Paylaş
Oysaki küfre alışıktı…
Her gittiği deplasmanda benzer manzara ile karşılaşıyordu…
Bu kez milli takım forması ile ve ‘sözde milli takım taraftarından’, hem de maç başlamadan yediği küfürler ağır gelmişti…
Bir daha milli takım formasını giyemedi…
Arkasında kimse durmadı.
Ne milli takımdan arkadaşları, ne de basınımız sahip çıktı…
Hatta ‘pürmüz’ ile gittiler…
“Biz 20 yıl küfür yedik” diye, kendi kahramanlıklarını anlatırmış gibi ‘basiretsizliklerini’ anlatanlar oldu…
Maalesef bu basiretsizlere, bu toplum hak verdi!
***
Her yıl gönderilecekler listesinde yer aldı…
Her defasında da formasını geri aldı.
Kadro dışı kaldı…
Çok ama çok teklifler aldı…
Mesleğini bırakmak zorunda kaldı, renklerini bırakamadı…
İşte onunki, böylesine bir aşk hikâyesi…
Hapis kararı çıktığında ilk uçakla yurda dönen Aziz Yıldırım gibi…
Ülkenin en saygın iş adamı iken kendini ateşe atan Ali Koç gibi…
***
Belçika da yaşıyordu…
Londra’da okuluna devam etmek ve orada yaşamak istiyordu.
Planlarında hiç Türkiye’ye dönmek yoktu.
Ne futbolun “F” sinden, ne de Fenerbahçe’nin “F” sinden anlamıyor ve sevmiyordu…
Ancak Volkan’a aşıktı…
Volkan da Fenerbahçe’ye…
Üçü birlikte yaşamak zorundaydılar…
Onlarınkisi üç kişilik bir aşk hikâyesi…
***
Birlikte küfürler yediler…
Üç aylık çocukları bile nasibini aldı…
3 Temmuz da bir büyük darbe daha aldılar.
Volkan bayrak oldu.
Zeynep Hanım da bayrağın temel direği.
Zeynep Hanım Fenerbahçe’yi, Volkan ile sevdi.
3 Temmuz da ise ‘Fenerbahçeli’ oldu.
***
Zeynep Hanım, onlara inancını hiç kaybetmeyen taraftarlar için kaleme almış.
Çok güzel yazmış. Ben bir alıntı alıyorum, siz tamamını okuyun…
“Sonra 3 Temmuz süreci başladı. Tüm camia yıprandı. Biz de…
Çok zor günler yaşadık… Ama Volkan’ın yaşadığı yıkım, aile hayatımıza yansıdı. Ben yine anlayış ile karşıladım. İyi ki de yaptım!
Baktım ki, o süreçten sonra daha büyük bir aşk oluşmuş içimde…
Hem eşime, hem Fenerbahçe’ye…”
Diyor, Zeynep Sever Demirel…
***
Ben de okuyunca, hemen eşim Feyza’ya okuttum…
“Bizim hikâyemiz”, dedik…
Tıpkı birçoğunuzun olduğu gibi…
Zeynep hanımın hikâyesi, bizim hikâyemiz…
Sadece Fenerbahçelilerin değil…
Eşlerinin sevdasını paylaşmayı bilen, onlar için fedakârlık yapan, bütün herkesin hikâyesi.
Üç kişilik bir aşk hikâyesi…
Kalabalık bir aşk hikâyesi…
Kalabalıklaştıkça zorlaşan, zorlaştıkça büyüyen bir aşk hikâyesi…
Zorluklara katlanabilenlerin tadabildikleri, bir hikâye…
***
Yaşamın zorlukları, onları tutkularından ayıramazdı…
Mesleklerini erken bırakmak zorunda kalsalar bile başka bir renkli bir forma giyemezlerdi…
----Giymediler.
Volkan’ın aktif sporculuk yaşamı planladığında erken bitti.
“Güle güle Volkan”, diyorum…
Yine aynı renkler ile teknik yaşamı başlayacak…
“Hoş geldin Volkan”, diyorum…
Teknik yaşamı da bitecek, ancak renklere olan tutkusu hiç bitmeyecek!
Volkanladır ‘yüz yıllık çınarları’, ölümsüz yapanlar…
Volkanlar ve arkalarında dimdik duran Zeynep hanımlardır…
Zeynep hanımlar, bizlerin adını bilmediğimiz sessiz kahramanlardır…
Sevdikleri uğruna fedakârlıkta bulananlardır…
Bu vesile ile tekrar teşekkürler, Feyza hanım…
Ve tüm Zeynep hanımlar…
Paylaş