Semih Bey’le daha önce telefonla konuşmuş, birkaç projesini dinlemiştim.
*
Rektör Bey, kampüs içinde, sıra dışı yaklaşımlarıyla, öğrencilerle kurduğu sıcak temasla tanınıyor.
*
Bu tavrıyla da kabuğuna çekilen, öğrenciden, kentten soğutulan üniversiteyi yeniden şekillendirmeye başlamış.
*
Ziyaretimizde birçok projeyi detaylıca anlattı Rektör Bey.
*
Yusuf Bey, yaklaşık 25 dakikalık sunumun ardından, medya temsilcilerinin sorularını yanıtladı.
*
Turizm ve tarım, başta olmak üzere birçok sektörle ilgili görüşlerini yalın biçimde anlattı.
*
Ne pespembe bir tablo çizdi ne de gerilim yarattı.
*
Ekonomiye 360 derece bir bakış attı ve rakamlarla konuştu.
BARIŞ OLURSA HEDEF BÜYÜR
1 saatlik sohbetimizin ayrıntılarını “İngiliz formülüyle 70 milyon turist” başlığıyla haberleştirdim.
Sohbetimizin bazı bölümlerini de köşe yazıma sakladım.
*
Evet, her şey iyi güzel de turizmcilerin ısrarla üzerinde durduğu, her platformda yüksek sesle dillendirdiği bir konu daha var:
Düşük kur, yüksek maliyet meselesi.
*
Erkan Bey,
Neden?
*
Çünkü her işimiz yarım yamalak.
*
Ne demek istediğimi daha net anlamak istiyorsanız DHA’dan Alparslan Çınar’ın bölgede çektiği fotoğraflara bakın, sonra da oturup ağlayın.
Kentin gözbebeği koca sahil resmen şehir çöplüğüne dönmüş!
*
Ben de Antalya Valisi Hulusi Şahin’e, “Ne olacak bu işin sonu” diye sordum.
*
Hulusi Bey çok net konuştu ve şunları söyledi:
MERCEK ALTINDALAR
“Bu konuyu çok önemsiyoruz. Farklı kurumları temsil eden görevlilerin olduğu ekipler, kentin her noktasında denetim yapıyor. İlçeler, kent merkezi mercek altında. Sadece fiyat konusu değil birçok konuyu aynı anda denetliyoruz.”
*
Vali Bey’in bu konuyu önemsemesi elbette değerli.
Özel kreşlere yönelik eleştirilerimin bir bölümüne katıldığını ancak konuyu tek taraflı gözlemlediğimi söyledi ve şöyle devam etti:
“Evet, kreş fiyatlarını çok üst noktalara çekenler oldu. Ancak bu sektörün tamamının uyguladığı bir karar değildi. Biz elimizden geldiğince kreş fiyatlarını makul bir seviyede tutmaya çalıştık. Ancak bu süreçte belediye kreşlerinin sayısı kontrolsüz biçimde arttı. Üstelik bu kreşler hiçbir şekilde denetlenmediği için ortaya haksız bir rekabet çıktı. Ayrıca belediye kreşlerine kabul süreci doğru yöntemlerle işletilemedi. Gidin, kreşlerin kapısına bakın, hangi model araçlar yanaşıyor. Biz belediyelerin kreş açmasına değil doğru yönetilememesine karşıyız.”
*
Nilay Hanım’ın da haklı olduğu konular var.
*
Ama benim dikkat kesildiğim konu ‘denetim’ meselesi.
*
Yüzlerce öğrencinin emanet edildiği belediye kreşleri gerçekten hiçbir kurum tarafından denetlenmiyorsa sorun büyük.
Ne dedi Yusuf Bey?
DENGE BOZULUYOR
“Birçok ilçemizde, özel sektör kuruluşlarının kreşlerine giden çocuklar, belediye kreşlerine yönelmektedir. Oysa bu kreşlerin asıl amacı, ekonomik yeterliliği olmayan ailelerin çocuklarına hizmet sunmaktır. Belediyelerin, özel sektörü zorlayacak şekilde bu alanda yoğunlaşması hem dengenin bozulmasına hem de kaynakların yanlış yönlendirilmesine neden olmaktadır.”
*
İyi, güzel de ilk taşı atan, dengeyi bozan özel kreşler olmadı mı?
*
O denge zamanında öyle bir bozuldu ki bırakın ekonomik yeterliliği olmayan aileleri, belli bir ekonomik seviyenin üstündeki aileler bile çocuklarını kreşlerden alıp ananeye, babaanneye emanet etmek zorunda kaldı.
Bu mücadeleye ilişkin çokça yazı yazdım.
*
Ancak madalyonun bir yüzü daha var.
*
Yani, Türkiye’ye kaçak yollarla sokulan kültür varlıklarının köken ülkelere iade süreci.
*
Dünya kültür mirasının korunmasına dair evrensel sorumluluk bilinciyle hareket eden Türkiye, yalnızca kendi kültürel mirasını değil, diğer tüm ülkelerin yasa dışı dolaşıma konu edilmiş kültür varlıkları konusunda da hassasiyet gösteriyor.
*