kurum artışın memur zamlarının altında da belirlenebileceğini söyledi.

Yazının Devamını Oku

Domates stratejik ürünümüzdür!

8 Eylül 2022
Ticaret Bakanlığı iç piyasada yaşanan sıkıntılı dönemlerde zaman zaman patates, soğan, baklagil gibi ürünleri ‘ihracı kayda bağlı ürünler’ listesine ekleyerek, ihracatını yavaşlatıyor.

Ocak ayında  Resmi Gazete’de yayımlanan 2022/1 sayılı ihracat tebliği ile domates, kuru soğan-sarımsak, hıyar ve kornişon, fasulye, patlıcan, sivri biber, zeytin, kırmızı mercimek, portakal, mandarin, limon, karpuz, elma, zeytinyağı, kümes hayvanları, horoz, tavuk, sakatatları, yumurta, tereyağ ihracatında gerektiğinde dönemsel düzenlemeler yapma yetkisi de 31 Aralık 2022 tarihine kadar Tarım ve Orman Bakanlığı’na verildi. Böylece Bakanlık gerekli durumlarda ‘ihracı kayda bağlı ürünler’ listesine ekleme çıkarma yoluyla bu süreci daha hızlı yönetme yetkisine kavuştu. Gıda ürünleriyle ilgili hızlı karar alma bugünlerde kritik önemde. Çünkü Ukrayna savaşı, kuraklık vs etkenler nedeniyle son dönemde gıda kıtlığına yönelik endişeler giderek arttı. Rusya’nın Avrupa’ya gazı kesmesiyle birlikte tüm bunlara bir de enerji maliyeti eklendi. Avrupa’da sanayiciler bugünlerde fabrikalarını kış aylarında nasıl çalıştıracaklarını düşünüyorlar. Dünyada gıda zincirindeki bozulmanın kısa vadede giderilmesi beklenmiyor.

HİNDİSTAN’DAN BUĞDAYA YASAK

Hatırlayın mayıs ayında Hindistan, Cezayir, Malezya gibi ülkeler gıda arzını korumak ve iç piyasadaki fiyatları dengelemek için yağ, tavuk, buğday gibi temel gıda maddelerinin ihracatını yasakladılar. İşte böyle bir dönemde Türkiye’nin gıda üretimi de birden bire kritik hale geliverdi. Buğday ve diğer tahıl ürünlerimizin yanı sıra bakliyatımız, meyve sebzemiz vs aklınıza ne gelirse dünyanın radarında.

Türkiye’de fiyatıyla daima tartışma konusu olan domates için de artık ‘stratejik bir üründür’ desek sanırım abartmış olmayız. Son dönemde Hollanda başta olmak üzere bazı ülkelerin özellikle kış aylarında üretim yapacak büyük seralarla ve-veya kuruluşlarla önemli anlaşmalar yaptığı hatta bazı işletmelerin piyasa tabiriyle ‘domates veya salça üretimini kapattı’ğına ilişkin haberler de yayıldı. İşte tam da böyle bir dönemde dün Resmi Gazete’de yayınlanan bir karar ile domates konservesi ve salça ihracı kayda bağlı mallar listesine alındı. Ticaret Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada bu düzenlemeyle ihracata kayıt uygulamasının getirildiği ve bir kısıtlamanın söz konusu olmadığı açıklandı.

KARAR NEDEN KRİTİK?

Özetle Bakanlık domates konservesi ve salça ihracatını gözetimi altına aldı. Öncelikle herkes bilmeli ki artık gerekli görülmesi halinde Ticaret Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı domates, domates konservesi ve salça ihracatını tamamen yasaklayabilecek. Bu durum iki yönüyle kritik. Birincisi dünyada kıtlık endişelerinin gerçekleşmesi yani gıda ürünlerinin gerçekten tüketime yetmeme endişesi. Yani olası bir yasakla kış aylarında satışın tamamen yurtdışına kayması engellenecek. Yurtiçinde domates ve salçanın arz güvenirliği sağlanacak. İkinci hedef ise fiyat tırmanışlarının önüne geçmek. Kış aylarında domatesin kilosunun 50 TL’yi aşacağına yönelik haberler, Avrupalıların kg başına 2 Euro’yu aşan fiyat tekliflerine yönelik spekülasyonlar havada uçuşuyor. İşte hükümet olası bir fiyat tırmanışı halinde ihracat yasağı kılıcını daima elinde tutacağını şimdiden açıklamış oldu. Bu kararı, “kriz oluştuğunda değil de oluşmadan önce tedbir alındı” diye yorumlayabiliriz.

Yazının Devamını Oku