Önce tabaktaki döneri bir güzel silip süpürüp...
Üstüne sütlacı götürüp çay hüpleten kaymakam...
Çıkışta dükkân sahibine yemekleri beğenmediğini söyleyip...
Afra tafra yapıp hesabı ödemeden çıktı.
Koskoca kaymakam.
Cesarete bak, dönerci Ferhat Kodat, Kaymakam Hacı Kerim Maral’dan şikâyetçi oldu:
“Kaymakamımızın davranışı bizi üzmüştür. Hesabı ödemesin, canı sağ olsun, fakat müşterilerimizin yanında bizi rencide etmesi beni ve çalışan arkadaşlarımızı üzmüştür. Diğer müşterilerimize nasıl hizmet ediyorsak kaymakamımıza da aynı hizmeti verdik. Kasaya gelip bağırarak ‘Yemeği beğenmedim, tatlıyı beğenmedim bu yüzden hesap ödemiyorum’ deyip çıktı gitti...”
Son olarak Sicilya’da arabanın içinde giderken kendisini çeken bir hayranının telefonunu alıp yere atmasıyla gündeme gelen Can Yaman yeni bir açıklama yaptı.
Daha önce bu konuda yorum yapanları sert bir şekilde eleştirip “Görüşmemek üzere” diye bitirmişti paylaşımını.
Bu kez daha makul:
“Elimizden gelenin en iyisini yapmak için her gün çalışıyoruz ve bu nedenle sık sık strese giriyoruz. Set gece 1’de bitiyor ve dışarıda resim için insanlar beni bekliyor. Yorgunum ve ertesi gün yine çok erken kalkıyorum, bu yüzden fotoğraf çekmek için duramıyorum ve sadece ‘merhaba’ diyorum. Bazıları beni kötü adam gibi gösteriyor. Gerçekten üzgünüm. Günün 24 saati enerji dolu bir çocuk olmadığımı ve yenilmez olmadığımı hatırlatmak isterim. Ara sıra bedenim acıdan titriyor ve sonraki günler için dinlenmeye ve konsantrasyona ihtiyaç duyuyor. Çünkü set bitince iş orada bitmiyor, geri dönüp ertesi gün için çalışıyorum ve gece 4’te yatıyorum. Varlığınızı ve sevginizi her zaman takdir ediyorum, ancak şunu anlamalısınız ki ‘Hayır’ dediğimde sebeplerim var.”
Tahminim o ki megalomanca tavır ve çıkışlarına birileri “Dur” demiş ve profesyonelce bir açıklama hazırlanmış.
Bu kez de Polat çiftinin yaşamına benzer yaşamları, hatta onları taklit ettikleri konuşulan Özlem&Tayyar Öz çifti için “Bu ikisine de bakmanız lazım arkadaşlar” paylaşımında bulundu.
Tayyargiller olarak anılan çift paylaşımlarını temizlemeye başladı.
Çiftin hacamat gibi hizmetler veren bir kliniğini var.
Cüneyt Özdemir isyan etti: “Abi hacamat yaparak nasıl böyle paralar kazanıyorsunuz, gözünüzü seveyim ya!”
İsyan edenlerden biri de şarkıcı Işın Karaca’ydı. “Ben tabiri caizse 25 yıldır köpek gibi çalışıyorum. Böyle bir yaşama erişmek için değil ama” diyen Karaca, “Fenomenmiş! Zırt deliğin fenomeni!” çıkışıyla gündem oldu.
Eskiden gösteri dünyasının ünlüleri vardı. Şimdiyse “gösteriş dünyası”nın ünlüleri. Yakın zamana kadar birbirleriyle yarışırken şimdi panikteler anladığımız kadarıyla.
Dilan&Engin Polat sürecinin bir faydası da artık bu tür görgüsüzlüklere daha az maruz kalacak olmamız galiba.
Yarışmacı Eyüp İşler’in doğru yanıt verdiği soru şöyleydi:
“İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında Filistin bayrağı ve renklerini yasaklaması sonrası, hangisi protesto sembolü haline gelmiş ve bir dönem sokakta onu taşıyanlar tutuklanmıştır?”
Şıklarsa şöyle sıralanmıştı: A) Hulk posteri B) Karpuz dilimi C) Kırmızı karanfil D) Sedir ağacı dalı
Cevabın Hulk posteri olamayacağı belli.
O yüzden A şıkkını elemek kolay.
Demet Akalın yine sosyal medya aleminin gündeminde.
Programında şöyle demiş:
“Alışverişe meraklı bir insanım. İtalya’ya gittim iki bavul, döndüm iki bavul. Artık dönem öyle bir dönem değil. İnanın artık ben de şu saati takmaktan, şu yüzüğü takmaktan utanıyorum arkadaş. Vallahi de billahi de utanıyorum ya. Artık ekonomik kriz var. Geçen gün Hira’ya (kızı) bebek aldım. Fiyatı 25 bin lira. ‘Size 10 bin olur’ dediler...”
İnsanlar da haliyle tepki gösteriyor. 10 bin lira gelirle ev geçindirip çocuk okutanlar, “Demet, çok üzüldük para toplayalım mı” gibisinden ti’ye alıyor bu açıklamayı.
Bakın Demet Akalın’ın sanatını beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Kişiliğini, tarzını, yaşam biçimini seversiniz, sevmezsiniz.
En son Mustafa Sandal kızdı cadıcılara:
“Bir Pagan geleneği nasıl bize bulaştı? Ne cadısı, ne kostümü, ne şekeri, ne alaka! Görüyorum ki, ortalıkta hiçbir problem yokmuşçasına en coşkulu şekilde birileri Cadılar Bayramı’nı kutluyor...”
Mustafa Sandal bizim âdetimiz değil diye karşı çıkıyor ama yılbaşlarında gayet güzel paralara sahne alıyor.
Yılbaşı Anadolu kökenli bir şey mi? Yoo, Batı kökenli.
Ama artık Çin’den Hindistan’a, Afrika’dan Japonya’ya dünyanın farklı kültürlerinde hep beraber kutlanıyor.
Bu da onun gibi bir şey bence. Anneler Günü’nde annesinin eline öpmüyor mu Sandal? Nereden çıktı bu gün? Bodrum’dan mı?
Doğum günü, Sevgililer Günü?
Ayrıca “bizim âdetimiz değil” demek de yanlış.
Hafta sonu fenomen komedyen Hasan Can Kaya’nın vizyona giren filmi “Çok Aşk”ın Çeşme’deki The Stay Alaçatı Otel’de yapılan galasına katıldım.
Spoiler vermek istemem ama bir eleştiriyle başlayayım:
Keşke o midyeci tiplemesi sadece iki kere değil, daha çok çıksaydı karşımıza. Her seferinde daha düşkünleşmiş bir halde. Çocuğun halini düşündükçe hâlâ gülüyorum.
Ziyanı yok, “Çok Aşk”ın devamını da yapacak Hasan Can, belki artık ikincisinde...
Gösterimin ardından başrol oyuncuları Hasan Can Kaya ve Büşra Pekin’le sohbet ettik biraz.
En merak ettiğim konuyu yanıtladı Hasan Can: Dijitalin konforlu sularında yüzmek varken niçin beyazperde riskine girdiği...
Özellikle bu işin en büyükleri artık dijitale kaymışken...
Çok idealist bir yerden girdi Hasan Can:
7 bölgeden 7 müzik ve dans
EN İYİ PERFORMANS
Edis’in 40 müzisyen ve 92 dansçıyla ortaya çıkardığı 100’üncü yıl performansı tek kelimeyle muhteşemdi.
Mesela Demet Akalın o kadar beğendi ki Eurovision’a gitmesi gerektiğini savundu. Konser sırasında 7 şarkısını 7 coğrafi bölgenin müzik ve enstrümanlarıyla birleştirmişti.
Sahneye Ege efesi olarak çıkan Edis daha sonra Karadeniz ekibiyle horon tepti, halay çekti, Kafkas dansı yaptı. Meğer lise yıllarında zaten folklorle uğraşmış. Ortaya âdeta Sultans Of The Dance gibi bir performans çıktı.
İkisi de yuhalandı
EN TALİHSİZ PERFORMANS