Paylaş
MarinAlaçatı’da yapılan klasik otomobil etkinliğinin en heyecanlı kısımlarından biri, 3 gün boyunca her akşam 18.00’de yapılan drift gösterileriydi.
Yanmış lastik kokusu, duman, gürültü ve toz benlik değil. Gösteriden sonra mutlaka duş almanız gerekiyor. Ama ne de çok meraklısı varmış. Her iki cinsten de!
Üstelik drift yapan usta şoförlerin arasında bir de hanım vardı. Daha da ilginci, bu kadının İranlı olmasıydı.
Melika Movahed’le arabasının yanında akıcı Türkçesiyle sohbet ettik...
∆ Merhaba sizi tanıyabilir miyiz?
- Adım Melika. 28 yaşındayım. Kadın drift pilotuyum. Otomobillere küçüklüğümden beri çok merakım var. 12 yaşından beri araba kullanıyorum. Küçük küçük başlayıp zamanla geliştirdim.
∆ İran’dan geldiniz...
- İran’dan geldim. 2 senedir profesyonel olarak yarışıyorum. İstanbul’da yaşıyorum. “Semi pro” yani yarı profesyonel kategorideyim. Kıbrıs’ta ve Türkiye’de 6’ncılık, 4’üncülük ve 2’nciliğim var.
∆ Zengin sporu mu bu? Şimdiye kadar kaç lastik heba etmişsinizdir?
- (Gülüyor) Şu kadarını söyleyeyim; çok masraflı bir spor. Az önce gösteri sırasında bile gördünüz, ufak bir tampon kazası oldu.
∆ Peki nasıl karşılıyorsunuz bu giderleri? Sponsorunuz mu var?
- Ufak tefek sponsorluklar oldu ama maalesef henüz bir ana sponsorum yok. Bakarsınız bu röportajdan sonra olur. (Gülüyor)
Çelik’i pavyonda görürseniz...
Klasik otomobil fikrine uygun olarak festival sahnesinde de Türk popunun Yonca Evcimik, Mansur Ark, Çelik gibi klasikleşmiş yüzleri vardı.
Öyle ki Çelik sahneye çıkmadan önce organizatörlerden biriyle iddiaya girmiş. Organizatör genç kuşağın Çelik’i çok da tanımayacağını iddia edince Çelik şöyle demiş:
“İlk üç şarkıyı ezbere söylerlerse bu işten kazanacağın parayı sen bana vereceksin, yok söylemezlerse ben alacağım parayı sana vereceğim. Kabul mü?”
Sahneye çıkar çıkmaz bu iddiayı anlatan Çelik’e seyircisi destek çıktı; değil ilk üç, “Meyhaneci”, “Ateşteyim”, “Cici Kız” gibi bütün şarkılarını hep bir ağızdan söyledi.
İddiayı kazanan Çelik, “Yarın öbür gün gazetelerde ‘Çelik pavyonda’ diye haber görürseniz, bilin ki organizatörün paralarını yiyorumdur” diye espri yaparak izleyenleri kırıp geçirdi.
Sahnede bornozlu şarkıcı
Bayram yoğunluğu Çeşme esnafının ağzına bir parmak bal çalıp sezonun iyi geçeceğine dair ümitleri yükseltmişti ama şu an için durum pek parlak değil. İşletmeler müşterisizlikten, müşteriler fiyatlardan dert yanıyor.
Full çeken, halinden memnun olan mekân sayısı çok az. Eskiden 10 gün, 2 hafta tatil yapan insanlar, pahalılıktan dolayı tatil sürelerini kısalttı. Bu kısa süre içinde yeme-içme, eğlence ve sosyalleşme için “garantili” yerleri tercih ediyor.
Bunların başında Çeşme’ye adım atmamış kişilerin bile adlarını ezberlediği Cabbar, Esnaf, Avlu gibi yerler geliyor.
Cabbar ve Esnaf işi DJ ile götürürken Avlu’da Sakiler, Rafet El Roman, Alya gibi sahne canavarı isimler yer alıyor. Alya’nın ilk çıktığı gece Avlu’daydım mesela. Fakat bekle bekle, ortada Alya yok. Sonra birden bornozuyla belirdi Alya. Söylediğine göre uçakta valizi kaybolmuş, kıyafetleri ortada yokmuş.
Sahneye bornozla çıkması seyircinin takdirini topladı tabii ama şu soruları kendime sormadan edemedim tabii: Sıra bornoza gelene kadar üstüne uyduracak hiç mi bir şey bulamadı?
Onu geçtim, İstanbul’dan da bornozuyla mı geldi bu kadın?
“O kadar tanıtım kusuru kadı kızında da olur” deyip keyfime baktım.
Paylaş