Paylaş
Merkez Bankası üst yönetiminin performansı konusunda bundan bir ay önce getirmiş olduğumuz yorum ne yazık ki başka bakımlardan da doğru çıkıyor.
İlk önce iki noktayı vurgulayalım.
Merkez Bankası kadrosu Türkiye'nin en iyi yetişmiş, en yetenekli profesyonelleri arasındadır. Bu kadro günlük piyasa yönetimini başarıyla götürmektedir.
İkincisi, bildiğimiz kadarıyla Sayın Gazi Erçel dürüst bir çizgi izlemiş, profesyonel davranıştan şaşmamış bir kişidir.
Gelelim yapılan yanlışa.
BAĞIMSIZLIK
Merkez bankalarına neden bağımsızlık verilir?
Bu bağımsızlık çağdaş iktisadi politikaların neden en can alıcı noktalarından biridir?
Okurlar nedenini biliyor.
Siyasetçiler, baskı grupları ve finans kesimi kısa vadeli çıkarlarla hareket eder. Ekonomide yapılanların uzun vadeli etkileri üzerinde fazla durmaz. Devlet mekanizması içinde en az bir kurum olmalıdır ki, kısa vadede ‘‘iyi’’ gibi gözüken, ama uzun vadede çok zararlı olacak politikalara...
Olmaz desin.
İşte bu görev Merkez Bankası başkanlarına verilmiştir.
Merkez Bankası başkanları zamanlarının çoğunu uzun vadede zarar verecek politikalara direnerek geçirmelidir.
Kendisinden beklenen budur.
Yapılanlara karşı sessiz kalamaz. Ağırlığını koyar.
Tatsız bir görevdir.
SORUMLULUK
‘‘Bankacılık sektörünün sağlığı Sayın Başbakan'ın sorumluluğudur’’ denebilir.
Katılmıyoruz.
Bu kadar teknik bir konuyu detayları ile izlemesini, bilançoların üzerinden geçmesini, muhasebe konusunda deneyimli olan kişilerin bile bazen anlamakta zorlandıkları işlemleri analiz etmesini bir Başbakan'dan bekleyebilir miyiz?
Günümüzün çağdaş ekonomilerinde işte bu konumda olan Merkez Bankası başkanlarıdır.
GAZİ ERÇEL
Biz Sayın Erçel'in gazetelerin manşetlerindeki olaylara doğrudan karıştığını sanmıyoruz. (Bu kişisel bir görüş.)
Ama, nasıl riskli bazı politikalara karşı sessiz kalınmışsa...
Finans ilkelerine ters düşen forward tebliğinin altına imza atılmışsa...
Yanlış vergiler konusunda nasıl kolay yol seçilmişse...
Burada da benzer bir yol izlenmiş olması bizi şaşırtmayacak.
SONUÇ
Söz konusu banka satışında neler yaşandığı aslında makro ekonomik sorunlar açısından fazla önemli olmayan bir konu.
Bizce esas mesele orada değil. Mesele şu soruda:
Bu kadar basit bir konuda bile çekingen davranan bir Merkez Bankası üst yönetimi, acaba çok daha zararlı politikalara karşı çıkabilecek midir?
Olmaz diyebilecek midir?
Yanlış sessizliktedir.
Paylaş