Paylaş
Katılacağı davetlerden birine geç gidince (Die, My Love filminin galası), kırmızı halıda yeri olduğu halde, geçidi kenardan izlemek zorunda kalmış.
Basına falan servis etmek için en azından bir karecik bir fotoğrafının olması lazım Boran’ın.
Neyse ki en sevdiği aktrislerden biri önünden geçerken bir kare yakalayabilmişler: Jennifer Lawrence.
Fakat Lawrence önünden geçerken, arkasından da kabarık rasta saçlı bir abi geçmiş! Bu kez de adamın saçı Boran’ın saçı gibi görünmüş, elde tek kare fotoğraf var: Hoş geldin rastalı Boran!
Yetmedi, bu tür davetlerde bazı film galalarına olduğu gibi bazı özel partilere de katılma şansınız oluyor.
Onlardan birine de davetliymiş Boran.
Partide Rihanna ve sevgilisi DJ’lik yapıyor. Fakat Boran Kuzum efendi insan.
Öyle başkasının yanına gidip de korsan selfie falan yapabilecek kişi değil.
Oradan da paylaşa paylaşa Rihanna ve sevgilisinin bulanık bir görüntüsünü paylaştı.
Halbuki siz koyacaktınız oraya Nusret’i...
Şampiyonlar Ligi’nde sahaya fırlayıp yaptıklarını hatırlasanıza...
Rihanna’nın doğmamış çocuğuna “Kappüüçiiinoo” dedirtip video bile çekerdi.
Eşzamanlı 2 yaşlı aktör açıklaması
◊ ABD / Tom Cruise: “Gerçekten, 100’lü yaşlarımda da film yapacağım. Asla durmayacağım. Aksiyon filmleri yapmayı bırakmayacağım.
Dram, komedi... Hepsine devam edeceğim. Çok heyecanlıyım.” (Bu hafta vizyona girecek “Mission: Impossible – The Final Reckoning”de (Son Hesaplaşma) Cruise, çift kanatlı bir uçağın üstünde yürüyor.)
◊ Türkiye / Ediz Hun: “Al Pacino, Robert De Niro gibi 70 yaşını geçmiş oyuncular hâlâ ana karakterlerde rol alıyor. Bizdeyse yaşlı sanatçılar genellikle amca, baba, dede gibi kısıtlı rollerle sınırlandırılıyor. Örneğin, mesleğinde yaşadığı sorunlara karşı mücadele eden bir profesör, hastalığıyla mücadele eden bir yetişkin ya da bir emeklinin hayatı gibi rol gelirse oynarım. Ama sırf ‘baba’ rolü bana yetmiyor...”
Bizi ikna eder de...
Bilimsel faaliyet yerine sansasyonel çıkışlarla gündem olmayı tercih eden Oytun Erbaş, bir başka renkli bilim siması Celal Şengör’den zeki olduğunu iddia etmiş.
Ben hemen inanmaya hazırım da Celal Hoca’yı ‘onur üyesi’ gibi çeşitli unvanlarla taltif eden Rus Bilimler Akademisi, ABD Bilimler Akademisi, Avusturya Bilimler Akademisi, Alman Leopoldina Ulusal Bilimler Akademisi gibi kurum ve kuruluşları nasıl ikna edecek?
Maradona da ölmüş!
Galiba herkese bazen olur: Filanca ünlü ölmüş müydü, yaşıyor mu? Eskiden zordu, kafaya çok takarsan eşe dosta telefon açıp sorardın falan.
Şimdi neyse ki Google, yapay zekâ falan var.
Yıldız Tilbe de benzer bir gel-git yaşamış, Maradona’nın beş yıl önce öldüğünü duymamış.
Yeni fark edince de paylaşmış üzüntüsünü.
Sosyal medyada gündem oldu haliyle. Esprileri tahmin edersiniz:
“Yıldız Hanım, size kötü bir haberim var! Barış Manço da öldü”...
Fakat o anda ne zor bir hal değil mi, sevdiğiniz birinin iki yıl önce öldüğünü fark etmek...
“Yok ya yaşıyormuş, pek de değişmemiş” ile “Aaa filanca hastalıktan ölmüş” arasındaki o fark. Kaybetmekle, kaybettiğinizi bulmak gibi.
Paylaş