Geçen hafta da Koton’un etkinliği için Ankara’daydım.
Gazetemizin de yazarı olan Saffet Emre Tonguç gezinin rehberiydi.
Saffet’in anlatımları geziye anlam kattı çünkü kelimelerin anlamlarını sorgulamak onun yaşam biçimi olmuş. Etimoloji, bir kelimenin kökenini araştırıp ortaya koyan ve de aynı zamanda hangi dillerde nasıl yayıldığını tespit eden bir bilim dalı.
Örneğin bizdeki “kolonya” sözcüğü, Almanya’nın Köln şehrinin Fransızcada “Colognia” olarak geçmesine dayanıyor. Zamanında bir parfümcü kolonyaya ‘Köln Suyu’ anlamına gelen ‘Eau de Cologne’ adını vermiştir. “Konuşmak” sözcüğünün “konmaktan” geldiğini hiç düşündünüz mü?
Ankara’da bir güne çokça şey sığdırdık.
Moda ve medya dünyasından isimlerin de eşlik ettiği ziyarette, tarihi 1’inci ve 2’nci meclis binalarını gezdik, ziyaret programının tamamlayıcı hedefi Anıtkabir’de Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün huzuruna da çıktık.
Ankara’ya gidip Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni ziyaret etmemek olmazdı.
Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, Türkiye Yayıncılar Birliği iş birliğiyle kırkıncı yılında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 28 Ekim-5 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek.
Toplantıda da fuarın detayları paylaşıldı.
Fuarın onur yazarı Nermin Abadan Unat, ana teması “Yaşasın Cumhuriyet” ve odak pazarı ise Hindistan oldu. Yayıncı dostum Nazlı Berivan Ak da Hindistan’dan gelecek yayıncılar ile iki ülkenin trendlerini konu alan bir panel gerçekleştirecek.
Uluslararası Yayıncılar Birliği başkanı Brezilyalı yayıncı Karine Pansa da fuarda olacak.
Toplantıda hızla bir TÜYAP belgeselinin yapılması önerimi paylaştım. 40’ıncı yıla fuarın geçmişini ve geleceğini konu edinen bir çalışma çok yakışır.
Basın toplantısın ardından Pera Palas’taki Atatürk’ün kaldığı odayı gezdik, toplantıya böyle anlamlı bir final yapmak güzeldi.
Akbar’ın müziği doğaya daha yakın
Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’yi canlandıran Devrim Nas da filmde çocuklarıyla birlikte rol aldı.Devrim Nas, yıllar önce Pera Güzel Sanatlar “Tiyatro” bölümünde, “Hareket” dersi hocamızdı.
Çok heyecanlandım hocamı görünce. Hasret giderdik, hem de sinema sektörüne dair uzun uzun sohbet etme fırsatı bulduk.
“Zübeyde, Analar ve Oğullar” filminin hikâyesi, Osmanlı’nın son dönemlerinde karışıklık içindeki Selanik’te başlıyor ve Cumhuriyet’in ilanına kadar olan süreci yansıtıyor.
Hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız Zübeyde Hanım’ın savaşlar, salgın hastalıklar, göçler ve yokluk içinde 6 çocuğundan 4’ünü ve eşini kaybederken ‘Mustafa’sını nasıl yetiştirdiğini de beyazperdeye aktarıyor.
Filmi izlerken, seyirciler filmin duygusuna alkışlarıyla katıldılar.
Onun sayısız anısı var ama çok özel bir anısını benimle paylaştı:
“Yıl 2017. Hıfzı Topuz’la Nazım’ı konuşuyoruz. Onu tanıyan ünlü kültür insanlarını saydım. Örneğin Yaşar Kemal aramızda değil. Hıfzı Bey’e dedim ki, ‘Yaşayan ve Nazım’ı yakından tanıyanları bir araya getirelim.’ ‘Tamam’ dedi. Telefona sarıldı. İbrahim Balaban ve Orhan Karaveli daveti kabul ettiler. Esentepe’deki evde buluşuldu. Tarihi bir buluşmaydı. Ayakta şiirler okundu ve Nazım’a seslenildi. Önemli bir tanıklıktı bu... Şimdi üçü de aramızda değil. Son tanık Hıfzı Topuz da sonsuzlukta...”
Komşu ülkeler edebiyatlarını Atina’da Konuştu!
Yunanistan, Almanya, Güneydoğu Avrupa ve Türkiye’den yayıncı ve ajanslar geçtiğimiz günlerde Atina’da gerçekleşen önemli bir yayıncılık toplantısında bir araya geldi. Temel amaç olarak bölgedeki yayınevi profesyonellerinin iletişim ve paylaşım ağlarını desteklemeyi misyon edinen Let’s Talk programı, kıymetli bir görev üstlenmiş durumda. İngilizce kitapların ağırlıklı olarak yayınlandığı çeviri dünyasına yeni dilleri katmak, farklı coğrafyaların edebiyatlarını okurla buluşturmak için Goethe Institut Atina ile iş birliği yapan Frankfurt Kitap Fuarı’nı ve Hellenic Foundation’ı kutluyorum.
AÇIK KAPILAR ARDINDA
Y: Alpgiray M. Uğurlu O: Zeynep Neslihan Arol, Aslıhan Börühan, Ufuk Tan Altunkaya
Alpgiray M. Uğurlu’ya Adana’da ‘Film Yönetmenleri Derneği en iyi yönetmen ödülü’nü getiren “Açık Kapılar Ardında”, içinden Berlin geçen siyah beyaz bir film.
Bilgisayar mühendisi Gökçe’nin Berlin’de kendine yeni bir hayat kurmaya çalışmasını anlatıyor.
Uğurlu, festivaldeki söyleşide filmin siyah beyaz olmasının tamamen teknik aksaklıklardan kaynaklandığını söyledi.
Berlin’ e uzun yıllardır giden biri olarak bu renkli şehrin renksiz atmosferini ve kente dair genellemeleri maalesef sevemedim.
ANNESİNİN KUZUSU
Y:
Geçenlerde yayıncı dostum Münir Üstün’ü aradım. O da yayımladığı bir kitaptan bahsetti. Yüzünü Asya kıtasına dönen bir seyahat günlüğü...
Yazarı İsrafil Kuralay, kitabın adıysa “Asya Günlükleri”. Yazar, başta Moğolistan olmak üzere gezdiği 14 Asya ülkesinin birbirinden farklı atmosferini, yerlilerini ve kültürünü anlatıyor. Günlük yazılar şeklinde ve son derece akıcı bir üslupla kaleme alınan kitapta, Kuralay’ın deneyimleri bu coğrafyaya dair aşinalık kazandırıyor. “Asya Günlükleri: Bozkırın Çocukları”; sizleri Altay Sıradağları’nın eteklerinden Sentosa Adası’na, Çin Seddi’nden Bollywood’a, Kızıl Meydan’dan Halong Körfezi’ne eşsiz bir yolculuğa çıkaracak. Gezi kitapları sevenlere duyurulur.
İnsan-yapay zeka ilişkisi
“Bir Katilin Güncesi” romanıyla Türk okurunun büyük ilgisini çeken Güney Koreli yazar Kim Young-ha’nın 9 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı “Veda”, Timaş Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı.
(Soldan sağa) Türkiye’den Nazlı Berivan Ak ve Ayser Ali, Mısır’dan Fatimah Abbas, Fransa’dan Katharina Loix van Hooff, Finlandiya’dan Urpu Strellman, Polonya’dan Joanna Dabrowska...
Sırbistan’daki yazar ve yayıncılarla buluştular. Balkan edebiyat, kültür ve sanat dünyasının en önemli isimleriyle geçirdikleri 4 gün Balkan edebiyatının dünyaya yayılması için çok önemli bir girişim oldu. Bu girişimin başında Türkçeden pek çok eseri Sırpçaya taşıyan yayıncı ve şair Nenad Šaponja var.
Nobel ödüllü Ivo Andric’in Belgrad’daki evini de çok merak ettim.Gezi programıma burayı da ekledim.
Tito’nun mezarını da unutmamak gerekiyor. Çiçekler Evi denilen, basit tek katlı bir binanın ortasında beyaz bir lahitin içerisindeymiş. Orayı da çok görmek istiyorum. Buraya giderken İvo Andriç’in izini sürdüğü temaları ve ülkesinin tarihinden seçtiği insan yazgılarını, anlattığı romanı “Drina Köprüsü”nü yeniden okuyacağım.
Osmanlı sultanının hayatı
Sabiha Sultan, Doğu ile Batıyı birleştiren, aydın kişiliğiyle iz bırakan, güzeller güzeli bir padişah kızıydı. Taliplerinden biri Mustafa Kemal’di. Kendi eşini kendi seçti, Şehzade Ömer Faruk Efendi’yle evlendi.
Antalya’nın Gastronomi Festivali “Food Fest”te şair Musa Fırat’la tanıştım.
Şairin yeni kitabı “Elma ve Lorca”yı, İstanbul’a uçarken okuma fırsatım oldu.
Okurken düşlerle örülü bir edebiyat yolculuğuna çıktım.
Kitap, adını İspanyol şair Federico Garcia Lorca ile insanın dünya serüvenine işaret eden elmadan almış.
Fırat, şiirlerinde, dolunayı, mitolojiyi, toplumsal olayları sorguluyor. Antalya Sanatçılar Derneği ve PEN üyesi Fırat, Antalya’da her ay “Dolunay’da Şiir ve Müzik Gecesi” de yapıyormuş.
Takip etmeye ne dersiniz?
Çocuklar sarayın bahçesinde