Özcan Deniz yorgunuyuz

Yine aynı mevzular söz konusuydu: Evde kim oturacak, kim işgalci, kim hak sahibi...
Sonra ailesiyle birbirine girdi ünlü şarkıcı.
Kardeşle, anneyle, herkesle.
Son olarak Sarıyer-Uskumruköy’de kardeşiyle ortak olduklarını anladığım villalar için hâkim karşısına çıktı.
Mülküne el konulmak istendiğini, gerekirse oraya çadır kurup çocuğunun hakkını koruyacağını açıkladı.
Oysa daha geçen hafta kalp spazmı geçirmişti.
Özcan Deniz’in kalbi dayanmıyor bu tempoya işte.
Sadece Özcan Deniz’in kalbi mi?
Biz de yorulduk bu süreçte.
Hangisi haklı, hangisi haksız; sar başa: O ne demiş, bu ne cevap vermiş...

Bunun bir de serpme halini düşünün

Çağla Şıkel’in kahvaltı tabağını gördünüz mü?

Küçük bir tabakta 30 kadar kuru üzüm, badem ve kaju; başka bir tabakta takviye olduğunu tahmin ettiğim beş tane hap...
Güzelliğin bedeli mi diyeceğiz, ne diyeceğiz bilmiyorum buna. Anladığım kadarıyla gündelik normal diyeti böyle.
Pazarları yoldan çıkıp şöyle güzel bir serpme kahvaltı yapayım dediği zaman da nöbetçi eczaneye gidiyor herhalde Şıkel.
Çeşit çeşit, renk renk dolduruyordur tabağına:
“Koy kız, bugün pazar, iki tane de folik asit koy.
Yeni yapmışlar, tazecik.
Sonra yürüyüşte yakarız...”

Şu sıra çok param olsa...

Zelensky’ye verirdim. Adam onca aşağılanmaya rağmen hâlâ alttan almaya, durumu kurtarmaya çalışıyor bu delilere karşı.
“Kardeş al bunu” derdim, “Şu Trump’la Elon Musk’ın suratına at. Üstüyle de top, tüfek ne alıyorsan al, savunun memleketinizi. Maden falan da istemiyorum, elin rahatlayınca verirsin...”
Ama yok işte, gözü kör olsun.

Mert Demir şarkısını yaşıyor

Mert Demir’in “Antidepresan” şarkısının Merve Holefter’in şarkısından alıntı olduğu kurul kararıyla kesinleşti, maddi-manevi tazminat ödeyecek. Şarkıcının geçen yılki yükselişiyle bu yılki düşüşü arasındaki farka bakar mısınız?
Geçen yıl:
İnanılmaz bir ivmeyle ünlenen, şarkısı dillere pelesenk, memleketin en ünlü kadını Serenay Sarıkaya ile sevgili, Altın Kelebek’e koşan bir portre...
Bu yıl: “Başarılı değilsin, o pazarlama” denildi; “İlişkin yok, o reklam” denildi; “Şarkın yok, o çalıntı” denildi, yakında “Sen de yoksun, hiç doğmadın aslında” derlerse şaşırmayacağım.
Sırf bu bile insanı şizofren etmeye yetmez mi?
Şarkının sözleri gibi: “Kesmiyo ne ilaç ne antidepresan / Çözemedim valla çok enteresan”...

Sırlarıyla kayboldu sırlarıyla bulundu

Belgrad Ormanları’na gittikten sonra kendisinden 4 gündür haber alınamayan mimar Ece Gürel nihayet bulundu.
Ne yalan söyleyeyim, bunca zaman sonra ümidimi kesmeye başlamıştım. Hele de montu, çantası ayrı bir yerde bulunduktan sonra.
Başta küçük Narin olmak üzere o kadar çok kötü haber almıştık ki herkese umut oldu Ece’nin bulunması.
Şimdiyse asıl merak ettiğimiz soruların cevaplarını öğreneceğiz:
İnsan bu soğukta 3 gece 4 gün boyunca ormanda nasıl sağ kalır?
Bölgeyi bilen, sık sık giden biri, nasıl olur da yürüyerek bir köye, bir eve, bir yola ulaşamaz?
Tazminatsız işten kovulmasının, ailesiyle yaşadığı ileri sürülen olumsuzlukların bu işte payı nedir?
Bilincini yitirmesine neden olacak bir ilaç falan almış mıdır?