Paylaş
Öldürmedik kadın, çocuk bırakmadılar. Başvurmadıkları alçaklık kalmadı. En sonunda açlığı, bir silah olarak kullanmaya başladılar.
*
O kadar ki...
Tüm dünya halklarının gözünde “nefret objesi” haline geldiler.
*
Dünya halkları, bunları sürekli empatiye çağırdı.
*
- “Bu yaptığınızın Nazilerin yaptığından farkı yok” dendi.
- “Sizde hiç vicdan kırıntısı kalmadı mı” dendi.
- “Kadınlar ve çocuklar katledilirken nasıl rahat edebiliyorsunuz” dendi.
*
Hiçbir empati çağrısının zerre kadar etkisi olmadı bunların üzerinde.
Vicdanlarında en küçük bir kıpırtı bile yaşanmadı.
*
Empatiden yoksun bu sosyopatlar, şimdi İran’ın saldırılarıyla Gazze’nin iki yıldır yaşadıklarının sadece binde birini yaşıyorlar.
*
Tabii ki bir “empati kıpırtısı” falan beklemiyorum ama yaşattıklarının minicik bir bölümünü yaşamalarını bile büyük bir memnuniyetle karşılıyorum.
İran füzelerinin isabet ettiği Bat Yam’daki bir bina.
İRAN DİN DEVLETİYSE İSRAİL DE DİN DEVLETİ
İran İslam Cumhuriyeti, bir din devleti ise...
İsrail de bir din devletidir.
Adının “İsrail Tevrat Cumhuriyeti” falan olması gerekmiyor.
Bal gibi de, buz gibi de bir din devletidir İsrail.
*
Fakat bizdeki “din devleti” karşıtları, Yahudi din devletine sempatiyle bakarlar.
Kalplerinden geçirdikleri cümle şudur:
*
“Varsın din devleti olsun, varsın şeriat devleti olsun yeter ki İslami din devleti olmasın, yeter ki İslami şeriat devleti olmasın.”
*
Yani bizdeki “din devleti” itirazcılarının asıl derdi, “din devleti” falan değildir İslam’dır.
İSRAİL KENDİNİ SAVUNUYORMUŞ
Avrupalı ya da Amerikalı herhangi bir yetkili konuşurken şöyle diyor:
*
“İsrail’in kendini savunma hakkı var.”
*
Bu şu demek:
*
İran’ın nükleer güce ulaşması, İsrail için varoluşsal bir tehdittir. Dolayısıyla İsrail’in İran’ı vurması kendini savunmadır.
*
İyi de bu mantıkla gidilirse Rusya da Ukrayna’da kendini savunuyor.
*
Çünkü Putin, Ukrayna’nın NATO’ya girmesini ülkesi açısından varoluşsal bir tehdit olarak görüyor.
*
Saldırıya uğrayanın değil de saldırganın yanında hizalanan Amerika ve Avrupa...
Ahlakta, vicdanda, hakkaniyette, insanlıkta, erdemde yerin yedi kat dibinde.
İSRAİL’İ ÖVERKEN ŞUNU UNUTMA
- “Amma da vurdular” derken...
- “Ne de süper bir istihbaratı var” derken...
- “Nokta atışı yapıyorlar abi” derken...
Şunu unutma:
*
İsrail dediğinin arkasında ABD var. Fransa var. İngiltere var. Avrupa var.
Yedi düvel var yani.
*
Çek bunları İsrail’in arkasından...
Bakalım yarım saat dayanabiliyor mu?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu
PEHLEVİ GELECEKMİŞ HAHAHAHA
Devrik İran Şahı’nın bir oğlu var.
Bilmem ne Pehlevi.
*
İran’da rejim yıkılacakmış.
İsrail’in dostu olan bu Pehlevi iş başına gelecekmiş.
Pehlevi dendiğinde İran’da kahkahalar atılır.
O derece ciddiye alınmaz yani.
İran toplumunda bu adamın karşılığı, Ali Babacan’ın bizdeki karşılığının bile bin iki yüz kilometre gerisindedir.
*
Zır cehaletin de bir ölçüsü olmalı.
Ya da zır cehalet, bu kadar cüretkar olmamalı.
Devrik Şah’ın oğlu Reza Pehlevi
BİR ÖLÇÜ VERİYORUM
İsrail ile İran savaşırken...
Nasıl bir ruh haline girelim?
*
Ölçüyü veriyorum:
*
Gazze seviniyorsa... Sevinelim.
Gazze üzülüyorsa... Üzülelim.
BAŞLADI VAHVAHLAR
Gazze’nin yakılıp yıkılması karşısında bir kez bile “vah” dememiş olan vicdan yoksunları, Telaviv’e “cıs” olduğunda başladılar vahlanmaya...
*
Savaşlar çok kötüymüş. Barış olmalıymış. Hiç kimse ölmemeliymiş.
*
Bu yaklaşım karşısında midesi bulanan sadece ben miyim?
Paylaş