Gayrimenkul sektörünü bir lokomotif gibi düşünün peşi sıra gelen vagonları da ekonomi için önemli diğer sektörler. Her şey yolunda giderken hiçbir sorun yok. Ama lokomotifin başına gelebilecek en ufak bir kaza onunla sınırlı kalmıyor. Trenin kalan kısmını da raylardan çıkarıveriyor.
Bakın Çin örneğine...
Çin’de bir süredir gayrimenkul krizi yaşanıyor. Hatırlarsanız pandemi ile birlikte Çin’de ilginç bir ekonomik çalkantı yaşanmıştı. Önce ülkenin tamamının ardından Shangay gibi önemli ticaret şehirlerinin zaman zaman kapanması ülke ekonomisini sarsmıştı. Kapanmalara paralel gelen çip krizi, konteyner krizi vs de adeta tuz biber ekmişti. Krizler nedeniyle yaşanan işten çıkarmalar ve ekonominin geleceğine yönelik kaygılar tüketimi de frenleyince Çin’in baş döndürücü büyüme serüveni sekteye uğramıştı.
KARPUZ SARIMSAK KARŞILIĞI KONUT
Tüm bu gelişmelerden nasibini alan gayrimenkul sektöründe talep de durma noktasına geldi. Çin’deki konut piyasası, bir projede inşaata başlamadan önce müteahhitlerin kredi almasını yasaklayan yeni bir karardan etkilenmiş bu durum müteahhitleri bir borç krizine sürüklemişti. Öyle ki müteahhitler yeni konut projeleri ve boş kalan evler için ön ödeme olarak karpuz, şeftali, sarımsak ve diğer tarım ürünleri kabul etmeye bile başlamıştı!
Şaka değil gerçek... Devlet tarafından işletilen China News Weekly adlı haber sitesi, ülkenin doğusundaki Nanjing kentindeki bir inşaat şirketinin, çiftçilerden ön ödeme olarak, değeri 100 bin yuanı (yaklaşık 256 bin lira) geçmemek koşuluyla, bir kamyon dolusu karpuzu kabul edeceğini duyurmuştu. Homebuilder Central China Management adlı bir inşaat şirketi tarafından sosyal medyada yapılan açıklamada ise “Yeni sarımsak sezonu vesilesiyle şirketimiz, Qi ilçesindeki sarımsak çiftçilerine fayda sağlamak için yeni bir karar aldı. Çiftçilerin ev almasını kolaylaştıracağız” denilmişti.
KONUT KREDİSİNİ ÖDEMEME AKIMI
Çin’de emlak firmalarının evleri tamamlamadan satmasına izin veriliyor ve müşterilerin yeni mülklerine sahip olmadan önce ipotekli konut kredilerini ödemesi gerekiyordu. Gayrimenkuldeki kriz birden bankalara da sıçradı. Halk inşaatı tamamlanmamış daireler için ipotekli konut kredilerini ödemeyi reddetmeye başlayıverdi. Aklınıza 3-5 milyar dolar gelmesin... Çinli bankalarda tamı tamına 6 trilyon dolarlık ipotekli kredi vardı. Kredi ödememe akını bir artsa bankaların denizaşırı emlak tahvillerinde temerrüde düşmesi işten bile değildi.
Kariyeriniz boyunca dünyanın önde gelen ilaç firmalarında görevler üstlendiniz. 2019 itibarıyla Sandoz’un Avusturya ve İsviçre birimlerinde görev aldınız. Daha sonra 2022 yılında Türkiye’ye geldiniz. Bize bu kariyer yolculuğundan biraz bahseder misiniz?
Sizin de ifade ettiğiniz gibi hem Türkiye’de hem yurtdışında birçok ülkede görev yaptım. Sandoz ailesine ilk kez 2019’ yılında Avusturya’da global işbirlikleri ticari direktör olarak katıldım. Kilit müşteri yönetimi başta olmak üzere birçok görevde yer aldım. Daha sonra genel merkezimiz Bazel’de Avrupa, Amerika dışı pazarların İş geliştirme, Portfolyo ve Lansmanlar direktörlüğünü üstlendim. 2022 yılı Şubat ayından beri de Türkiye’de Sandoz’a Genel Müdür olarak liderlik ediyorum. Sandoz Türkiye’nin herkesin yüksek kaliteli ilaca erişimini sağlama hedefiyle insanların yaşam kalitesini arttırma ve ömürlerini uzatma çabalarının bir parçası olduğum için gurur duyuyorum.
100 ÜLKEDE FAALİYETTE
Biyobenzer ilaçlarda önemli şirketlerden birisi Sandoz. Kaç ülkede faaliyet yürüyor? Odaklandığı tedavi alanları neler?
Biz aslında 30 yıldan beri biyobenzer ilaçlar ile ilgili AR-GE çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Baktığınızda 100’den fazla ülkede 8 farklı biyobenzer ile hastalara hizmet veriyoruz. Bu ürünlere ek olarak da 15 tane farklı biyobenzer ürün için ARGE çalışmalarını sürdürüyoruz. Biyobenzer ne demek biraz onu açmak lazım. Biyobenzer ilaç, patent süresi dolmuş, münhasırlık süresi bitmiş ilaçları yerine alan ilaçlar demek. Bunlar kalite anlamında, etkinlik anlamında, güvenilirlik anlamında biyobenzer olup, biyolojik referans ilacın aynı özelliklerini taşımaktadırlar... İlaveten biyobenzerler ve eşdeğer antibiyotik ilaçlarda global düzeyde liderdirz, onkoloji pazarında da yine patenti bitmiş ürünlerde liderlik ediyoruz. Merkezi sinir sistemi, kardiyoloji, oftalmoloji, ağrı kesici ve solunuma kadar çeşitli alanlarda da güçlü bir konuma sahibiz.
Sandoz Türkiye’yi bize tanımlayın desek, nasıl tanımlarsınız, bize büyüklüğünden, ihracattan yatırımlarından bahsedebilir misiniz?
Biz Sandoz Türkiye olarak kurumsal hedeflerimize ulaşmak için Gebze’deki üretim tesisimizden güç alıyoruz. Fabrikamız yüksek üretim kapasitesiyle Sandoz Global’in önemli dört üretim tesisinden bir tanesi konumunda. Türkiye’deki 67 yıllık tecrübemiz ile teknoloji anlamında, bilgi birikimi anlamında insan kalitesi anlamında tüm dünyaya ihracat yapıyoruz. Polonya’dan, Almanya’dan, Kanada’dan tutun Filipinlere kadar 60 ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye’deki toplam ihracatın yüzde 10’nu biz yapıyoruz ve 2005 yılından bu yana aralıksız olarak ilaç ihracat şampiyonları listesinde yer alıyoruz. Fabrikamızda üretilen ürünlerin yüzde 87’si ihraç ediliyor. Diğer bir taraftan bunun sürdürülebilirliği için her yıl yatırım yapıyoruz. Ortalama her yıl 10 milyon dolar yatırım bütçemiz var. Bununla birlikte sıfır atık projemiz var. Sıfır atık tesis gerçekleştirdik. Aynı zamanda su tasarrufu yapıyoruz, enerji tasarrufu yapıyoruz. Bunlarla birlikte de sürdürülebilirliğe katkı sağlıyoruz.
“İstanbul merkezli 11 ilde eş zamanlı gerçekleştirilen siber dolandırıcılık operasyonunda, 55 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi, 8 ay süren teknik ve fiziki takip sonrası İstanbul merkezli 11 ilde çok sayıda adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Suç örgütü üyelerinin 61 mağdur vatandaştan 6 milyon 297 bin 431 lira menfaat temin ettiği, 540 bin 117 liralık dolandırıcılık eyleminin ise engellendiği belirlendi.”
Kimin ne kadar verdiğini bilmiyoruz ama 61 mağdur vatandaş toplamda 6 milyon 297 bin 431 TL dolandırılmış. Adam başı 103 bin 236 TL eder. 540 bin lira daha vereceklermiş de çok şükür, yetkililer engellemeyi başarmış. Çok sayıda adreste yapılan aramalarda dijital materyal, ziynet eşyası ve para ele geçirildi.
Peki bu 55 kişi toplamda 61 kişiyi nasıl dolandırmış, gelin bakalım...
Öncelikle dolandırıcılar kendilerini banka veya kredi kurumu çalışanı gibi tanıtmışlar.
DOLANDIRICILAR NEYE İNANDIRMIŞLAR:
* Hesaplarına dolandırıcılık parası geldiğine,
* Banka hesaplarında şüpheli işlemler gerçekleştiğine,
*
Niye AKM’de buluştuğumuzu basın toplantısı sırasında Türk Telekom CEO’su Ümit Önal özetledi:
“AKM’nin ana destekçisi olarak yüksek teknoloji alanındaki birikimimizi, sanat ve teknolojinin iç içe geçtiği bu özel mekanda milli kültürümüzün hizmetine sunduk. AKM’nin kalbi kırmızı kürenin içinde yer alan ana solana Türk Telekom Opera Salonu ismini verdik. Bu yıl bir değişiklik yapıp sizlerle burada buluşmak istedik.”
AKM’nin etkileyici atmosferi eşliğinde dinlediğimiz finansal sonuçlara dönersek. Hemen baştan belirtmem gerekir ki, telekom şirketleri maliyet artışlarını aynı oranda gelirlerine yansıtamıyor. Satışlarının yüzde 70-90’lık bölümünü kontratlı olarak yapan telekom şirketleri müşterileriyle 1 ya da 2 yıllık anlaşma yapıyor. Bu süreçte fiyat artışı yapamadıkları için maliyetler bilançolara hemen yansırken gelirler büyük ölçüde yerinde sayıyor.
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal’ın aktardığı mali sonuçlarda da bu durumun etkisi açıkça görülüyordu. Rakamları ayrıntısıyla paylaşacağım ama hem yapılan dikkat çekici yatırımlar hem de fiyat artışlarının daha sonra yansıyacağını hesaba katarsak önümüzdeki dönemdeki bilançoların daha parlak olacağını tahmin edebiliriz.
ABONEDE TURİST FAKTÖRÜ
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan 3’üncü çeyreğin turistlerin de en fazla geldiği zaman olduğuna işaret ederek, bunun mobil müşteri sayısında artış sağladığını şu sözlerle açıkladı: “Üçüncü çeyrekte mobil tarafta yüksek abone artışında turistlerin (pasaportla aktivasyon yapan müşteri) payı büyük. Bu sene mobilde yabancı müşterimiz geçen senenin kat ve kat üzerinde ve son derece rekabetçi bir noktadayız. Türk Telekom’un mobil abone sayısı üçüncü çeyrek itibarıyla 25.3 milyona çıktı. İkinci çeyrekte (nisan, mayıs, haziran) mobil abone sayısı 24.6 milyon, geçen yılın üçüncü çeyreğinde ise 23.9 milyondu. Mobilde son 15 çeyrekteki en iyi net abone kazanımına ulaştık.”
Ümit Önal
Herhangi bir mağazadan alışveriş yaptığınızda sizden cep telefon numaranızı isteyen görevlilere telefon numaranızı vermeme hakkına sahipsiniz. Kimsenin sizin özel numaranızı alma hakkı yok. Buna mecbur değilsiniz. Eğer bir şirketle, örneğin kasada veya e-ticaret üzerinden telefon numaranızı paylaşıyorsanız bu tür kampanyalar için onay vermiş de sayılabilirsiniz. Bunu da e-Devlet üzerinden denetleyebilir, gerekirse bu şirketleri engelleyebilirsiniz. Bakın bunu nasıl yapabilirsiniz onu da ayrıntılı olarak paylaşıyorum.
Herhangi bir arama motoruna, ya da e-Devlet uygulamasının arama kısmına “e-Devlet ticari elektronik ileti” yazın.
Sonuçlarda turkiye.gov.tr uzantılı “Ticari Elektronik İleti Yönetim Sistemi - e-Devlet” gelecek. Ona tıklayın.
Doğrudan internet tarayıcınıza https://www.turkiye.gov.tr/ticari-elektronik-ileti-yonetim-sistemi de yazabilirsiniz.
Daha sonra e-Devlet adımında sizden TC kimlik numaranız ve e-Devlet şifreniz talep edilecek. Onları da girin.
Ekranınıza Ticaret Bakanlığı Ticari Elektronik İleti Yönetim Sistemi menüsü gelecek.
Bu ekranda sisteme tanımlanmış cep telefonu numaralarınız ve mail adreslerinizi göreceksiniz.
Telefon numaranız ya da mail adresiniz tanımlanmamışsa “yeni iletişim adresi ekle” butonuna tıklayarak cep telefon numaranızı ve mail adresinizi ekleyin.
Bu sözlerin sahibi Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan. Erkan ile Turkcell’in davetlisi olarak geldiğimiz Kıbrıs’ta buluştuk. Erkan’ın şirketin 9 aylık bilanço sonuçlarını açıkladığı toplantıda Togg ile ilgili yukarıdaki sözleri hem dikkat çekiciydi hem de geleceğe ilişkin ipuçları verdi. Murat Erkan’a Togg’un konsolunda yer alacak uygulamaların aracın ithal edilmesi durumunda gittiği ülkelere entegre olup olmayacağını sordum. Cevabı şöyle oldu:
“Biz attığımız adımları sadece yerel olarak planlamıyoruz. Hep global olarak düşünüyoruz. Togg’un konsolunda yer alacak uygulamalarımız diğer ülkelere de entegre olacak. Togg’un seri üretime geçmesi, yurtiçinde satılmaya başlanması ve ithal edilmesi biraz daha zaman alacak. Togg’un dünya pazarlarında rekabetçi bir marka haline gelmesi durumunda ise Turkcell aracın gittiği ülkelerden müşteri de kazanacak. Kısacası Turkcell sadece ortak olarak değil önemli bir partner olarak da Togg’u sahiplenmiş durumda.”
KONTRATLARIN ÖNEMİ
Mali sonuçlara gelirsek... Son dönemde Telekom şirketleri eskiden olduğu gibi süper gelir artışları olağanüstü kârlar açıklayamıyor. Bunun en büyük nedeni bu şirketlerin yaptıkları 1-2 yıllık kontratlar. Müşteriler ile yapılan kontratlar enflasyona paralel fiyat artışlarına engel oluyor. Bu nedenle de kar veya ciro artışları genellikle enflasyonun altında kalıyor. Murat Erkan’ın dün açıkladığı veriler Turkcell’in bu dönemdeki yatırımlarının önümüzdeki yıllarda katma değerli olarak bilançolara yansıma ihtimalini ortaya koyuyor. Turkcell her yıl 1 milyon yeni müşteri hedefini açıklamasına rağmen 2020 yılından bu yana 6 milyon net müşteri yakalamış ki çok önemli bir performans. Şirketin konsolide bazda toplam gelirleri, üçüncü çeyrekte geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 57 artışla 14.7 milyar TL’ye çıkmış. FAVÖK yüzde 49 artışla 6 milyar TL olarak gerçekleşmiş, üçüncü çeyrek karı da yüzde 68 artarak 2.4 milyar TL’ye ulaşmış.
Murat Erkan en az fiyat artışı yapan sektörün Telekom olduğuna dikkat çekti ve ekledi:
- “En tüketici dostu sektör bizim sektörümüz. Tüm bu gelir ve kar artışlarını fiyatları minumum artırmamıza rağmen sağladık.”
T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Toto, Zipcar Türkiye ve Puma Türkiye’nin desteklediği Türk milli takımı da 10 sporcu ile 8 ayrı disiplinde ülkemizi temsil etti. ‘TEAM Türkiye’ adına Rally4 branşında Teknik Motorspor tarafından hazırlanan Ford Fiesta Rally4 ile yarışan Ali Türkkan-Burak Erdener, yarışı ikinci sırada tamamlayarak gümüş madalya kazandı. Rally2 branşında ise bu yıl Türkiye Ralli Şampiyonu olan Orhan Avcıoğlu-Burçin Korkmaz ekibi Toksport WRT tarafından hazırlanan Skoda Fabia R5 ile mücadele etti ve yarışı dördüncü olarak noktaladı. Diğer sporcularımız da başarılı sonuçlara imza attılar ve gelecek için umut verdiler.
Otomobil sporlarında Türkiye’nin yıldızı son dönemde giderek parlıyor. Hem dünya sıralamalarında daha üst sıralara tırmanıyoruz hem de Türk halkı otomobil sporlarını artık daha fazla ilgi gösteriyor. Bunun nedenlerini, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu’nun (TOSFED) davetlisi olarak gittiğimiz Marsilya’da bizzat federasyon yetkililerinden dinledik. TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, Başkan Vekili Nisa Ersoy, Başkan Yardımcısı Onur Sürmeli Başkan Yardımcısı Cem Akoğul, Genel Sekreter Serhan Acar ve Sportif Direktör Murat Kaya ile sohbetimizden çıkardığım satırbaşları şöyle...
- TOSFED, son dönemde T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı nezdinde, prestiji artan, değer verilen, kurumsal işleyiş açısından takdir edilen ve hatta örnek gösterilen federasyonlardan birisi haline gelmiş. Federasyonunun spor için hizmet etmeyi tek hedef olarak görmesi ve yapılan çalışmalar dikkat çekmiş.
- T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın artan desteği, yeniden hissedilmeye başlanmış, böylece otomobil sporları son dönemde yeniden popüler hale gelmiş. Bir taraftan sporun marka değeri bir taraftan da federasyonun öz gelirleri, sponsorluklarla beraber ciddi oranda artmış.
91 MİLYON DOLARA ULAŞTI
- 2015’te sadece tek bir sponsoru olan TOSFED; sponsorluk anlamında bugün 30 yılı aşkın tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. TOSFED tarihinin ilk ana sponsoru Lcrypex kripto para borsasının yanı sıra, Red Bull, Fiat, AVIS, Shell Helix, Petlas, Motul, Borusan Otomotiv, Power FM gibi firmaların yaptığı sponsorluklar sayesinde, ulusal organizasyon yapan kulüplere, büyük maddi destek sağlanmış. Karşılıklı güven sayesinde 3 yıla uzanan uzun vadeli sponsorluklar sayesinde TOSFED, artık tüm işletme giderlerini, devlete yük olmadan ‘kendi öz gelirleri ile’ karşılamaya başlamış.
- 2021 yılı sonunda yapılan TOSFED Genel Kurulu’nda, mevcut başkan Eren Üçlertoprağı camianın neredeyse tamamının desteğini alıp tek aday olarak seçime girdi ve ikinci dönemi için başkanlığa seçildi. TOSFED, çoğunluğu sporculuktan gelen bir yönetim kurulu tarafından temsil ediliyor. TOSFED yetkilileri özellikle mali anlamda profesyonel bir şirket gibi şeffaf, fayda odaklı ve sürdürülebilir bir bakış açısıyla faaliyet yürüttüklerini söyledi.
Colendi 2017 yılında kurulan bir FinTech şirketi. 2015 yılının başlarında hayatımıza giren dijital dünyanın yeni gözdesi ‘finansal teknoloji’ yani FinTech, dünyada da en hızlı büyüyen sektörlerin başında geliyor. CFTE’nin (Centre for Finance, Technology and Entrepreneurship) yaptığı araştırmaya göre dünyada 268 FinTech şirketi bulunuyor ve bunların 68’i decacorn, yani piyasa değeri 10 milyar doların üzerinde olan şirketlerden oluşuyor. İşte Colendi de bu sektörde kendisine büyük hedefler koymuş bir Türk şirketi.
Bülent Tekmen’den aldığımız bilgilere göre, Türkiye’nin en hızlı büyüyen FinTech şirketi Colendi, 3 milyardan fazla banka hesabı olmayan ve 5 milyardan fazla kredi alamayan kişiye finansal çözümler sunmak hedefi ile çalışıyor. 3 kıtada hizmet vermeyi amaçlayan Colendi, Türkiye’den çıkan decacornlardan biri olmak istiyor.
Bülent Tekmen
İLK HEDEF 3 KITA
Tekmen şirketin rotasını çizmiş durumda:
- Satın almalara, işbirliklerine ve yeni alanlara odaklanarak büyümemizi sürdürüyoruz. Son olarak Londra merkezli blok zinciri yerleşimleri ve ödeme sağlayıcısı SETL’ın tamamını satın alarak kurumsal blockchain çözümleri pazarında dünyada önemli bir oyuncu olarak konumlanmamızı sağlayacak büyük bir adım attık. 3 kıtada kullanıcısı olan global bir platform haline gelmeek istiyoruz. Nüfusu fazla olan Pakistan, Mısır gibi ülkelerde henüz regülasyonlar yapılmış ya da tamamlanmış değil. Global ölçekte hizmet oluşturabilmek için bu ülkelerde regülatörlerin FinTech konusunu kabul ederek, düzenleme yapması gerekiyor. Nüfus yoğun ülkelerde regülasyonla ilgili sorunlar çözümlendiğinde, bu ülkelere yoğunlaşabiliriz. Nihai hedefimiz dünya genelinde 1 milyar kullanıcıya hizmet veren bir şirket haline gelmek.
Colendi’nin geldiği nokta aslında global hedef doğrultusunda ilerlediğini de ortaya koyuyor. 2021 yılında Seri A yatırım turunda, 38 milyon dolarlık yatırım alarak değerlemesini 158 milyon dolara taşıyan ve seri B yatırım turu devam eden Colendi’nin de hedefi önce unicorn ve daha sonrasında decacorn olmak. 1 milyar kullanıcılı bir Türk şirketi, neden olmasın...
LONDRA’DA BİR DEV SATIN ALDI