Paylaş
Büyüme hızı önümüzdeki dönemde ön plana çıkan göstergelerden birisi olacağa benziyor.
Bunun arkasındaki nedenleri ve bazı tahminleri tartışmak istiyoruz.
HEDEF
Dün Ankara'da yapılan açıklamalarda 1999 yılı büyüme hızı hedefinin yüzde 3 civarında olacağı duyuruluyordu.
Yüzde 3, Türkiye için düşük bir büyüme hızı. İçinde bulunduğumuz yıl da yüzde 3'lük bir büyüme hedeflenmiş ama gerçek büyüme, hedefi en azından şimdiye kadar, ciddi biçimde aşmıştı.
Nitekim, aşağıda ele alacağımız, ‘‘ekonomiyi yavaşlatıcı’’ gelişmelere rağmen büyüme 1998 yılını yüzde 5 civarında bir rakamla kapatabilir.
Ama 1999 yılı için durum farklı. Yüzde 3'lük büyüme hızı 1999 yılı için iyimser bir tahmin olarak görülmelidir.
Açıklayalım.
NEDENLERİ
İki ay önce basında;
‘‘Piyasalarda yaprak kıpırdamıyor...’’
‘‘Ekonomi durdu...’’
Şeklinde haberler çıktığı zaman, biz bu yorumlara şüpheyle bakmıştık. Çünkü içeriden kaynaklanan dinamikler ekonominin ani bir duraklamaya girmesi için yeterli değildi.
Aksine. O zamanlar hükümetin attığı her adım hızlı büyümeye destek olacak yöndeydi. Faizler düşüyor, harcamalar hızlı gidiyor, enflasyon eski çizgisinde devam ediyordu...
Büyüme neden yavaşlayacaktı? Bir açıklaması yoktu.
Meğer ki...
DIŞ TİCARET
Ankara tarafından izlenen politikalar bu şekliyle devam ettikçe büyümeyi ancak iki önemli gelişme düşürebilir.
Birincisi ihracatın azalmasıdır.
İşte 1999 yılı büyüme hızının yüzde 3'ün altına ineceği beklentisi de kısmen buradan kaynaklanıyor.
İhracat önümüzdeki dönemde hızla azalmaya başlayabilir.
Burada kayıtlı ihracat kadar, Rusya, Ukrayna ve Doğu Avrupa ülkelerine yönelik bavul ticaretini de kastediyoruz.
Toplam ihracatın ilk etapta yüzde 10, daha sonra da yüzde 15'e yaklaşan bir oranda düşmeye başlaması şaşırtıcı olmamalıdır.
Bunun ‘‘çarpan etkileri’’ de hesaba katıldığında GSMH büyüme hızının bir süre sonra sadece bu nedenle yüzde 1.5 kadar azalacağını düşünüyoruz.
Ayrıca dışarıdan yapılan ucuz ithalat da bir süre sonra üretimi (rekabet koşulları nedeniyle) olumsuz etkileyecektir.
KREDİ DARLIĞI
Ekonomik büyümeyi yavaşlatacak ikinci etki henüz manşetlere çıkmış değildir.
Ama daha tehlikelidir.
Uluslararası piyasalardan başlayan ve Türkiye'ye bulaşan ciddi bir kredi sıkıntısı ve likidite darlığı yaşanması yüksek bir olasılıktır.
Bunun bir göstergesi yüksek faizler olarak ortaya çıkar.
Ama bir diğer etkisi de doğrudan üretim üzerinde olur. Şirketler doğrudan etkilenir. Üretimleri durur.
SONUÇ
Bu gelişmeler 1999 yılı makro ekonomik politikalarında önemli değişiklikler gerektirebilir.
Paylaş