Biden ile geçen 4 yıl (1) İlişkilerde sorunlar ağır bastı, Türkiye’ye daha çok mesafeli durdu

ÖNÜMÜZDEKİ pazartesi günü ABD’nin 46’ıncı Başkanı Demokrat Joe Biden görevini Cumhuriyetçi halefi Donald Trump’a bırakıyor.

Haberin Devamı

Böylelikle, Biden’ın başkanlığı sırasında, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde sorunlarla kaplı, birbirini izleyen iniş çıkışlarla yol alınan bir dönem de geride kalmış oluyor.

Geçen dört yılın üzerinden gittiğimizde, Biden’ın genel çizgisi itibarıyla Türkiye karşısında mesafeli durmayı tercih eden bir başkan profili çizdiği yerinde bir tespit olacaktır.

Ancak bu mesafeye karşılık, Başkan Biden, ABD’nin stratejik çıkarlarının gerektirdiği durumlarda kritik dosyalarda her zaman Türkiye ile diyaloğa girmiştir. Bu dosyalar önce Afganistan olmuştur, daha sonra Ukrayna ve NATO genişlemesi gibi başlıklar...

ÜÇ AY SONRA GELEN TELEFON RANDEVUSU

Tabii mesafeden söz ederken daha en başta çok sıkıntılı bir başlangıç yaşandığını hatırlayalım. Biden’ın 20 Ocak 2021 tarihinde göreve başlamasından sonra kendisini kutlamak için telefonda görüşmek isteyen dünya liderlerine hangi sırayla geri döndüğü, yeni başkanın önceliklerini göstermesi bakımından fikir vericiydi.

Haberin Devamı

Burada Biden’ın Erdoğan’ı, Beyaz Saray’a adım attıktan üç ay sonra 23 Nisan 2021 tarihinde aramış olması, bu mesafeyi koymak istediğinin bir işareti olarak görülmüştür o dönemde bütün gözlemciler tarafından.

Aslında bu tutumu, bir bakıma Biden’ın 3 Kasım 2020 tarihinde yapılacak başkanlık seçimine adaylığını açıkladıktan sonra New York Times’a verdiği ve Erdoğan hakkında bir hayli eleştirel ifadelerle konuştuğu mülakatta yansıttığı bakışın da bir uzantısıydı. Bu mülakat gazetede 17 Ocak 2020 tarihinde yayımlanmıştır.

BIDEN’DAN 24 NİSAN’DA ‘SOYKIRIM’ AÇIKLAMASI

Zaten aralarında 23 Nisan 2021 tarihinde gerçekleşen ilk telefon görüşmesi de Ankara açısından son derece rahatsız edici bir bildirime sahne olmuş, Biden ertesi günü, yani 24 Nisan’da “Ermeni Soykırımı” ifadesini kullanacağı bir Beyaz Saray açıklaması yayımlayacağını bildirmiştir Erdoğan’a.

Nitekim Biden ertesi günü bu açıklamayı yapmış, daha sonra 2022, 2023 ve en son 2024 yılında her 24 Nisan tarihinde 1915 yılındaki olaylarla ilgili olarak “soykırım” nitelemesinde bulunduğu bu açıklamaları tekrarlamıştır.

Haberin Devamı

Bu geleneği Beyaz Saray’a yerleştiren ilk ABD Başkanı’dır Joe Biden. Kendisinden önce bir kez olmak üzere, Başkan Ronald Reagan, 22 Nisan 1981 tarihinde “Holokost Anma Günü”nünde yaptığı bir açıklamada “Ermeni soykırımı” ifadesine Yahudilerin uğradığı soykırımla birlikte yer vermişti.

Ankara’nın sert tepkisi üzerine daha sonra bu ifade hiç kullanılmamıştı ABD başkanları tarafından. Bu durum Biden geldikten sonra değişmiştir.

AFGANİSTAN SENARYOSU BOŞLUKTA KALDI

Erdoğan ile Biden arasında başkan seçilmesinden sonraki ilk yüz yüze görüşme de 14 Haziran 2021 tarihinde Brüksel’de düzenlenen NATO zirvesi sırasında gerçekleşmiştir.

Bu görüşmenin en önemli sonucu, ikisi arasında ABD’nin Afganistan’da çekilme planları yaptığı bir sırada Kabil Havalimanı’nın işletilmesi ve güvenliğinin Türkiye tarafından üstlenilmesi konusunda bir mutabakata varılması olmuştur.

Haberin Devamı

O dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kabil’de üstleneceği bu rolün, Türkiye’nin ABD açısından taşıdığı önemin altını çizerek ikili ilişkileri yukarı çekecek bir işlev göreceği düşünülmüştü. Ancak Biden’ın 2021 Temmuz ayında ani bir kararla Afganistan’dan erken bir şekilde çıkmaya karar vermesinin yol açtığı büyük kaos, görüş birliğine varılan bu mutabakatı uygulama şansı bulanamadan boşlukta bırakmıştır.

ERDOĞAN BIDEN’A NEDEN ÇOK KIZDI?

Sonrasında Erdoğan ile Biden arasındaki ilişkide önemli bir kırılma 2021 yılı eylül ayı sonunda New York’ta yaşanmıştır. Erdoğan’ın BM Genel Kurul toplantısı için gittiği New York’ta Amerikan tarafına iletilen görüşme beklentisine karşılık, Biden’dan randevu gelmemesi Türk tarafınca kamuoyundan da gizlenmeyen bir krize yol açmıştır.

Haberin Devamı

Erdoğan, 23 Eylül 2021 tarihinde New York’ta yaptığı bir açıklamada Biden’a duyduğu tepkiyi oldukça sert ifadelerle kayda geçerek, “Türk-Amerikan ilişkilerinde sağlıklı bir sürecin işlediğini söyleyemeyeceğini” belirtmiştir.

Cumhurbaşkanı, bu açıklamasında şöyle demiştir:

“İki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil... Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak yaklaşık 19 yıllık yöneticilik hayatımda ABD ile olan münasebetlerimde geldiğimiz nokta, maalesef iyi bir nokta değil. Ben oğul Bush ile iyi çalıştım. Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem...”

Kamuoyu önünde ifade edilen bu görüşler ilişkilerde ciddi bir soğukluğun uç verdiğine işaret ediyordu.

Haberin Devamı

Üstelik, bu çıkışı yaptıktan altı gün sonra Soçi’ye giderek 29 Eylül’de Rusya lideri Vladimir Putin ile görüşmüştür Erdoğan. Bu görüşme de birçok çevrede kendisinin Biden’a gösterdiği tepkinin bir uzantısı gibi algılanmıştır.

YOKUŞ AŞAĞI GİDEN İLİŞKİLERE ROMA’DA FREN KONULUYOR

İlişkiler yokuş aşağı gitmeye başlayınca, ABD tarafının da bu havayı dağıtmak istemesinin bir sonucu olarak iki başkanın beş hafta kadar sonra 31 Ekim 2021 tarihinde Roma’daki G-20 zirvesinde bir araya gelmeleri kararlaştırılmıştır. Roma buluşması New York’ta beliren olumsuz havanın belli ölçülerde aşılmasına yardımcı olmuştur.

Bunun bir nedeni, Türkiye’nin görüşmeden bir süre önce ABD’ye ilettiği 40 adet yeni ‘4.5’uncu nesil’ F-16 savaş uçağı ve ayrıca envanterdeki 79 F-16 için modernizasyon kitleri alınması talebine, Biden’dan prensip olarak olumlu bir yanıtın alınmasıdır. Biden, bu görüşmede Türkiye’nin talebini Kongre’den geçirmek için “elinden geleni yapacağını” söylemiştir.

Dört yıl devam eden Biden döneminin ilişkilerdeki en uzun süreli meşguliyet konularından biri F-16 dosyasıdır. Çünkü, Biden’ın  bu askeri satışı Kongre’den bir itirazla karşılaşmadan geçirebilmesi 2024 yılı şubat ayını bulmuştur. F-16’lar için ABD’ye talebin 2021 Eylül ayı sonunda, yani New York’ta yaşanan krizin hemen sonrasında yapıldığı dikkate alınırsa, dosyanın sonuçlanabilmesi tam iki buçuk yılı almıştır.

F-16’LAR İLE İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ ARASINDA KURULAN BAĞLANTI

Bu durumun bir nedeni, Kongre engelinin aşılması meselesiyle ilgilidir. Yönetime F-16 talebi yapıldıktan beş ay sonra Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’yı işgalinin ardından Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerini veto etmesi, Kongre’de Türkiye ile ilgili zaten olumsuz seyreden havayı daha da bozmuştur.

ABD yönetimi Kongre’nin ikna edilmesindeki güçlükleri masaya getirirken, bir noktadan sonra F-16 dosyasının Kongre’den geçmesi ile özellikle Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya girişindeki vetosunu kaldırması, karşılıklılık içinde birlikte ele alınmaya başlamıştır.

Sonunda geçen yıl 24 Ocak’ta TBMM’nin İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin protokolü onaylamasından sonra, ABD yönetiminin Kongre’ye yaptığı bildirimin buradan itiraz görmeden geçmesi süreci tamamlanmıştır.

Biden döneminde belki de olumlu gelişmeler kategorisinde görülebilecek başlıca alan olarak F-16’ların satışı konusunu gösterebiliriz.

Bunun dışında genellikle sorunlar ağır basmıştır. Biden’lı yıllar, ABD’nin Suriye’de PKK uzantısı YPG’ye desteğini sürdürürken, aynı zamanda özellikle askeri işbirliği alanında Yunanistan’a iyice yakınlaştığı, Kıbrıs Rum Yönetimi’ne de aynı alanda önemli açılımlar yaptığı bir dönem olmuştur.

Ankara’da kaşların kalkmasına yol açan meselenin bu kısımlarına yarınki yazımızda bakacağız.

Yazarın Tüm Yazıları