×
Dizinin 33. kitabı “Sanatçılar ve Dünya” bu kez “Sanat nedir, ne işe yarar, sanatçı kime denir” gibi temel sorgulamalarla karşılıyor okuru. Brigitte Labbé, diğer kitaplarda olduğu gibi yine bir kavramı çok boyutlu ele alıyor. Sanatın evrenselliğine, herkes için vazgeçilmezliğine, neyi düşünürse düşünsün herkes tarafından tüketildiğine, kimsenin değil herkesin oluşuna vurgu yapıyor.
Kitapta adı geçen sanatçılardan bazıları: Afife Jale, Nâzım Hikmet, Meriç Sümen, Virginia Woolf, Victor Hugo, William Shakespare, Paul Éluard, William Turner, Claude Monet, Berthe Morisot, Rodin, Marcel Duchamp, Charlie Chaplin, Molière, Niki de Saint Phalle.
Hayvan sevgisini anlatan roman
Haber spikeri Pınar Erbaş, aynı zamanda bir çocuk kitapları yazarı.
“İnek Möli Asla Unutmaz” ve “Tavuk Rola Şarkı Söylemek İstiyor” adlı iki resimli kitap kaleme almıştı daha önce. Bu kez bir romanla çıkıyor küçük okurlarının karşısına. Çağrı Odabaşı’nın resimlediği “Evini Arayan Ayı”, kış uykusundan uyanınca evinin yerinde yeller estiğini gören Topsi adlı bir ayı ile Can adında bir çocuğun dostluğunu anlatıyor. Topsi’nin evi aslında kentsel dönüşüme kurban gitmiş, ormanının ve mağarasının üzerine koca koca binalar, alışveriş merkezleri, gökdelenler inşa edilmiştir. Fakat küçük Can, Topsi’ye yeni ve eskisinden de güzel bir yuva bulmaya kararlıdır. Pınar, aile, çevre sorunları ve hayvan sevgisini anlatan şahane bir roman yazmış, tavsiye ederim.
Onun şarkılarını dinlerken hangimiz âşık olduğumuz insanları düşünmedi, hatırlamadı ki?
Ben onun başrolü Kevin Costner’la paylaştığı “Bodyguard” filmini Şişli Kent Sineması’nda rahmetli Hıncal Uluç’la yan yana izleme fırsatı bulmuştum.
“I Will Always Love You” şarkısı hepimizin dilindeydi. O yıllarda sanki daha duygusaldık.
Filmdeki küçük bir detaydan bahsedeyim size...
Whitney, oyunculuk yapmak istediğini söylüyor menajerine.
Karantina günlerinde gücü yazmakta bulan İşcen’in şiirleri, sadece koronavirüs pandemisi üzerine değil.
İşcen aynı zamanda düşünce özgürlüğünden “aynı bulutları ve yağmuru paylaşan” insanoğlunun dinmeyen savaşlarına, cansız bedeni sahile vuran minicik yavrulardan bir gram altın uğruna kesilen ağaçlara uzanan ‘insanlığa dair’ çok önemli meseleleri ele alıyor.
Şiir kitabı, bu ay içinde kitapçılarda yerini alacak:
“Bizi şiir kurtaracak. Şiir umuttur. Bir şiirin karantinasına kaç kişi sığınır. Bir dizenin aşısıyla kaç kişi şifa bulur, şaşarsınız!..”
Bağımlılık yaratan polisiyeler
Holly Jackson’ın soluksuz okunan ilk romanı “İyi Bir Kızın Cinayet Rehberi”nin ardından serinin heyecanla beklenen ikinci kitabı “İyi Kız, Kötü Son”, Epsilon Yayınevi’nden çıktı. Çözdüğü cinayetin ardından dedektifliği geride bırakan Pip, tanıdığı bir kişi kaybolunca bu sözünden dönmek zorunda kalıyor.
3 yıllık aranın ardından coşkulu bir fuar deneyimi yaşadı okur ve yayıncılar. Ben de fuar boyunca imza günlerine, etkinlik ve sohbetlere katıldım ve yayınevi emekçileriyle buluştum.
Genel hava matbu kitabın vazgeçilmez olduğu yönünde.
Yayıncılar okurları, okurlar yayıncıları özlemiş, stantlarda hararetli edebiyat sohbetleri vardı.
Bu yıl yurtdışından davet edilen yayıncılar da fuara renk kattı.
Odak olarak başkan ülkelerinin belirlendiği fuarda Türk yayıncılar kitaplarını anlattı, yoğun bir telif alışverişi gerçekleşti. Gelecek yıl 40. yılını kutlayacak TÜYAP’ın sürprizlerini heyecanla bekliyorum.
Onur konuğu Nazlı Eray’ı genç okurlarla buluşturdukları için de teşekkür ediyorum.
İyiliği, güzelliği, bilimi ve aydınlığı yaymak, bunları çevremizle paylaşarak pek çok duyguyu bir arada yaşamak ve yaşatmak bizlerin elinde.
“İyi Hissettiren Yazılar”, işte bu paylaşımın ilk fitilini ateşliyor.
Yiğit Güralp, “Ayla” ve “Sınav” gibi sevilen filmlerin senaristi.
İlk kitabı “İyi Hissettiren Yazılar”, yazarın hayatının renkli anlarını ortaya çıkarıyor. Kitap Masa Kitap etiketiyle yayımlandı.
Polisiye edebiyatına katkı
Kara Hafta Polisiye Festivali, 24 ve 25 Kasım tarihlerinde bir kez daha polisiyenin en güzel mekanlarından Pera Palace Otel’de yapıldı.
Fuar, yurtiçi ve yurtdışından birbirinden değerli yayınevlerini, yazarları ve okurları ağırlayacak, yüzlerce kültür etkinliğiyle binlerce imza gününe ev sahipliği yapacak. Kitapseverlerin özlemi de sona erecek.
Fuarın basın toplantısında konuşan Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, “Kitabın Büyülü Dünyası, temasıyla gerçekleşecek fuarımızda bine yakın yayınevi, marka, kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşu yer alacak. 750 binin üzerinde ziyaretçinin yoğun ilgisini bekliyoruz. Onur yazarımız Nazlı Eray’ın yanı sıra çok sevilen yazarlar ve çizerler çeşitli etkinliklerle ziyaretçilerimizle buluşacak. Böylesine ilgi gören fuarımıza kavuşmaktan dolayı çok mutluyuz. Bu bağlamda iş birlikçimiz Türkiye Yayıncılar Birliği’ne ve tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyor, fuarımızın başarıyla geçmesini diliyorum” dedi. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk de şunları paylaştı:
“İstanbul Kitap Fuarı, yayınlanmış ve mevcudu bulunan yaklaşık 350 binden fazla kitap çeşidimizin en az 200 bine yakın adediyle kültürel çeşitliliğimizin sergilendiği ve okurla kitaplarımızın buluştuğu en önemli alanlarımızdan birisi olma özelliğindedir.”
Fuarda ayrıca Yunanistan, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan ve Kosova’nın da içerisinde bulunduğu odak pazar ülkelerinden yetkililer, katılımcı yayınevleri temsilcileriyle birebir görüşmeler gerçekleştirecek, telif alışverişinde bulunacak.
Bunun yanı sıra Almanya, İran, BAE ve Romanya’dan yayınevleri de fuarın uluslararası salonunda yerlerini alacak.
İkinci kitap raflarda
Yasemin Özek’in sınır tanımayan bir aşkı kaleme aldığı “Angeliki ile Mehmet” serisinin ikinci romanı “Bu Böyle Yarım Kalmayacak”, Epsilon’dan çıktı. 70’li yıllarda Beyoğlu’nda geçen seri, bir meyhanecinin kızı olan Angeliki ile bir ciğercinin oğlu olan Mehmet’in aşkını anlatıyor.
“Dünyada İtalyan Mutfağı Haftası” etkinliğine katıldım. Michelin yıldızlı ünlü şef Igles Corelli’nin hazırladığı menüyü tattık. Düzenlenen organizasyonda Corelli’nin belirlediği menünün ismi; “Birleşik İtalya’ya Doğru Garibaldi ile Bir Yemek Yolculuğu”ydu.
Geceye İstanbul İtalya Başkonsolosu Elena Clemente, İtalyan Sanayi ve Ticaret Odası Derneği Başkanı Livio Manzini, İtalyan Sanayi ve Ticaret Odası Derneği Genel Sekreteri Fatih Ayçin ve çok sayıda davetli katıldı. İtalyan Sanayi ve Ticaret Odası Derneği Başkanı Livio Manzini’nin anlattıklarından çok etkilendim.
Şöyle dedi Manzini:
“19’uncu yüzyılın ikinci yarısında İtalya’da birçok önemli kişi vardı. Ama bunlardan ikisi İtalya’nın tek ülke olması için çok gayret gösterdi. Biri Giuseppe Garibaldi, diğeri ise Alessandro Manzoni’ydi.”
Manzoni’nin “Nişanlılar” kitabının İtalyan eğitim sistemine de önemli katkıları olduğunu öğrendim.
Bu kitabı dilimizde İletişim Yayınları yayımlamış. Okuma listeme aldım bile... Şef Igles Corelli’nin hazırladığı menüde ise en çok “Manzo CBT” (Tütsülenmiş yağ, yumuşak kereviz ve esmer sos eşliğinde düşük ısıda pişirilmiş dana fileto) adlı yemeği sevdim. Bologna’ya tekrar gitme fırsatım olursa, bu yemeği yemeden dönmeyeceğim.
Duygu yüklü bir müzik yolculuğu
Yönetmen Biket İlhan, Türk kadınının özgürleşmesine de büyük katkıda bulunan bu önemli doktoru tanıtmak ve yaptıklarını anlatmak için bir belgesel hazırladı.
“Bir Hekimin Anıları” adlı yapım, bir süredir çeşitli film festivalleri kapsamında özel gösterimlerle seyirciye sunuluyordu.
Başroldeki Bahtiyar Engin’in müthiş bir performans sergilediği yapımı, 33. Ankara Film Festivali’nde izleme fırsatı buldum.
Besim Ömer Paşa’nın hayatını beyazperdede izlerken en çok ilgimi çeken, farkında olmadan ölümden döndüğü olay oldu...